17 Nisan 2015 Cuma

DANGALAK!




                                   DANGALAK!

.



 
22 EYLÜL 2013
 SERDAR ANT
 
 
 
Sözlükte “dangalak” sözcüğünün karşılığı olarak üç kelime var:
 
“Akılsız, düşüncesiz kimse…”
 
Ama birine “yahu ne düşüncesiz adamsın” denildiğinde pek kızmaz da “ulan ne dangalak herifsin” derseniz, bunu hakaret sayar, çamurlaşır hemen…
 
Aynı şey “yalaka” sözcüğü için de geçerli…  “Dalkavuk” sözcüğünün eşanlamlısıdır “yalaka”…
 
Ne var ki birine “yalakalık etme” dediğinizde karşılaşacağınız tepkiyle “dalkavukluk etme” dediğinizde alacağınız yanıt oldukça farklı olacaktır.
 
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki  “yalaka” ve “dangalak” sıfatını hak eden azımsanmayacak sayıda “zat-ı muhterem” var. Ve yine ne ilginçtir ki bunlar dönüp dolaşıp birbirini buluyor hep... Dangalaklar ile yalakaları uyumlu bir çift oluşturuyorlar.
 
Adamın elinde cep telefonu… Altında son model yabancı otomobil… Cebinde döviz… Evinde plazma TV, yabancı müzik seti, tablet bilgisayar… Buzdolabındaki yiyeceklerden dolabındaki elbiseye, kullandığı parfümden banyodaki şampuana, tıraş makinesinden set üstü ocağına kadar her şey yabancı malı…
 
Ama geçmiş bilgisayarın başına, Facebook’ta “Türkçülük” oynuyor!
 
Peki, ne denir böylesine? Dangalak!
 
Bırak o kullandığın bilgisayarı, daha elinin altındaki fareyi (mouse) bile üretemiyorsun. “Türkçülük” yaptığın şu Facebook’un merkezi bile ABD’de… Tek bir tuşa bakar senin Bozkurt efsanelerinin yayından kaldırılması… 
 
 
Ama sen oturmuşsun klavye başına beş taş oynuyorsun:
 
Orta Asya’dan geldik, yazıyı da biz bulduk, dünyaya bütün uygarlık buradan yayıldı, Vikingler bile bizdendi vs…
 
İyi de evladım, sen takvime en son ne zaman baktın?
 
Kaçıncı yüzyıldayız, haberin var mı?
 
Vahşi Batı’daki kovboyların tabancaları gibi, artık çifter çifter taşıdığınız o cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlarınız, “tablet”leriniz, bindiğiniz otomobiller, her akşam karşısına kurulup beşinci sınıf dizileri seyrettiğiniz o plazma TV’ler, CD çalarlar, DVD oynatıcıları ve daha böyle bir sürü elektronik oyuncak…
 
Bütün bunları da yanınızdan mı getirdiniz Orta Asya’dan gelirken? 
 
Senin “Türk” olman, hatta o da yetmez “Türkoğlu Türk” olman, bırak ileri teknoloji ürünlerini, dandik bir klavye üretmeni bile sağlayabiliyor mu? İki dolarlık “mouse” üretecek kadar bir bilimsel ve teknolojik altyapın var mı?
 
Sadece tüketim malları mı hem? Örneğin uçağını, tankını, helikopterini, füzeni de ithal etmiyor musun?
 
Üniversitelerinde, liselerinde, hatta ilkokullarında yabancı dille eğitim yapan sen değil misin “Türkoğlu Türk”?
 
Ya da aç pencereyi de şöyle bir sokağa bak. Gördüğün 10 arabadan kaçı yerli?
 
Peki, o yerli otoların kaçının teknolojisi ve patenti yabancı değil?
 
“Türkoğlu Türk” diyerek millete Bozkurt efsanesi okuyanlar, evlerine televizyon alırlarken neden “Vestel” değil de “Sony” ya da “Philips” tercih ederler peki?
 
Sadece teknolojide değil ki? Mesela sanatta, diyelim ki edebiyatta kim duyuruyor senin adını dünyada?
 
Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Orhan Pamuk…
 
Git Avrupa’ya, Amerika’ya, Japonya’ya, Avustralya’ya… Gir bir kitapçıya, “Türk yazarı” denildiğinde senin eline bu kişilerin kitapları verilir.  
 
Ama bizim Türkoğlu Türkkanların en iyi bildiği şey, “Türklük” adına bu yazarlara küfür etmektir!
 
Edebiyatı da koyalım bir yana… Mesela spor… Nedir vaziyet?
 
Ata sporu dediğiniz dallarda, güreşte, okçulukta, binicilikte adın bile okunmaz dünyada… Atletizmi Afrika’dan devşirdiğin yabancılarla yürütmeye çalışıyorsun… Doping ve şike artık olağan şeyler sporda…  
 
Varsa yoksa futbol…
 
Takımın Avrupa Şampiyonlar ligine katılır, ilk maçında sahaya 8 yabancı oyuncu ile çıkar! Sen de maçı televizyonda seyrederken hop oturup hop kalkarsın “Türkiye, Türkiye…” diye… Ama “Türkoğlu Türk” olman, yarım düzine gol yemene engel olmaz!
 
Uygarlığı Orta Asya’dan bütün dünyaya yayan biz Türkler, acaba milattan bilmem kaç bin yıl önce anayurdumuzda da futbol oynuyor muyduk? Futbolu da biz icat etmiş olmayalım sakın? “Bilimsel araştırmacı budun bilimciler”  bunun da yanıtını verirler elbet!
 
Kısacası, insanın “Türk” olup olmamasından çok daha önemli olan “dangalak” olmamasıdır. İnsan olmaya giden yolda ilk adımı, dangalaklıktan sıyrılarak atmak gerekir.   
 
İşte o zaman “Türk” olmakla övünebilirsin… Ama şimdi sadece bir dangalaksın!
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder