31 Ocak 2016 Pazar

Bir Destan: 'Sarıkamış'tan Esarete'




Bir Destan: 'Sarıkamış'tan Esarete'


Oktay Akbal
Cumhuriyet 8.1.2006







Önce Büyük Atlas'ı açtım. Bir bir aradım Novosibirsk, Krasnoyarsk, Omsk!.

Sibirya'nın uç noktaları!..

Büyük bir serüven. Emekli Tuğgeneral Ziya Yergök anılarında bizi alıp o yerlere götürüyor. Turist gözüyle görmemiz için değil, altı yıl sürmüş esaret günlerinde yaşadıklarını bizlere de yaşatmak için... Gün gün tutmuş notları... Genç kuşakların okuması, bu ülkenin nice çetin sınavlardan geçip bugünler e geldiğini öğrenmeleri için!..''Sarıkamış'' sözcüğü bile, duyar duymaz, gözlerimizi  yaşartıyor. 1915 yılının kış aylarında Enver Paşa komutasında doksan bin kişilik bir ordunun Karlar, Soğuklar, hastalıklar karşısında nerdeyse daha düşmanla karşılaşmadan paramparça olması... Bir destandır, bir bozgundur! Ama Türk askerinin değildir bu yenilgi, Enver Paşa'nın gerçek bir komutan olamayışından dır... On binlerce Mehmetçik'in anısı doksan yıldır Türk ulusunun yüreğinde yaşar, daha da yaşayacaktır...

Ziya Yergök, Sarıkamış savaşında esir düşmüş. Almışlar, Sibirya'daki kamplara sürmüşler... Dört yıl süren bir esirlik... Sonra serbest bırakılmış, ama bir türlü yurduna dönememiş... Nice olaylar, nice acılar, tutuklanmalar, hapislikler, yoksunluklar!.. Gün gün tuttuğu notlar bir kitap olmuş sonunda...

''Sarıkamış'tan Esarete'' (Remzi Kitabevi)... Sami Önal almış bu notları, bir roman biçiminde toparlamış... Öyle bir roman ki, her yaprağı apayrı bir öykü. Yaşanmış, okurları da yaşatacak, bir serüven!..
Böyle kitapları yeni kuşaklar kadar olgun yaştakiler de okumalı... Sibirya'nın Krasnoyarsk'ından Semipalatinsk'ine, Almaata'sından Merv'e, Hiyve'den Bakû'ya, Tiflis'e, oradan Kars, derken Erzurum...

Birkaç Türk subayının 1915'ten 1919'a kadar bir zaman parçasında gördükleri, duydukları, gün gün yaşadıkları... Bize bu uzak yerlerin özelliklerini, insanlarını, göreneklerini de öğreterek...Kitabı baskıya hazırlayan Sami Önal, Önsöz'de Sarıkamış olayı konusunda pek çok kitap olduğunu söylerken Yergök'ün anılarınınçok daha değişik olduğunu belirtiyor:

'' Oysa Ziya Bey'inkiler bunlardan çok farklıydı. Değerli komutan, yaşanan olaylara hem bir asker gözüyle bakıyor hem de onların ayrıntılarını, bilimsel araştırmalar yapanlar gibi görüyordu.
Olayların yaşandığı yerlerin coğrafyasından tutun da, orada oturan insanların giyim kuşamlarına, gelenek ve göreneklerine, yemek kültürlerinden toplumsal yaşayışlarına, törelerine, düğün adetlerine varıncaya kadar bir toplumbilimci, bir halkbilimci gibi yaklaşıyordu...''


Ziya Yergök'ün anıları yalnız bir savaş öyküsü, bir esaret günlerinin romanı değil, aynı zamanda Omsk'tan Batum'a kadar uzanan dönüş yolunun canlı bir anlatısı... Evet, okunması gereken bir kitap... Nerelerden geçip bugünlere ulaştığımızı bilmemiz için, Ziya Yergök gibi özverili insanlara ne denli borçlu
olduğumuzu anlamamız için!.. 



http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/esaret/yazilar/akbal.htm
..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder