10 Ocak 2016 Pazar

Gerçek Türkiye ve Naylon Türkiye





Gerçek Türkiye ve Naylon Türkiye 


EROL MANİSALI
21 ARALIK 2001 CUMA 

Son 20 yılda gerçek Türkiye'den naylon Türkiye'ye 200 milyar dolar civarında " Kaynak aktarıldı ". 
Nasıl mı? Teşviklerin çoğu " haksız kazancı beslemenin bir vasıtası " oldu. 
Kamu ihaleleri yolu ile belirli gruplara kaynak aktarıldı. 
İşletme imtiyazları ve özelleştirmeler yolu ile " iç ve dış çıkar çevrelerine " kamudan kaynak aktarıldı. 

İç pazar ÇUŞ'un tekeline açıldı ve onların yerli ortakları ile bırlikte, " haksız rekabet kazançları " elde etmeleri sağlandı. 

Ve bu yabancı şirket egemenliği (tekelciliği), rekabet adına verilmiş oldu! 
Bankacılıkta ve mali sıstemde, bazı gruplara, dolaylı yoldan kaynak aktarılmış oldu. 
Ekonomik istikrar programı adı altında yürütülen operasyonların hemen hepsinde, " Bazı büyük gruplara " haksız kazanç sağlanmıştır. 

Kaynak aktarmanın kurumsal bir altyapısı da, 6 Mart 1995'te Avrupa Birliği'ne verılen tek taraflı imtiyazlarla ortaya çıktı; Türkıye'den dış dünyaya (ve AB'ye), 
dış ticaret açıkları yolu ile " Haksız kazanç sağlama ortamı " hazırlandı. 
Kaynak transferı ile belirli çevrelere sağlanan haksız kazancın, yurtdışına çıkarılmasına imkân yaratıldı, 100 milyar dışarıya gitti. Kurtarıcı mucize yaratamadı,

 Türkiye'deki dar bir sermaye çevresine ve dış ortaklarına bu bedel, " Gerçek Türkiye'nin sırtından" yapıldı. Işte bu nedenle sanayi ve tarım geriledi, yabancılar iç pazara egemen oldular; bu nedenle dış borç 120 milyar dolara dayandı, Kamu dengeleri altüst oldu: Işsizlik bu nedenle büyüdü, ekonomi bu nedenle Cumhuriyet tarihinin en büyük daralmasını ve krizini yaşar hale geldi. 
   _ Naylon Türkiye'nin, koskoca gerçek Türkiye'yi kendi yararına, kendi çıkarına ıdare etmesi yüzünden Türkiye bugün de dar bir büyük sermaye grubu ile bunların dış ortaklarının güdümündedir. 

Bunların güdumünde olmasa idi, 1995' te bir sömürge belgesı imzalanır mıydı? 1999 ve 2000 yıllarında " Ağır Ön koşullarla " donatılmış Katılım Ortaklığı Belgesi'ne, göstermelik adaylığa evet denebilir miydi? Bugün de, Türkiye AB ilişkilerinde, tam üyelik konusunda hiçbır ciddi ilerleme olmamasına rağmen aynen 6 yıl, 10 yıl, 15 yıl öncesinde olduğu gibi siyasiler ve medya, gerçek Türkiye'yi yanıltabilmek tedirler. Bu da, " Sahte Türkiye'nin gerçek Türkiye 'yı halen yönetmekte olduğunu " Göstermiyor mu? 
Naylon Türkiye'nin Türkiye ile bir ilgisi bulunmuyor; bu sahte Türkiye dışardaki güç odaklarının Türkiye'ye uzanan bir eli durumundadır. Son yirmi yıl içinde gelişiyoruz derken, " Türkiye'nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük Ekonomik Krizin içine sürüklenmesinin arkasında, Sahte Türkiye'nin eli " bulunmaktadır.

Naylon Türkiye'nin gündemindekiler... 

Sahte Türkiye'nin gündeminde İşçi, Çiftçi, Memur yoktur; Esnaf da yoktur, Ulusal Sanayici de bulunmaz. 

Buna karşılık ÇUŞ'un Türkiye Piyasasında egemenliği vardır. Türkiye'nin, " İçerideki bazı büyük sermaye çevreleri ve dışarıdaki güç odaklan ile ortak yönetimi vardır". 

Özelleştirmeler, Büyük ihaleler gündemdedir. Naylon Türkiye'de gerçek Türkiye'nin sorunları yer almaz. 
Zaten bu nedenle Türkiye büyük bir ekonomik krizin içine gelmiştir; daha doğrusu Naylon Türkiye'nin yönetimi tarafından getirilmiştir. 
    İçerdeki dar bir güç odağı ve dış ortakları yavaş yavaş büyük bunalımın alt yapısını hazırlamışlardır. 

Sahte Türkiye, yani Azınlıktaki güçler egemen oldukları için gerçek Türkiye kaybetmiştir. 

Naylon Türkiye ise hep kazandı. 

Çıkış yolu toplumsal demokrasidir. Yani gerçek Türkiye'nin iktidara gelmesidir. Yeni bir uyanış gerçek Türkiye'yi iktidara getirmez ise Türkiye Örtülü bir Sömürge olmaktan kurtulamaz.

EROL MANİSALI
CUMHURİYET..
21 ARALIK 2001


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder