23 Ekim 2018 Salı

II. KÖRFEZ SAVAŞINDAN SONRA IRAK EKONOMİSİ VE IRAK PETROLLERİNİN IRAK EKONOMİSİNDEKİ YERİ VE GELECEĞİ., BÖLÜM 5

II. KÖRFEZ SAVAŞINDAN SONRA IRAK EKONOMİSİ VE IRAK PETROLLERİNİN IRAK EKONOMİSİNDEKİ YERİ VE GELECEĞİ., BÖLÜM 5



2.6 Irak–İran Savaşı Sonu ve Kuveyt’in İşgali 

   Temmuz 1988 tarihinde savaşın sona ermesiyle birlikte Saddam Hüseyin Irak içinde pozisyonunu sağlamlaştırmaya başlamıştır. Özellikle Irak gizli servisinin
uygulamalarıyla insan hakları ihlalleri yaygın hale gelmiştir. Kasın 1988 tarihinde Irak politik reform ilan ederek çok partili sisteme geçmiştir. Ocak 1989 tarihinde komitenin yeni anayasa taslağı ilan edilmiştir.57 Irak ile Kuveyt arasında gerginliğin, Kuveyt’in petrol fiyatında oynaması, Bağdat’ın ihtiyacı olan 10 milyar ı vermemesi ve Irak’ın talebi üzerine Irakla Kuveyt arasında Bubyan ve Vearba adalarını kapsayan sınır anlaşması imzalamayı reddetmesi sonucunda başlamıştır.58

   Ağustos 1990'da, Saddam Hüseyin, sınırlı sayıda askeri güçle Kuveyt'i aniden istila etti. Saddam’a göre Kuveyt'in, Irak'ın Körfez'e açılmasını mümkün olduğuncaengellemek İçin Britanyalı sömürgeciler tarafından kurulduğunu iddia etmiştir. Bu iddiaya dayanarak Irak, Kuveyt’i ilhak etmiştir. Birleşmiş Milletler, kendi üyesi birdevletin yok olmasını kabul etmeyerek; İsrail gibi kendisini tehdit altında hisseden Arabistan'ı da korumak için, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir uluslararasımüdahale gücü oluşturulmasına kararlaştırılmıştır. 

   Bu güç Amerika Birleşik Devletleri komutası altında, İngiliz, Fransız, Suudi, Mısırlı ve Suriyeli birliklerden oluşmaktaydı.59 Bütün ihtarlara aldırış etmeyen Saddam Hüseyin, BM tarafından ekonomik ambargoya tabi tutulmuştur. Ağustos 1990 ile Ocak 1991 tarihleri arasında yapılan diplomatik ve siyasi baskılar sonuç vermeyince, Çöl Fırtınası Operasyonu başlamıştır.60 Amerika hava güçleri operasyona başlayarak kısa sürede Irak ordusunu ezmiştir. Ama başkan Bush (baba), BM kararına uygun biçimde, koalisyonun kara güçlerinin büyük kısmını Irak'ın güney sınırı üzerine durdurma ve Saddam'a düşman hareketleri (güneyde Şiiler, kuzeyde Kürtler) desteklememe kararı alarak, Saddam’ın yönetimde kalmasına izin vermiştir.61 Böylece, 16-17 Ocak 1991 tarihinde Kuveyt özgürlüğüne kavuşmuştur.62

3. I. KÖRFEZ SAVAŞI VE SONUÇLARI 

3.1 I. Körfez Savaşının Doğurduğu Yeni Koşullar 

1991 Körfez Krizi sonrasında dünyada ve Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler gerek uluslararası alanda gerekse bölgede dengelerin yeniden oluşmasına yol açarkenbazı aktörler siyaset sahnesinden silinmiş, bazıları ise siyasetin merkezine oturmuştur. Özellikle Sovyetler Birliği'nin ve Doğu Bloğu’nun dağılması iki kutuplu yapıyı sona erdirirken, bölgede ABD'yi uluslararası ve bölgesel politikanın belirleyicisi veya aktif öğesi konumuna getirmiştir. Aynı şekilde Körfez Krizi Irak'ı bölgede etkin bir güç olmaktan çıkarırken, Filistin sorununu ve Yaser Arafat'ı dengeleri etkileyen ve bölgede politik gündemi tayin eden bir konuma getirmiştir.63
ABD’deki Clinton yönetiminin Irak'ın potansiyel bir tehdit unsuru olduğunu göstermesi, İran ve Irak'ın kuşatılmasını öngören ‘Çifte Kuşatma’ politikasını
uygulamaya koymuştur. Bu politik; BM vasıtasıyla kitle imha silahların denetlemesi ve ekonomik yaptırımlar uygulayarak sürdürmüştür.64

3.2 BM. Yaptırımları ve Irak’ın Kitle İmha Silahları 

Körfez Harekâtından sonra, Irak'ın Askeri gücü sıfırlanarak bütün nükleer ve kimyasal tesisleri yok edilmiştir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyinin, 3 Nisan 1991
tarihinde kabul ettiği 687 sayılı kararı ile belirlenen ateşkes koşulları uyarınca, Irak'a uygulanan ekonomik yaptırımlar devam edecekti. Buna göre, Irak'ın sahip olduğu nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların tamamen ortadan kaldırılacağı gibi, Irak'ın bu tür silahlar geliştirip geliştirmediği de BM Özel Komisyonu (United Nations Special Commission: UNSCOM) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy Agency: IAEA) tarafından sürekli denetlenip imha edilecektir.65 Ekonomik yaptırımların Irak ekonomisini ciddi biçimde yıpratmıştır. Özellikle komşuları ile olan ekonomik münasebetlerin sınırlandırılması Türkiye gibi komşu ülkelerin Irak pazarından mahrum kalması ve maddi kayıplara neden olmuştur. Irak’a uygulanan 12 yıla aşkın ambargodan dolayı Türkiye’nin yaklaşık 50 milyar Amerikanı kaybına neden olmuştur.66

3.3 Çekiç Gücü ve Keşif Gücü 

Güvenlik Konseyi'nin 2982 oturumunda kabul edilen S/RES/688 (1991) sayılı  kararla, kurtarma ve yardım ile sınırlı olan ‘Huzur Operasyonu’nun birinci aşaması  devreye girmiştir. Bu kararla, güvenli bölge oluşturulması (her ne kadar kararda böyle  bir kavramdan söz edilmemiş olsa da) ve Çekiç Güç veya Huzur Operasyonu gibi  uygulamaların temel dayanağını oluşturulmuş.67 




Harita 3: Uçuşa Yasak Bölgeler. 

Kaynak: Mustafa Aydın, Nihat Ali Özcan, Neslihan Kaptanoğlu, Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak'ın Geleceği ve Türkiye, Tepav Ortadoğu Çalışmaları, Ankara; 2007, s.27. 

Nisan 1995’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 986 sayılı kararıyla  Irak’ın gıda ve ilaç satın almasına olanak verecek şekilde kısmen petrol ihracatına başlamasına onay verilmiştir. “Petrol karşılığı gıda programı” olarak adlandırılan bu  uygulamayla Körfez Savaşı’ndan sonra uygulamaya konan Birleşmiş Milletler ambargosu yumuşatılmıştır O sırada, Irak’ın kuzeyinde, kendi aralarında çatışmakta  olan Kürt gruplardan KDP’nin (Barzani) davetiyle Irak askeri güçleri Ağustos 1996’da kuzeydeki uçuşa yasak bölgeye girerek Erbil’i almıştır. Bundan dolayı, ABD, kuzeydeki  uçuşa yasak bölgeyi Bağdat’ın hemen güneyine 33. paralele kadar genişletmiştir.68 

Saddam kuvvetleri, Talabani’den aldıkları Erbil’i, Barzani’nin peşmergelerine  devrederek geri çekilmişlerdir. Bu durum Kürtler arası dengeleri Barzani lehine 
bozmuştur. Ancak, ABD, Saddam Hüseyin’e karşı Kuzey Irak’ta oluşturduğu ve eğittiği  muhalif Irak’lılardan oluşan silahlı grupların bir kısmı Saddam Kuvvetlerinin eline geçmiştir. ABD, geri kalan oluşturduğu muhalif grubu aileleri ile birlikte Türkiye  üzerinden önce Hint okyanusundaki Guam adasına, oradan da ABD’ye götürmüştü. Türkiye bu sürecin başında Kuzey Irak’ta inisiyatifi geçici olarak ele geçirmiş olup,  Barzani ve Talabani güçleri arasındaki çatışmaları durdurmak için Türkmenler ve Asurilerden oluşan “Ateşkes İzleme Gücü”nü kurdurmuş ve eğitmiştir. Bu oluşturulan  gücün masraflarını İngiltere ve ABD üstlenmiştir.69 

Körfez Savaşı ardından, Irak’ın BM silah denetçileriyle ilişkileri de inişli- çıkışlı seyir göstermiştir. Nisan 1991’de kurulan UNSCOM’un çeşitli gerilimler ve 
zorluklar sonunda, 1998’de ülkeden çekilmesini takiben “Çöl Tilkisi” operasyonuyla  ABD ve müttefik güçler yaygın hava bombardımanıyla Irak’ı BM’yle işbirliğine zorladılar ve 1999’da BM Silah Denetleme Komisyonu (UNMOVIC) kurularak  denetlemelere yeniden başladı. Clinton yönetimi bu süreçte “Irak Kurtarma Yasası”nı çıkartarak bazı askeri ve politik hazırlıklara başladı. Bu hazırlığın en önemli ayağını,  Talabani ve Barzani’yi bir araya getirmek ve Saddam’a karşı ittifak kurmak oluşturdu.70 

Türkiye'de kamuoyunda oluşan rahatsızlık dolayısıyla Çekiç Güç'ü tamamen  kaldıramayan Refah yol Hükümeti, 1997 başında adını Keşif Güç olarak değiştirerek görev süresini, altı aylığına uzatmıştır. Ancak, Keşif Gücünün, İncirlik’te üslenmekle  beraber Kuzey Irak'taki Kürtlere yardım amacı taşımamaktan ziyade Irak'ın BM kararlarına uyup uymadığını denetlemek amacıyla görev yapmıştır.71 

3.4 Irak’ın Kitle İmha Silahları ve Savaş Hazırlığı 

Irak, BM denetlemelerine her fırsatta direnmesi, ABD’ye önemli bir fırsat  vermiştir. Temmuz 2002’de, Irak’ın BM Genel Sekreteriyle görüşmeleri sonunda, nihai olarak silah denetçilerinin ülkeye gelişlerini reddetmesi dönüm noktası oldu. ABD  Kongresi, Ekim 2002’de, Başkan Bush’a Irak’a karşı savaş açma yetkisi tanınmıştır. 8 Kasım 2002’de BM Güvenlik Konseyi’nin 1441 sayılı kararıyla silah denetçilerinin  yetkileri arttırılırken, Irak’a da işbirliği yapmaması durumunda “ciddi sonuçlarla karşılaşacağı” uyarısı yapılmıştır. Takiben denetçiler Irak’a dönerken, süreci fırsata  çevirmek üzere harekete geçen ABD, savaş hazırlıklarına hız verdi. Başkan Bush, 17 Mart’ta, Saddam Hüseyin ve oğullarına ülkeyi terk etmek için kısa süre tanıyan bir  kesin uyarı vermiştir. 20 Mart’ta ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri “Irak’ı kitle imha silahlarından arındırmak, Saddam Hüseyin’in teröre verdiği desteği kesmek ve  Irak halkını özgürleştirmek” gerekçeleriyle saldırıya geçti. 9 Nisan’da başkent Bağdat'a 
giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin iktidarını devirmiş ve 15 Nisan’da Irak’ın  tümünü ABD önderliğinde koalisyon güçlerinin denetimine geçmiştir.72 

4. II. KÖRFEZ SAVAŞINDAN ÖNCE IRAK’IN EKONOMİK YAPISI 

Irak devleti kurulduğunda, tarım ve hayvancılık ekonomik yapının temeliyken, petrolün ülke ekonomisinde sınırlı bir rolü vardır. 1950’lilerde petrol, Irak için 
vazgeçilmez bir ekonomik kaynak haline gelmiştir. Irak’ın ilk kurulduğu yıllarda, içine kapalı tarım toplumu iken, Süveyş Kanalı'nın açılmasından sonra buharlı taşımacılığın Fırat ve Dicle nehirlerinde kademeli bir şekilde uygulanmıştır. Irak, Körfez Bölgesi ve Hindistan'a tahıl ihraç etmeye başlamıştır. İhracattaki bu artışın, ekilen tarımsal arazilerin kıymetlenerek, artmasına neden olmuştur. Bunun sonucunda da Irak, sadece kendine yeten bir ekonomi olmaktan çıkarak dünya ekonomisine eklemlenmeye başlamıştır.73 

Merkezî planlamaya göre yönetilen Irak ekonomisi, petrolden elde edilen gelirlere bağımlı durumunu sürdürecektir. Geleneksel olarak döviz kazançlarının 
%95'ini petrol gelirlerinden sağlamaktadır. Ayrıca petrol sektörü Gayri Safi Millî Hasılanın %60'nı oluşturmaktadır. 1980'li yıllar boyunca Irak'ta finansal sorunlar yaşanmaya başladığı gibi, yaşanan finansal krizlerin başlıca nedeni İran'la 8 yıl süren savaşın kaynakları tüketmesi gösterilmektedir. Ayrıca bu süreçte Irak petrol ihracatı yapamadan borçlanmak zorunda kalmıştır.74 

4.1 Krallık Döneminin Ekonomik Yapısı 

İngiliz Mandası ve monarşi dönemlerinde büyük toprak sahipliği rejimin, Irak’ın sosyal tabanını oluşturmasının yanı sıra, büyük toprak sahipleri Irak’ın güney 
bölgelerinde yoğunlaşmışlardır. Bu bölgedeki topraksız köylüler geçim sıkıntısı yaşamalarından dolayı Bağdat gibi büyük şehirlere göç etmişlerdir. Irak, dünya 
ekonomisine önce tahıl ihracatçısı sonra da petrol ihracatçısı olarak eklemlenmiştir. Kırsal alandaki, arazilerin, şehirlerdeki ticaret ve endüstriyel üretimin gelirleri belli ellerde toplanmıştır. 
Bu durum, Irak halkında memnuniyetsizlik yaratarak, 1936-1941 yılları arasında kabile ayaklanmalarına neden olmuştur. İngiltere, İkinci Dünya Savaşı 
sırasında ülkeyi kontrol altında tutarak, tüccarlar ve büyük toprak sahiplerine servet ve güç kazandırmıştır. Petrol Endüstrisinin Irak ekonomik üzerindeki etkisinin 1950'li yıllara kadar sınırlı olmuştur. Irak'ın petrolden elde ettiği gelir 1940 yılında 6.44 milyon dolaylarındayken 1958 yılında 224 milyona yükselmiştir.75 

4.2 Cumhuriyet Dönemi Ekonomik Yapı 

1958 darbesini yapan Abdülkerim Kasım önderliğinde askerlerin orta sınıf kökenli olup sosyal eşitliğe önem verenlerdendiler. Darbeden 1968'e kadar olan on yıl içerisinde Irak'ta uzun süreli istikrarlı bir yönetim ortaya çıkmamıştır. Çünkü bu on yıllık süre içinde Abdülkerim Kasım'ın (1958-1963), Abdüsselam Arifi’in (1963-1966) ve Abdurrahman Arif’in (1966-1968) dönemlerinde farklı ekonomik uygulamalar gerçekleşmiştir. Ancak, bu alanda en önemli uygulamalar arasında, Ekim 1958 tarihli tarım reformu olmuştur. Bu reformda Mısır örneğinin takip edilmesi çeşitli zorluklara neden olmuştur. Bunun yanında tarımda uzman sıkıntısı, toprak sahiplerinin ciddi muhalefeti ve üst üste iki yıl yaşanan kuraklık sıkıntılar arasındadır. Bunun yanı sıra yine aynı dönemde hizmet sektörünün kalitesinin artırılması ve petrol endüstrisinin geliştirilmesi için de ciddi miktarda para harcanmaya başlamıştır. Toprak reformu 1970'li yıllarda Irak’ın Kuzey bölgelerine de uygulanmış ve bu reform, büyük toprak sahipliğini sona erdirme ve onların siyasetteki etkinliğini kırmayı amaçlamıştır.76 

1958'de tarımda çalışan nüfusun %15'i toprak sahibi iken, 1971 'de bu oran %95'e ulaşmıştır. Bu dönemde yönetimin en büyük başarısı olarak büyük toprak sahibi sınıfın gücünün kırılması gösterilmektedir. Böylece siyasi ve ekonomik yapı şehirli orta sınıf lehine düzenlenmiştir. Yönetimi ele geçiren Abdülkerim Kasım ve arkadaşlarının, diğer önemli çalışması da endüstriye verdiği önem olmuştur. Bu çalışma için beş yıllık planlar yapılmış ve endüstrileşme ile birlikte, tarım ve diğer sosyal hizmetler için petrol gelirinin %50'si ayrılmıştır. 1966'ya kadar devam eden bu planlamalar, 1966'da petrol gelirlerinde ortaya çıkan düşüşle zarar görmüştür. Petrol gelirlerindeki düşmenin yanı sıra kuzeydeki Kürt isyanlarını bastırmak amacıyla yapılan harcamalar, yönetimi temel harcamaları kısmak ve vergileri artırmak zorunda bırakmıştır. Bu ise orta sınıfın yönetime olan desteğinin azalmasına neden olmuştur. 1968 yılında Baas Partisi'nin kansız bir darbe ile yönetimi ele geçirmesine giden süreçte bu gelişmelerin önemli rolü olmuştur.77 

4.3 Irak-İran Savaşı Dönemi Irak Ekonomisi 

1968'de yönetimi ele geçiren Baas Partisi, 1973'e kadar parti üyesi olmayan kişilere destek sağlayabilmek için yönetimde söz sahibi olma hakkı verse de, bu tarihten itibaren kontrolü tamamen ele almıştır. Yönetimini sürdürebilmek için baskı ve korku politikaları uygulamıştır. 1968 sonrasında Ahmed Hasan El-Bekr Devlet Başkanı, Başbakan ve Ordu Komutanı olarak siyasi ve askeri gücü elinde tutmuştur. Saddam Hüseyin ise, parti içerisinde en etkili kişiydi. Saddam Hüseyin 17 Temmuz 1979'da Bekr'in İstifasıyla Devlet Başkanı olarak yönetime gelmiştir.78 

Baas yönetimi sanayileşmeye öncelikli bir önem vermiştir. İran-Irak Savaşı'na kadar olan dönemde Baas yönetimi demir, çelik, alüminyum ve Petro-Kimya gibi sermaye yoğun alanlara yatırım yaptı. Yapılan yatırımlar endüstriyel bir büyüme sağlamıştır. Ekonomik anlamda ise yatırımlar ciddi bir işgücü istihdamı sağlamamıştır. Tarımda çalışan nüfusun azalmasıyla birlikte ortaya çıkan işgücü fazlası büyük ölçüde inşaat sektöründe çalışmaya yönlendirilmiştir. 
Bu bağlamda, devlet hizmetlerinde çalışan nüfusun oranı da gitgide artmıştır.79 

Irak Yönetimi, 1973 tarihinde Irak’taki Petrol Şirketi'ni millileştirerek petrolden elde ettiği gelirden devlete fon sağlamıştır. Buna da 1973 petrol krizi 
eklenince petrol fiyatlarını ciddi oranda artmıştır. Böylece, Irak'ın petrolden elde ettiği gelirin artırmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler, tarım ve ihracat artışı, Irak’ı temel maddeler ihracatında zengin olan ülkeler listesinde yer almasını sağlamıştır Bu dönemde, Irak ekonomisindeki büyümede petrol gelirlerinin yansıra ekonomik politikanın da büyük rolü olmuştur.80 Millileştirme ve petrol şoku öncesinde Irak'ın 1968'de 488 milyon Dolar olan petrol geliri, 1974'te 5.7 milyar Dolardan, 1980'de 26.5 milyar Dolara ulaşmıştır. Elde edilen gelirin bu kadar fazla olması, Baas yönetimine istediği her alanda harcama yapabilme imkanı vermiştir. Bu anlamda endüstri, tarım, eğitim, altyapı hizmetleri ve savunma harcamaları artmıştır.81 

İran-Irak Savaşı sırasında Irak ekonomisi açısından çok ciddi sonuçları doğurmuştur. Savaş sırasında silahaltındaki insan sayısı 950.000'i bulmuş, bir başka deyişle işgücünün %20'si savaşmak zorunda kalmıştır. Ekonomik kaynaklar sekiz yıl boyunca savaşa harcanarak, hizmet sektörününde kalitesi düşmüştür. Ayrıca uzun vadeli ekonomik planlar yapılamadığından ekonominin petrole olan bağımlılığının giderek artmasına neden olmuştur. Savaş sırasında Irak'ta kişi başına düşen milli gelirin %40 oranında azaldığı belirlenmiştir. Bütün bu olumsuzlukların yanında; petrol fiyatlarının düşmesi ve Şattülarap suyolunun, batan tankerlerden dolayı kullanılamaz hale gelmesi de diğer olumsuz etkenlerdir. Bundan dolay, Irak'ın petrol ihracatı azalmıştır. Böylece, Irak’ın petrolden elde ettiği gelirde büyük düşüşler yaşanmıştır. Savaş sırasında Irak'ın petrol ihracatı 3,5 milyon varilden 700.000 - 900.000 varile düşmesi, sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Irak'ın savaşı devam ettirebilmesi için gerekli kaynakları sağlamada Irak’ı başta Kuveyt ve Suudi Arabistan olmak üzere Arap ülkelerinin yanı, sıra Batılı ülkelerden borç almaya zorlamıştır. Savaş sonrasında bu borçların ödenmesi konusu Kuveyt'in işgaline zemin hazırlayan konulardan biri haline gelmiştir.82 

4.4 Ekonomik Yaptırımlar ve I. Körfez Savaşı Dönemi Ekonomik Yapı 

1990-1991 yıllarında Irak'ın yeni bir savaşa girişmesi ekonomiyi derinden etkilemiş ve ekonomik faaliyetlerin durmasına neden olmuştur. Bu dönemde Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in ekonomik kaynakları kendi rejimini ayakta tutabilmek amacıyla kullanması, Irak'ta 10 yıllık bir ekonomik gerileme dönemi yaşanmasına neden olmuştur. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgali kısa sürmüş ABD önderliğindeki uluslararası güç Irak'ı bölgeden çıkardığı gibi, 661 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıyla da bu ülkeye ambargo uygulanmaya başlanmıştır. 1997 yılında yürürlüğe giren "BM Petrol Karşılığı Gıda, İlaç ve İnsani İhtiyaç Maddeleri Programı Memorandum of Understanding: MOU" kapsamında uygulanmakta olan bu ambargo yürürlüğe girmiştir.83 

Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında BM kararıyla uygulamaya konulan uluslararası ambargo, Irak ekonomisini iyice kötü hale getirmiştir. Ambargo sunucu, en 
önemli gelir kaynağı olan petrol satışından mahrum kalan Irak'a ambargo zaman içerisinde yumuşatılmıştır. BM tarafından alınan karala, gelirin, gıda ve sağlık 
hizmetlerinde kullanarak Irak'ın sınırlı miktarda petrol satışına izin verilmiştir. Irak ise, komşularına kaçak yollardan petrol satışına devam ederek elde ettiği geliri Saddam yönetimi güvenliği sağlamlaştırmak için kullanmıştır.84 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

57 David Seddon, a.g.e.,s.264. 
58 Neda Kordestani, The Political Role Of Oil İn The Middle East, (In Partial Fulfilment Of The Requirements For Degree Of Master Of Art In International Relations), 
San Diego, 1998, s.56. 
59 Yves Lacoste, Büyük Oyunu Anlamak Jeopolitik: Bugünün Uzun Tarihi, NTV Yayınları, İstanbul 2007, s.78. 
60 David Seddon, a.g.e.,s.264. 
61 Yves Lacoste, a.g.e.,s 78. 
62 David Seddon, a.g.e.,s.264. 
63 Tayyar Arı, a.g.e., s.458. 
64 a.g.e., s.458. 
65 a.g.e., s.452. 
66 a.g.e., s.455. 
67 a.g.e., s.455.- s.459. 
68 Mustafa Aydın,Nihat Ali Özcan,Neslihan Kaptanoğlu, a.g.e.,s.7. 
69 a.g.e.,s.7. 
70 a.g.e.,s.7. 
71 Tayyar Arı, a.g.e., s.462. 
72 Mustafa Aydın,Nihat Ali Özcan,Neslihan Kaptanoğlu, a.g.e., s.8. 
73 Fulya Atacan , a.g.e., s.162. 
74 Ümit Özdağ, Sedat Laçiner, Serhat Erkmen, Irak Krizi (2002-2003), Asam Yayınları, Ankara, 2003, s.351. 
75 Fulya Atacan, a.g.e., ss.162-163. 
76 a.g.e., s.164. 
77 a.g.e., s.164. 
78 a.g.e., s.164. 
79 a.g.e., s.165.
80 Alrubaie Falah. An Evaluation to Industrial Development in Iraq “During 1975-1990”. MPRA Paper No:8331, 19. Nisan 2008. 
http://mpra.ub.uni-muenchen.de/8331/1/MPRA_paper_8331.pdf (02.03.2009). 
81 Fulya Atacan, a.g.e., s.165. 
82 Fulya Atacan , a.g.e., s.166. 
83 Ümit Özdağ, Sedat Laçiner, Serhat Erkmen,a.g.e., s.352. 
84 Fulya Atacan, a.g.e., s.167. 


6 Ci BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder