3 Ekim 2019 Perşembe

DÜNYA TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, TERÖRİZM ve TERÖRİZM İLE MÜCADELE BÖLÜM 4

DÜNYA TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ,  TERÖRİZM ve TERÖRİZM İLE MÜCADELE  BÖLÜM 4



2.1.2. Ulusal Ceza Kanunlarında Yapılan Tanımlar 

Ulusal ceza kanunlarında yapılan tanımlamalar, terörle mücadeledeki en etkin tanımları oluştursa da, ulusal – bölgesel özellik gösterdiklerinden dolayı 
uluslararası terörizmin önlenmesine ilişkin doğrudan bir katkıları yoktur. Fakat Avrupa Birliği gibi bir organizasyona üye devletlerin terörizm mevzuatlarını 
birbirlerine yaklaştırmaya çalışmaları, terörizm ile mücadele konusunda yapılacak işbirliği için önem arz etmektedir. Aynı zamanda devletler terörün uluslararası arenada genel geçer bir tanımı olmaması nedeniyle, hukuki zorunluluklar çerçevesinde ceza veya özel terör kanunlarında terör tanımları yapmıştır. 

Yapılan ulusal tanımlar bu suçun önlenmesi, önlenemiyorsa cezalandırılabilmesi amacı gütmek durumundadır. Çünkü iç hukukta kanunlar düzenleyici nitelik göstermekte, belli bir merkezi otorite ve bu otoritenin anında harekete geçirebileceği kolluk gücü bulunmaktadır. Ulusal hukuklarda terör tanımı, 
somut bir davanın karara ulaşması sürecinde devreye girecektir ve tek bir uygulayıcı hakim tarafından yorumlanmaktadır. Kanunlarda düzenlenen tanımlara göre suça verilecek cevap (kolluk ve adliye tarafından) işleyecektir. 

Bu sebeple ulusal ceza hukukunda yapılan tanımlamalar, suçun maddi unsuru üzerine yoğunlaşmıştır ve suçta ve cezada kanunilik ilkesine 63 uygunluk kaygısı ile kıyas64 tanımayacak şekilde kaleme alınmıştır 65. 
Zira suçların cezalandırılması hususunda suçun açıkça ve ayrıntılı olarak tanımlanması gerekmektedir. Terörle mücadele gibi olağan dışı önlemlerin alınmasını gerektirebilecek bir durumda tanım konusunun önemi daha da 
öne çıkmaktadır 66. Çünkü merkezi otoritenin, bu tanımlama ekseninde yapacağı mücadele adına insan hak ve hürriyetlerini askıya alabilmesi uluslararası sözleşmeler  de meşru sayılan bir önleme stratejisidir. 

Amerika Birleşik Devletleri; 1996 tarihli Terörle Mücadele ve Etkin Ölüm Cezası Kanunu ile terörizmi şu şekilde tanımlamıştır: 

Siyasi ve sosyal amaçlar doğrultusunda görünüşe göre bir sivil halkı kokuya sevk etmek veya zorlamak, devlet politikasını etkilemek veya devletin işleyişini 
etkilemek amacıyla Birleşik Devletlere, Birleşik Devletler veya başka ulusların yurttaşlarına karşı Birleşik Devletler sınırları dışında hukuka aykırı olarak şiddet 
kullanılması. 

11 Eylül saldırıları ardından yürürlüğe giren ve çok tartışmalı hükümler içeren, P.A.T.R.I.O.T. kanunu olarak bilinen “2001 Amerika’yı Terörizmin Engellenmesi ve Durdurulması için Gereken Uygun Araçları Sağlayarak Birleştirmek ve Güçlendirmek Yasası” ise bu tanım içerisine takdir yetkisini de katmıştır. 
Bir suçun terörist fiil sayılabilmesi için “hükümetin bu eylemlerin korkuya sevk etme veya zorlama ile devletin işleyişini etkileme veya devletin tutumuna karşı öç almanın hesaplandığını (düşünüldüğünü) göstermesi gerekmektedir” hükmü sınırsız bir takdir yetkisi içermektedir 67. 

İspanyol Ceza Yasası’nın 571. maddesinde ise terör suçu, ‘Anayasal Düzeni yıkmayı ve toplumsal barışı ciddi şekilde bozmayı hedefleyen eylemler’ olarak 
anılmaktadır 68. 

Hindistan Terörle Mücadele Kanunu’na göre terörist; “halk ya da halkın bir kısmı üzerine korku salmak amacı ile kasten adam öldürme veya şiddet veya kamu 
hizmetlerini veya iletişim araçlarını kesintiye uğratma veya mallara zarar verme eylemlerini gerçekleştirerek dinler ve muhtelif ırklar arasındaki uyumu bozan, 
hukuken kurulu hükümet üzerinde baskı ve korku oluşturan veya Hindistan’ın egemenlik veya bütünlüğünü tehlikeye düşüren kişi” olarak tanımlanmıştır69. 

İngiltere’nin 20 Temmuz 2000 tarihli Terörizm Yasası geniş bir kapsama sahiptir. Bu kanuna göre: 

1. Bu yasada bir eylem ya da tehdit oluşturan eylem aşağıdaki hallerde ‘terörizm’ haline gelmektedir: 
a) Alt bent (2) kapsamındaki eylemler, 
b) Başvurulan ya da tehdit oluşturan eylemin, hükümeti etkilemek ya da toplumu ya da toplumun bir bölümünü sindirmek amacına hizmet edecek şekilde tasarlandığı haller; ve 
c) Başvurulan ya da tehdit oluşturan eylemin siyasi, dini ya da ideolojik bir amacı ilerletmek için yapıldığı haller. 

2. Eylem şu hallerde bu alt bent kapsamındadır: 

a) bir kimseye karşı ciddi bir şiddet içeriyorsa, 
b) mala mülke karşı ciddi bir zarar içeriyorsa, 
c) eylemi gerçekleştiren şahsın dışında bir kimsenin hayatını tehlikeye koyuyorsa, 
d) toplumun ya da toplumun bir bölümünün sağlık ya da güvenliği için bir risk yaratıyorsa, 
e) eylem, elektronik bir sisteme ciddi şekilde müdahale edecek ya da sistemi karıştıracak şekilde tasarlanmışsa. 

3. Alt bent (2) kapsamında başvurulan ya da tehdit oluşturan eylem, ateşli silahlar ya da patlayıcıların kullanılmasını içeriyorsa, alt-bent (1) (b)’ deki 
unsurları karşılamasa da terörizmdir 70. 

Türkiye Cumhuriyeti’nde ise 3713 sayı ve 12 Nisan 1991 tarihli Terörle Mücadele Kanunu’nda terör; “cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, 
sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir. 71” Şeklinde tanımlanmıştır. 

Ulusal ceza hukuklarında yapılan terörizm tanımlamalarına bakıldığında; ülkelerin ceza ya da doğrudan terörizm ile ilgili yasaları, her ne kadar kullanılan 
kavram ve ifadeler farklı olsa da, eş anlamlı bir şekilde faillerin motivasyonlarını esas alan eylemlere atıfta bulunmaktadır. Failin eyleminin temel motifi, devletin 
temel düzeni ya da prensiplerini değiştirmek ya da toplumu korkutmak olduğunda, terörizm olarak nitelendirilmekte ve çoğu zaman da bu suçlar açıklanmaktadır 72. 

2.1.3. Uluslararası Örgütler Tarafından Yapılan Tanımlar 

Uluslararası organizasyonların terörizm tanımı yaparken tek amacı suçluyu cezalandırmak değil, aynı zamanda uluslararası terör eylemlerine karşı devletler 
düzeyinde gösterilecek tepkiyi örgütlemek ve düzenlemekle ilişkilidir. Terörist faaliyetin sembolik yönü de dikkate alarak, dayanışmayı ifade eden kendi 
sembolizmini üretmeye amaçlamaktadır. Bu tanımların diplomatik yönü önem arz etmektedir 73. 

En geniş terörizm tanımlarından birisi İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) tarafından benimsenmiştir. Buna göre: 

“‘Terörizm’ saik ve kasdına bakılmaksızın halkı terörize etmek veya ona zarar verme tehdidinde bulunmak veya halkın yaşamları, onurları, özgürlükleri, 
güvenlikleri veya haklarını tehlikeye atmak veya çevreyi, bir kamu hizmetini veya kamu veya özel mülkü zarara maruz bırakma veya onları işgal etme veya onlara el koyma veya bir ulusal kaynağı veya uluslararası hizmetleri tehlikeye atma, ya da bağımsız devletlerin istikrar, ülke bütünlüğü, siyasal birliği veya egemenliklerini tehdit etme amacıyla bir bireysel veya toplu suç planını gerçekleştirmek için işlenen her türlü şiddet eylemi ile bu tür eylem tehdidinde bulunmadır.”74 

Avrupa Birliği (AB) de terörle mücadelede üye devletler arasında tekdüzeliği sağlamak ve terörle etkin bir mücadele gerçekleştirmek için bir Çerçeve 
Karar almıştır. Buna göre: 

“Her üye devlet, kendi ulusal hukukuna göre tanımlanmış olan doğaları ve bağlamları gereği 

• Halkı ciddi şekilde sindirme veya 
• Bir devleti veya uluslararası örgütü bir eylemi işlemeye veya işlemekten kaçınmaya gayri meşru zorlama veya 
• Bir ülkenin veya uluslararası örgütün temel siyasi, anayasal, ekonomik veya sosyal yapılarını ciddi şekilde istikrarsızlaştırma veya yıkma; amacıyla işlenen bir ülke veya uluslararası bir örgüte ciddi şekilde zarar verebilecek olan aşağıda (a) dan (i) ye kadarki fıkralarda belirtilen kasti eylemlerin terörist suçlar olarak sayılmasının sağlanması için gereken önlemleri alacaktır. 

a) Ölümüne sebebiyet verebilecek şekilde bir kişinin yaşamına saldırılar; 

b) Bir kişinin fiziksel bütünlüğüne saldırılar; 

c) Adam kaçırma ya da rehin alma; 

d) Devlet ya da kamu imkanlarını, taşıma sistemlerini, bilgi sistemi de dahil olmak üzere altyapı imkanlarını, kıta sahanlığı üzerindeki sabit platformları, 
insan yaşamını tehlikeye atma ya da büyük ekonomik tehlikeye yol açma ihtimalinde kamusal mekanı veya özel mülkiyeti geniş çaplı yok etmeye neden olma; 

e) Uçaklar, gemiler ya da başka insan ve mal nakil aracını kaçırma; 

f) Nükleer, kimyasal ya da biyolojik silahları ya da silah ve patlayıcıları üretme, bulundurma, edinme, nakil, sağlama ya da kullanma ile biyolojik ve kimyasal silahlara yönelik araştırma ve geliştirme; 

g) İnsan hayatını tehlikeye atacak biçimde tehlikeli maddeleri ortama salma ya da yangın, sel baskını veya patlamalara neden olma; 

h) İnsan hayatını tehlikeye atacak biçimde su, enerji veya diğer doğal kaynakların sunulmasına müdahale etme ya da bunu engelleme; 

i) (a) dan (h) ye kadarki fıkralarda sıralanan eylemlerden birini işleme tehdidinde bulunmak75 

BM de kuruluşundan bu yana uluslararası hukukta kullanılabilir bir tanım oluşturmaya çalışmış olsa da bu konuda ne yazık ki başarılı olamamıştır. Devletlerin mutabık kaldığı bir tanımlama yapılamadığı için de BM bünyesinde yer alan terörizm ile ilgili sözleşmelerde belli suç tipleri sıralanarak, bunlara karşı mücadele edilmesini şart koşmuştur ve bu eylemler terörizm olarak nitelendirilmiştir. BM bünyesinde terörizm konusu ile ilgili önem arz eden 12 sözleşme olsa da bu düzenlemelerde net bir terörizm tanımı yoktur76. Özetle rehine alma ve uçak kaçırma, BM personelinin kaçırılması, yasalara aykırı plastik patlayıcı kullanımı, Devlet Başkanlarına ve siyasi liderlere yönelik suikastlar; sivil uçakların düşürülmesi veya bunlara karşı yapılan saldırılar, elçiliklerin veya sivillerin bombalanması; sivillere, hükümete veya askeri kuvvetlere ait binaların bombalanması dahil barış zamanındaki devlet dışı organize şiddet eylemleri ve silahlı savaşta dini mekanlara yönelik saldırılar terörist eylem olarak nitelendirilmiştir 77. 

BM içinde en aktif görev alan ve en güçlü organlarından biri olan BM Güvenlik Konseyi de (diğer BM organları sadece tavsiye kararları çıkartabilirken 
Güvenlik Konseyi tüm üyeleri bağlayıcı kararlar alabilmektedir) uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için terörizm ile ilgili birçok kararlar almıştır78. Konsey kararları uluslararası hukuk yaratma niteliğine sahip bulunmasa da BM Anlaşması bağlamında üye devletlere karşı emredici hükümler verebilmektedir. Bu sebeple Konseyin terörizm kavrayışı önem arz etmektedir. Bu kavrayış Konseyin 1566 sayı ve Kasım 2004 tarihli kararında en belirgin halinde görülmektedir. Her ne kadar açık ve net bir tanım olarak kabul edilmese de bu kararda şu eylemlerin asla kabul edilemeyeceği belirtilmiştir: “ …ölüme veya ciddi bedensel yaralanmaya sebebiyet verme amacı ile işlenen ve sivillere yönelik de olabilen suç doğurucu eylemler veya bir devleti, kamuoyunu, kişi topluluklarını veya bireyleri kışkırtmak amacı ile rehine alınması; halka gözdağı verilmesi veya bir hükümeti veya uluslararası bir organizasyonu terörizm ile ilgili uluslararası anlaşma ve protokollerde tarif edilen ve suç oluşturan bir eylemi yapmaya veya yapmaktan çekinmeye zorlama”79 

Ayrıca BM bünyesinde oluşturulan panel, komite ve benzeri unsurların yapmış olduğu çalışmalar neticesinde ulaşılan tanımlar her ne kadar herhangi bir 
sözleşmede yer almadığı için uluslararası hukukta yer almasa da; BM’nin teröre bakışını görmemizi sağlamaktadır. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez 
ZAPATERO’nun girişimleri ile BM çatısı altında kurulan “Tehdit, Meydan Okuma ve Değişim konulu Yüksek Panel” çalışmalarının sonucunda “Daha Güvenli Bir 
Dünya - Ortak Sorumluluğumuz” adında bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda yapılan çalışmalar sonucunda Yüksek Panel terörizmi; “kasti bir şekilde sivillerin veya savaşmayanların ölümüne veya yaralanmalarına sebep olan ve aynı zamanda amacının doğasında veya içeriğinde, bir nüfusa düşmanlık taşıyan veya bir hükümeti veya uluslararası bir örgütü bir şey yapmaya veya yapacağı bir şeyden imtina etmeye zorlayan her türlü eylem” olarak tanımlamıştır80. 

Terörizm tanımı, ancak bireysel terörist eylemlerin ortadan kaldırılmasına ilişkin genel bir uluslararası antlaşmanın kapsamında yer alırsa pratik sonuçlar 
doğurabilir. Oysa uluslararası antlaşmalar akidedilirken baş gösteren eğilim, bu antlaşmaların her birinin belli bir suç tipine özgülenmesi şeklindedir. Bunun başlıca nedeni ise temel sorunun artık suçları tanımlamak değil, çağdaş uluslararası toplumun ihtiyaçlarını, uluslararası hukuk düzenindeki gerçek yetki dağıtımı ve örgütlenmesiyle bağdaştırmak şeklinde ortaya çıkmasıdır. Başka bir deyişle güvenlik ihtiyacı, hukuki titizliğe galip gelmiştir 81. 

Verilen akademik, hukuki ve işlevsel tanımların çeşitliliğine bakıldığında tek terörizm tanımının oluşturulmasının zorluğu anlaşılmaktadır. Fakat yapılan 
tanımlara göz atıldığında genel olarak terörizmin ne olduğu, neleri kapsadığı konusunda bir fikir birliği gözlenmektedir. Yapılan saldırıların hemen hemen 
hepsinde; meydana gelen olayın bir terörist saldırı olup olmadığında tüm dünya kamuoyu mutabık kalmaktadır. Burada da görüldüğü üzere asıl sorun terörün ne olduğu değildir. Tanım sorunundaki asıl mesele, devletlerin çıkar odaklı sisteminde bir baskı unsuru olarak kullanabildikleri terörizmin hukuksal boyuta etki edebilecek şekilde tam olarak tanımlanmasının; devletlerin siyasi ve politik karlarına gölge düşürecek olmasıdır. 

5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder