EĞİTİM DÜZEYİNİN SEÇMEN DAVRANIŞINDAKİ ROLÜ VE ANTALYA ÖRNEK OLAYI, BÖLÜM 10
3.5. Egitim Düzeyi İle Türkiye’nin Öncelikli Sorunu İlişkisi,
Egitim düzeyi yükseldikçe bireylerin Türkiye’nin öncelikli sorunlarına bakış
açısının degistigi görülmektedir. Ayrıca Türkiye’nin en önemli sorunlarını tespit
noktasında egitim düzeyi ile dogrusal bir iliski vardır. Egitim düzeyi düsük olanlar (okuma yazma bilmeyen, okuma yazma bilen (okula gitmemis), ilkokul mezunu, ortaokul mezunu, lise mezunu) genel olarak issizligi en önemli sorun olarak ele alırken; egitim düzeyi yüksek olanlar (yüksekokul mezunu, yüksek lisans veya doktora yapmıs) yolsuzluk, terör ve egitimle ilgili sorunlar üzerinde durmaktadırlar.
Tablo 9. Egitim Düzeyi ile Türkiye’nin Öncelikli Sorunu İlişkisi
Arastırmaya katılan toplam örneklem dikkate alındıgında ve egitim düzeyi ikinci plana itilerek bir degerlendirme yapıldıgında, Türkiye’nin sorunları sırasıyla
söyle bir dagılım arz etmektedir:
1. Egitim
2. İssizlik
3. Terör
4. Yolsuzluk
5. Düsünce ve inanç özgürlügü ile ilgili sorunlar
6. Enflasyon
7. Saglıkla ilgili sorunlar
8. Demokratiklesme ve insan haklarının gelistirilmesi
9. Avrupa Birligi ile ilgili iliskilerin gelistirilmesi
10. Çevreyle ilgili sorunlar
Egitim seviyesi düsük insanların daha çok issizligi öncelikli sorun olarak
görmeleri, toplumda iş bulmada en çok zorlanan kesim olmalarından
kaynaklanmaktadır.
Sorun olarak terör ele alındıgı zaman toplumun egitim seviyesine
bakılmaksızın bu konuya duyarlılık gösterdigi yorumuna varılabilir.
3.6. Egitim ve Gündemi Takip Etme İlişkisi
“Siyasi arenadaki günlük gelismeleri yakından takip ediyor musunuz?”
seklindeki soruya verilen cevaplar dikkate alındıgında (Tablo 10) siyasi konulara
yönelik ilginin dogrusal olarak arttıgı ve dolayısıyla egitim düzeyi arttıkça siyasi
arenadaki gelismeleri takip etme oranının da arttıgı gözlenmektedir. Bu durumun oransal dagılımını inceledigimizde; okuma yazma bilmeyenlerin,okuma yazma bilenlerin (okula gitmemis) ve ilkokul mezunlarının % 0, ortaokul mezunlarının %13.3, lise mezunlarının % 21.7, yüksek okul mezunlarının % 30.6 ve yüksek lisans veya doktora yapmış olanların ise % 42.9 oldugunu görürüz.
Günlük olayları izleme ve takip etme belli ölçüde bilgi gerektirdiginden
bireylerin egitim düzeylerinin artısına paralel olarak ülke gündemini izleme
egilimlerinin de artacagı beklenebilir bir sonuçtur.
Tablo 10. Egitim ve Gündemi Takip Etme İlişkisi
3.7. Egitim Düzeyi İle Seçmenlerin Siyasi Partilerini Tercih Nedeni İlişkisi
Seçmenlerin sempati duydukları partiyi tercih etmelerinde rol oynayan
özellikler dikkate alındıgında, ilk sırayı % 29.4 (147 kisi) oranla “icraatları
nedeniyle” tercih sebebi alır. Bunu sırasıyla; % 23.8 (119 kisi) oranla “lideri
nedeniyle”, % 22.4 (112 kisi) oranla “ideolojisi nedeniyle”, % 17.2 (86 kisi) oranla “parti programı nedeniyle” ve % 7.2 (36 kisi) oranla “sahsi menfaatlerim nedeniyle” tercih nedenleri takip etmektedir.
Tablo 11. Eğitim İle Tercih Arasındaki İlişki
Gelismiş ülkelerdeki demokratik kültürü ya da siyasal katılım egilimlerini dikkate aldıgımızda, seçmenlerin daha çok ilgili partinin geçmisteki icraatları ve parti
programlarını dikkate aldıkları söylenebilir. Gelismiş katılımcı ya da demokratik yasamda asıl olan da budur. Ancak, egitim düzeyine baglı olarak bu durum degisiklik göstermektedir.
Tablo 11’deki veriler incelendiginde de; egitim düzeyi arttıkça parti
programları ve partinin geçmisteki ve bugünkü icraatlarının diger tercih
nedenlerinden daha fazla ön plana çıktıkları görülmektedir. Bunun en önemli sebebi; egitim düzeyi arttıkça seçmenlerin tercih konusunda daha bilinçli ve tutarlı hareket etmeleri, sorgulayıcı ve arastırıcı özelliklerinin daha fazla ön plana çıkmasıdır.
“İdeolojisi nedeniyle” bir partiyi tercih edenler dikkate alındıgında, egitim
düzeyi ne olursa olsun az da olsa bu seçenegin tercih edildigi görülmektedir.
Bu da ilgili partinin “felsefesi ve yola çıkış düsüncesi”den kaynaklanmaktadır. Egitim düzeyi düsük olan insanlar aile, çevre, arkadaş grubu gibi etmenlerin de katkısıyla, egitim düzeyi yüksek olanlar ise; diger faktörlerle birlikte partinin felsefe ve düsüncesine gerçekten inanıp algıladıkları için ideoloji faktörünü göz önünde bulundurmaktadırlar.
“Sahsi menfaatleri nedeniyle” bir partiyi tercih edenler incelendiginde,
genelde egitim düzeyi düsük kimselerin bu seçenegi tercih ettikleri gözlenmistir.
Bunun nedeni, kendilerine (oglu veya kızı) iş bulma kaygısı ve buna baglantılı olarak gelir düzeyinin artması gibi özelliklerdir. Egitim düzeyi artanlarda bilinçlenmeye baglı olarak daha ilkeli olmak önem kazanmakta bu da menfaat nedeniyle parti tercih egilimini zayıflatmaktadır.
“Lideri nedeniyle” tercihte bulunanlara baktıgımız zaman yine egitim düzeyi
ile ilgili net bir sey söylemek mümkün degildir. Çünkü egitim düzeyi düsük olanlar da yüksek olanlar da belli oranlarda bu seçenegiisaretlemislerdir. Ancak, burada üzerinde durulabilecek husus; egitim düzeyi yüksek insanların lideri ön plana alarak siyasi parti tercih etmelerinde liderin özelliklerinin belirleyici rol oynamasıdır.
Egitim düzeyi düsük insanlar liderin diger özelliklerini irdelemeden kimi zaman
kulaktan duyma bilgilerle veya benzeri sebeplerle tercihte bulunabilmektedirler.
Dolayısıyla egitim düzeyi yüksek insanların sorgulayıcı ve irdeleyici özellikleri
tercihlerine de yansımaktadır. Egitim düzeyi düsük insanların parti tercihi
konusundaki egilimleri parti programları, ideolojisi ve icraatları gibi kendilerince
daha karmasık nedenlerden ziyade lider ve menfaatler çerçevesinde ortaya
çıkmaktadır.152
152 SİTEM BÖLÜKBAŞI, a.g.e., s. 236.
3.8. Seçmenlerin Egitim Düzeyi ile Adaylarda Aranan Özellikler Arasındaki İlişki
Egitim düzeyi arttıkça adayda aranan özelliklerin de degistigini ya da arttıgını
söylemek mümkündür. Örnegin okuma-yazma bilmeyen, okuma yazma bilen ve
ilkokul mezunları adayda sadece birkaç özelligi ararken diger egitim düzeyine sahip olanların adaydaki aradıkları özelliklerin degistigi ve çesitlendigi görülmektedir. Bu özellikler arasında mutlak anlamda bir ayrım yapmak oldukça zordur. Ancak, dikkat çekici bir baska husus ise; seçmenlerin egitim düzeyi arttıkça egitimli bir lider arayısı içerisinde olduklarıdır.
Tablo 12. Egitim İle Adaylarda Aranan Özellikler Arasındaki İlişki
3.9. Egitim Düzeyi İle Devlet Kurumlarında İş Görme İlişkisi
Egitim düzeyi yüksek olan insanlar kamu bürokrasisinin isleyiş sürecini genel
olarak bildikleri için islerini takip etme ve kamusal haklarını arama noktasında
egitim düzeyi düsük olanlara göre daha aktiftirler. Sorgulayıcı bir kimlige sahiptirler.
Bu soruya verilen cevaplar içerisinde “Devlet görevlileri benim sorunumu
çözmezler, devlet kurumlarıyla ugrasmam” seçenegini isaretleyenleri inceledigimiz zaman; egitim düzeyi düsük insanların bu seçenegiisaretledikleri ve egitim düzeyi yükseldikçe dogrusal orantılı olarak oranların azaldıgı görülmekte ve hatta ‘yüksekokul mezunu’ ve ‘yüksek lisans veya doktora yapmıs’ kisilerin bu seçenegi hiç isaretlemedigi dolayısıyla ilgili devlet kurumlarıyla bir isleri oldugunda haklarını arama çabası içerisinde olduklarını söylemek mümkündür. Çünkü egitim düzeyi düsük insanlar genelde çekimser, itaatkâr, söyleneni yapan ve çok fazla sorgulamayan bireylerdir.
Egitim düzeyi yüksek olan insanlar kamusal hizmetlerle ilgili islerini
kendileri halledemese bile, bu sorunlarını çözebilecek kisileri arayıp bulma
egilimindedirler. Tablo 13’deki oranlar da bu hususu dogrulamaktadır.
Ayrıca egitim düzeyi yükseldikçe kisilerin devlet dairelerindeki islerini kendileri halletme egiliminde oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu da bize egitimin kendine güven veren ve sorgulatan yönünü göstermektedir.
Egitim düzeyi düsük insanlar islerini çogunlukla siyasi partiler yoluyla gördürme egilimindedirler. Bunun nedeni; egitim seviyesi düsük olunca kisilerin
kendine güveninin daha az olması ve çekimser kalmalarıdır.
Tablo 13. Egitim Düzeyi İle Devlet Kurumlarında İş Görme İlişkisi
Tablo 14. Egitim Düzeyi İle Haksızlıklar Karsısında Tepki İlişkisi
3.10. Egitim Düzeyi İle Haksızlıklar Karsısında Tepki İlişkisi
“Vatandaş olarak bir haksızlıga maruz kaldıgınızda ne yaparsınız?” sorusuna
verilen cevaplar mantıksal olarak Tablo 13’teki sonuçlarla örtüsmektedir.
Bu soruyla; sorgulayan, arastıran, mücadele eden vatandaş kimligi analiz edilmekte ve bu egitim düzeyi ile iliskilendirilmek istenmektedir. Haksızlıgaugrayan bir insan bu haksızlıgın giderilmesini istemelidir. Ancak uygulamada insanların belli bir kesiminin ugradıkları haksızlıgı kabullendikleri de bir gerçektir. Merak edilen soru ise; bu durumun egitim düzeyi ile bir iliskisinin olup olmadıgıdır. Bireyin kisiligi, içinde bulundugu ve yetistigi sosyal çevre gibi bazı istisnai faktörler bireyin sorgulayıcı, arastırıcı ve hakkını arayan bir vatandaş olarak yetismesine vesile olabilir. Ancak, egitimin bu konuda çok daha zorlayıcı bir gücünün oldugunu Tablo 14’teki sonuçlardan da çıkartmak mümkündür. Burada dikkat çeken husus; arastırmamıza katılan bireylerden egitim düzeyi en üst seviyede (Yüksek lisans veya doktora yapmıs) olanların bu soruya verdikleri cevaplar oransal olarak haklarını en ileri düzeyde aradıklarını göstermektedir. Bu da egitim düzeyinin yükselmesiyle birlikte kisilerin toplum içinde daha aktif ve daha fazla hak arayan ve hakkını koruyan bir kimlige büründügünü ortaya koymaktadır.
3.11. Egitim Düzeyi İle Sosyal Sınıf İlişkisi
Bu soruya verilen cevaplar degerlendirildiginde (Tablo 15) egitim düzeyi
düsük insanların genelde toplumdaki statüleri, gelir durumları, mesleki özelliklerinin de etkisiyle kendilerini alt sınıfta gördükleri ortaya çıkmaktadır. Egitim düzeyi yüksek insanlar da digerlerinin tam aksine kendilerini üst sınıfta görmektedirler. Bu durum Tablo 15’teki oranlar dikkate alındıgında da bariz bir sekilde ortaya çıkmaktadır. Çünkü, egitim; insana toplumda sosyal statü kazandırmasından, egitime baglı olarak hayat sartlarının iyilesmesinden dolayı sosyal sınıf açısından da belirleyicidir. İnsanlar egitim ile birlikte diger unsurların ortaya çıkmasıyla sosyal sınıf açısından yukarı tabakalara çıkabilmektedirler.
11. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder