NATO VE GLADIO 2
Polis Moro'yu kurtarabilecek her türlü imkana sahip olduğu halde, politik bir tercih olarak Moro'yu kurtarmamış ve komünistlerle Moro'nun arasını açmak mı istemişti?
Yunanistan'da da Gladio benzeri bir kontrgerilla örgütünün kurulduğu biliniyordu. Eski Yunan Başbakanı Andreas Papandreu, Te Nea adlı gazeteye yaptığı açıklamada Milli hakimiyetleriyle bağdaşmayan bu örgütün gizli kapaklı işler çevirdiğini açıklamıştı.19
Fransa'da da durum pek farklı değildi. Fransız Gladio temsilcisi, İtalyan enformasyonlarına göre, Ekim sonunda NATO gizli servislerinin Brüksel'deki oturumlarına katılmıştı. Mitterand'ın sıkı dostlarından biri olan François de Graussoure, Fransız "Gladio" örgütünün kuruluşunda bulunmuştu.20İngilizlerin yardımlarıyla oluşturulan "Glaive" adındaki Belçika Gladiosu 1949 yılı başından beri SGR askeri gizli servisinin alt bölümü olan SDRAB'nin koruması altında kurulmuş bulunuyordu. Sivil "Glaive" nüvesi sekiz aktif ve on emekli subaydan oluşuyordu. SGR Şefi Tümgeneral Raymond Van Calster Kasım'da tüm Avrupa Gladiosu'nun işbaşındaki yöneticisiydi. Raymond Brüksel'deki ACC kurmaylar konferansını da yönetmişti.
Belçika'daki "Glavie"nin ortaya çıkışı, Belçika'da seksenli yıllarda sorumlusu belli olmayan terörist darbelere askerlerin katıldığını düşündürtmeye başlamıştı. "Brabant katliamcısı" olarak ün salan terör örgütü "Savaşan Komünist Hücreler" ilk başlardaki gibi Brüksel Gladio yönetici çevresinin "Clandestine Coordination Committee" (Gizli Koordinasyon Komitesi)nin benzeri "CCC" kısaltmasıyla aynı olduğunu göstermişti.21
1950'lerde Belçika Komünist Partisi Başkanı Julien Lahaut ve İtalyan Komünist Partisi Başkanı Togliati'nin ortadan kaldırılması tipik Gladio operasyonlarıydı. ABD korumasında bulunan ve şu anda Florida'da yaşam süren Marshall Lekeu ve Güney Afrika'da saklanan Jean Bultot Belçika'daki gladyatörlere iki örnektir.İsviçre'de NATO'ya bağlı bir yeraltı ve provokasyon örgütü olarak çalışan ve varlığından İsviçre Federal Parlamentosu'nun dahi haberdar olmadığı gizli terör ordusu P26 ve buna bağlı olarak çalışan gizli haberalma teşkilatı P27'nin varlığı ortaya çıkarılmıştı. Bu teşkilatlar süratle feshedildi. Bu arada İsviçre'deki Gladio'nun uzantısı olan örgütlerin bütün vatandaşları fişlediği, bunlar hakkında İngiltere ve ABD'nin İsviçre Federal Parlamentosu'ndan daha çok bilgiye sahip olduğu ve kuruluşmensuplarının devamlı olarak İngiltere'de eğitildikleri de gün ışığına çıktı.
Avusturya'da Kontrgerilla'nın organizatörü eski İçişleri Bakanı Franz Olah'dı. CIA'dan para ve silah yardımı alıyordu.
Genellikle tüm ipuçları bizi Gladio'nun emirleri CIA'dan aldığı sonucuna çıkarıyordu. Ancak bağlantılar bununla bitmiyordu. Gladio'nun emir-komuta zinciri CIA'dan daha da yukarılara, Mossad'a kadar uzanmaktaydı.
GLADIO NASIL ORTAYA ÇIKARILDI?
3 Mayıs 1988 günü üç İtalyan Jandarması Kuzey Sagrola yakınlarında Peteano köyünde, kuşkulandıkları bir araçta arama yapmak için bagajı açtıklarında, arabada meydana gelen patlama sonucu ölmüşlerdi. Bu olaydan sonra, Kuzey İtalya'da bir dizi operasyon sonunda, kırsal alanlarda toprağa gömülü 127 silah, tahrip kalıbı ve patlayıcı madde deposu ortaya çıkarılmıştı.
Venedikli Savcı Felice Casson, bulunan silah ve patlayıcı madde depolarının SISMI'nin denetiminde olduğunu saptadı. Jandarmaları öldüren üç neo-faşisti ömürboyu hapse mahkum ettirdi. Ancak, bir generalle bir yarbayın soruşturmayı saptırmaya çalıştıklarının farkına varınca, tıpkı Yunanistan'da Lambrakis'in öldürülmesi olayında olduğu gibi, İtalya Başbakanı Andreotti'ye gizli servis arşivlerini incelemek için başvuruda bulundu ve başvuru belgesinin bir kopyasını da Parlamento Güvenlik Komisyonu'na gönderdi.
Yaptığı başvuruya uzun süre yanıt alamayan Casson, harekete geçmeye karar verdi. Sonuçta, 20 Temmuz 1990'da Andreotti ile görüşerek İtalyanİstihbarat Servisi'nin arşivine girmeyi başardı. Yaptığı araştırma sonucunda Gladio'nun 1956 yılı Kasım ayında İtalyan ve Amerikan gizli servisleri tarafından Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı'ndan gelecek bir istila olasılığına karşı, bir direniş örgütü çekirdeği oluşturmak için kurulduğunu saptadı. İtalyan Anayasası'na göre uluslararası anlaşmaların meclislerin tarafından onaylanması zorunlu olduğu halde, bu durum hiç dikkate alınmıyor ve 26 Kasım 1956'da CIA ile Sifar aracılığıyla, üsler ve silah depoları oluşturulması, anti-komünist ölçütlerle yüzlerce kişinin kontrgerilla savaşı için eğitilmesi amacı ile gizli ve yasadışı bir örgüt kuruluyordu.
1956 yılında asker-sivil karışımından oluşan örgütün eğitim kampları ve üsleri Sardinya Adasında konuşlandırılmış pozisyondaydı. Bu arada Savcı Casson'un incelemelerinden kuşkulanan SISMI Başkanı Amiral Martini, değişik yolları deneyerek Casson'un çalışmasını engellemeye çalışıyordu. Bunun üzerine Casson, Parlamento Terör Komisyonu'na yazdığı bir mektupla Amiral Martini'yi şikayet etti ve çalışmalarına hız verdi. Köşeye sıkışan Andreotti gizli örgütü açıklamak durumunda kaldı ve böylelikle tüm Avrupa ülkelerini kapsayan Gladio Skandalı patlak verdi. Bu arada savcı Casson, İtalya Cumhurbaşkanı Cossiga'yı da, işe bulaşmış gördüğü için tanık olarak dinlemek üzere soruşturma kapsamına aldı. İtalya yasalarına göre cumhurbaşkanlarının sorgulanması mümkündü ancak Cossiga ifade vermekten kaçındı. Çünkü yıllardan bu yana Hıristiyan Demokrat Parti, CIA dolarları ile beslenmekteydi ve bu örgütün çıkarlarına aykırı hareket etmesi olanaksızdı. Aldo Moro'nun katledilmesine kadar uzanan tertiplerin içinde bulunmaları mümkün kişilerin konuşmaları kesin olarak yasaklanmıştı. İtalya'da da gerek Gladio gerekse SISMI ve hatta P2 Mason Locası CIA'dan maddi destek görmüş ve CIA ile iç içe çalışmıştı. Örneğin neofaşistlerce gerçekleştirilen Bologna Garı'nın bombalanması olayında 80 kişi ölmüştür. Bu olayın soruşturmasını saptırmaya çalışan SISMI Başkan Yardımcısı General Musumici mahkum olmuştur. CIA görevlisi Richard Erenneke Licio Gelli başkanlığındaki P2 Mason Locası'na, bazen ayda 10 milyon dolara kadar ulaşan maddi yardım yapıldığını açıklamıştır.
Başbakan Andreotti, daha önce de belirttiğimiz gibi, Gladio'nun varlığını itiraf etti ve "biz bu örgütü 1972'de dağıttık" diyerek olayın boyutunu hafifletmeye çalıştı. Ancak savcıların ve kamuoyunun baskısı yoğunlaşınca, Andreotti, Gladio mensubu 622 kişinin kimliğini basına açıkladı. Uzun listede gizli servis mensupları dışında önemli işadamları ve ordu mensupları da bulunuyordu. Andreotti ardından CIA ile yapılan anlaşmayı, bazı Gladio operasyonlarını, gizli silah ve para depolarının yerlerini, İtalya dışındaki Gladio benzeri örgütleri de açıkladı. Herkesşoke olmuştu. Kimse Andreotti'den bu kadarını beklemiyordu. Muhalifleri, "Başbakan hakkındaki iddiaları boşa çıkarmak ve olayların kontrolünü ele geçirmek için konuştu. Böylece kendisini kurtarmaya ve olaydan sıyırmaya çalışıyor" diyorlardı. Başbakan yaklaşan çığın altında kalmamak için kendini emniyete almıştı. Artık soruşturulanlar değil, soruşturanlar safında olabilirdi.22
Soruşturmalarda kamuoyunu şoke eden başka bilgiler de ortaya döküldü. Önce Başbakan Andreotti'nin "İşte Gladio'cular bunlar" diye açıkladığı 622 kişilik listenin gerçeği yansıtmadığı ileri sürüldü. Parlamento Terör Komisyonu Başkanı Martino Dorigo "şu anda 2.000 aktif Gladio üyesinin yanı sıra, 1500 civarında gladyatör de çeşitli operasyonlarında kullanılmak üzere hazır vaziyette. Andreotti bu gerçek listeyi saklamak ve zaman kazanmak için soruşturmayı saptırdı, yanlış isimleri hedef gösterdi" dedi.
Dorigo, gizli servislerde bulunan bazı dosyaların Gladio tarafından değiştirildiğini ya da yok edildiğini de ekledi. Dosyalarda Moro'nun öldürülmesi, Trani hapishanesinin ayaklanması, Achille Lauro'nun Filistinlilerce kaçırılması ve birçok olay hakkında bilgiler bulunuyordu.
Bu iddialar ortalığı karıştırırken, bir bomba daha patladı: Eski CIA ajanı Oscar Le Winter Almanya'da bir röportaj sırasında çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. NATO gizli bir oturumunda üye ülke gizli servislerine, sağcı ve anti-komünist grupların eylemlerini takip etmeme ve soruşturmamaya ilişkin bir protokol sunulmuş ve bu zorunlu kılınmıştı.
Böylece İtalyan savcılar bu bilgi üzerine soruşturmalara daha da ağırlık verdiler ve eski defterleri karıştırmayı hızlandırdılar. Böylece SISMI'nin 7'nci bölümüne bağlı olarak çalışan "K" departmanının, yani Gladio'nun tetikçilerinin birçok saldırı ve bombalama olayına karıştığı anlaşıldı. Bologna savcıları 85 kişinin öldüğü katliamdan sonra başlatılan soruşturma sonucunda NATO antlaşması konusundaki iddiaları doğrularcasına "K" bölümünü olayla ilgili suçladılar. 466 sayfalık iddianamede, SISMI Başkanı General Santovito'nun ve sağ kolu Francesco Pazienza'nın ve Licio Gelli liderliğindeki "Propaganda 2" (P2) Mason Locası'nın da olaya karıştığı ileri sürüldü.23
21 Mart 1991 tarihinde çok ilginç bir şey daha olmuştu. İtalya Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, İtalyan Radyo Televizyon Kurumunun (RAI) üçüncü kanalındaki "Cose La Patria" (Vatan Nedir?) programında yaptığı on beş dakikalık konuşmasında, hem NATO'nun gizli terör örgütü Gladio'yu hem de mason locası P2 mensuplarını, vatan aşkıyla yanıp tutuşan milliyetçi ve vatanseverler ilan ediyordu. Ona göre, asıl ihanetşebekeleri devlet ve milliyet düşmanları, Gladio'cu ve mason olmayanlardı.
----------------------
"TEMİZ ELLER" OPERASYONUNUN SONUCU:
İTALYA'DA MAFYANIN ARKASINDA DEVLET VAR!
Aldo Moro'nun öldürülmesinden P2 skandalına, mafyadan Gladio'ya her türlü karanlık işin arkasında "Yaşlı Tilki" lakabıyla anılan Hristiyan Demokrat Parti'nin önde gelen isimlerinden P2 Locası üyesi Giulio Andreotti'yi görmek mümkündür.
Soruşturma açan Palermo Başsavcısı Giancario Caselli, elinde güçlü deliller olduğunu iddia eder ve Andreotti'nin hükümet ile mafya arasında köprü görevi yaptığını da ekler.37
Caselli, suç duyurusuyla beraber aynı zamanda 200 sayfalık bir raporu da imzalayarak Senato'ya gönderir ve Andreotti'nin dokunulmazlığının kaldırılmasını ister. 47 yıl aralıksız parlamento üyesi olan ve hükümetlerde savunma, maliye, dışişleri bakanlıkları ve 7 defa başbakanlık yapan Andreotti, eski Cumhurbaşkanı Cossiga tarafından ömür boyu senatör olarak atanmıştır.38
Soruşturmanın sağlıklı seyretmesi açısından Andreotti'nin dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen Palermo savcıları, "Andreotti'nin sağ kolu Sicilyalı Salvo Lima'nın öldürülmesinden sanık, üç eski mafya üyesi pişmanlık duyarak itirafta bulundular. Açıklamalarına dayanarak 200 sayfalık bir soruşturma dosyası hazırladık. Elimizde yeterince kanıt var" dediler. Buna göre özellikle 80'li yıllarda birçok kaçakçılığı ve cinayeti hasır altı etmekle suçlanan Andreotti, yıllardır mafya babalarının korunmasını ve işbirliğini üstlenen üst düzey bir devlet adamı olarak parlamentoda görev almaktaydı.39
Andreotti'nin mafya ilişkilerine dair soruşturma tutanakları, gerçekleri gözler önüne serdi. Mafya'nın "Giulio Amcası"nın 1968-1992 arasında yeraltı örgütüne her türlü desteği verdiği ortaya çıkmıştı.40
Rüşvet ve yolsuzluk skandallarından sonra, Mafya'nın da devletin en üst kademelerine kadar sızdığının ortaya çıkması üzerine, Giulio Andreotti ile birlikte "Birinci Cumhuriyet'in filmi koptu" dendi. Tüm yönetici sınıfı soruşturma altına alındı. Epoca dergisi "suçlananları lütfen linç etmeyelim. Sadece yargılayalım. Ancak bu arada doğacak 'İkinci Cumhuriyet'i sağlam temellere oturtalım" dedi.41
P2-GLADIO-MAFYA HÜKÜMETİ YARGILANIYOR!
Andreotti'nin Gladio-Mafya-P2 üyelerinden müteşekkil hükümeti yargı önüne çıkarılır. P2'nin önemli isimleri Sindona ve Calvi de Andreotti dosyasının karanlık simalarıdır. Aslında tüm dünya hükümetlerini saran bu karanlık şebekeler, İtalya'da deşifre edilerek "Temiz Toplum" projesi devreye sokulmuştur. Yapılan bu olağanüstü operasyona da "Temiz Eller" adı verilmiştir.
Aldo Moro'nun kaçırılmasından tutun da P2, Calvi ve Sindona skandalları gibi İtalya'nın gelmiş geçmiş en karanlık skandallarıyla öteden beri özdeşleştirilmiş olan Andreotti, hakkında açılan 28 parlamento soruşturmasından hep dokunulmazlığı arkasına sığınarak kurtulmuştur. Her seferinde de tüm mücadelesini önce dokunulmazlığını korumaya dayandırmaktadır.42
Tommaso Buscetta ve Francesco Marino Mannoia adlı eski mafya üyelerinin tanıklıklarına dayanılarak hazırlanan bir rapora göre, mafyayla mücadele etmesi için Sicilya'ya gönderilen ve 1982 yılında bir suikaste kurban giden terörle mücadele uzmanı eski Sicilya Valisi Carlo Alberto Dalla Chiesa ve 1979 yılında vurulan gazeteci Mimo Pecorelli, Andreotti'nin verdiği emirlerle öldürülmüşlerdir. Raporda Andreotti'nin bu iki kişiyi 1978 yılında eski Başbakan Alda Moro'nun Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılarak daha sonra öldürülmesine ilişkin sırrı bildikleri gerekçesiyle öldürttüğü belirtilmektedir.İtalyan basınında yer alan haberlerde Chiesa'nın ve Pecorelli'nin, hükümet darbesi yapmak üzere eğitilmiş gizli bir askeri örgüt (Gladio) hakkındaki bazı bilgilerin kopyalarını ele geçirdikleri için öldürüldükleri bildirilir.43
Cezaevinde zehirlenen banker Sindona, Londra'da bir köprü altında asılan banker Calvi ve geçen yıl evinin önünde arabasına binerken kurşunlanan parlamenter Salvo Lima, hep bir ucu Andreotti'ye dayanan ünlü skandalların baş kahramanları olarak hatırlanmaktadırlar.44
Bu arada P2 üyesi ve Gladio skandalına da adı karışan İçişleri Bakanı Vincenzo Scotti bu kez de mafya üyesi olmakla suçlanmaktadır. Suçlamada bulunan makam ise Napoli Savcılığı'dır.45 Parlamento'da Mafya Komisyonu Başkanı olan Scotti'nin mafya üyesi olması gerçekten ilginçtir.
Mafya ile işbirliği yapmakla suçlanan bir başka politikacı ise, eski İçişleri Bakanı Antonio Gava'dır. Basındaki haberlerde "Antonio Gava'nın da mafya bağlantısı göz önüne alınırsa, ülkenin güvenlik teşkilatına, polise ve finans dünyasına yön veren siyasetin en yüksek katmanlarının uyuşturucu trafiğini yöneten canilerle yol arkadaşlığı etmiş olduğu ortaya çıkıyor."46 denilmektedir.
Öte yandan İtalya'nın en büyük özel şirketi Fiat ve devlet kuruluşu ENI'nin üst düzey yöneticileri de Şubat 1992'de açılan yolsuzluk dosyalarının içinde yer almaktadırlar. Üç eski Başbakan Giulio Andreotti, Bettino Craxi ve Arnoldo Foriani, ve Giulio Amato hükümetinden beş eski bakan da yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıyadırlar.
Çizme'deki bunalıma geniş yer ayıran New York Times gazetesi olaylarışöyle yorumlamaktadır: "Bu son krizle birlikte, İtalya'da olup bitenler artık gerçek bir Baba filmi senaryosuna taş çıkartmaktadır. Dünyanın beşinci büyük sanayi ülkesinin bunca yıldır mafya patronları ve gangsterleri koruyan politikacılarla yönetildiği anlaşılmıştır. Zincirleme skandallar İtalya'yı giderek trafik ışıkları olmayan bir dört yol ağzına itmektedir."47
HIRİSTİYAN Demokratlar ve Gladio
İtalya'da P2 Locası, gizli servislerle işbirliği içinde çalışarak çok kısa bir zamanda İtalyan siyasi yaşamı üzerinde kontrol sağlamıştı. Bu yolla da P2-Hıristiyan Demokratlar-Gladio üçgeni kurulmuştu. Bu üçgene en büyük yardımcı olarak İtalyan Sanayici ve İş Adamları Derneği, Lions kulüpleri ve benzeri dernek ve kuruluşlar kullanılmıştı. P2 Locası'ndaki generaller, tüm NATO ülkeleri nezdinde kurulan kontrgerilla teşkilatlarından biri olan Gladio'nun mason localarından aldığı talimatlar doğrultusunda, eylemlerini gerçekleştirmesini ve bu eylemlerin örtbas edilmesi işlemini üzerlerine almışlardı. Savcılar da P2 tarafından kendi çıkarları doğrultusunda karar vermeleri için kullanılmış, buna yanaşmayan savcıların ise Sicilya'ya atanmaları sağlanarak ölüm fermanları verilmişti.
CIA'dan önceki ABD gizli servisi OSS'nin gizli dosyaları, bir masonik kuruluş olan ve İtalya'nın pek çok seçkin kişisini içine alan P2 Mason Locası'nın eline geçmişti. CIA ve P2 arasındaki kilit adam Micheal Sindona idi. Sindona, CIA'nın İtalya'daki seçimlere pompaladığı 65 milyon doları götüren kişiydi. Ayrıca, Nixon Hukuk Firması ve John McCottrey ile bağlantısı vardı.48 Bu sıralarda özellikle Hristiyan Demokrat Parti ve Liberal Parti, CIA ile ilişkileri yüzünden tepki topluyordu.49
Gladio'nun Kurmay Kadrosu, İtalya'da DARBECİ Masonlar: "20'LERİN GÜLÜ"İtalya'da mason gladyocular değişik adlarla faaliyetlerini sürdürmüşler ve darbe özlemlerini her dönemde canlı tutmayı başarmışlardır. Provokatif kontrgerilla eylemleriyle ülkenin kargaşaya sürüklenmesi ve fail-i meçhul cinayetlerle dolu karanlık tarih bu masonik şebekenin eseridir. İtalya'da ortaya çıkan "20'lerin Gülü" adıyla örgütlenmiş olan darbeci masonlar bunun ilginç bir örneğini teşkil etmektedir. Bu darbe düşkünü masonların ortaya çıkışı, bir cenaze töreni ile başlar.
17 Mayıs 1973'teki bu cenaze töreni sırasında kalabalığın üzerine bir bomba atılır. Bilanço, 4 ölü ve 80 yaralıdır. Saldırının faili Bertoli isimli bir teröristtir. Bu olay birbirini takip eden bir dizi olayın başlangıcı olacaktır.
Bu saldırının ardından İtalya'da bir darbe yaşanır. Darbenin mimarları, adı "Rosa dai Venti" (20'lerin Gülü ya da Rüzgar Gülü) adlı bir gruptur. Darbenin gerçekleşmesine sebep olan Bertoli, SID'in memurlarından yardım görmüştür, Marsilya'da bir süre yaşadıktan sonra İsrail'e göç etmiş ve 2 yıl orada kalmıştır. Bu suikasti yapmak için İsrail'den İtalya'ya geldiğinde bu "Yirmilerin Gülü" adlı grup tarafından misafir edilmiştir.50
Eğer 20'lerin Gülü adlı grup tarafından hazırlanan bu darbe başarılı olsaydı, 2000'e yakın politikacı ve askeri görevli devredışı kalacaktı. Komplocuların ortaklarından Avukat Marchi yakalandığında, yanında bazı tehlikeli ortakların kimliklerinin belirlenmesine ve zararlarının engellenmesine yarayacak belgeler vardı: Bu kişileri şöyle sıralayabiliriz:
- Rafael Molina (Padove Polis Şefi)
- Cacallaro (Gladio ile suikastçilerin ilişkisini sağlayan kişi)
- Spiazzi Calbay (Verona'daki gizli servislerin başkanı)
- Dominioni (NATO'nun Psikolojik Savaş Bölümü Başkanı)
- Nordella (gizli servislerle ortak çalışan bir general. Olaydan sonra yurt dışına kaçmayı başardı. Nordella'nın avukatı Degli Occhi, daha sonra işbirlikçilik suçundan tutuklandığında, yanında bir gangster grubunun soydukları bankaya ait faturalar vardı.)
Bu konuyla ilgilenen savcı Tamburino'nun tutuklanan askerlerle ilgili bilgi danışmak için başvurduğu SID Şefi Micelli, cevap vermeden önce Savunma Bakanı'na danışır ve "mümkün olan en az bilgiyi verin" talimatını alır. Bakanın bu ortaklığı sonucu Micelli bilgi vermediği gibi, savcıyı tamamen yanıltmak için yanlış bilgiler verir. Tüm bunlara rağmen mahpuslar konuşmaya başlarlar ve diğer ortaklar ortaya çıkar:
- Ricci (general),
- Fanalli (Hava Kuvvetleri eski Başkanı),
- Pecorella (Carabinieri Albayı),
- Casero (general),
- Lo Vecchio (albay),
- Marzollo (Gizli Servis'te albay),
- Venturi (Gizli Servis Komutanı)
Ayrıca ünlü sermayedarlardan P2 üyesi Sindona ve Lecari de planı finanse etmekle suçlanırlar. "Gül Operasyonu" üzerine yapılan resmi araştırmalar, olaylardan bir kaç ay evvel askeri yönetimin önemli mevkilerinde birçok atamalara ve tahliyelere sebebiyet verir.İşin ilginç yanı, atamalara Savunma Bakanlığı tarafından karar verilmemiştir. Atamalar, 1973 yılında Sindona başkanlığında yapılan gayrıresmi bir toplantı sonucu kararlaştırılmıştır. Bu toplantıya Sindona, Johnson (NATO'da görevli bir general), Cacioppo ve Cabrini adlı amiraller ve o zamanki Savunma Bakanı P2 üyesi Andreotti katılmıştır.
"Rosa dai Venti" grubununkine benzer bir şekilde, devlete karşı bir başka gizli komplo da Bilderberg üyesi diplomat Eduardo Sogno tarafından yönetilmiştir. Bu komployla ilgili dokümanlara göre darbe "sert, çabuk ve acımasız" olmalıdır. Şimdi tarihte biraz geriye gidelim...
Eduardo Sogno, II. Dünya Savaşı sırasında OSS için çalışıyordu. Allen Dulles tarafından CIA'ya sokulduktan kısa bir süre sonra anti-komünist hareketin kurucusu olarak ortaya çıkmıştı. Daha sonra CIA tarafından finanse edilen "Demokrasiyi Savunma Komitesi"ni kuracaktır. 1971-73 yılları arasında Fiat şirketi ona, 187 milyon dolar, ve Agnelli'lerin sahibi olduğu Turin Endüstri Birliği de 12 milyon dolar bağışlar. Ve 1974 yılından itibaren de ayda 7 milyon dolar vermeyi vaadeder.
28 Mayıs 1974'de Piazza Delle Logia'da sağcıların gösterisi sırasında bombalar patlar, 6 kişi ölür, 100'den fazla kişi de yaralanır. Araştırmayla görevli savcılardan M. Arcari, polisin ortak çalışmak istememesini ve üstü olan Travato'nun hareketlerini resmi olarak protesto eder. Polis şefi Diamara, savcı olay yerinde araştırma yapmadan önce alanı tamamen yıkatır. Bu yüzden savcı hiçbir teknik analiz yapamaz ve patlayıcıdan eser dahi bulamaz.
Ertesi gün savcının oğlu polislerce tutuklanır. Teröristlerle ortaklıkla suçlanır. Bunun üzerine Arcari olaydan çekilir. Eldeki tutuklular ya serbest bırakılır ya da uzaklardaki hapishanelere gönderilir. Savcı basına yaptığı açıklamada şunları söyler: "Beni bu işten uzaklaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Suikasti yapan gruptaki polisler ortaya çıkmasın diye araştırmalara hile kattılar. MAR (Devrimci Harekat Grubu)'na katılan polisler, çok üst derecede polis ve İçişleri Bakanlığı üst düzey görevlileridir... Tutuklananların arasındaki Malfredi adlı bir kişiİçişleri Bakanı'nın bir ortağıdır. Güvenlik Müfettişi General Musolino teröristleri korumaktadır. Komiser Calabresi'yi öldüren Nardi, uzun süre binbaşı Mezziani'nin evinde saklanmıştır...."
Gazeteciler bu suçlamaları niye yaptığını sorduğunda ise "Bunları gerçekler ortaya çıksın diye söylüyorum. Teröristler üst düzey görevlilerince korunurken, olaydan alakasız gençlerin tutuklanması doğru değil" cevabını verir.
3-4 Ağustos'ta "Italicus" adlı uluslararası bir trenin yakınlarında bir bomba patlar. 12 ölü, düzinelerce yaralı tesbit edilir. Aşırı sağcı örgütlerle ilgili bir sürü ipucu yakalanmıştır. Olayla ilgilenmek üzere savcı Occorsio görevlendirilir. Savcı, gizli servisinden bu örgütlerle ilgili bilgi temin etmek ister. Gizli servis bu üç örgütün ilkinin var olmadığını, son ikisininse barışsever olduğunu bildirmiştir.51 İtalyan gizli servisi örgütlerin gerçek kimliğini saklamayı tercih etmiş, Occarsio ise bir süre sonra Roma'da öldürülmüştür.
Mossad'la bağlantılı olan SID Başkanı Maletti ve Yarbay Labruna'ya yapılan suçlamalarsa şunlardır:
- Padoue'daki neo-faşist Marco Pozzan'ı SID lokalinde günlerce koruduktan sonra 13 Ocak 1973'de İspanya'dan kaçırtmak için sahte pasaport sağlamak.
- Bu pasaportu almak için kanunsuz belge düzenlemek.
- SID ajanı Giannettini'ye yardım etmek.
Devlet güvenliğinin ortaklığı olmadan, değişik gizli servislerin koruma ve yardımı olmadan, casuslara yapılan maddi yardım olmadan bu terör hareketlerinin gerçekleştirilmesi imkansız gözükmektedir.Şimdiye kadar pek çok gazeteci ve bağımsız savcı bu olaylarla ilgili araştırma yapmıştır. Yapılan her araştırmanın sonucunda, teröristlerin yüksek düzeydekilerle ortaklıkları olduğu bulunmuştur... Ama bu araştırmaların sonucunda yapılan suçlamaların belki de en sert olanı, uzun süre Adalet dağıtma görevi yapmış bir kişiden gelmiştir. Roma Başsavcısı Spagnuolo, Ocak 1974'de yaptığı konuşmada "polis teşkilatını temizlemek lazımdır. 50'li yıllardan beri İçişleri Bakanlığı ve gizli servisler politik hareketlerde görevli memurları korudular. Leone, Henke, Miceli gibi askeri güvenlik hizmetleri sorumluları, hükümet başkanı Rumor ve Polis Teşkilat Başkanı Mangano bunlardan sadece birkaçıdır" demiştir.
D'Amato polisin içindeki karışıklığın sebebi gibi gözükmektedir. Ama başsavcı görevde olduğu dönem boyunca onlarla ortak çalıştığını unutmuştur. 1969'dan beri ne zaman ki bir savcı onurlu bir şekilde görevini tamamlamak ve cinayetleri takip etmek istese, İtalyan Yüce Mahkemesi tarafından anlaşılmaz sebeplerle görevden alınmış, daha uslu ve zararsız bir göreve getirilmiştir.52
1968 yılında patronlarla gizli servislerin ilişkisini sağlayan bir gizli servis albayının intiharını araştırmak isteyen savcı Pesce görevden alınır. Bulduğu belgeler gizli servislere iade edilir. Telefon dinleme olayını araştıran savcının bulduğu belge ve kayıtlar mahkemeden gizlenir. Bu araştırmada politikacılar, İtalyan gizli servisi, yabancılar ve pek çok isim geçmektedir. Ama yargıçlık bu görevi Roma mahkemesine devreder ve tutukluları da serbest bırakır. Ve daha pek çok yargıç olaylardan uzak tutulur. Teröristler de davalar sonucu tek tek serbest bırakılır.53İtalyan politika sınıfı, sadece sağcılar değil, fakat istisnasız olarak tüm kanatlar, çıkarları ve politik karları için bu şiddet olaylarından faydalanmışlardır. Bu sınıf bu saldırılardan doğrudan ya da dolaylı yoldan faydalanmıştır.
ETA-Gladio İŞBİRLİĞİ İLE ÖLDÜRÜLEN İSPANYA BAŞKANI: Carrero Blancoİspanya Başbakanı Carrero Blanco, 11 Aralık 1973'te teröristler tarafından öldürüldü. Yapılan araştırmalarda herhangi bir ipucuna rastlanamadı. Daha sonra cinayeti ETA'nın işlediği anlaşıldı. Cinayeti işleyen ETA komandoları ise iki gizli servisin gözetimi altında çalışmalarını sürdürüyorlardı.
Gerçekleşene kadar iki ayrı gizli servis de olaya destek veriyordu. Veİspanyol gizli servisleri güvenlik görevlilerine birçok kez müdahale etti. Ayrıca İspanyol polislere de, teröristlerin durdurulup rahatsız edilmemesi konusunda müdahale ettiler.
1973 Ocağında Madrid'de pek çok terörist zanlısı saptandı. Ama onları yakalamak için hiçbir girişimde bulunulmadı.
Aynı yılın Şubat ayında bir İspanyol gizli servis görevlisi, Madrid'de bir kafede polisin aradığı teröristleri bulur. Bundan üst düzey yetkilileri haberdar ettiğinde bu konuya karışmaması konusunda uyarılır.İspanya'da Baskların ETA'sı kontra bir güç olarak ortaya çıkarılmış veİspanya Gizli Servisi CESID'le doğrudan bağlantılı olarak eylemlerini düzenlemişti. Akdeniz ülkelerinde aynı ETA özelliği taşıyan birtakım kontra örgütler de o ülkelerin gizli servislerinin yönlendirdiği biçimde hareket etmekteydi. SISMI-Kızıl Tugaylar bağlantısı bunun bir örneğidir.
ETA gerillası ile Der Spiegel dergisi arasındaki bir röportaj, Avrupa'nın iki büyük terör örgütü ETA-IRA bağlantısını ortaya koymaktadır:
Spiegel: ETA neden Başbakan Carrero Blanco'yu öldürüyor da eyaletbaşı olan Franco'yu öldürmüyor?
ETA: İnanıyorum ki bugün Franco'yu öldürmenin pek anlamı olmazdı. Bizce, Franco rejiminin devamlılığını sağlayan herhangi birini saf dışı bırakmak daha önemliydi. Basklara ve İspanyollara faşist rejimin sivri yönlerinin zedelenebilir olduğunu göstermek istedik.
Spiegel: Milli bir azınlıkla özellikle birlikte çalışıyor musunuz, örneğin IRA ile?
ETA: IRA ile ilişkilerimiz iyi, çok iyi...54
Kızıl Tugaylar lideri Renato Curcio da, diğer terör örgütleriyle ilişkilerini "RAF ve Action Direct ile ilişkimiz vardı. ETA ve IRA ile temaslarımız oldu." 55 sözleriyle açıklamıştır.
17 Eylül 1982 tarihli Hürriyet gazetesinde de İspanya'da yayınlanan haftalık Actuel dergisinden alıntı yapılarak Mossad'ın Marsilya Mafyası aracılığıyla İspanya eski başbakanlarından Adolfo Suarez'e karşı planladığı suikast girişimi ve bunun önceden fark edilerek önlenmesinden bahsetmiştir. Bu da İspanya ve çevresinde dönen kirli dolapların sadece basına yansıyan küçük bir kısmıdır.
Gladio: Mossad-P2 İTTİFAKININ YASADIŞI SOKAK GÜCÜ
P2 Mason Locası deşifre olan tek masonik kontrgerilla şebekesiydi. Fakat masonluğun sırlarını korumaktaki ustalığı düşünülürse, P2'nin bir istisna değil, diğer ülkelerdeki localara bir örnek olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla kontrgerilla, masonluğun yasadışı sokak gücü olarak karşımızda şekillenmektedir.
Masonluk alt örgütlere kontrgerilla vasıtasıyla inebilmektedir. Bu örgütlenmeler arasında Adli Tıp, Savcılık ve Emniyet gibi önemli kademeler vardır. Dünyanın pek çok ülkesinde Mossad-Masonluk-Kontrgerilla zincirini bu kademelerde ezici güçler barındırmaktadır. Örneğin Adli Tıp kurumlarının bu örgütlenmenin izni dışında dışarı bilgi vermesi mümkün değildir. Kontrgerillanın temel özelliği ise aynen masonluk gibi halka kapalı olmasıdır. Bu gizlilik zaman zaman masonlar tarafından ancak "gerektiği kadar" deşifre edilir. Masonluk kontrolü dışında kontrgerilla'nın kendi kendini deşifre etmesi ise söz konusu değildir. Devletlerin kontrgerillayı açıklaması da aynı şekilde mümkün değildir. Zaten genelde, kontrgerilla hakkında soru sorulan kişiler de bu zincirin içinde yer alanlardan seçilmektedir. Bunun en iyi örneği "kontrgerilla açıklansın" diyen P2 Locası'nın önde gelen isimlerindenİtalya Başbakanı Andreotti ve yine "Kontrgerilla vardır" diyen P2 Locası Üstad-ı Azamı Gelli'dir. Aldo Moro cinayeti, savcı katliamları ve benzeri cinayetlerin faili P2 Locası, kontrgerillayı inkar etmek değil masonlukla bağlantısız göstermek amacını güdüyordu. Bu da masonların "gerektiği kadar deşifre etme" yöntemlerinin bir parçasıydı.
Mossad dünya üzerindeki hemen hemen tüm kontra hareketleriyle yakından ilişki içindedir. Hindistan'da Sihlerden, Sri Lanka'da Tamillere, Güney Afrika'da İnkatalardan Lübnan Falanj Partisine, Ermeni Asala Örgütü'nden Azerbaycan Milli İstiklal Partisi'ne, İtalya'da Kızıl Tugaylar'dan İspanya'da ETA'ya, Peru'da Aydınlık Yol Gerillaları'ndan Sırbistan'da Çetniklere, Yunanistan'daki 17 Kasım Örgütü'nden, Latin Amerika'daki bütün kontra hareketlerine kadar tüm kontrgerilla örgütlenmelerinde Mossad damgasına şahid oluyoruz.
Gladio-Terör ÖRGÜTLERİ İLİŞKİSİ
Günaydın gazetesindeki bir haberde, Gladio'nun terör örgütlerine nasıl nüfuz etmesi gerektiği Kontrgerilla'nın kendi iç kitabı olan FM [Field Manuel (Sahra Talimnamesi)]'den alınarak verilmiştir:
FM 30-31B adlı dosyada Amerikan İstihbarat Örgütleri'nin birçok ülkede aşırı solun içine özel eylem grupları sızdırarak terör hareketleri düzenlediği bildiriliyor. Anarşi, terör örgütlerine sızan bu özel ajanlarlaşiddetlendiriliyor.56
Dünyanın hemen her yerinde sayısız terör örgütü faaliyet içindedir. Ama bunlar nedense Mossad, CIA gibi istihbarat örgütlerinin, ve bunların uzantılarının bütün çabalarına rağmen (!) bir türlü susturulamaz. Zaman zaman bu terör örgütlerinin birbiriyle bağlantılı olduğu ortaya çıkar, "uluslararası terörizm"den bahsedilir. Kimi zaman da bu örgütlerin CIA'nın, Mossad'ın hesabına çalıştığı ortaya çıkar, ama nedense hemen bu "zararlı bilgiler" hasır altı edilir, unutturulur.
Aslında bunlar bir gerçeği ortaya koymaktadır: Anarşist örgütleri Mossad-CIA ve bunun uzantısı olan kontrgerilla kurmaktadır. Bu örgütlerin ihtiyaç duyduğu istihbaratı da, parayı da sağlayan bu zincirdir. Kontrgerilla himayesi dışında anarşist örgütlerin yaşaması ise mümkün değildjr. Beslediği bu örgütleri, ihtiyacı kalmadığında ortadan kaldıran ise yine kontrgerilladır. Dünyadaki sağ-sol bütün önemli terör örgütlerini kontrgerilla yönetmektedir. Yüzlerce kişiden oluşan bir gizli örgütün halkın ve güvenlik güçlerinin gözünden kaçması mümkün değildir. Kontrgerilla, himayesinde olan terör örgütlerinin istihbarat ve koruma görevini yapar. Haklarında yapılan ihbarları izleme, takip, vs. gibi bahanelerle gizler, zaman zaman uygun gördüğü tarihlerde uygun aralar ve uygun şartlarda bu örgütlerin içinden kurbanlar alır. Bu kurbanlar en alt militan kesimden olabileceği gibi en üst kademelerinden de olabilmektedir.
Masonluğun yasadışı sokak gücü konumundaki kontrgerillanın normal ideolojiler içerisinde mücadele imkanı yoktur. Komünizm ve faşizm gibi iki yapay ideolojiyi kullanır. Komünist ya da faşist idolojiye bağlı militanlar kendilerini kısa sürede kontrgerilla alanında bulurlar. Çünkü bir komünistin genişçe örgütlenmeye, istihbarata ihtiyacı vardır. Bir faşistin örgütünde yaptığı cinayetlere göz yumulmasına, cephanesinin saklanmasına, yakalandığında hapishaneden kaçmaya ihtiyacı vardır. Kontrgerilla bu imkanları sağlar. İzni olmadan da hiçbir terörist örgütün yakalanması söz konusu değildir. Her terör örgütünün gelişmiş bir istihbarata gereksinimi vardır. Özellikle devlet teşekküllerinde bilinen kendileri hakkındaki bilgiyi öğrenmeleri gerekir. Bu da ancak kontrgerilla ile mümkün olmaktadır.İtalyan kontrgerillası Gladio, milliyetçi, vatansever geçinen sokak serserilerine, mafya takımına, para, kadın ve de sadist zevklerini tatmin edecek ortamı fazlasıyla sağlamaktadır. Kontrgerillanın gücünü görmüş, sıkıntısını çekmiş birçok aydın ise "bükemediğin bileği öp" mantığıyla, zamanla kontrgerilla saflarında yer almaya başlamıştır. Kontrgerilla gücü, üst düzey devlet memurlarına uygun bir dille hissettirilir, gerekli uyarılar yapılır. Örneğin, İtalya'da Adli Tıp görevlileri kilit noktalardaki adamları bilir ve bunlardan çekinirler.
14 Kasım 1991 tarihli Hürriyet gazetesi, Gladio'nun terör örgütleri ile arasındaki bağlantıyı açıkça ortaya koymaktadır:İşine geldiği zaman sağ terör örgütlerinin, işine geldiği zaman da sol terör örgütlerinin içine sızan, sonra da bu örgütleri birbirine düşüren, bu örgütleri kullanarak terör olaylarını kışkırtan ve bunlara ayrı ayrı sabotajlar yaptırtan Gladio'yu köşeye sıkıştırmak imkansızlaştı.
http://natovegladio.blogspot.com.tr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder