SÖZDE REFERANDUM, AKTÖRLERİ VE HEDEFLERİ,
SÖZDE REFERANDUM, AKTÖRLERİ VE HEDEFLERİ
Prof. Dr. Selçuk Duman
Öncelikle neden sözde diyorum ona açıklama yapmak gerekir.
Barzani yönetiminin yapmış olduğu referandum, BM’nin kuruluş felsefesinde yer alan ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ilkesini ihlal ettiği için BM tarafından kabul edilmemiş ve uluslararası bir izleme komisyonu da yer almamıştır.
Bu nedenle uluslararası hukuk açısından yok hükmünde olduğu gibi nasıl yapıldığı konusu da tartışmalıdır.
Diğer yandan Irak hükümetinin bu referandumu kabul etmemesi ve Irak yargı organlarının referandum kararını iptal etmesi de hatırlanmalıdır.
Referandumun aktörlerine gelince;
Referandum, bölgede yaşayan hiçbir etnik, dini ya da mezhepsel unsurun inisiyatifi ile onların yararına yapılmamıştır.
Referandumun aktörleri emperyal ülkelerdir.
Bu Ülkeler; İngiltere, ABD ve 1950 sonrası sürece dahil olan İsrail’dir.
Bu Ülkelerin bölgedeki aktivitesini sadece petrole bağlamakta oldukça yanlıştır.
Çünkü Irak’ın diğer bölgelerindeki petrol rezervi kat kat daha fazladır.
O zaman buradaki aktivitelerinin temel nedeni stratejiktir.
Yani İngiltere, ABD ve İsrail buradaki hamleleri ile Barzani üzerinden bölgeye yerleşip, öncelikle İran’ı kontrol altına almak, sonra Arapların milli çıkışlarını baskılamak ve en uzak hedef olsa da Türkiye’yi şekillendirmek.
Bu nedenle Türkiye için bu referandum girişimi ulusal güvenlik sorunudur.
Türkiye’nin bu referandum kararı alınması ile birlikte yapması gerekenler vardı.
Ancak Türkiye bunu yapmadı.
Örneğin sınır kapısının güzergahının değiştirilmesi, Barzani ailesine giden nakliyeciliği başka unsurlar üzerinden yapılması için tedbirler alması, Barzani ailesinin kaçakçılık üzerinden kazandığı kanalların tıkanması ve Türkiye’deki ortaklarının etkisiz hale getirilmesi ve petrolün direk merkezi hükümet üzerinden alınması gibi.
Fakat tüm bunlar yapılmadı ve 25 Eylül 2017 tarihinde sözde bir referandum yapıldı.
Bu tarihten sonra yaptırımların konuşulması bile abesle iştigaldir.
Artık eylem zamanıdır.
Tehditler yersiz ve anlamsızdır.
Görüldüğü gibi Barzani’de dikkate almamaktadır.
Peki ne yapılmalıdır.
Öncelikle Irak merkezi hükümeti ile sıkı bir dostluk köprüsü oluşturulmalı ve bir daha devlet dışı aktörlerin muhatap alınmayacağı belirtilmelidir.
İran ve Suriye ile de yakın işbirliği kurularak tehdidin bölgeyi ilgilendirdiği gerçeği iyi anlatılmalı ve güven verilmelidir.
Bu adımları takiben sınır kapılarının güzergahı merkezi hükümetin kontrolünün güvenli sağlanacağı Türkmen bölgesinden olmalıdır. Bu hem İran hem de Türkiye için geçerlidir.
Petrol vanalarını kapatmak değil, petrol gelirlerini Irak merkezi hükümetine aktarmak için gerekli anlaşmalar yapılmalıdır.
Barzani teröristi hiçbir şekilde muhatap alınmamalıdır.
Askeri operasyonun gerekli olduğu hallerde Irak hükümetine İran ile birlikte gerekli destek güçlü şekilde verilmelidir.
Eğer Irak hükümeti dış istihbarat örgütlerinin yardımı ile yenilirse biliniz ki her şey daha da zor olacaktır.
Son olarak şunu da belirtmem gerekmektedir.
Orta Doğu ile ilgili politika geliştiriyorsanız mutlaka alternatif politikalarda geliştirmelisiniz.
Bu çerçevede emperyal ülkelerin baskısı ile eğer Barzani yapılanması Irak hükümetine kabul ettirilirse Türkiye’nin Irak’ta bir konfederal yapıyı öne sürmesi gerekir.
Bu konfederal yapı üçlü olmalı.
Birincisi Irak Hükümeti.
İkincisi Duhok, Erbil ve Süleymaniye’yi içine alan ve yaklaşık 40 bin kilometrekarelik Kürt Bölgesi.
Üçüncüsü; Mendeli, Kirfi, Karatepe, Tuzhurmatu, Tazehurmatu, Kerkük, Altunköprü ve Telefer’i içine alan Türkmen Bölgesi.
Bu şartla emperyal devletlerle görüşme yapılmalı.
Kendimize güvenerek bu istekte diretebiliriz.
Çünkü Türkiye’ye sormadan bu bölgede karar alabilirler ama Türkiye’ye onaylatmadan bu bölgede aldıkları kararları uygulatamazlar.
Bu unutulmamalıdır.
https://www.academia.edu/34768225/S%C3%96ZDE_REFERANDUM_AKT%C3%96RLER%C4%B0_VE_HEDEFLER%C4%B0
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder