ORTA DOĞUDA TÜRK ALGISI., BÖLÜM 3
Ortadoğu,Türkiye Algısı,Dış Politika,Mensur Akgün, Sabiha Şenyücel Gündoğar,Dış Politika,Türkiye, Avrupa Birliği,
BÖLGESEL GÜVENLİK
Bölge dışı bazı ülke ve uluslararası kurumların bölgede barışın sağlanmasında olumlu rol oynanıp oynamadığına ilişkin soruda Türkiye %77 ile ilk sırada
yer alıyor (Tablo 5). Araştırma genelinde Türkiye hakkında en olumsuz sonuçlara sahip olan Suriye’den katılımcıların bile bu soruda %58 oranında Türkiye’nin
Ortadoğu barışında olumlu rol oynadığı cevabını vermeleri dikkat çekici.
Tabloda da görüldüğü gibi NATO dışındaki diğer ülke ve kurumların Ortadoğu barışında oynadıkları role verilen olumlu görüş birbirine oldukça yakın. NATO ise
%46 ile en az olumlu rol oynayan kurum olarak yer alıyor. Beklendiği üzere NATO %70 ile en fazla olumlu görüşü Libya’dan alıyor. NATO’nun rolünü en az olumlu bulanlar ise Suriye (%28) ve İran’dan (%31) katılımcılar.
Birleşmiş Milletler’in Ortadoğu barışına katkısını en olumlu değerlendiren ülke %83 ile yine Libya oluyor. Bu ülkeyi %73 ile Tunus, %71 ile Filistin ve %69 ile
Körfez ülkeleri takip ediyor.
Avrupa Birliği (AB) de en fazla desteği Libya’dan (%81) alıyor. AB’nin rolü Suriye, İran ve Irak dışında diğer ülkelerde olumlu değerlendiriliyor.
AB’nin rolünü en az olumlu değerlendiren ise %36’lık bir oran ile İran’dan katılımcılar.
Tahmin edileceği gibi ABD’nin rolünü en az olumlu değerlendiren ülke de İran (%28). Irak tarafından da ABD’nin Ortadoğu barışına katkısı sadece %37
oranında olumlu değerlendiriliyor. ABD en fazla olumlu değerlendirmeyi %86 ile Libya’dan alıyor.
Çin’in rolü sorulduğunda ise en olumlu değerlendirmeyi Suriye’den katılımcılar yapıyor; %77 oranında Çin’in Ortadoğu barışına olumlu katkı yaptığını düşündüklerini belirtiyorlar. Suriye’yi %75 ile Yemen takip ediyor. Çin’in oynadığı role en az destek %27 ile Irak’tan geliyor.
Son olarak Rusya’ya bakıldığında, bu ülkenin oynadığı role de en fazla destek %76 ile Suriye’den geliyor. Ardından %69 ile Yemen Rusya’nın oynadığı rolü olumlu değerlendiriyor. Irak ise yine en az olumlu bulan ülke (%40).
Tablo 5: AŞAĞIDAKİ AKTÖRLERİN BÖLGEDE BARIŞIN SAĞLANMASINDA NE KADAR OLUMLU ETKİSİ VARDIR?
Tablo 6: ORTADOĞU’YA EN BÜYÜK TEHDİT HANGİ ÜLKEDEN GELİYOR?
Ortadoğu’ya tehdidin hangi ülkeden geldiği sorusuna verilen cevaplarda İsrail %47 ile başı çekiyor. ABD %24 ile ikinci, İran %11 ile üçüncü sırada geliyor.
Ülke bazında baktığımızda İsrail’i en fazla tehdit olarak gören ülke %71 ile Libya. İran yine İsrail’i en az tehdit olarak gören ülke olarak gözüküyor (%31).
İran’da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da tehdit algısında ABD’ye öncelik veriliyor. İran’dan araştırmaya katılanlar %47 ile ABD’yi Ortadoğu’ya en büyük tehdit olarak işaret ediyorlar.
İran söz konusu olduğunda da algının 2009 ve 2010 yıllarında yapılan araştırmalar ile paralel olduğunu söylemek mümkün. Suudi Arabistan (%30) ve Irak
(%24) İran’ı tehdit olarak gören ülkelerin başını çekiyor. Bu iki ülkenin yanı sıra Ürdün, Lübnan, Körfez ülkeleri ve Yemen’de İran ABD’nin önüne geçerek
İkinci en büyük tehdit oluşturan ülke olarak algılanıyor. İran’ı en az tehdit olarak gören ülke ise Suriye.
Tablo 7’de görüldüğü gibi üç sene için yedi ülke karşılaştırmasına bakacak olursak, İsrail’i tehdit olarak algılayanların arttığını görmek mümkün. İsrail bu ülkelerin ortalamasında 2010 yılında %40 ile en büyük tehdit olarak görülürken, 2011 yılında bu oran %52’ye çıkıyor.
ABD ise halen iki numaralı tehdit olarak görülse de aldığı oran %26’dan %16’ya düşüyor. 7 ülke ortalamasına bakıldığında ise 2011 yılında İran ve ABD’nin neredeyse eşit derece tehdit olarak algılandığı görülüyor. 2011’de bölge ortalamasında İran’a verilen oran %14.
Ülke bazında baktığımızda İsrail’i en fazla tehdit olarak gören ülke %71 ile Libya. İran yine İsrail’i en az tehdit olarak gören ülke olarak gözüküyor (%31).
İran’da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da tehdit algısında ABD’ye öncelik veriliyor. İran’dan araştırmaya katılanlar %47 ile ABD’yi Ortadoğu’ya en büyük tehdit olarak işaret ediyorlar.
İran söz konusu olduğunda da algının 2009 ve 2010 yıllarında yapılan araştırmalar ile paralel olduğunu söylemek mümkün. Suudi Arabistan (%30) ve Irak
(%24) İran’ı tehdit olarak gören ülkelerin başını çekiyor. Bu iki ülkenin yanı sıra Ürdün, Lübnan, Körfez ülkeleri ve Yemen’de İran ABD’nin önüne geçerek
İkinci en büyük tehdit oluşturan ülke olarak algılanıyor. İran’ı en az tehdit olarak gören ülke ise Suriye.
Tablo 7’de görüldüğü gibi üç sene için yedi ülke karşılaştırmasına bakacak olursak, İsrail’i tehdit olarak algılayanların arttığını görmek mümkün. İsrail bu ülkelerin ortalamasında 2010 yılında %40 ile en büyük tehdit olarak görülürken, 2011 yılında bu oran %52’ye çıkıyor.
ABD ise halen iki numaralı tehdit olarak görülse de aldığı oran %26’dan %16’ya düşüyor. 7 ülke ortalamasına bakıldığında ise 2011 yılında İran ve ABD’nin neredeyse eşit derece tehdit olarak algılandığı görülüyor. 2011’de bölge ortalamasında İran’a verilen oran %14.
Tablo 8: İRAN’IN NÜKLEER SİLAH GELİŞTİRMESİ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Katılımcılara İran’ın nükleer silah geliştirmesi hakkında ne düşünüldükleri de soruldu (Tablo 8). 2011 yılı bölge ortalamasına bakıldığında katılımcıların
%38’i İran’ın nükleer silah geliştirmesini desteklerken, %47’si karşı çıkıyor.
İran’daki katılımcıların cevaplarına bakıldığında kendi ülkelerinin nükleer silah geliştirmesine karşı çıkanların oranının arttığı görülüyor. 2010 yılı araştırmasında
İran’dan katılımcıların %15’i İran’ın nükleer silah geliştirmesine karşı çıkarken, bu oran 2011 araştırmasında %34’e yükseliyor. Destek verenlerin oranı ise %51.
İran’ın nükleer silah geliştirmesine en karşı olan ülkeler aynı zamanda İran’ı en fazla tehdit olarak gören Suudi Arabistan ve Irak. Irak %76 ile bu fikre en
karşı ülke konumunda. Suudi Arabistan %67 ile Irak’ı takip ediyor.
İran’a bu konu özelinde kendi halkından bile daha fazla destek veren ülke %52 ile Suriye.
İran’ın nükleer silah geliştirmesini desteklediğini söyleyen katılımcılara bunun sebepleri sorulduğunda ilk sırayı %24 ile “İran’ın kendi güvenliğini sağlaması
için” cevabı alıyor. İkinci sırada ise “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabı yer alıyor.
2010 ve 2011 yıllarına beraber bakarak yedi ülke üzerinden karşılaştırma yapar isek öncelik sıralamasında bir değişim görülüyor. 2010 yılında araştırma yapılan yedi ülkeden katılımcıların İran’ın nükleer silah geliştirmesini neden destekliyor sunuz sorusuna ilk sırada verdikleri cevap “diğer devletler sahip olduğu için” olmuştu (%19). “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabı %7 ile dördüncü sırada yer almıştı. Aynı ülke katılımcıları 2011 yılında ilk sırada “kendi güvenliği için” (%17), ikinci sırada ise “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabını veriyor (%14). Buradan hareketle İran’ın nükleer silah geliştirmesini destekleyenlerin oranı düşerken, İsrail karşısında İran’ı destekleyenlerin oranının arttığını söyleyebiliriz.
%38’i İran’ın nükleer silah geliştirmesini desteklerken, %47’si karşı çıkıyor.
İran’daki katılımcıların cevaplarına bakıldığında kendi ülkelerinin nükleer silah geliştirmesine karşı çıkanların oranının arttığı görülüyor. 2010 yılı araştırmasında
İran’dan katılımcıların %15’i İran’ın nükleer silah geliştirmesine karşı çıkarken, bu oran 2011 araştırmasında %34’e yükseliyor. Destek verenlerin oranı ise %51.
İran’ın nükleer silah geliştirmesine en karşı olan ülkeler aynı zamanda İran’ı en fazla tehdit olarak gören Suudi Arabistan ve Irak. Irak %76 ile bu fikre en
karşı ülke konumunda. Suudi Arabistan %67 ile Irak’ı takip ediyor.
İran’a bu konu özelinde kendi halkından bile daha fazla destek veren ülke %52 ile Suriye.
İran’ın nükleer silah geliştirmesini desteklediğini söyleyen katılımcılara bunun sebepleri sorulduğunda ilk sırayı %24 ile “İran’ın kendi güvenliğini sağlaması
için” cevabı alıyor. İkinci sırada ise “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabı yer alıyor.
2010 ve 2011 yıllarına beraber bakarak yedi ülke üzerinden karşılaştırma yapar isek öncelik sıralamasında bir değişim görülüyor. 2010 yılında araştırma yapılan yedi ülkeden katılımcıların İran’ın nükleer silah geliştirmesini neden destekliyor sunuz sorusuna ilk sırada verdikleri cevap “diğer devletler sahip olduğu için” olmuştu (%19). “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabı %7 ile dördüncü sırada yer almıştı. Aynı ülke katılımcıları 2011 yılında ilk sırada “kendi güvenliği için” (%17), ikinci sırada ise “İsrail’e karşı çıkabilmek için” cevabını veriyor (%14). Buradan hareketle İran’ın nükleer silah geliştirmesini destekleyenlerin oranı düşerken, İsrail karşısında İran’ı destekleyenlerin oranının arttığını söyleyebiliriz.
Tablo 10: USAME BİN LADİN SONRASI DÜNYA
Katılımcılara bölgesel güvenlik açısından Usame Bin Ladin’in öldürülmesi hakkında ne düşündükleri sorulduğunda %43’ünün bu gelişmenin bir değişiklik yaratmadı ğını düşündüğü görülüyor. Katılımcıların %25’i Usame Bin Ladin’in öldürülmesi ile dünyanın daha tehlikeli bir yer olduğunu belirtirken, %20’si daha güvenli hale geldiğini söylüyor.
Dünyanın daha güvenli hale geldiği görüşünü en fazla destekleyenler %50 ile Irak’tan katılımcılar. Libya %36 oranında bu görüşe katılıyor. İran’da ise
katılımcıların %61’i bu gelişmeyi önemsemiyor. Ülkelerdeki genel eğilimin bu gelişmenin önemli görülmediği yönünde olduğu söylenebilir.
Bölüm 2: Bölgede Yaşanmakta olan Değişim Algısı
Tablo 11: ARAP BAHARININ ÜLKENİZE ETKİSİ
Dünyanın daha güvenli hale geldiği görüşünü en fazla destekleyenler %50 ile Irak’tan katılımcılar. Libya %36 oranında bu görüşe katılıyor. İran’da ise
katılımcıların %61’i bu gelişmeyi önemsemiyor. Ülkelerdeki genel eğilimin bu gelişmenin önemli görülmediği yönünde olduğu söylenebilir.
Bölüm 2: Bölgede Yaşanmakta olan Değişim Algısı
Tablo 11: ARAP BAHARININ ÜLKENİZE ETKİSİ
Son dönemde bölgede yaşanmakta olan gelişmelere yer verilen bu bölümde katılımcılara öncelikle halk hareketlerinin kendi ülkelerinde yaptığı etkiyi nasıl değerlendirdikleri soruldu.
Tablo 11’de verilen bölge ortalamasına baktığımızda katılımcıların %52’si yaşanmakta olan gelişmeleri kendi ülkeleri için olumlu olarak değerlendiriyor. %22’si olumsuz görüş belirtirken, %19’unun bir değişiklik yaratmadığı görüşünde olduğu görülüyor.
Ülkelere ayrı ayrı baktığımızda Libya’dan katılımcılar %92 ile yaşanan değişimi en olumlu bulanlar oluyor.
Libya’nın ardından %89 ile Tunus ve üçüncü sırada da %75 ile Mısır geliyor. Bu üç ülkede her ne kadar talep edilen değişimler tam olarak gerçekleşmemiş olsa da, süreçlerin başlamış olmasının katılımcıların olumlu değerlenmesine yansıdığı söylenebilir. Bölgedeki gelişmeler Filistin halkı tarafından da oldukça olumlu
değerlendiriliyor (%65).
Gelişmeleri kendi ülkeleri için en olumsuz değerlendiren katılımcılar bekleneceği gibi Suriye’den oluyor. Suriye’den araştırmaya katılanların sadece %22’si gelişmelerin kendi ülkeleri için olumlu olduğunu düşünüyor. Desteğin ortalamanın altında kaldığı diğer ülkeler İran (%33), Yemen (%40), Lübnan (%42) ve Irak (%49).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder