3 Ekim 2019 Perşembe

DÜNYA TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, TERÖRİZM ve TERÖRİZM İLE MÜCADELE BÖLÜM 2

DÜNYA TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ,  TERÖRİZM ve TERÖRİZM İLE MÜCADELE  BÖLÜM 2



Uluslararası Terörizm İle Mücadelede Hukuk İlkelerinin Etkisi, İngiltere Örneği  


I. BÖLÜM TERÖRİZM ve TERÖRİZM İLE MÜCADELE 

Terör insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen günümüzde farklı başat özellikler göstermektedir. 
Terörün bu değişken yapısı, onun takip edilmesini ve tanımlanmasını zorlaştırsa da, bu terörü tanıyamayacağımız anlamına gelmemektedir. 
Çünkü tanıyamadığımız bir olgu ile savaşmak her zaman görmediğimiz bir hedefe ateş etmeye benzeyecektir. Bu sebeple terörü meydana getiren etmenleri, onun motivasyonunu kısacası terörün ne olduğunu bilmek; teröre 
karşı verilecek cevabın ne olması gerektiğini bulmada ve bu cevabın etkinliğini artırmada en önemli unsurlardan biridir. 

Bu bölümde öncelikle terörizm, kavramsal bir çerçeve ile anlatılacak ve sonrasında terörizmin nedenlerine ve beslendiği kaynaklara değinilerek, terörist 
grupların yapısı ve stratejileri hakkında bilgi verilecektir. Son olarak da terörizmle mücadele yöntemleri ve temel hukuk ilkelerinin bu mücadeledeki rolü aktarılmaya çalışılacaktır. 

1. TERÖR KAVRAMLARI 

Terörizmle ilgili yapılan pek çok çalışmada gözlendiği üzere terörizm, uluslararası, yerel-ulusal, devlet destekli terörizm gibi farklı kategorilere tabi 
tutulabilmektedir. Ancak terörizmin tanımında ortaya çıkan sorunsal, terörizmin sınıflandırılması aşamasında da ortaya çıkmakta ve üzerinde uzlaşmaya varılmış 
terörizm kategorisi ya da sınıflandırması oluşturulamamaktadır. Uluslararası hukuk açısından, ortak tanımına ulaşılamamış bir olgunun, türlerinin ortaya konamaması mantıksal bir sonuç iken, akademik çalışmalar bağlamında da terörizmin türlerini belirleyen ortak bir sınıflandırma bulunmamaktadır3. 
Bu sebeple bu başlık altında herhangi bir sınıflandırma yapılmadan, çok kullanılan birkaç terör çeşidi kavramsal olarak açıklanmaya çalışılacaktır. 

1.1. Terör Kavramı 

Terör ve savaş aslında insanlık tarihi kadar eski iki kavramdır. Çünkü şiddet tarih boyunca insanlar arası ilişkilerdeki sorunların çözümlerinde başvurulan bir 
yöntem olmuştur4. İnsanoğlunun siyasi örgütlenmesine paralel olarak gelişen terör günümüzde ya bireylerin devlet düzenine karşı eylemleri, ya da devletlerin bireylere uyguladığı şiddet politikası olarak kavranmaktadır5. Bu şiddet politikasının meyvesi ise korku olacaktır. Terör kelimesinin hemen her Hint Avrupa dilinde karşılığı bulunmaktadır ve bu kelime Latincede “ bilinmeyen ve öngörülemeyen bir tehlike karşısında duyulan aşırı korku, endişe ve dehşet” anlamına gelmektedir. Bu kelime, yoğun korku ile beraber bu korkuya teslimiyet manasına da gelmekte ve hem mevcut, hem de hayali ya da müstakbel tehlikeleri kapsamaktadır 6. Terör eylemlerinin hedef kitlesindeki topluluk ve ya grupta oluşturmak istediği korku; tam manasıyla yöneldiği kitleyi teslimiyete yöneltmeyi sağlayacak bir korku olmalıdır. 
Bu nitelikte bir davranış şeklini oluşturan korku ise; hedefi, yeri, zamanı, yoğunluğu belli olmayan fakat belli bir sistematiğe sahip sürekli şiddet eylemleri ile var olabilmektedir. Terör tanımı çok farklılıklar göstermekle birlikte ortak görüşte buluşan uygulayıcılar ve akademisyenler bu fenomeni; herhangi bir amaca ulaşmak için kullanılan ses getirici eylemler olarak tanımlamaktadırlar 7. Terör, şiddet kullanma ya da şiddet tehdidi içeren normal dışı yollarla siyasal davranışları etkilemek üzere dizayn edilmiş sembolik bir fiildir 8. 

Terör kavram olarak özellikle iki temel öğeyi yansıtmaktadır: şiddet ve korku. Terör kavramındaki şiddet, kullanılan şiddet eyleminin siyasi bir amaç elde 
etmeye yönelik olmasından dolayı siyasal şiddet olarak adlandırılmaktadır. 

Bu siyasal şiddet etki alanındaki toplum içinde korku ortamı yaratmaktadır. Duyulan bu korkunun ileri boyutlara ulaşması ise siyasal şiddeti kullanan gruba bir güç sağlayacaktır. İşte bu güce ulaşarak, diğer bir topluluk ve ya gruplar üzerindeki amaçlarını gerçekleştirmek isteyen grupların uyguladığı stratejiye verilen ad ise “terörizm”dir. 

Terörizmin belirleyici unsurlarını tespit edebilmek için ceza hukukundaki kast kavramı içerisinde yer alan saik ölçüsünden yararlanmak mümkündür. 
Terörizmde fail siyasal bir saik ile harekete geçmektedir. Bu saikin hangi siyasal görüşü yansıttığı önemli değildir, herhangi bir siyasi düşünceyi yansıtabilir. Bu tip bir siyasi saikle harekete geçen fail şiddet içeren bir eylem veya böyle bir eyleme girişeceğinden tehditle amacına ulaşmaya çalışır. Terör örgütünün asıl amacı ise eylemlerinin yöneldiği hedef üzerinde tahribat yapmak değil, yapılan bu tahribatla daha büyük kitlelere korku salmaktır. Burada yapılan eylemlerde kullanılan şiddet veya şiddet tehdidi amaca ulaşmak için kullanılan bir araçtır9. Oluşturulmak istenen korkunun asıl amacı ise siyasal saikin beslendiği ideolojik, etnik dini motivasyonlar  ortaya çıkan asıl maksadına ulaşabilmek için bir hükümetten, ya da genel kamuoyundan taviz koparmak, çeşitli makam ve mercileri belli bir biçimde davranmaya, en azından kendi görüşlerine saygı duymaya zorlamaktır 10. 

Bu stratejiyi (şiddet kullanımını) kriminal olarak kullanan organize suç örgütleri de bulunmaktadır. Fakat bu tür kriminal grupların kullandığı şiddetin amacı 
politik olmayan, maddi kazanca dayalı ilişkiler bütününü korumaktır. Terörizm ise siyasi bir amacı uygulamaya koymayı kabul ettirmek ve ya uygulamadan 
kaldırabilmek için başvurulan bir stratejidir. Şiddet sadece bu amaca ulaşmaya yönelik bir araçtır. Yani herhangi bir şiddet eyleminin terör eylemi olup olmadığının belirleyici unsuru failin söz konusu eylemi siyasi bir amaçla işleyip işlemediği dir. 

Bu ayrım terörü, diğer şiddet türlerinden ayırmaktadır. Terör, terörizm, terörist eylem dediğimiz şeyler aslında birer şiddet türüdür fakat terör kavramını tamamlayan bu şiddetin siyasal amaçlı olmasıdır 11. 

Terör ve terörizm kelimeleri her ne kadar birbiri yerine kullanılsa da aslında farklı iki terimi ifade etmektedir. Terör, kısaca silahlı eylemler marifetiyle kendini ve davasını duyurma; terörizm ise bu eylemleri savunan, stratejilerini anlatan, aktaran, geliştiren bir düşünce disiplini ve ya akımıdır denilebilir. Yani birinci kavram stratejik eylem; ikinci kavram ise stratejik söylemdir 12. Terörizm başlı başına bir ideoloji olmayıp totaliter bir silah, bir strateji olduğunu söylemek mümkündür 13. 

Akademik literatür içersinde, terörizm konusunda çok önemli bir yeri olan Grant WARDLAW terörizmi şu şekilde tanımlamıştır: “Terörizm, bireyler ya da 
gruplar tarafından, yerleşik bir otorite adına ya da bu otoriteye karşı, eylemin esas mağdurlarından çok daha geniş bir hedef kitle üzerinde maksimum seviyede endişe ve korku yaratmak suretiyle, politik taleplerini kabul ettirmeye yönelik şiddet kullanımı ya da şiddet kullanma tehdididir”. Londra’daki Terörizm Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Paul WILKONSON da terörizmi şu şekilde tanımlamıştır: “Terörizm, bir takım politik taleplerin karşılanmasını sağlamak amacıyla; bireyleri, grupları, toplulukları ya da hükümetleri yıldırmak için, cinayet ya da imha hareketlerinin sistematik olarak kullanılması ya da tehdit oluşturmasıdır”14 . 

Tanımlara bakıldığında terör eylemlerindeki fail unsuru göze çarpmaktadır. Her iki tanımda da terör eylemlerinin devlet organlarını hedef alabileceği gibi devlet 
tarafından da bu tip eylemler yapılabileceğine işaret edilmektedir. Her ne kadar terörizm; genel olarak, azınlıkta bulunan bir grubun kendisinden güç olarak görece üstün olan bir gruptan belli bir politik fayda elde etmek için başvurulan şiddet eylemleri olarak algılansa da yönetimdeki otorite tarafından halkı belli bir yöne kanalize etmek ve ya baskı altında tutmak için de kullanılabilmektedir. 

Bu tip eylemler ise literatüre ‘devlet terörü’ olarak geçmiştir. 

1.2. Devlet Terörü Kavramı 

Devlet terörü; devleti yöneten otoritenin kendi politik çıkarlarını korumak ve ya geliştirmek için kendi halkına karşı hukuk dışı şiddet kullanımı olarak tanımlanabilir. 
Yani devlet iç politikasının bir aracı olarak kararlarını halka benimsetmek amacı ile terörü kullanmaktadır. Bu terörizm çeşidi; hükümetlerin kendi halklarına karşı sistematik yıldırma, tutuklama, öldürme ve diğer baskı araçları ile terör uygulamasını anlatır. Devlet terörizminin en uç noktasında ‘soykırım’ suçu yer almaktadır 15. 

Devlet terörizminin amacı siyasi muhalifleri ya da etnik bir grubu bastırarak mevcut rejimi idame ettirmektir16. Ülke içindeki devlet terörü, daima hükümetin ve/veya hukuk sisteminin meşruiyet eksikliğinin tezahürüdür ve yönetenlerin daima haklı olduğu vehmi üzerine kuruludur 17. 
Devlet terörizmi daha çok insan hakları olgusu gelişmemiş totaliter rejimlerde kullanılmaktadır. İnsanlarını bu strateji ile korkutarak, onları boyunduruk altına almayı hedeflemektedir. Böylece halkın tamamı veya bu tip bir şiddete - genellikle dil, din, ırk farklılıklarından dolayı - maruz kalan halkın; iktidar sahiplerinin hareket etmesini istediği gibi hareket etmesi sağlanmaktadır. 

Devlet teröründe, insanlar birer nesne, bir araç ve aynı zamanda şekillendirilebilecek bir hammaddedir. Terör ile devlet mevcut rejimin devamını 
sağlayabilmek adına insan doğasını terörle değiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu amacına karşı gelenleri de sindirmeye, korkutmaya hatta yok etmeye çalışır18. Özellikle uluslararası klasik sistem devletin varlığını pekiştirmek için kurulduğundan; asgari demokratik standartlara ve temel insan haklarına uygunluk gösteremeyen rejimler kendilerince terörist stratejilerini haklı görürler. Devlet ideolojisini şekillendiren düşünürlerden Macchiavelli’nin “Korkuluyor olmak seviliyor olmaktan daha güvenlidir” ; Trotski’nin “birkaç kişiyi öldüren binlerce kişiyi sindirir”19 gibi sözleri devlet terörünün önerildiğini göstermekte ve bu stratejinin uygulayıcılarının zihninde bu tip eylemlerin meşru kaynağını oluşturmaktadır. 

Kendi halklarına karşı kapsamlı devlet terörizmi uygulayan rejimlere örnek olarak; Sovyetler Birliği’nde Lenin ve Stalin, İtalya’da Musolini, Almanya’da Hitler, Çin’de Mao Zedong, Kamboçya’da Pol Pot liderliğindeki Kızıl Khmerler ve Irak’ta Saddam Hüseyin rejimleri verilebilir 20. Bu rejimler kendi otoritelerinin devamını sağlayabilmek için halkı korkutarak sindirmek ve böylece kimsenin muhalif olamamasını garanti almak şeklinde bir politika izlemişlerdir. Örneğin 1930’larda Naziler Almanya’nın başına geçtiğinde, ‘gece ve sis’ anlamına gelen ve rejim muhaliflerinin gizlice tutuklanarak ortadan kaldırılmalarını ifade eden ‘Nacth und Nebel’ politikasını uygulamaya başlamış ve her on avukattan rastgele birisini tutuklamışlardır. Avukatlardan bazıları idam edilmiştir. Avukatların tutuklanması belli bir nedene bağlı olmayarak avukatların düşüncelerinde korku yaratmak için tasarlanmıştır; böylece avukatlar Nazi rejimine muhalefet edememişlerdir 21. 

1.3. Devlet Destekli Terör Kavramı 

Devletler terörizmi iç politik amaçlarını gerçekleştirmek için olduğu kadar, dış politikada diğer devletlere karşı üstünlük kurmak için de kullanabilmektedir. 
Terörizmin bu çeşidine ise ‘Devlet Destekli Terörizm’ denmektedir. 

Devlet destekli terörizm; politik bir araç olan ‘savaş’ unsurunun can ve maddi kayıp olarak çok büyük kayıplara ve yıkıma yol açtığı için devletlerin, ikili 
ilişkileri düzenlemede başvurduğu bir strateji olmuştur. II. Dünya Savaşı sonucunda Almanya, Fransa ve İngiltere gibi güçlü devletler bitkin düşerek sahneyi savaşın asıl galiplerine bırakmış; uluslararası siyaset böylece Avrupa merkezli olmaktan çıkarak dünya ölçeğinde iki kutbun çatışma alanına dönüşmüştür. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği’nin sahip olduğu nükleer cephanelik, sadece birbirlerini değil, tüm gezegeni yok edebilecek güce gelmiştir. Bu nedenle bu iki süper güç, nükleer savaşa doğru tırmanabilecek klasik silahlı çatışmalara girişmek yerine aracı örgüt ve devletler kullanmak, onlara askeri destek sağlamak, gizli operasyonlar yürütmek gibi daha az risk taşıyan dolaylı yöntemlere başvurmayı tercih etmişlerdir. Böylece Raymond Aron’nun deyimiyle, “nükleer çağ ve terör çağı, savaşçı barış kavramı üzeride örtüşmüşlerdir”22. Ve terör; bir saldırı, bir savaş yöntemi olarak ülkelerin politikalarında belirleyici bir unsur olarak yerini almıştır23. 

Devlet destekli terörizmde; terör ulusal liderlerce, dış politikanın bir enstrümanı olarak kullanılmaktadır. Örneğin bir hükümet doğrudan veya vekilleri 
aracılığı ile hedef olarak görülen devleti zayıflatmanın; o devletin dikkatini veya kaynaklarını dağıtmanın; izlediği politikaları baltalamanın; hedef devletin izlediği politikalara karşı muhalefeti alevlendirmenin veya o politikanın gerçekleştirilme maliyetlerini arttırmanın bir yolu olarak ‘terörist taktikleri’ kullanabilmektedirler 24. 

Bir politika olarak terörizmi destekleyen devletler, bu tür eylemlerini gizli tutmaktadırlar. Çünkü terörist kelimesi tamamen negatif algılardan oluşan bir 
olgudur. Ayrıca devletler ‘terörist devlet’ olarak tanımlanmak istememektedirler. Bu devletler, destekledikleri terör örgütlerinin siyasal hedefini yani ulaşmak istedikleri amacı çoğunlukla benimsemezler. Bu devletler için politik öncelik, hedeflerindeki devleti zayıf tutmaktır. Bunun hangi yolla olacağı çoğu zaman önemsizdir. Ayrıca destekçi devlet ve terörist organizasyonun amaçlarındaki bu ayrım, terörizmi destekleyen devletin daha iyi kamufle olmasını sağlamaktadır. 

Modern silahların yüksek maliyetine kıyasla hükümetler için gizli bir biçimde faaliyet gösteren teröristler tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemleri 
göreceli olarak maliyetli değildir ve yerinde gerçekleştirilmesi halinde kuvvetli düşmanlara ‘anonim’ olarak saldırmanın potansiyel olarak risksiz aracıdır. 
Üstelik saldırgan olarak görülme riskinin olmaması, uluslar arası cezalandırma ya da zararla karşılık görme tehdidini bertaraf etmektedir. 
Uluslararası gerçekler ışığında sayılan bu avantajlar, terörizmi devletin çıkarlarını sağlamanın verimli ve güvenilir ayrı bir silahına dönüştürmüştür 25. 
Prof. Dr. Franco Ferracuti de terörizmi büyük boyutta bir savaşın göze alınamadığı dünyamızda gerçekleşen ‘vekalet yoluyla’ bir savaş olarak nitelendirmiş ve savaşa göre daha ucuz ve lokal olan terörizmin devletler üzerindeki cazibesi üzerinde durmuştur26. Terör başlatılması ucuz ama önlenmesi pahalı bir yöntemdir 27. 

Devlet destekli terörizm aslında bir istikrarsızlaştırma ve yıpratma stratejisidir. Devlet destekli terörizm olgusunun gündeme gelmesinin sebebi, bazı devletlerin terörizmi doğrudan bir dış politika aracı, pazarlık unsuru ve koz olarak kullanmalarıdır. Devlet destekli terörizm, devletlerin rakiplerine karşı verdik leri yıpratıcı bir mücadele, bir tür karşı saldırı şeklinde formüle edilebilir 28. 

Devletlerin terörizme destekleri birkaç farklı şekilde ve düzeyde olabilir. 

Bunları Jhon Murphy 12 farklı düzeyde ele almıştır. Bu kategoriler devletlerin terörist eylemleri bizzat gerçekleştirmesi; doğrudan destek vermesi; istihbarat 
sağlaması; terörist eylemlere yönelik eğitim sağlaması veya teröristleri uzmanlaştırılması; diplomatik ayrıcalıklardan yararlandırması; yüksek teknoloji sağlaması; silah ve patlayıcılar sağlaması; ulaşım imkanları sağlaması; teröristlerin ülkesini kullanmasına izin vermesi; finansal destek sağlaması; zımni ve sözlü destek vermesinden oluşmaktadır 29. Devletlerin terörizme bu denli destek vermelerinin sebebi bir çok farklı yelpaze altında değerlendirilebilir olsa da başat sebepleri, çıkar merkezli gelişen uluslararası ortamda daha güçlü bir yer edinebilmektir. Terörizmin küçültücü anlamı nedeniyle hiçbir devlet terörizmi desteklediğini açıklamamakta olmasına rağmen getirdiği kısa soluklu avantajlar dan yararlanmak konusunda ise hevesli görünmektedirler 30. Fakat bu kısa süreli avantajlar, terörizm hem bölgesel hem uluslararası boyutta meydana getireceği yıkımlarla kıyaslandığında ise devletlerin bu kısa süreli kazanımları için çok büyük bedeller ödeyeceği ve ödediği görülmektedir. 

1.4. Uluslararası Terörizm Kavramı 

Genel olarak uluslararası terörizm, bir yabancı ülke veya kuruluşun desteği ile yürütülen ve /veya yabancı ülke vatandaşlarına kurumlarına ya da hükümetlerine karşı yöneltilen terörizmdir31. Ulusal terör olgusunda, meydana gelen terör eyleminin örgütlenme, hazırlanış, eylem ve sonuçlarının tek bir ülke sınırları içerisinde meydana gelmesi beklenmektedir. Eğer bu unsurlardan bir tanesi bile ikinci bir ülkenin etkisi altında gerçekleşiyor veya ikinci bir ülkeyi doğrudan etkiliyorsa yapılan eylem uluslararası bir boyut kazanmış olmaktadır. 

“Terörizmin, Dünü, Bugünü, Yarını” adlı kitabında Yılmaz ALTUĞ tarafından yapılan tespite göre bir terörist eylemin uluslararası nitelik kazanabilmesi 
için; yabancılara veya yabancılara ait hedeflere yöneltilmesi, hükümetler veya devletlerce desteklenen unsurlar tarafından yapılması, bir yabancı hükümetin veya 
uluslar arası örgütün siyasi mekanizmasını etkilemek için yapılması gerektiğini belirtmiştir32. Bu bilgiler ışığında uluslararası terörizmle ilgili genel bir tanım 
yapacak olursak; “Bir veya birden çok ülke vatandaşlarınca oluşturulmuş, desteğini içeriden ve dışarıdan, bir veya birden çok kaynaktan sağlayan organizasyon, kişi veya gruplarca, herhangi bir toplum, devlet veya devletler üzerinde baskı yaratmak suretiyle bazı kazanımlar sağlamak, etnik ve bölgesel soruları tahrik ederek ulusal menfaatlerine zarar vermek amacıyla şiddet eylemlerine başvurulmasıdır”33 diyebiliriz. 

Günümüzde uluslararası terörizm, devletlerce sıkça kullanılan bir enstrüman haline gelmiştir. Ayrıca günümüzde ülke sınırları dahilinde meydana gelen sıradan politik bir olay bile çevre ülkeleri etkilemekte iken; siyasi şiddette başvurularak meydana/gündeme getirilen bir olay çevre ülkeleri daha derinden etkilemeye başlamıştır. Farklı ülkelerdeki terör örgütleri bir birbirleriyle çok rahat iletişim kurabilmekte; ortak eğitim ve saldırı faaliyetlerini düzenleyebilmektedir. Bu sebeple artık günümüzde, uluslararası olmayan bir terör eylemi yok denecek kadar azdır. 

Terörizmin bu niteliği kazanarak eylemlerini artırmasına neden olarak gösterilebilecek faktörler, su şekilde sayılabilmektedir: 

a) Küresel iletişim ve ulaşım araçlarının son yıllarda teknolojiyle birlikte oldukça hızlı gelişimi, 
b) Güçlü ve gelişmiş ülkelerin etkili ve güçlü politikaları karsısında zor durumda kalan ve uluslararası arenada istediklerini elde edemeyen bazı ülkelerin, 
terörizmi engelleri asmada bir araç olarak görmeleri, 
c) Söz konusu güçlü devletlerin ekonomik, siyasi ve sosyal politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörizmi bir araç 
olarak kullanmaları, 
d) Bazı ülkelerin de yönetimleri adına seçtikleri ideolojilerini yaymada terörizmi yöntem olarak seçmiş olmaları, 
e) Gelişen teknolojik imkanların artması neticesinde terör örgütlerinin bu imkanlardan istihbarat, eğitim, lojistik, teknik, finans temini ve eylem yöntemleri konusunda kendilerine yakın buldukları diğer terör örgütleriyle ilişki kurmayı verimli bir yöntem olarak seçmeleri;34 

Uluslararası terörizm, uluslararası hukukun ilgi alanına giren bir meseledir. 

Uluslararası terörist eylemler, uluslararası diplomasi ya da savaş kurallarının kabul edilen normları dışında kalan şiddet eylemleridir. Bu manada bir tanım vermek gerekirse uluslar arası terörizm, uluslararası hukukun temsil ettiği değerlere yönelik bir mücadeledir 35. 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder