2 Nisan 2015 Perşembe

KONTRGERİLLA ÖRGÜTLENMESİ FM 31 - 16





KONTRGERİLLA ÖRGÜTLENMESİ - FM 31 - 16




Kontrgerilla Örgütlenmesi | Masonik Örgütlenmeyle Benzerlik


Kontrgerillanın örgüt yapısının çok geniş olduğu söyleniyor. Sadece bir kaç profesyonel askerden müteşekkil değildir. O, tam anlamıyla bir 'devlet içinde devlet'tir. Belki de bu yüzden onun ortaya çıkarılması son derece güç ve hatta imkansızdır. Böyle bir örgütlenmenin nasıl mümkün olduğu İtalya'daki P-2 Mason Locası skandalı ve Türkiye'deki Susurluk kazası ile ortaya çıktı. Bir esrar veya kaçakçılık şebekesini ortaya çıkartıp çökertebilirsiniz. Bir mafya ya da terör şebekesini de ortaya çıkartıp çökertmek mümkün. Ama ya devlet içindeki bazı birimler, polisinden savcısına, askerinden politikacısına, işadamlarından mafyasına, üniversitesinden sendikasına vs.vs. kadar her yere elemanlarını sokup onları istediği zaman belli bir amacı gerçekleştirecek şekilde örgütlemişse, böyle bir örgütü nasıl ortaya çıkartıp da çökertebilirsiniz?.. Aslında bu statik bir örgütlenme değildir, tam tersine son derece dinamik ve esnek bir yapılanmadır. Her yere kol atmış bir örgütlenme olduğu için buralardan gelen bilgiler tek bir merkezde toplanıp değerlendirilebilir. Bu tür bir örgütlenme sayesinde her grubun içine girip onları etkilemek mümkündür. Kontrgerilla, gerektiğinde sol akımları gerektiğinde de dinci akımları yönlendirebilir. Bütün mesele oyuna gelmemekte. Kamhi suikasti komedisinde olduğu gibi kontrgerillanın bazı heyecanlı gençlerin eline sureti haktan görünerek silah verip eyleme kışkırttığı iddiaları da, bu bağlamda düşünülünce akla yatmaktadır. Kontrgerilla örgütlenmesini en çarpıcı şekilde Abdurrahman Dilipak tasvir ediyor (Panel, Kasım 1990): 

"CIA, SAVAK, MOSSAD, Masonik örgütler, çok uluslu şirketler, politikacılar, mafya, emekli askerler ve emekli istihbaratçıların bir potada eritilerek, oluşturulmaya çalışılan yeni bir güç dengesi..." 

 Kontrgerilla örgütlenmesi sadece yurt içindeki genişliği ile de sınırlı değil. Kontrgerilla örgütlerinin kaynağı NATO. NATO ülkelerinin hepsinde Gladio benzeri örgütlerin var olduğu anlaşıldı. Kimisinin en üst düzey yetkilileri bunu açıkça kabul etti, kimisininki ise zımnen kabul yolunu tercih etti. Ama sonuçta hepsinde ve hatta İsviçre, Avusturya ve Fransa gibi tarafsızlığı seçen ülkelerde bile var olduğu ortaya çıktı. Tüm bu birbirinin benzeri örgütler CIA tavsiyesiyle NATO bünyesinde oluşturulduğuna göre aralarında muhakkak bir ilişki olmalıydı.. 

MİLLİYET, 14 KASIM'90, Mehmet Ali Birand'ın yazısından: 

"..Resmi ve resmi olmayan çevrelerin açıklamalarına göre, Gladio örgütünün kaynağında, 1950 yıllarının başında NATO'nun bir kararı yatıyor. Amerikan İstihbarat Örgütü (CIA) tarafından yapılan bir öneri üzerine NATO'da bir 'gizli koordinasyon komitesi' kuruluyor. Bu komite, üye ülkelerde oluşturulan ve her birinde ayrı kod adları verilen örgütler arasında irtibatı sağlıyor ve görevlerini saptıyor... Soğuk savaş döneminden bugüne kadar varlığını, hatta bir ay öncesine kadar NATO'daki gizli toplantılarını sürdüren bu örgüt ile ilgili ilk skandal İtalya'da patladı..." 

KONTRGERİLLA CUMHURİYETİ, Talat Turhan, S.34: 

"FM 31-16 simgeli Counter Guerilla Operations (Kontrgerilla Harekatları) adlı Amerikan Talimnamesi'nin 34. sayfasında, azgelişmiş ülkelerdeki 'Temizlik Harekatı'nın gerçekleştirilmesi için, Kontrgerilla örgütlenmesinin içinde, ek olarak CMAC (Civil Military Advisory Committee), Sivil-Asker İstişare Komitesi'nin kurulması da önerilmektedir. Böyle bir örgütlenme içinde bulunması gereken kişiler anılan talimnameye göre: 

1) Yerel Polis Müdürü
2) Okul idaresi ve müdürleri
3) Önde gelen din temsilcileri
4) Yargıçlar ve hukuk temsilcileri
5) Sendika lideri veya liderleri
6) Etkili basın yayın organlarının yayımcıları
7) Büyük iş ve ticaret kuruluşlarının temsilcileri
8) Diğer etkili kişilerden oluşmaktadır.


Kontrgerilla örgütlenmesinin boyutu bu denli geniş kapsamlıdır." 


Bu kadar geniş çaplı bir örgütlenmeden gerçekten de kimsenin haberi yok muydu? Bu kadar uzun bir zaman nasıl saklanabildi bu son derece geniş ağ?.. Aşağıdaki satırlar galiba buna ışık tutuyor (Gladio, Leo A. Müller, S.38-39): 

"..İlk aşama çoğu NATO ülkelerinde 'Gladio' yapılarının kurulmasıydı (50'li ve 60'lı yıllarda). İkinci aşama 'Gladio' yapılarının saklanmasının ve biçimlenmesinin yanında; etkin politikacıların rüşvetle susturulması ve elde edilmesiydi. Panorama'nın haberine göre yetmişli yılların sonuna dek CIA bunun için sadece İtalya'ya 60 milyon dolar aktarmıştı. Tüm Avrupa'ya dağıtılan ise 200 milyon doların üstündeydi. Üçüncü aşama 'etkin ajanların' eğitilmesi ve plase edilmesi, ekonomide ve siyasette, ama özellikle medyalarda ve iş dünyasında düşünce liderlerini, yoldan çıkmış politikacı ve hükümetleri sıkıştırmak, bazen ABD dostu politikaya yöneltmek ve bunu talep etmekti..." 

Gladioların birbirleriyle irtibatlı unsurlar olduğu önceki satırlarda verilen bilgilerden anlaşılıyordu. Gerçekte de öyle olması lazım. Madem tüm NATO üyelerinde bu örgütün varlığı ortaya çıktı ve hepsini Amerika kurdurdu öyleyse bu iddia mantıklıdır. 

GLADIO, Leo A. Müller, S.37: 

"..Buna göre gizli yapının tüm üyeleri birbiriyle bağlıydı. Fakat burada 'Gladio'nun bulunduğu devletlerin ulusal egemenliğinin güvence altına alındığı iddia ediliyordu..." 


GLADIO, Leo A. Müller, S.40: 

"..Aralık 1967'de bir Norveç gazetesi bir NATO gizli belgesinin fotokopisini yayınladı. Avrupa'daki Amerikan Silahlı Kuvvetleri komutan yardımcısı general J.P.Macconnell tarafından bir yazı kaleme alınmıştı. Belge "Numara 100-1, Civil Affairs Oplan belgelerinin No:3'e eki" şeklinde kayıtlıydı. Bunun içinde "yardıma çağrılacak birliklerin statüsü üzerinde anlaşma"da şunlar okunuyordu: "Hükümete karşı geniş bir iç ayaklanma gibi ABD birliklerinin ve onların güvenliğinin gerçek misyonunu etkileyebilecek iç karışıklık durumunda, hükümet (bir hareket durumunda sırasıyla tek tek şu devletler aşağıdaki sıralamaya göre katkılarda bulunacaktır: 1. Norveç, 2. Yunanistan, 3. Türkiye, 4. Batı Almanya, 5. Fransa, 6. İtalya, 7. Hollanda, 8. Belçika, 9. Lüksemburg, 10. Danimarka) böyle bir karışıklığı kendi araçlarıyla ezmek için tüm önlemleri alacaktır. Bu insiyatiflerin ya da söz konusu hükümetin bir yardım istemesi durumunda, eğer ABD birliklerinin komutanı gerek görürse, hükümet bu karışıklığın en hızlı şekilde ezilmesini sağlayacak durumda değilse sırası bozulmayacaktır. ABD birlikleri komutanları tarafından gerekli önlemleri ya kendi insiyatifleriyle ya da hükümetle işbirliği halinde yapabilirler..." 

Uğur Mumcu'nun tespitleri de konuyu pekiştiriyor: (Tempo, 30 Aralık 1990, "Ağca'yı Türk Gladio'su mu kaçırdı?") 

"..Mehmet Ali Ağca'nın avukatı D'avidio aynı zamanda italyan gizli istihbarat örgütü SISMI'nin mafya ile ilişki kuran üyelerinin avukatıdır. Bu da ilginç bir rastlandırı. General Mussumici ve arkadaşları Bologna Garı bombalanması nedeniyle yargılandılar ve mahkum oldular. İşin ilginç tarafı, Ağca'yı ikinci ifadeyi almaya zorlayan da General Mussumici'dir. Böyle bir takım karanlık bağlantılar var, ne yazık ki ortaya çıkarılmadı..." 

KONTRGERİLLA VE MASONİK ÖRGÜTLENMELERİN ŞAŞIRTICI BENZERLİĞİ

Ve kontrgerilla-gladio örgütlenmesi içinde en önemli bölümü, öteden beri iddia edilen ve İtalya'da Gladio'dan daha önce patlayan 'P2' skandalının da ispat ettiği gibi, masonların, devletler içinde devlet şeklindeki yapılanmaları oluşturuyor kuşkusuz. Kontrgerillanın devlet içinde devlet diye tanımlandığı düşünülürse masonlarla ilgisinin olması gayet tabii karşılanacaktır. 

1981 yılında İtalya'da bütün dünyayı sarsan P2 skandalı patlak verdi. P2 adlı locanın, ülke içindeki inanılmaz kontrolü ve kirli işleri ortaya çıktı. Bu skandal masonluğun bir ülke içinde neler yapabileceğini ortaya koyuyor ve yalnızca İtalya'da değil, masonik faaliyetleri su yüzüne çıkmamış çoğu ülkeye de ışık tutuyordu. 

HÜRRİYET, 3 KASIM'92: 

"..1981 yılının Haziran ayında patlak veren ve NATO'yu olağanüstü boyutlarda tedirgin eden skandala yol açan P2 mason locasının, çok güçlü bir Mafya-Kontrgerilla-Gizli servis şebekesi olduğu ortaya çıkmıştı.." 

THE MIDDLE EAST INTERNATIONAL, TEMMUZ'81: 

"..P2 Mason Locası, Yahudi lobileriyle, MOSSAD'la ve İsrail'le doğrudan bağlantı halindeydi.." 

TERCÜMAN, 27 MAYIS'81: 

"..(P2 Mason Locası'nın başkanı) Licio Gelli, İtalyan Askeri Gizli İstihbarat Örgütü ile sıkı ilişkiler içindeydi. Hatta o zamanlar örgütün başkanı olan General Giuseppe Santovito, P2 mason locasına kayıtlıydı. Ayrıca İtalyan Gizli Servisi'nin eski başkanı Albay Antonia Viezzar da locanın üyeleri arasındaydı.." 

GÜNAYDIN, 19 ARALIK'81: 

"..P2 mason locasının üyeleri arasında devrin gizli servis sorumluları, polis müdürleri, hakimler, yargıçlar, savcılar, avukatlar, adli tıp görevlileri gibi önde gelen insanlar vardı... Licio Gelli, emrinde 142 milletvekili ve senatörün olduğunu söyledi.." 

IM NAMEN GOTTES?, David A. Yallop, S.401: 

"..17 Mart 1981'de polis Gelli'nin Arezz'daki müthiş villasında ve Giole tekstil fabrikasında 962 kişilik P2 üye listesini buldular. Ayrıca yönetimle alakalı dökümanlar ve dosyaları ele geçirdiler. P2 üyelerinin listesi 'İtalyan Kim Kimdir?'deki gibi harf sırasına göreydi. İtilaf kuvvetleri ellinin üstünde General ve Amiralle kuvvetlendirilmiş, yönetim iki bakanla temsil ediliyordu; ayrıca buna sanayiciler, gazeteciler (bunların arasında Corriere della Sera'nın şefi ve diğer redaktörler vardı), 36 parlamento görevlisi, pop yıldızları, işadamları ve yüksek seviyeli polisler ekleniyordu. Bu devlet içinde devletti. Gelli'nin İtalya'yı kendi kontrolüne sokmak istediği söyleniyordu. Bu pek doğru değildi. O İtalya'yı zaten kontrolüne almıştı.." 

 HÜRRİYET, 4 ŞUBAT'89: 

"..P2 Mason Locası'nın İtalya'da aşırı sağcı teröristlerin giriştiği pek çok suikastin sorumlusu olduğu saptandı.." 

THE MIDDLE EAST INTERNATIONAL, TEMMUZ'81: 

"..P2 Locası üyesi, İtalya'da Yahudi lobisinin önde gelen ismi Albay Viezzar 1960'ların sonunda Bologna tren istasyonunda yüzlerce kişinin katledilmesi olayına yardımlarıyla tanınıyor. Ayrıca suçlanan faillerin çoğunun Lübnan'da İsrail kontrolündeki kamplarda eğitildiği söyleniyor.." 

PAPA MAFYA AĞCA, Uğur Mumcu, S.247,253: 

"..P2 Locası'nın 962 üyesinin adları arasında İtalyan gizli güvenlik örgütü SISMI'nin başta başkanı olmak üzere birçok görevlisi, çeşitli partilerden parlamenterler, elliyi aşkın general ve amiral de bulunmaktaydı... P2 soruşturmasını yönetenler ise faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Gelli ile ilgili soruşturmayı yürüten Albay Rozzi, 1981 yılı Haziran'ında kimler tarafından öldürülmüştü? 'Guardia di Finanza'nın daire başkanlarından Florio'nun otomobil kazasında ölmesi neyi anlatıyordu? Bu kazada, P2 Locası ile ilgili bir çantanın çalınmasına ne anlam veriliyordu? Calvi'nin dosyasını ele alan yargıcın öldürülmesi, bu cinayet salgını içinde ne gibi anlam taşıyordu? Calvi'nin sekreteri niçin intihar ediyordu?" 

2000'E DOĞRU, 20 ARALIK'92: 

"..İtalya'da ortaya çıkarılan P2 Mason Locası'nın Gladio ile bağlantısı saptanmıştı. Locanın başkanı Licio Gelli'nin notlarında P2'nin NATO üyesi ülkelerde ve Ortadoğu'da üyeleri olduğu bilgisi yer alıyor. Kontrgerillanın yükselişi ile Masonların etkisinin artması paralel gelişiyor.." 

THE BROTHERHOOD, Stephen Knight, S.273: 

"..Gladio sempatizanı Başbakan Andreotti ve Amiral Martini'nin P2 üyesi olması da işin cabasıydı... P2 üyeleri arasında 43 tane parlamento üyesi, 54 devlet görevlisi, 183 tane askeri komutan, bunların 30'u General, 8'i Amiral ve ayrıca Genel Kurmay Başkanı, 19 tane hakim, avukatlar, polis komiserleri, bankerler, gazete sahipleri, yazarlar, başyazarlar, 58 profesör, Adli Tıp Görevlileri, politik parti başkanları, 3 Haber Alma Servisi Başkanı bulunuyor.." 

VAHDET, 26 KASIM'90, A. Dilipak'ın yazısından: 

"..P2 Locası ile ilgili olayı hatırlayanlar, sağ ya da sol, ya da milliyetçi ya da muhafazakar geçinen bir çok kişinin, nasıl olup da böyle bir örgüt içinde birlikte hareket ettiklerini anlayacaktır. Dışarıda her zaman kavga eder gibi görünenlerin, içeride nasıl büyük bir beraberlik içinde bulunduklarını görmek ilginç olacaktır. En basitinden ünlü solcularımızdan Nadir Nadi ile ünlü sağcılarımızdan Fahrettin Kerim Gökay'ların nasıl olup da, masonik bir kuruluş olan Lions kulübün Türkiye'de kurulması yönünde ortak girişimlerde bulunup, ortak kurucu oldukları ve aynı belgeye ortak imza koyduklarını bilmek, belki çoğumuz için soğuk duş etkisi yapacaktır.." 

Sayın Dilipak ilginç bir noktayı yakalamış. Gladio- kontrgerilla türü örgütlere sağdan da soldan da diğer gruplardan da adam alınıp bunların aynı örgüt içinde nasıl beraber çalışabildikleri kafaları kurcalamaktaydı.. Masonluğun ise böyle bir yapıyı barındırdığı öteden beri biliniyor. İtalya'daki Gladio ile P2 Mason Locası ilişkisi de saptandığına göre, kontrgerillanın örtüsü kaldırıldığında, büyük ihtimalle masonluğun karanlık yüzü sırıtacaktır altından... Masonluğun örgütlenmesi ne kadar aydınlanırsa kontrgerilla örgütlenmesi de bir o kadar aydınlanacaktır... 

ZAMAN, 24 TEMMUZ'92, "NATO'nun gizli terör örgütü: GLADIO": 

"..28 Kasım 1990 tarihinde, ZAMAN gazetesi, araştırmacı-yazar İlhami Soysal'la bir röpörtaj yaptı. Soysal, söz konusu röpörtajın bir yerinde şöyle diyordu: 

"Türkiye'de askerlerden çok mason vardı. Şimdikileri bilmiyorum, ama vaktiyle geçmişte çok mason vardı askerden. Özel Harp Dairesi'nin başındaki kişilerin kişiliklerini araştırmak lazım teker teker." 

TERÖR VE GÜNEYDOĞU SORUNU, Fehmi Koru, S.30-33: 


"..Meğer 'Çetin Emeç ve Abdi İpekçi gizli bir örgütün iç hesaplaşması sonucu mu öldürüldü?' cümlesini kağıda dökerken, İtalya Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, ilgililere, Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) ile İtalyan P-2 Mason Locası'nın, 1970'li yıllarda, İtalya'daki terörü destekledikleri konusundaki iddiaları araştırma talimatını vermekteymiş... Palme cinayetinin Emeç cinayeti ile bir çok benzer noktası bulunuyor. Galiba sonuçları da birbirine benzeyecek; katil (veya katiller) cinayeti işlerken bir çok delil bıraktığı halde yakalanamayacak. Kurbanları arasında Kennedy kardeşlerin de bulunduğu 'garip siyasi cinayetler'den bunlar.. CIA, tabiatı gereği, cinayetlere bulaşmış olabilir, ama bir 'iyi ahlak derneği' gibi çalıştıklarını iddia eden masonlar kötü işlere karışır, ileri sürüldüğü gibi gerektiğinde cinayet işlerler mi? İtalya'daki P-2 Mason Locası'nın kirli işler yaptığı biliniyor. Lucio Gelli adlı bir iş adamının terörle sarsılan İtalya'da adı duyulmuş, önemli ne kadar siyasetçi, bürokrat, asker, istihbaratçı, gazeteci, bankacı, dinadamı ve işadamı varsa P-2 adını verdiği özel locada topladığı ve bu yolla ülkedeki gerçek iktidarı eline geçirdiği 1980'lerin başında ortaya çıkmıştı. Hükümetin bir çok üyesi, sivil ve askeri istihbaratın başkanları, bazı kuvvet komutanları bu locanın üyeleriydiler. P-2 Mason Locası'nın kapatılmasından sonra, İtalya'nın terörle başedebildiği görülmüştü. RAI ekranına çıkan iki ajanın anlattıkları, yıllardır İtalya'da neredeyse herkesin zihninde taşıdığı bir kuşkuyu dile getirdiği için, Cumhurbaşkanı Cossiga tarafından inandırıcı bulunmuş olmalı.. 

Tarihi ortaçağlara kadar uzanan bir gizli örgüt olan Masonluk'un, kendilerine ait ritüelleri bulunduğu bilinir. Kendileri için özel inşa edilmiş mabetlerde (loca) toplanan masonlar uluslararası irtibatlar içindedirler. Birbirlerini tanımalarını sağlayan özel sembolleri vardır. Hemen her meslek alanından üye kabul ettiği için, Mason Locaları, toplumun her kesitinde güç sahibidir. Masonluk bilenlerce, "devlet içinde devlet" olarak tanımlanır. Masonluk ve cinayet? Masonları esas güçlü kılan ordu, emniyet ve adalet teşkilatı gibi kurumlardan da üye kaydetmeleridir. Cinayet işleyen bir masonun, mason polisler tarafından cinayet izleri yok edilerek kurtarıldığı veya mahkemeye çıktığında mason hakim tarafından beraat ettirildiği başka ülkelerde çok görülmüştür... Abdi İpekçi ve Çetin Emeç, bildiğimiz kadarıyla, mason olan meslektaşlarımızdandı. Görünürde Mason Locası'nın hışmını çekmek için herhangi bir söz ve eylemleri bulunmuyordu. Ancak, iki büyük gazeteyi yönetirken, mensubu oldukları örgütün ülkeyi kasıp kavuran terörde payı olduğunu öğrenmişlerse... Bizde Masonluk ve Masonlarla ilgili bir soruşturma açılmasını beklemek hayal. Ama İtalya'da açılan soruşturma belki bizdeki bazı olaylara da ışık tutabilir. RAI Televizyonu, kendilerinin CIA hesabına çalıştıklarını bildiren iki kişiyi kameralar önünde konuşturmuşlar: Ajanlar, 1970'li yıllarda terörü azdıranların CIA'dan para alan P-2 Mason Locası üstad-ı azamı Lucio Gelli olduğunu söylemişler. Ajanlara göre, İsveç Başbakanı Olof Palme'yi öldürme emrini de CIA ile işbirliği halindeki masonlar vermiş..." 

GLADIO, Leo A. Müller, S.32-34: 


"..Aldo Moro'nun öldürülmesini soruşturan komisyon da "Parti başkanının kaçırılmasının soruşturulmasında Loca mensuplarının bu konuda sessizce geçiştirilemeyecek etkilerini" saptıyordu. Özellikle de, saklanılan yerin ("Halk Hapishanesi") araştırılmasında ve bulunmasındaki sayısız başarısızlıkların; bugün P-2 Biraderlerinin poliste ve gizli servislerdeki nüfuzlarından kaynaklandığı ortaya çıktı. O zamanki P-2 mensuplarının bilgilerine göre; Üstad Gelli gizli servis yöneticilerinden ve soruşturmanın şefinden sürekli olarak, olup bitenlerin en son durumu hakkındaki bilgi alabiliyordu. 

Sol terörizmde de "Gladio" şüpheleri doğdu: Polis ve gizli serviste "P2"nin üst düzey yöneticileri vardı. Mahkemelerin ve parlamento komisyonlarının bilgilerine göre; (solcu) "silahlı mücadele"nin üyeleri bol miktarda değildi ya da tanındıktan sonra izlenmiyorlardı. En skandal koparan örnek de şuydu; her (Kızıl) tugaycının ortaya çıkarılmasından sonra - Moro kaçırıldığında da henüz hayattayken de - onların hemen hemen tümü biliniyordu..." 


http://www.kontrgerilla.com/Orgutlenmesi.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder