EĞİTİM DÜZEYİNİN SEÇMEN DAVRANIŞINDAKİ ROLÜ VE ANTALYA ÖRNEK OLAYI, BÖLÜM 1
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BÖLÜMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİM. ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ.
BURAK GÜMÜŞ
DANIŞMAN : DOÇ. DR. ŞABAN SiTEMBÖLÜKBAŞI
ISPARTA, 2006
Konunun Önemi ve Amacı,
Egitim ile seçmen davranısı iliskisinin arastırılması pek çok bakımdan önem tasımaktadır. Öncelikle bu ikisi arasında dikkati çekecek yükseklikte bir iliskinin
bulundugu anlasılmaktadır. Bu iliskinin derecesinin tespiti sadece seçmen davranısının daha iyi açıklanması bakımından degil, aynı zamanda siyasetin temel nitelikleri bakımından da aydınlatıcı olacaktır. Egitim ve seçmen davranısı iliskisini ele alan arastırmaların ortaya koydugu gerçek, belli kültürlerde genellikle egitim ile seçmen davranısı arasında bir iliskinin oldugudur.
Ayrıntılarını çalısmamızda inceledigimiz üzere arastırmalar, katılım açısından seçmen davranısı ile egitim arasında olumlu bir baglantının varlıgını ortaya
çıkarmıstır. Egitim seviyesinin yükselmesi ile birlikte siyasal davranış ortaya koyma seviyesi de yükselme egilimi göstermektedir. Bu durumda akla gelen
sorular sunlardır: Acaba egitim ile seçmen davranısı arasındaki iliski ne yöndedir?
Eğitim seviyesinin artısı seçmeni belli bir davranış tipine dogru mu götürmektedir? Egitim seviyesi bireyin toplum içindeki sosyal statüsüne etki etmekte midir?
Tercihlerini belirlemede nasıl bir yönde etkide bulunmaktadır?
Egitimin belli bir siyasal davranış tipini gerektirdigini söylemek imkanı yoktur. Çünkü siyasal hayata katılıp katılmama bir siyasal tercih sorunudur ve bir
siyasal karara baglıdır. Bu bakımdan, egitim ile siyasal katılma arasında kurulan iliskiden, egitimin, siyasal seçimin özünü de etkiledigi sonucu çıkarılmak istenebilir.
Burada üzerinde durulması gereken nokta, egitimin hangi yönü ile siyasal davranısı etkiledigidir. Bilindigi gibi egitim, sadece bilginin iletilme aracı degildir.
Aynı zamanda her kültürün kendine özgü degerlerinin, davranış biçimlerinin yeni kusaklara geçirilmesi de geniş ölçüde egitim yolu ile saglanır. Egitimin bu ikinci
yönü önemli siyasal sonuçlar yaratacak niteliktedir. Ayrıca her ülke için degisen derecelerde olmak üzere egitim programlarının dogrudan siyasal bir yönü de vardır.
Egitimin bu yönlerden hangisi sayesinde siyasal davranısı ve dolayısıyla konumuz olan seçmen davranısını etkiledigi tespit edilmeden bilgi ile siyaset arasında kesin baglantı kurmaya imkan yoktur.1
Egitim seviyesinin seçmen davranısı üzerindeki etkisini inceledigimiz bu çalısmamızın giriş bölümünün devamında konumuza temel teskil eden ve konumuzun asagı yukarı özünü ortaya koyan seçmen davranısı ve egitim ile ilgili temel kavramların incelenmesine yer verilmistir.
Tezimizin birinci bölümünde ise seçmen davranısına etki eden etmenler irdelenmistir. Burada seçmen davranısına etki eden sosyo-ekonomik etmenlerin yanı sıra, psikolojik ve siyasal etkenler de incelenmistir.
İkinci bölümde esas konumuz olan ve sosyo-ekonomik faktörlerin basında gelen egitimin seçmen davranısındaki rolü detaylarına inilerek incelenmistir. Egitim
düzeyi yüksek olan seçmenlerin daha bilinçli ve daha yüksek düzeyde siyasal davranış sergiledikleri saptanmıstır. Her alanda oldugu gibi egitimin olumlu etkisi siyasal davranıslarda da gözlemlenmektedir.
Çalısmamızın son bölümü olan üçüncü bölümde, egitim düzeyinin seçmen davranısındaki rolü konulu alan arastırmamızda Antalya’da 500 kisilik rasgele
seçilmiş örneklem grubuna uyguladıgımız anket formları ile elde ettigimiz ve sonuçlarını SPSS programı yardımıyla aldıgımız veriler degerlendirilmistir.
Seçmen Davranışı ve Egitim İle İlgili Temel Kavramlar
Bu bölümde seçmen davranısı ve egitim ile ilgili temel kavramlar incelenecektir.
Seçmen,
Seçim olayının en önemli aktörü durumundaki seçmen, bir toplumda yasalar çerçevesinde yönetici kadroyu seçimle iş basına getirme hakkına sahip olan
vatandası, sahip olunan kimlik ise seçmenligi ifade etmektedir.
Bu kavram ile anlatılmak istenen, “Demokrasilerde siyasal düsünce ve tercihlerini “oy” kullanarak belirten kisilerdir.”2 Yine seçmen, varolan
karmasık siyasal yapının bir getirisi olarak ortaya çıkan temsili demokrasinin geregi olarak, kendi adına ve hazır bulunmadıgı zaman yasama organında karar
verme ve davranma yetkisini anayasal ve yasal çerçevede belirtilmiş olan temsilciye mesru olarak seçim yoluyla devreden kisidir.3
Siyasal süreç içerisinde seçmen davranısı içinde yer alan ve onun parçaları olan seçim ve seçmenin kavram olarak tanımlanmasının ardından, seçmen ve seçim
kavramlarının yasal anlamda ifadelerini içeren seçmen davranısının niteligini, seçmen davranısı konusu çerçevesinde açıklamak gerekmektedir.
Davranış,
Bir uyarıcı unsur karsısında organizmada meydana gelen fizyolojik ya da psikolojik degisme, davranım ya da tepki olarak adlandırılır. Davranımların bir araya gelmesiyle olusan eylem ise davranış olarak nitelendirilir.4
Davranış; kişilerin belli durumlar karsısında, belli durum ve olayların ortaya çıkması sonucu sergiledikleri özelliklerdir. Bu özellikler kisiden kisiye ve durumdan duruma degisiklik göstermektedir.
Egitim,
Egitim; genel anlamıyla, toplumdaki mevcut degerlerin, bilgilerin ve hünerlerin yetisen kusaklara iletilmesi ve kazandırılması sürecini ifade etmektedir.
Egitim sosyal bir olgudur. Çünkü egitim, bir toplum içinde olmaktadır. Toplumun ve toplumsal yasamın olmadıgı yerde egitim de olmaz. Egitim, yeni dogan bir bebegi insan yapan, ona insan özelliklerini kazandıran ve onu sosyal bir varlık haline getiren toplumsal yasam içindeki iliski ve etkilesimlerin bütünüdür. Toplum, bireyi sosyallestirme görevini egitim yoluyla yapar. İnsanın egitimsiz yasaması mümkün degildir. Yasamını sürdürebilmesi için insanın dogustan gelen neredeyse hiçbir davranısı yoktur.5 Bu durum bize egitimin yasamsal rolünü ortaya koymaktadır.
Egitimin üstlendigi üç önemli görev vardır. Bunlardan biri bireyde davranış olusturma, digerleri ise bireyin davranışını geliştirme ve davranısını değiştirmedir.
Hem davranış olusturma, hem de davranış gelistirme ve degistirme, bir süreç içerisinde ve belli prensipler çerçevesinde belli amaç ve hedefe yönelik yapılardır.6
Egitim insanın bütün yasamını organize eden bir süreçtir. İnsan, özellikle eriskinlik dönemine gelinceye kadar su veya bu biçimde bu kurumun üyesi olmustur.
Ayrıca bu kurum içinde aldıgıegitim düzeyi de insanın gelecekteki bütün yasantısını ve davranış özelliklerini etkiler. 7
Egitim, kisileri topluma hazırlama görevi ile yükümlüdür. Egitim kurumunun belli baslı dört temel görevi vardır:
1. Toplumun kültürel mirasının genç kusaklara aktarılması ya da baska bir deyisle bireylere toplum degerlerinin ve toplum yasamında üstlenecekleri
rollerin ögretilmesi ve gelistirilmesi,
2. Bireylere bilimsel ve mesleki bilgi aktarmak, beceri kazandırmak ve meslek sahibi yapmak,
3. Çagdaş toplumda en üstün otorite olan bilimin gelismesine katkıda bulunmak,
4. Bireylere rasyonel bir düsünce alıskanlıgı kazandırmak, rasyonel düsünüsün yollarını göstererek bireylerin dogal ve toplumsal çevreyi
bilimsel ilkeler dogrultusunda degerlendirmelerini olanaklı kılmaktır.8
İnsanların temel gereksinimleri çesitli toplumsal kurumlar tarafından karsılanmaktadır. Aile kurumu; neslin sürdürülmesi, ekonomik kurum; üretim ve tüketim hizmetlerinin yerine getirilmesi, siyasal kurum; toplumun güvenlik ve düzeninin saglanması, din kurumu; inanç sistemlerinin açıklanması ve uygulanması görevlerini yerine getirir. Egitim kurumu ise kisileri topluma hazırlama görevi ile yükümlüdür.
Sözü edilen, bu beş temel kurum toplumsal yapı agını olusturur ve toplumsal yapıyı olumlu ya da olumsuz yönde etkiler.
Egitim insanın yasamını düzenleyen bir süreçtir.
Siyasal Davranış,
Siyasal davranıs, vatandasların, siyasal sistem karsısındaki durumunu ve tutumunu gösteren kavramdır.9 Baska bir deyis1e, siyasal davranıs, kisi ile siyasal yönetim arasındaki siyasal iliskileri gösteren bir kavramdır. Bu tanım, kisi1erin yasadıkları siyasal toplum içindeki asagı yukarı bütün siyasal eylem ve iliskilerini kapsayacak kadar geniş görünmektedir. Öyleyse, siyasal davranış kavramının geniş veya dar anlamlarını birbirinden ayırmak gerekir. Siyasal davranısın çesitli yolları, yogunluk dereceleri ve farklı farklı seviyeleri vardır. nsanlar toplu halde yasadıklarına göre onların bütün davranısları su ya da bu yönde, hükümet veya yönetimle ilgili faaliyetler üzerinde etkili olabilir. Siyasal davranısa, az veya çok, yogun veya gevsek olmak üzere her siyasal toplulukta rastlanabilir. Demek ki, bu olgunun varlık ve kapsamına bakarak, siyasal hayatın oldugu yerde, siyasal davranış da vardır diyebiliriz.10
Siyasal davranış kavramı içerisine alınabilecek kavramlar çok çesitlidir.
Merkezi veya yöresel devlet organlarının her düzeyinde politikaların seçimini ve kamu islerinin yönetimini ya da siyasi yöneticilerin seçimini etkilemek amacıyla
yasal ya da yasal olmayan araçlara basvuruyu benimseyen, örgütlü ya da örgütsüz, sürekli ya da süreksiz, basarılı ya da basarısızlıkla son bulan tüm bilinçli eylemleri siyasal davranış çerçevesi içine alabiliriz.11
Siyasal davranış kavramına iliskin tanımlamalarda, siyasal davranısın nitelikleri, düzeyi, etki derecesi, nedenleri ve sonuçları gibi bir çok konu farklı şekillerde ele alınabilir. Siyasal davranıs, vatandasların, hükümet yetkililerinin seçimini ve on1arın yaptıkları is1eri dogrudan veya dolaylı olarak etkilemek amacıyla giristikleri yasal eylemler12 olarak yapılan tanıma göre siyasal davranıs, modern toplumu geleneksel toplumdan ayıran temel kriterlerden biri olarak karsımıza çıkmaktadır. Bu haliyle de sadece devlete ve iktidara iliskin eylemleri degil, devlet dısı alanlardaki iktidar iliskilerini de kapsayacak biçimde kullanılabilir.13
Bir baska tanıma göre ise siyasal davranıs, vatandasların merkezi ve yöresel devlet organlarının personelini veya kararlarını etkilemek üzere kendilerince ya da baskalarınca tasarlanmıs, hukuki veya hukuk dısı basarılı ya da basarısız eylemlere girismeleridir.14 Bu bakımdan siyasal davranış oy verme davranısından, siyasal sistemi etkilemeye, vakıf, dernek üyeliklerine kadar pek çok davranısı kapsayan bir tanımdır.
Ama bu haliyle bile siyasi davranısların tamamını içermez. Özellikle demokrasinin yerlesmedigi ya da bütün kurum ve kurallarıyla islemedigi ülkelerde, katılım yoluyla siyasal davranısı ölçmek mümkün degildir.15
Birlesmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal liskiler Dairesi’nce siyasal davranısla ilgili olarak yapılan bir çalısmada siyasal davranıs, karar alma süreçlerinde halkın
çesitli düzeylerde etkin olarak yer alması seklinde tanımlanmaktadır. Bu baglamda, siyasal davranış özellikle toplumun bütün bireylerinin kalkınma çabalarına katılması, kalkınma çabalarının toplumun üyelerince paylasılması ve yine buna kosut olarak kalkınmadan saglanacak yararların paylasılması olarak alınmaktadır.16
Siyasal davranısı sadece seçimlerde oy kullanmaktan ibaret saymak eksik ve yanlış bir anlayış olur. Siyasal davranıs, basit bir meraktan yogun bir eyleme kadar uzanan geniş bir tutum ve faaliyet alanını kapsar.
Toplum üyelerinin tümü süphesiz ki siyasete karsı aynı ilgiyi göstermezler.17
Bazı insanlar siyasal sistemi oldugu gibi kabul eder ve davranıslarını siyasal sistemin icaplarına göre ayarlamaya çalısırlar.
Bazıları da sistemi düzeltmek, degistirmek için etkin bir çaba harcarlar. Bir baska deyisle, insanların bir kısmı siyasal sistemle yakından ilgilenir ve ona faal olarak
katılırlar (aktif vatandaslar); bazılarının ise siyasal sisteme karsı ilgileri azdır. Bunlar siyasal sisteme pek az katılırlar (pasif vatandaslar). Nihayet siyasal sistemle hiç ilgilenmeyen, siyasal faaliyetlere katılmayan bir grup vatandaslar daha vardır ki bunlara apatetik yani hareketsiz vatandaslar denir. Fakat gerçekte böyle bir durum pek nadirdir. İnsanlar genellikle az da olsa siyasal hayata katılırlar.18
Seçmen Davranışı
Seçmen davranısı kavramını anlayabilmemiz açısından bu davranısın yani, oy verme davranısının niteliginin ne anlama geldigini açıklamak, seçimlerin demokratik yönetimlerde neden ve ne derece anlam kazandıgını da açıklayacaktır.
Bir ülke vatandası olmasının kendisine sagladıgı bir hak ve ödev olarak seçmenin o ülkede görev yapacak yönetici kadrosunun belirlenmesi ile ilgili olarak
seçimlere katılmayla ortaya çıkan davranısı seçmen davranısını oluşturmakta dır.19
Klasik demokrasi anlayısı, halkın kamusal sorunlarla ilgili alınan kararlar üzerinde etkili olmasını saglamak için seçim mekanizmasını siyasal sisteme
sunmustur. Bu nedenle oy verme davranısı siyasal davranış boyutunun somut yönlerinden biri olarak kabul edilmektedir.20
Seçmen davranısı, siyasal davranış geneline giren ve aynı zamanda siyasal hayata katılım sekillerinden birisi olması nedeniyle siyasal bilimcilerin özellikle
üzerinde durdugu bir alandır. Siyasal davranısı ve dolayısıyla siyasal katılımı açıklamada yol gösterici olması nedeniyle de, seçmen davranısı konusunda yapılan çalısmalar diger siyasal konulara nazaran daha önce ve ayrıntılı olarak ele alınmıstır.
Gülmen’e göre seçmen davranısının önemi su noktalardan kaynaklanmakta dır:21
1. Demokratik sistemlerde vatandasların çogunlugunun katıldıgı ve kendi düsüncesini ortaya koydugu en önemli siyasal eylem oy vermedir.
2. Demokratik düzenlerde herkesin üstlendigi toplumsal rolleri, siyasal görevleri ve ne olursa olsun seçimlere katılma hakları vardır ve bu haklar bütün
bireylere esit olarak dagıtılmıstır.
3. Ulusal seçimler vesilesiyle herkese esit etki olanagı saglanmıs, her oy esit degere sahip oldugu gibi oy kullanma ile kullanmama davranısları etki
açısından da birbirine esit düzeyde bir agırlıga oturtulmustur.
4. Seçmen davranısı, hemen hemen tüm toplumlarda gözlenebilen bir olgu niteligi tasıdıgından, karsılastırmalı siyasal çalısmalarda basvurulan bir araç
niteligi tasımaktadır.
5. Seçmen davranısını diger siyasal davranıslardan ayıran önemli bir yönü nitel ve nicel degerlerle ifade edilebilme özelliginin olmasıdır.
6. Seçmen davranısının gerçek bir anlam kazandıgı seçimler, siyasal sistem açısından belirli fonksiyonlara sahiptir.
Yukarıdaki maddelerden oy kullanmanın, vatandaslık eylemlerinin en sık gerçeklestirilen biçimlerinden birisi oldugu ve oy vermenin bir siyasi liderin
olusturdugu kadroyu ve programı tercih etme anlamını tasıdıgını çıkarabiliriz. Bunun yanında oy kullanma, diger siyasal davranış biçimleriyle karşılaştırıldığında, en az gayret gerektiren ve daha fazla etki saglayan bir siyasal davranış biçimidir.
Seçimlerin düzenli olarak gerçeklestiriliyor olması ve buna ek olarak yasal güvence altında bulunması, seçmen açısından da bir güvence tasımaktadır. Sonuçları itibariyle de nicel degerlerle ifade edilebilme özelligi ve hemen hemen tüm toplumlarda uygulanan bir yöntem olması oy verme davranısını diger siyasal davranıslardan ayırmakta ve ona ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Seçmenlerin siyasi kanaatlerini ortaya koyan en belirgin isaret kullandıkları “oy”dur ve demokratik yönetimlerde seçmenlerin büyük bir çogunlugu bu oylarını, kendilerine hizmet ettiklerine ya da edeceklerine inandıkları siyasal partilere verirler.
Bu durumda siyasal partilerin seçim olayında aracı kurum niteliginde oldugunu ifade edebiliriz. Alkan’ın belirttigi gibi; “bir toplum, kitlesel bir nitelik kazanmaya
baslayınca ve kitleler siyasal katılıma yönelince kitlesel katılımın en pratik yolu olarak siyasal partiler ortaya çıkar.”22 Dolayısıyla siyasal sistem içerisinde bu kurum büyük önem tasımaktadır.
Her siyasal parti, demokrasi mücadelesini toplumsal kesimlerin iktidardan pay istemeleri seklinde algıladıgından, siyasi iradenin olusumuna dogrudan katılma
amacıyla devlet iktidarını kendi toplumsal tabanı için söz konusu bu paylasımı gerçeklestirmek üzere talep eder23 ve böylece siyasal süreçte seçim olayının
gerçeklestirilmesinde aracı kurum olma niteligini de kazanmış olur.
Seçim, siyasal bir olay olarak evrensel nitelik kazanmış olmakla beraber seçimin niteligi siyasal sistemlerde farklılık gösterir. Örnegin demokratik siyasal
sistemlerde seçim, siyasal sistem içinde hükümet edecek kadroyu belirlemenin aracı olurken, otoriter ve totaliter siyasal sistemlerde var olan siyasal sisteme mesruluk kazandırmaktan öteye gidememektedir. Bundan dolayı seçimin, demokratik sistemlerdeki anlamı daha da artmaktadır.
Seçimlerin demokratik sistemlerde daha anlamlı hale gelmesi, uygulanan seçim sisteminin sahip oldugu bazı özellikler neticesindedir. Seçme hakkı; genel,
esit, serbest, bireysel ve gizli oldugu takdirde demokratik niteligini kazanır ve korur.24
Demokratik seçimin birinci özelligi, klasik demokrasinin “genel ve esit oy” seklinde nitelendirdigi ilkesidir. Baslangıçta seçmen olabilmek için servet, cinsiyet gibi bazı ayrım noktaları bulunmaktaydı. Günümüzde seçmenligin esit olarak dagıtılmış bir hak olması, seçimlerin demokratik bir kimlik kazanmasında öncü rol oynamıstır. Demokratik yönetimlerden birisi olan ülkemizde de 1982 Anayasası’nda bu ilke açık olarak yer almaktadır.
Demokratik seçimin ikinci özelligi güvenilir bir seçim yapılmasıdır.
Bu özellik günümüzde “gizli oy ve açık sayım” olarak uygulanmakta olan ilkeyle sağlanmaktadır.
Demokratik seçimin üçüncü özelligi, seçim ortamının serbestliğinin sağlanmasıdır.
Bu da seçmene birden çok seçenegin sunulması ve seçme hakkının bir hak olarak korunması yani, zorunlu bir göreve dönüstürülmemesini
ifade etmektedir.25
2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder