ABD NİN IRAKTAN ÇEKİLMESİ VE TÜRKİYEYE ETKİLERİ BÖLÜM 2
2. ABD’NİN IRAK’TAN ÇEKİLMESİ VE MUHTEMEL ETKİLERİ
ABD Başkanı Obama seçim kampanyası sırasında verdiği sözlere büyük ölçüde sadık kalarak Irak’taki Amerikan askerlerinin sayısının Ağustos ayı sonunda 50.000’e indirileceğini teyit etmiştir. Bu yeni hamleyle birlikte Ağustos ayı sonu itibariyle Irak’ta savaşa doğrudan katılacak Amerikan askerinin kalmayacağı tahmin edilmiştir. Bu tahminler büyük ölçüde gerçekleşmiş ve planlanan takvimden önce Amerikan muharip güçleri ülkeyi terk etmiştir.
Bölgede kalmaya devam edecek olan Amerikan askeri ise destek amaçlı fonksiyonlar üstlenecektir; Irak yetkililerine danışmanlık ve rehberlik işlevi görecek bu askeri varlık ayrıca ülkedeki Amerikan çıkarlarını koruyacaktır. Amerikan askerleri sadece Irak güvenlik güçlerini eğitmeye devam edecek ve teröre karşı operasyonlara katkı sağlayacaktır.
Bundan çok daha önemlisi ise askeri çekilme takviminin herhangi bir aksaklık olmadan işlemeye devam etmesi yılsonunda Irak’ta Amerikan işgalinin bitmesi anlamına gelecektir. 2008 yılında ABD ile Irak hükümeti arasında imzalanan SOFA anlaşmasına göre 2011 yılının sonunda ülkedeki Amerikan askeri varlığı sona erecektir. Bu takvimin ve söz konusu anlaşmanın öngördüğü çekilme sürecinin ne derece sağlıklı işleyeceği ile ilgili kuşkular, çekilmenin tekrar teyit edilmesiyle ve 2010 Ağustos ayı sonunda gerçekleşen asker sayısındaki indirimle kısmen de olsa giderilmiştir. Elbette asker sayısının 50.000’e indirilmesi
ABD’nin Irak’tan 2011 yılı sonunda çekileceği anlamına gelmeyebilir. Diğer bir ifadeyle böylesi bir çekilmeye rağmen, başka gelişmelerin vuku bulması halinde ABD’nin tam çekilmesinin ertelenmesinin gündeme gelmesi mümkündür. Ancak gerek Obama’nın bu konuda açık taahhütlerde bulunmuş olması ve gerekse sürecin şu ana kadar büyük ölçüde sorunsuz ilerlemesi bu konuda önemli işaretler vermektedir.
Çekilmenin öngörüldüğü şekilde 2011 yılının sonunda tamamlanması için güçlü bir neden de bunun Obama yönetimi için artık bir prestij meselesi haline gelmiş olmasıdır. Seçim kampanyasında bu konuya genişçe yer ayırmış olması ve Amerikan halkının artık somut sonuçlar görmek istemesi Obama’yı bu konu söz konusu olduğunda daha hassas hale getirmektedir. Unutmamak gerekir ki Bush’un, iki kere üst üste seçim kazanmış olmasına rağmen popülaritesinin ve inanırlılığının Amerikan halkı nezdinde sorgulanır hale gelmesinde en büyük etken Irak’ta Amerikan askeri varlığının ve diplomasisinin içine girdiği çıkmazdı.
Obama bu karışık ve sorunlu durumdan ABD’yi çekip çıkarma vaadiyle seçimi kazanmıştır. Dolayısıyla aksine güçlü bir neden olmadıkça çekilme takviminin öngörüldüğü şekliyle sürdürülmesi konusunda özel bir çaba göstereceğini söylemek mümkündür. Zira Afganistan konusunda şimdiden ciddi problem yaşayan Obama’nın benzer bir sorunu Irak söz konusu olduğunda yaşamak istemeyeceği tahmin edilebilir. Muhtemelen Afganistan’da var olan asker sayısının artırılmasından başka bir seçeneğe izin vermeyen bir durum söz konusu olmuştur; ancak benzer bir durum yaşanmadıkça ABD’nin Irak’tan çekilme takvimine sadık kalacağını belirtmek gerekir. Böylesi bir ortam ise ancak yeniden artan şiddetin yaratacağı kaos ile mümkün olabilecektir. Amerikan askeri varlığının azalmasının gündeme geldiği günlerde ve muharip askerlerin tamamen çekilmesinden sonraki süreçte el Kaide’nin saldırılarını yoğunlaştırması bu nedenle sürpriz olarak görülmemelidir.
Sadece çekilme işaretlerinin verilmiş olmasının bile bu denli bir hareketlenmeye neden olduğu dikkate alındığında Irak’taki Amerikan askeri varlığının tamamen sona ermesinin önemli etki ve sonuç doğuracağını öngörmek mümkündür. Çekilmenin önemli etkilerinden bir tanesi hiç kuşku yok ki bir güç boşluğuna yol açacak olmasıdır. Elbette Ağustos ayı sonundan itibaren ülkede kalacak olan 50.000 Amerikan askeri, işgal başlangıcındaki sayı ile kıyaslandığında sembolik düzeyde kalmaktadır. Bu bağlamda takvimin tedrici bir çekilmeyi öngörmesi önemli ve yerinde bir karar gibi görünmektedir. Ancak hiçbir Amerikan askerinin
olmadığı bir Irak’ta silahlı grupların cesaret kazanması kuvvetle muhtemel olacaktır.
Bir başka önemli nokta da çekilme süreci nispeten sorunsuz ilerlerken Irak’ta siyasi istikrarın sağlandığı veya sağlanabileceği yönünde güçlü işaretlerin olmamasıdır. İktidarı bırakmaya niyeti olmadığının işaretlerini veren Nuri el Maliki bazı işaretlere dayanarak totaliter eğilimlere sahip olmakla suçlanmıştır. Ortadoğu’nun hemen hemen tümünde hâkim olan bu güçlü eğilimin, Amerikan askeri varlığının sona ermesi ile birlikte Irak’ta nelere sebep olacağını kestirmek mümkün değildir. Bu çerçevede devrik Irak lideri Saddam’ın yardımcısı ve
halen hapiste bulunan Tarık Aziz’in Amerikan çekilme sürecini eleştirirken Obama’nın Irak’ı kurtların elinde bırakacağı şeklinde bir çıkış yapması önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Gerçekten de siyasi arenada Amerikan işgali sonrasında Irak’ta ne olabileceği ile ilgili maalesef iyimser olmak o kadar kolay değildir.
Bununla birlikte bu hiçbir şekilde Obama’nın Irak’ı kendi halinde bırakmaya niyetli olduğu anlamı taşımamaktadır. Amerikan askerlerinin çekilmesine rağmen Obama yönetimi Irak’ta istikrar sağlama adına diplomasiye ağırlık vermeye devam edecektir. Elbette Amerikan ilgisi bununla sınırlı kalmayacaktır; şimdiden çok sayıda petrol anlaşması yapılmış durumdadır ve özellikle Kuzey Irak’ta Amerikan şirketlerinin önemli ayrıcalıklar kazandığı belirtilmektedir.
İlave olarak bu şirketlerde işgal sürecinde önemli roller üstlenmiş olan Amerikalı diplomat, asker ve politikacıların da kritik pozisyonlarda olduklarını hatırlatmakta fayda vardır.
3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder