5 Ekim 2018 Cuma

TEPKİ TOPLUMU OLMAK ., BÖLÜM 2


TEPKİ TOPLUMU OLMAK ., BÖLÜM 2

Turkiye Hesap Sormuyor

C) NEDEN TEPKİSİZ HALE GELDİK
Bilhassa son zamanlarda Tepkisiz, Uyuşmuş bir hale geldik. Olanları sadece seyrediyoruz. Nemelâzımcılık, Uyuşukluk, Pasiflik neredeyse vasfımız oldu.
Mazeretlerimize bakın:
Banan ne”, “Bir benden ne çıkar”, “Ben mi düzelteceğim” “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”, “Her koyun kendi bacağından asılır”, “Neme lâzım” Bu sözleri bize benimsettiler. Çıkarlarımızdan başka bir şey bizi ilgilendirmiyor. “Yıkım yapan medyayı alma, besleme” diyenlere “Ben almasam başkaları alıyor” deniyor. “Kurbanlık koyun gibi yerlere götürülüyoruz” dendi mi, “Hayır bizi kurtaracaklar” diye cevap geliyor.
Dedelerimizin, babalarımızın karşı olduğunu biz âdeta kabullenmiş durumdayız. Onların can verdiği değerlerin birer birer elden çıkışına aldırış etmiyoruz.
Yöneticilerimiz : “Yurtta sulh cihanda sulh” sözleri ile içte ve dışta milli çıkarlarımız için aktif olamıyor.
Bakıyorsunuz, 3 – 5 kişi, sokakta pankart açmış, yürüyor. “Bu ne?” diyorsunuz “Bekâret kontrolüne hayır Protestosu” diyorlar.
Allah aşkına, bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok mu? Denizlimize Yunan gelirken Ahmet Hulusi Efendi Halık Yunan karşı çıkmaya davet edince bazıları : “Silahımız yok” deyince Ahmet Hulusi Efendi : “Taş atacak kolunuzda mı yok?” diyerek cevap vermiştir…
Cenab-ı Peygamberin müslümana talimatı şudur : “Sizden kim bir kötülük görürse, seyirci kalmayıp onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse, dili ile düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu imanın en zayıf derecesidir.” (K.Sitte:1/89 – İ. Canan)
Unutmayın, hep savunmada kalan kaybeder. Tepkisizlik ideal eksikliğindedir, iman zayıflığındandır, Kur’an’da uzak yaşamaktan dır.
Ne demiş atalarımız:
“Mert çıkmazsa meydana. Nâmert çıkar Merdâne”
Namuslular, Namussuzlar kadar, İnananlar, İnanmayanlar kadar Cesur olmazsa; namus da korunamaz, iman da korunamaz.
Bazı Çevrelerde bakıyorsunuz. Birçok şey bırakılmış “ Bir Bebek, bir Köpek ” derdine düşülmüş.
Bu konuda Peygamber (s.a.)‘ın bir hadisi var:
- “Kıyamet yaklaştığı zaman evlat beslemektense, köpek beslemek daha iyidir. O zaman büyüğe hürmet, Küçüğe şefkat gösterilmez. Zinadan meydana gelen Çocuklar çoğalır. Öyle ki yol üzerinde zina edilir hale gelir. O zamanın iyileri, yol üzerinde zina edenlere şöyle derler:

- Bu işi keşke biraz kenarda yapsaydınız” (Tıbb-ı Nebev Ans:1/179)

Peki ya hiçbir şey denmez hale gelindiyse o zaman ne olacak?
Zina suç Olmasın diye pankart açıp yürüyenler ses çıkarılmazsa ne olur? O zaman şöyle bir şey olur:
Amerika’da zinayı önlemek için bir dernek kurulur. Bir sene sonra yapılan genel kurulda fahişeler derneği ele geçirirler.
Bugün sokakta, parkta alenen utanç verici bir şekilde davranan gençlere bir şey denmeyecek olursa, yarın ki, manzara acaba ne olur? Ne gibi gözünüzün önüne geliyor?
Tepkisizlik, ilgisizlik şer güçlerine esaret veriyor, onları güçlendiriyor, iştahlandırıyor.
Hz. Ömer (r.a.) ne demiş “Zındıkların atılganlığından Müslümanların uyuşukluğundan sana sığınırım Allah’ım!” diye dua etmiş.
Şer güçleri çalışırken, seyretmek, iman sahiplerine yakışmaz. Bakın Hz. Peygamber ne diyor:
***
- “İçinde kötülükler işlenen bir toplum. Bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah’ın hepsinin saran umumi bir belâ göndermesi yakındır”
- “Bir kötülüğü duyduğu halde üzülmeyen, mânen zarar görür” (K.Sitte:1/95, İ.Canan)
Düşündürücü bir örnek vermek istiyorum.

Osmanlıya iç ve dış düşmanların saldırdığı bir dönem. Osmanlı gücünü kaybetmiş, son zamanları, tıpkı ölümcül hasta gibi… Volter, Peygamberimizi küçük düşürecek bir piyes yazar. Piyesi gören Papaz, Aforoz ettiği Volteri af eder, “Evladım Volter!” diye mektup yazar. Piyes, İngiltere’de oynatılacaktır, biletler satılır. Abdulhamit Han, derhal harekete geçer, piyesin oynatılmamasını ister, oynatılırsa, Cihad-ı Ekber ilân edeceğini bildirir. Gösterilen tepki, karşısında piyes oynatılmaz. Ardından da Fransa’da, piyesin biletleri satışa sunulur. Aynı tepki… Fransa’da da oynatılmaz. İnancımızda ihmal yoktur, tembellik yoktur, vurdumduymazlık yoktur, nemelâzımcılık yoktur. Görev vardır, sorumluluk vardır.
İnancımızın zayıflamasıyla, karşı çıkma, tepki gösterme gücümüzde, cesaretimizde zayıflamıştır.
Eğer uyanmaz görevlerimiz yapmazsak, grup grup ilâhi ikâzlarla, ihmallerimizin cezasını çekmeye herkes hazır olsun.
Sütçü İmam “Size Cuma namazı kıldırmam”demiş, halkı uyandırmıştır.
Mehmet Akif Anadolu’ya karış karış dolaşmış, Anadolu insanını uyandırmıştır.
Kıyamet alametlerinin başı Nemelâzımcılıktır. “Ne gereği var” dersek bugün sokakta olan, yarın evimizin içine girecektir.
Bugün başkasına olan yarın bize olacaktır.

Şöyle bir olay olmuştur:
Bir Meydana 2000 kişi toplanıp : “Hep birden bağıralım bakalım sesimiz nasıl çıkacak” demişler.
Bir demiş ki : “Bana ne ben susayım, ses nasıl çıkacak dinleyeyim” demiş. Diğeri de öbürü de aynı düşünmüş ve meydanda hiç ses çıkmamış…
Bir şeyi herkes başkasından beklerse, birsonuç alınmaz. “Falan yapsın” denirse kimse yapmaz.
İnsanımız ve ülkemizin faydasına olan her şeyi alkışlamalıyız, desteklemeliyiz. Milli menfaatlerimize ters düşen konularda da tepkiyi elden bırakmamalıyız. “Bana mı düşer”, “Bir ben mi varım” denirse, vazife yapılmamış olur. Uykuyu çok seviyoruz. Para kazanmasını çok seviyoruz. Bir de yemeyi çok seviyoruz. Ve bunlardan fedakârlık yapamıyoruz. İşte bu halimiz çok düşündürücüdür.Bir husus da nefsimize esiriz. Nefsimiz bizi aldatı veriyor, şeytan bizi kandırı veriyor. Böyle olunca, onurlu ve namuslu yaşanır mı? Allah rızası düşünülerek iş yapılır mı?
D) TEPKİ GÖSTERMEK KÜLTÜRÜMÜZÜN İNANCIMIZIN GEREĞİDİR
Deveyi “Boynun eğri” demişler, “Nerem doğru ki” demiş. Bizimde ne tarafımıza bakılırsa bakılsın insani, ahlaki çöküntü diz boyu. Durumdan birçoklarımız şikayetçi ama gereğini yapan yok.
Kötülüğe karşı çıkmak ve tepki göstermekte gecikmek, inancımızı açısından doğru değildir. Müslüman, her hareketin ve hayatın her anının hesabını verecektir. Bunun için müslümanın hayatına “değmeze”, “Nemelâzıma” yer yoktur. Müslüman, üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür.
Tepki göstermek, belirli insanların görevi olmadığı gibi, tepkinin azlık ve çoklukla da ilgisi yoktur. Tepki gösterilmesi gereken bir durumda, tepki göstermeyen, o kötülüğe ısınır, sonra da alışır, daha sonra da o kötü ortamın içine düşer, zarar görür.
Peygamberimiz (s.a) : “İnsanlar zalimi görür de zulmüne mani olmazlarsa, Allah’ın azabı yakındır.” (R. Salihin:195) der.
Nuhun Kavmi helak olacaktır.
Melekler : “Ya Rabbi, aralarında iyilerde var” deyince Allah : “Onlar kötülüklere karşı çıkmadılar” der.
Peygamber (s.a.) : ”Kim zehirli keleri bir vuruşta öldürürse, yüz iyilik yazılır. İkinci üçüncü vuruşta öldüren için daha az sevap yazılır.” (R.Salihin:1896) buyurmuştur.
Tepki, şiddetli olmalı ki, kötüler, dönüp dönüp kötülük yapma cesaretini bulmamalıdır.
Tepki göstermek, insanın günahlarına kefarettir.
Biz, uykusuz gözlerin, yorgun ellerin mirasına konduk, yoksa şu anda sahip olduğumuz şeyleri nereden bulacaktık.
Peygamberimiz : “Allah yolunda ayağı tozlananlara cehennem ateşi haramdır” (R.Salihin:1308) buyurmuş.
Bir Türk atasözü vardır : “Sakın oturak olmayasınız” diye. Evet oturak olunmayacaktır. Felçli gibiyiz… Kalk kalkmıyoruz…
Milli mücadele yıllarında Aydın ilinde çeşmedeki su dolduran kadın, gelenleri aldırmaz. Çete reisi sorar:
- “Ne zamandan beri kadınlar erkeklerden çekinip kaçınmaz oldu?” Kadın cevap verir:
- “Vatan işgal altındadır. Bu yerin erkekleri Yunanla savaş gitti. Burada benim gibi kadınlar, senin gibi kadın kılıklı erkekler kaldı” der.
Ortada bir kötülük varsa, herkesin ondan mutlak bir payı vardır.
Mevlana, idam edilmiş birini görür. Ayaklarına sarılır. Ondan özür diler. – “Beni bağışla” der. “Seni bilseydim, seninle ilgilenseydim, sen bu duruma düşmezdin” der. Uzanamadığımız insanların vebâlinin üzerimizde olduğunda unutmayalım.
- “Ben şimdiye kadar çok çalıştım. Biraz da başkaları çalışsın”
- “Ben emekliyim”, “Biraz başkası yapsın”
- “Ben ne yapabilirim”
- “Benim ne gücüm var” sözleri, kimseyi kurtarmaz her insanın yapabileceği bir iş mutlaka vardır.
İlk vahiy geldiğinde Hz. Hatice validemiz:
- “Bir dinlensen Ya Rasûlallah” dedi. Peygamberimiz (s.a.) :
- “Dinlenmeye vakit yok” demiş hemen tebliğe başlamıştır ve aralıksız devam etmiştir.
- “Vazgeç bu davandan” diyen müşriklere de:
- “Vallahi Güneşi sağ elime Ayı da sol elime verseniz bu davamdan vazgeçmem” cevabını vermiştir.

***
Yunan İzmir’e Ayak bastığı günlerde:
İzmir Eşref Paşa yokuşunda bir Türk Delikanlısı tabancasını çıkarıp işgalci Yunanlıların üzerine boşaltır.
Yokuşa tırmanırken, durum seyreden Penceredeki ihtiyar nineye dönerek:
- “ Gördün ya nine, Mermim bitti, Ahirette Şahidim ol emi ” der, yoluna devam eder.
Bir anlamlı tepki Örneği vermek istiyorum
Dolmuşçuluk yapan Mehmet Güler’e Radyo açıktır, ilâhi çalmaktadır. Dolmuşa binen delikanlı :
- “İnmek istiyorum” der ve iner, arkadan gelmekte olan dolmuşa biner. Son durakta karşılaştıkları şoför arkadaşı, delikanlının:
- “İlâhi dinleyecekse evinde dinlesin” dediğini nakleder. İnancı, ideali doğrultusunda gösterilen bu tepki, beni çok etkilemişti.
Tepki göstermek, İyiliği emredip kötülükten sakındırmak, yeryüzünde kötülük kalmayıncaya kadar çaba sarf etmek, inancımızda farzdır.
İnancı zayıf olanlar, maddi kayıplara tahammül göstermezken, manevi kayıplara aldırış etmiyor. “Kıl beşi kurtar başı” diyor. Yok öyle şey.
Dine, küfre rıza küfürdür. Kötülüğe razı olunmaz.
Hz. Peygamber : “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyururken, kimse ucundan, kısa yoldan kurtulamaz.
Tepki göstermek, Müslüman kalmamızın ve gelecekteki varlığımızın teminatıdır. Gelecek endişesi taşıyan herkes, İslâm’ın emirlerin bir bütün olarak yerine getirmelidir. Yalnız kendisini değil gelecek nesilleri de düşünmelidir. Değilse; bizden sonraki nesiller bize rahmet okuma, lânet okur.
Bugün hayvanların yuvalarına, yavrularına zarar vermek isterseniz, bir çoğuna yaklaşamazsınız bile. Ama bizim yuvalarımıza, yavrularımıza yönelen yıkım ve tehditler ne yazık ki, tepki görmüyor. Aileler ve gençlik korumasız…
Unutmayın, tepkisiz kalan çocuğun elinden oyuncağını da alırlar, mamasını da… Tepki göstermeyenin ırzına geçerler. Onun için kadını göstereceği tepki, ona namuslu kalma, namuslu yaşama hakkını sağlar. Bizler de, Müslüman Türk olarak kalmak istiyorsak, bize az veya çok zarar vermek isteyen herkese, her şeye tepki göstermek zorundayız. Tepki gösterenin ardına düşmezler. Laf atmazlar. Taciz etme cesaretini gösteremezler. Yani tepki aynı zamanda savunma yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder