9 Ocak 2016 Cumartesi

KIBRISTA ÇÖZMEK Mİ? ÇÖZÜLMEK Mİ?


KIBRISTA ÇÖZMEK Mİ? ÇÖZÜLMEK Mİ?



Prof. Dr. Erol MANİSALI

Şubat 2002


Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünde Avrupa ve Yunanistan şu formülü kabul ettirmeye çalışıyorlar:

- Federasyon - konfederasyon arası bir " Orta yol " bulunarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Türkiye dışarda iken içeriye alınması: AB'nin Kıbrıs Türkleri için bazı güvenceler vermesi Türkiye'nin garantörlüğünün "sulandırılarak" kabulü Türkiyenin adada sembolik ölçülerde askerinin bulunması

Böyle bir yapı, 1960 statüsünün çok gerisindedir. Ayrıca Kıbrıs, AB'nin " iç meselesi" haline gelmekte siyasi ve askeri sınırları içine alınmaktadır. Ada üzerinde 1960'ta kurulmuş Türk - Yunan dengesi tamamen ortadan kalkmaktadır.

 Kıbrıs AB'nin İç Meselesi olur

 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin böyle bir yapı içinde AB'ye girmesi, Türkiye dışarda olduğu için Kıbrıs meselesini AB'nin"iç meselesi" haline getirir. Türkiye'ye verilecek güvencelerin sulandırılmış garantörlüğün zaman içinde hiç bir anlamı kalmaz.

 Çünkü AB, uluslar- üstü bir işleyiş yapısına ve statüsüne sahiptir. AB sınırları içinde AB üst kurumlarının alacağı kararlar esastır. Kıbrıs Türkleri ayrı bir siyasal kimlik (devlet) olarak AB içinde yer almadıkları için çıkarlarını koruyamazlar. Sadece genel esaslar çerçevesinde "azınlık haklakından" yararlanabilirler. Aynen Batı Trakya Türklerinde olduğu gibi Türkiye bu örneği yaşadı; 6 Mart 1995'te Ankara Brüksel ile bir anlaşma yaptı (Gümrük Birliği). Türkiye'ye mali yardım taahhüt edildi (güvence verildi) Ancak AB kurumlarından daha sonra geçemediği için taahhüt yerine gelmedi: Yunanistan veto etti.
 Türkiye'ye ve Kıbrıs Türklerine ne güvence verilirse verilsin, bu güvence (ve taahhütler) AB sistemi gereği tek taraflı değiştirebilir. Çünkü Kıbrıs, AB sınırları içindeki bir "iç mesele" olur Türkiye ise "dışardaki" bir ülkedir,aynen 6 Mart 1995 belgesinde işleyen sistem gibi
 Yunanistan'a Dolaylı İlhakKıbrıs Cumhuriyeti'nin Türk- Rum Federasyonu olarak AB'ye girmesi demek adanın dolaylı yoldan Yunanistan'a ilhakı sonucunu doğurur. AB içinde sınırlar kalkacağına göre Kıbrıs ile Yunanistan arasında da iktisadi siyasi ve askeri sınır bulunmayacaktır. Daha bugünden Yunan bayrağını göndere çekmiş bulunan Rumların ve Yunanistan'ın o gün neler yapacağını iyi görmek gerekir.

 AB'nin 'dışındaki' Türkiye için Kıbrıs'ın Girit'ten hiçbir farkı olmayacaktır. Kıbrıs'taki Türkler içinde Girit'te yada Batı Trakya'da yaşamak ile Kıbrısta yaşamak arasında hiçbir fark kalmayacaktır.
 2003 'te kurulması kesinleşen ve Yunanistan'ın ilk etapta 6500 kişi ile katılacağıı Avrupa Ordusu (AGSP) herhalde ilk güvenlik hizmetini Kıbrısta verecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
 Kıbrıs Federasyonu (Konfederasyonu) AB'ye Türkiye'siz girdiği zaman yalnız AB'nin değil daha çok Yunanistan'ın ayrılmaz bir parçası haline gelir.

 Ya Kıbrıs Türkleri

 Federasyonun içindeki Türkler artık şeklen AB'nin bir parçası olurlar, aynen Batı Trakya'daki Türkler gibi. Ancak durumları Batı Trakya Türklerinden daha kötüdür. Bugün Güney Kıbrıs'ta Yunan bayrağını devamlı gönderde tutan Rumlar (ve Papazlar) kuzeydeki Türk "azınlığı" rahat bırakmayacaklardır.
 Öte yandan 1974 'te güneye giden Rumlar, ihtiyaçları olmasada bile kuzeydeki eski yerlerinehem hukuk gücü hem de kaba güç kullanarak dönmek isteyeceklerdir. Kuzeydeki Türklerin durumu batı Trakya'da 600 yıldır Makedon ve Bulgar azınlıkla birlikte yaşayan Türklerin durumundan çok daha kötüdür.

 Kıbrıslı Türkler AB içinde " Kendi Haklarını bağımsız olarak koruyacak bir biçimde, AB kurumları içinde yer alamayacakları için sonuçta fiili olarak adanın bir azınlığı durumuna geleceklerdir. Yunanistan'ın ( ve Rumların ) etkili olduğu AB kurumlarında Türk azınlığın durumu çok zorlaşır.
 Daha dün Bosna'da AB'nin gözleri önünde 200 bin Müslüman katledilmiş, AB kılını kıpırdatmamıştır. AB belgelerinde kuruluş felsefesinde 12 yıldızlı bayrağında Grek desenli parasında (Euro) Avrupa Birliği'nin Hiristiyanlık Roma ve Yunan Medeniyetleri üzerine kurulduğunu söylemektedir. Kıbrıstaki "Türk azınlığa"da da Bosna'daki Müslümanlardan Priznen'deki ve Batı Trakya'daki Türklerden farklı bir gözle bakılmayacaktır.

Kimin İçin Çözüm?

 AB, Yunanistan ve Rumlar için çözüm demek, adadaki, " Türk varlığının sona erdirilmesi " demektir. AB içine aktarılmış Kıbrıs Federasyonu sonuçta onların istediği çözümü getireceği için ısrar ediyorlar.
-Aslında Kıbrıs'ta çözülecek bir şey yoktur. Dr. Andrew Mango'nun dediği gibi İngiliz İmparatorluğu, sömürgesi Kıbrıs adasından çekilmiş adayı eski sahipleri Türk ve Rum halkına teslim etmiştir. Türkler ve Rumlaar kendi devletlerini kurmuşlardır. 1974'ten beri adada barış vardı. Ne filistin ne Bosna ne de Kosova'da yaşanan kanlı olaylar Kıbrısta yaşanmadı.
Mevcut durum adada Türkler ve Rumlar, Türkiye ile Yunanıstan arasındaki dengeleri en iyi oluşturabilen statüdür. 
- Ancak Yunanistan adanın tamamını istiyor.
- AB ise 1990'dan sonra yarın da içine almayacağı Türkiye'nin bir ayağının Doğu Akdeniz'de bulunmasını istemiyor. İngiltere'nin yanına Fransa ve Almanya'da gelmek istiyorlar, askeri üsleri ile birlikte ... " Uyuşmazlık" denen meselenin arkasında yatan budur. Türkiye mi? Kurtların suyunu kirleten kuzu misali...



http://mudafaai-hukuk.com.tr/arsiv/subat02_06.html



..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder