Bir Cumhuriyet Vatandaşı Yaratma Projesi: “ Vatandaş İçin Medeni Bilgiler ” BÖLÜM 1
Emine GÜNTEPE YEŞİLBURSA
Milli Eğitim Bakanlığı,
eguntepe80@gmail.com
Ali ALTIKULAÇ
Çukurova Üniversitesi, aaltikulac@cu.edu.tr
Özet
Bir Cumhuriyet Vatandaşı Yaratma Projesi.,
Vatandaşlık Bilgisi ders kitapları, imparatorluktan ulus-devlete geçişte işe koşulmuş, genç Cumhuriyetin yeni vatandaş modelini yaratmada temel araçlar olarak kullanılmıştır. Bu kitapların en önemlilerinden biri “ Vatandaş için Medeni Bilgiler ” isimli eserdir. 1930'lardan itibaren okutulmaya başlanan ve Prof. Dr. Afet İnan'ın yazdığı bu önemli eserin büyük bir kısmı Mustafa Kemal Atatürk
tarafından bizzat yazılmıştır. Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, iki cilt olarak düşünülmüştür. 1. Cilt, Afet İnan adıyla yayınlanmıştır. II. Cilt ise, Kütahya mebusu Recep Peker tarafından hazırlanmıştır. II. Cilt, daha çok devlet teşkilatının işleyişiyle ilgili bilgiler bulunmaktadır. I. Cilt olan Vatandaş İçin Medeni Bilgiler ise, okulda yurttaş eğitimi amacıyla yazılmıştır. Daha sonra, eğitim kurumlarında " Yurttaşlık Bilgisi " adı altında okutulan bu derslere, Atatürk'ün büyük bir önem verdiği bilinmektedir. Atatürk bu önemli eseri ile yurttaşlık hak ve ödevleri konusunda, yetişmekte olan ve Türkiye Cumhuriyetinin geleceği olarak gördüğü gençlere bilinç kazandırmaya çalışmıştır. Çağdaş bir toplumun nasıl olması gerektiği konusunda bilgiler veren bu eserin yeni toplumun oluşturulmasında önemli bir rolü olduğu görülmektedir. Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının içeriğine baktığımızda; günümüzde ortaokullarda okutulan Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi dersi ile birebir örtüştüğünü görmekteyiz. Bu bağlamda çalışmamız, Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının biçimlenmesini, kapsamını, etkisini ve ayrıca Türkiye’de ve Dünya’da buna pararlel olarak yaşanan siyasi gelişmeleri göstermeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: vatandaşlık eğitimi, Atatürk, vatandaşlık için medeni bilgiler,
Giriş
Tanzimat sonrasında bürokrasi dışında, üç meslek grubu; öğretmenler, hekimler ve mühendisler, modernleşme militanı haline gelmişler ve Cumhuriyet’in de yönetici elit ve aydın tabakasını oluşturmuşlardır. Türkiye’ nin siyasal tarihi ile eğitim alanında meydana gelen değişimler arasında paralellik vardır. Siyasal değişimin özellikleri eğitim sistemine yansımakta gecikmemiş, siyasal iktidarlar eğitim aracılığı ile kendi değerlerini topluma aktarmaya çalışmışlardır (Alkan, 2004, s.77).
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı sonrasında yıkılmış, Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verilen büyük bir savaşla Türkler, sömürgeci ülkelere karşı bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. İmparatorluğun ardında bıraktığı sorunların çözümünün yanı sıra bir de Yeni Türkiye’nin yeni bir sistem belirleme sorunu vardı (Gözcü, 2008, s. 273).
Yeni Türkiye, 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla birlikte somutlaşan ve hızla devam eden değişim hamleleriyle her alanda dünyaya bakış açısını değiştirmiştir. Kendisini değiştirmiştir ancak; toplumun bazı kesimleri de bu değişimden rahatsız olmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ nın kurulması,
Şeyh Sait İsyanı, Mustafa Kemal’ e suikast girişimi, Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşunun ardından Menemen Olayı’ nın gerçekleşmesi toplumdaki rahatsızlığı gösteren olaylardır. Yönetenler, bu olayları cumhuriyet rejimine karşı olarak kabullenmiştir. Bu sebeple 1930’lu yıllarda bir takım önlemler alınmıştır. Türkiye’de siyaseten durulmanın yaşandığı bu yıllarda Latin Harflerinin
kabulünden sonra özellikle inkılapların benimsenmesi için kültürel anlamdaki değişiklikler hayati öneme sahip hale gelmiştir. Türkçe, ulus inşasında önemli bir harç olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Eğitim ile inkılapları halka öğreterek benimsetmeye çalışılmıştır (Uzun, 2009, s. 58).
1930’lu Yıllar Türkiye’si
1930’lu yıllarda, dünyadaki ekonomik buhranla birlikte, Türkiye’de daha baskıcı bir sisteme başlamıştır. 1931 yılında CHF’nın başına daha katı olarak bilinen Recep Peker geçmiştir. Ve bu yıllarda ülke, tüm hızıyla İnkılapları halka benimsetmeye çalışmıştır. Bunun için birçok kuruluş kurulmuştur.
Cumhuriyet'in ilânıyla beraber halkın eğitimi ve propaganda faaliyetleri ile ilgili olarak ilk on yıllık evrede ve ikinci evrede..,
Halk Hatipleri Teşkilâtı’nın (1931) yanı sıra, görev üstlenmiş birçok başka kuruluş ve uygulamaya rastlamak mümkündür.
Türk Ocakları (1912),
Millet Mektepleri (1929), okullarda okutulan
Tarih ve Yurttaşlık Bilgisi dersleri,
Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti (1931) ve
Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (1932),
Halkevleri (1932),
Kadro (1932),
Ülkü (1933) ve benzeri dergilerle (yani Halk evi Merkez neşriyatları yanında halk evlerinin Dergileri ) Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından çıkarılan ve tüm yapılanların rapor ve grafikler hâlinde düzenlenerek anlatıldığı Cumhuriyetin Onuncu Yıl, On beşinci Yıl Kitapları, İstanbul Üniversite’si bünyesinde kurulan Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (1933), Üniversitedeki Türk İnkılâp Tarihi dersleri (1934), Türk Spor Kurumu (1934–1936), Halk Odaları (1940), Köy Enstitüleri (1941) Türk İnkılâbı'nın esas ruhunu yayıcı ve etkin kılıcı araçlar olarak kabul edilebilir. Halkın ideolojik eğitimi ve dolayısıyla İnkılâp ideolojisinin propagandası bu kuruluşların çalışmalarıyla da sınırlı kalmamış, CHF, bunu sistematik bir şekilde hemen her zeminde yapmaya çalışmıştır. Halkevleri aracılığıyla ve belli bir plana göre mahkûmların da kitap okumasının sağlanması için bir takım çalışmalar yapılmıştır (Uzun, 2010, s. 90).
Siyaset sahnesine kimlikli bir grup olarak 19. Yüzyılda çıkmış olan gençlik olgusu, esasta ulus-devlet modelinin oluşumunda önemli bir rol üstlenmiştir. Gençlik olgusuna Faşizm, Nazizm ve Komünizm gibi modern totaliter ideolojiler de değer atfederek, bu ideolojilerin aktarıcı toplumsal gücü ve simgesi haline getirilmiş, belirgin bir rol biçilmiş ve rejimle özdeşleştirilmiştir. Gençler, devleti, rejimi, yeniliği, ilerlemeyi, geleceği gücü temsil eden bir özne olarak düşünülmüş ve onlara devleti, rejimi koruma ve kollama görevi verilmiş, siyaset sahnesindeki yerlerini almışlardır (Uzun, 2010, s. 59).
Yeni kurulan devlet, her ne kadar Osmanlı Devleti’nin modernleşme hareketlerinin ortaya çıkardığı miras üzerine kurulmuşsa da, kendine özgü farklılıkları da sergileyerek, imparatorluktan ulus-devlete geçişin bir örneği olmuştur. Dolayısıyla yeni ulus-devlet projesinin hayata geçirilmesi olarak da ifade edilebilecek olan Türk İnkılâbı, çoğu yerde, Osmanlı Devleti’nin kurduğu ekonomik, siyasî ve toplumsal düzenden kopuşun da bir ifadesi olmuştur. Bu durum, kökten bir değişimin yaşandığı ülkede, yaşanan değişimin topluma benimsetilmesi sorununu da ortaya çıkarmıştır. Bu amaçla, Cumhuriyet döneminde, halk eğitimine ve onun üzerinde uygulanacak siyasetlere dair propaganda çalışmalarına önem verilmiş, 'Cumhuriyet Halk Fırkası Halk Hatipleri Teşkilâtı' da bu anlayış ve sürecin bir parçası olarak, 1931’de kurulmuştur (Uzun, 2010, s. 85).
Dolayısıyla 1930’lu yıllar Halk Hatipleri, Millet Mektepleri ve okullarda uygulanan Vatandaşlık dersleri Cumhuriyet yönetiminin rejimi halka benimsetme çabası olarak görülmelidir.
Vatandaşlık Dersinin Tarihi Süreçteki Gelişimi
II. Meşrutiyet aydınlarının yeni insan-yeni toplum projesi çerçevesinde üzerinde hassasiyetle durdukları okulda vatandaş eğitimi, Cumhuriyet’in ilanını izleyen dönemde, kurucu önderlerin ulus inşa projesinin önemli bir boyutunu oluşturdu. Kurucu önderlerin ulus inşa projesinin önemli bir boyutunu oluşturdu. Kurucu önderlerin yurttaşların ulusal toplulukla bütünleşmesinde özel bir yer tanıdıkları okul, cumhuriyetçi ideoloji ve özelde Fransız cumhuriyetçilerinin bu kurumdan
beklentileriyle büyük ölçüde örtüşüyordu. Cumhuriyet seçkinleri için okul, öncelikle bireylerin sosyalizasyonunda, yeni toplum projesine eklemlen melerinde, dolayısıyla da söz konusu projeyi tanımlayan norm ve değerlerin genç kuşaklar tarafından içselleştirilmesinde merkezi bir yere sahipti.
Öte yandan okul, devletin ideolojik aygıtlarından biri olarak bilginin, ulusal değerlerin ve özellikle de ulusal kimliğin belkemiği olan Türkçe’ nin aktarımında temel bir öneme sahipti. Okul, inşa edilmek istenen seküler toplum laik devlet projesinde vicdanların eğitimi ve denetimi tek merkezden yönlendirebilmek ve biçimlendirebilmek avantajını savunuyordu1. Böylece, 1924 yılında TBMM
tarafından kabul edilen Tevhidi-i Tedrisat Kanunu nun gerekçesinde yer alan milletin duygu ve düşünce bakımından birliğin gerçekleşmesinde okul ve bu bağlamda Türkçe, Türkiye Tarihi, Türkiye Coğrafyası ve Malumat-ı Vataniye dersleri stratejik bir önem kazandı (Üstel, 2011, s. 129).
Öğretim programlarında yapılan değişikliklerden biri de II. Meşrutiyet’in tebaadan vatandaşa geçiş projesinde önemli bir yer tutan Malumat-ı Medeniye dersinin adının Malumat-ı Vataniye olarak değiştirilmesidir (Üstel, 2011, s. 129). Hasan Ali yücel, Malumat-ı Vataniye dersinin amacı için, “Cumhuriyet rejiminin iyiliklerini telkin etmek” demektedir (Yücel, 1994, s. 209). Malumatı Vataniye
dersi, kız ve erkek lise birinci devresinde 2. ve 3. senesinde haftada 1 ders olarak iptidai darulmualliminde 5. sınıfta 2 saat, iptidai darulmualliminde 5. sınıfta 2 saat, iptidai darulmuallimatında ise 4. sınıfta 2 saat okutulmaktadır (Yücel, 1994, s. 166-170; Üstel, 2011, s. 129).
1926 yılında ilk mektep müfredat programı düzenlenir. Yeni programda ilkokulların ilk üç yılında Tarih, Coğrafya, Tabiat Eşya ve Yurt Bilgisi dersleri Hayat Bilgisi adı altında birleştirilerek toplu öğretime geçilmiştir. Programa göre ilkokulların başlıca amacı “ genç nesli muhitine faal bir halde intibak ettirmek süratiyle iyi vatandaşlar yetiştirmektir”. Bu programda, Malumat-ı Vataniye dersinin adı Yurt Bilgisi olarak değiştirilir. Program uyarınca Yurt Bilgisi, ilkokul 4 ve 5. Sınıfların ikinci devrelerinde haftada ikişer saat okutulmaktadır. 1927- 1928’ de açılan köy öğretmen okullarında ise Yurt Bilgisi ikinci ve üçüncü sınıflarda haftada 1 saat, 1931’de muallim mekteplerinde ise her sınıfta
haftada 1 ders verilmektedir. 1926 tarihli ilk mektep müfredat programında Yurt Bilgisi dersinin hedefleri altı maddede toplanmıştır:
1. Çocuğa, etrafında olup biten işlerin, cereyan eden hadiselerin ahlaki, iktisadi ve hukuki.. Kısacası, içtimai manalarını idrak ettirmek.
2. Çocukta devlet, milliyet ve aile tesanütüne iptina eden bir ahlakiyat hissi tevlit ettirmek ve yaşatmak.
3. Çocuğa içinde yaşadığı cemiyette kendisinin oynadığı ve oynayacağı rolü sezdirmek. Onu demokratik bir devlette vatandaşların hak ve vazifeleri hakkında esaslı bir fikre sahip etmek.
4. Çocuğa en geniş mana ile yurdunu ve milliyetini sevdirmek.
5. Türk say ve teşebbüsü ile meydana gelen ve aynı say ve ikdam ile işletilen müesseselere bilhassa dikkati celp süretiyle çocukta Türkün iktisadi ve medeni
kudret ve kabiliyeti hakkında itimat ve iman etmek ve yaşatmak.
6. Çocuğu devlet teşkilatı ve hükümet makinası hakkında esaslı fikirlere ve malumata sahip etmek (Üstel, 2011, s. 132).
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder