10 Ocak 2016 Pazar

Kuzey Irak'ta AB - ABD Ortaklığı,







Kuzey Irak'ta AB - ABD Ortaklığı,

Prof. Dr. Erol MANİSALI



Türkiye, Irak ve ABD 

Irak’ta tamamen ABD’ye bağlı bir yönetim kurmak için silahlı bir müdahele, yani “savaş” isteniyor. Süreç 1991 ve 1992’de başlatıldı. Bugüne kadar saldırının altyapısı hazırlandı. Ayrıca Irak’ın kuzeyi Bağdat’tan silah zoru ile “koparıldı”. 

Talabani ve Barzani’nin bu bölgede yerleşmesi ve “Kukla” bir devletin altyapısı A’dan Z’ye hazır hale getirildi. 

Bush yönetimi şimdi Türkiye’ye, 

- Ya benim kuzeyden cephe açmama yardımcı ol ve benim denetimimde Irak’ın kuzeyine kısmen sen de geçici olarak gir; 

- Ya da bana yardım etmezsen ben yine Irak’a gireceğim; ancak Türkiye’yi Kürtler, Ermeni tasarıları ve Atina’nın talepleri konusunda sıkıştıracağım. Ayrıca mali konularda baskı altına alacağım. 

Bush yönetimi Türkiye’ye açık bir şekilde şantaj yapıyor ve ölümlerden ölüm beğen diyor. Yanımda olursan hem Amerikan askerlerinin Türkiye’nin Güneydoğusu’na yerleşmesine izin vereceksin hem de Irak’ın kuzeyinde elin kolun bağlı kalacak. Buna karşılık izin vermezsen seni her alanda sıkıştıracağım diye el altından tehdit ediliyor Türkiye. Hem de bütün dünya yavaş yavaş Bush yönetimine karşı bir cephe oluştururken. 

Bush yönetimi Türkiye karşısında nasıl bu denli saldırgan olabiliyor? 

-Türkiye içindeki Bush yönetimi (ve ABD) yanlılarına mı güveniyor? 

- Yoksa AKP üst yönetiminden bazı güvenceler mi elde etmiş? 

- Bu iş nasıl olsa sonuçlanacak, farklı düşünenleri baskı altına alayım diye mi yaklaşıyor? 

Paylaşım kavgasının sınırları 

ABD ve Avrupa Soğuk Savaş sonrasında dünyayı paylaşım kavgasına başladılar. Bush yönetiminin bir iç darbe ile zorla yönetime getirilmesi; arkasından “yaratılan” 11 Eylül olayları ile sanal düşmanlar yaratılması; bu düşmanları “yok etmek için” askeri saldırıların başlatılması... 

- Önce Afganistan ile Orta Asya’ya askeri yerleşim, 

- Arkasından Irak’tan başlanarak Ortadoğu’da mutlak bir ABD (ve İngiliz) askeri egemenliğinin sağlanması, 

- Bunun, diğer Arap ülkeleri ve İran ile sürdürülmesi... 

Soğuk Savaşın bitimi ile birlikte ABD araştırma kurumlarının ve stratejistlerin kaleme aldıkları değerlendirmeler okunduğunda yukarıdaki fotoğraf açık bir biçimde görülmektedir. 

Bugün Irak konusunda Türkiye’yi açık bir biçimde tehdit eden Bush yönetiminin, Türkiye ABD’nin yanında yer alsın veya almasın, “yapmak istediği işler” sonuçta değişmemektedir. Bush yönetimi, Türkiye’ye bir seçenek sunmamaktadır; her iki koşulda da, kafasına koyduğunu aslında gerçekleştirmeyi planlamaktadır. 

ABD ve Dünya 

Bush yönetimi bugün dünya karşısında yalnızdır. Almanya, Fransa, Rusya, Çin, Hindistan gibi büyük devletler Bush yönetiminin saldırgan politikasına karşı durmaktadır. Rusya bu karşıtlığını giderek daha da keskinleştirmektedir. Güvenlik Konseyi’nde vetosunun kullanabileceğini göstermiştir. 

Avustralya’dan Latin Amerika’ya, Londra sokaklarından Arap dünyasına kadar bütün halklar, Bush yönetiminin Irak (ve Ortadoğu) politikasına karşı çıkmaktadırlar. 

Bu koşullar altında TBMM’nin “ Red Kararı” ile Türkiye; 

- Hem dünya insanlarının (ve devletlerinin) büyük çoğunluğu ile aynı cepheyi paylaşarak Bush yönetiminin saldırgan (ve emperyalist) politikalarının yanında olmamıştır, 

- Hem de bölge ülkelerinin ve komşularının yanında olmayı tercih ederek savaşa karşı çıkmıştır. 

Uzun yıllardan beri uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin de kendisini saydırabileceğini, dünya kamuoyuna göstermiştir. Bush yanlısı ve faşist bazı ABD medya çevreleri dışında tüm dünya yayın organları, Meclis’in 1 Mart’ta almış olduğu kararı saygı ile karşılamışlardır. RTE ve Abdullah Gül’ün bütün bu gelişmeleri iyi anlamaları gerekiyor. 

http://www.turksolu.com.tr/25/manisali25.htm


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder