2 Ekim 2019 Çarşamba

EĞİTİM DÜZEYİNİN SEÇMEN DAVRANIŞINDAKİ ROLÜ VE ANTALYA ÖRNEK OLAYI, BÖLÜM 4

EĞİTİM DÜZEYİNİN SEÇMEN DAVRANIŞINDAKİ ROLÜ VE ANTALYA ÖRNEK OLAYI, BÖLÜM 4 




1.1.7. Sosyal Statü 

Her insan, toplumun diger üyelerine göre, kendine toplumda bir yer belirler. Toplum üyeleri de digerlerini meslek, gelir, egitim gibi kıstasları göz önünde 
bulundurarak bir itibar mevkiine oturturlar. Kisinin çevresindeki insanlarla karsılastırılınca isgal ettigi yer, onun sosyal statüsüdür. Kisinin sosyal statüsünü 
belirleyen etkenler toplumlar arasında ve zaman içinde degisiklik gösterebilir. Farklı toplumların degisik sosyal statü yapısına sahip olmasına ragmen, sosyal itibarı yüksek grupların genellikle daha fazla siyasal davranış egilimi gösterdiklerini söyleyebiliriz. 
Bu, salt siyasal modernlesmesini tamamlamış toplumlar için degil, gelisme düzeyindeki toplumlar için de geçerli bir gözlemdir.69 

Siyasal davranış açısından özel bir durum, etnik ya da dinsel gruplarıyla ilgilidir. Siyasal davranış üzerinde dinsel, etnik ve bölgesel faktörler de etkili 
olabilmektedir. Yasamında en büyük agırlıgı, baglı oldugu dine veya etnik gruba veren bireylerin bu degerlere önem veren partilere yönelmesi olagandır. 
Farklı bölgelerin de kimi zaman diger degiskenlerden bagımsız olarak siyasal tercihi yönlendirdigi görülmüstür.70 

Dayanısma, kendini ve benzerlerini çogunluga karsı savunma duygusu, bu gibi grupların siyasal yasamda daha etkin olmalarında rol oynamaktadır. Üstelik siyasal yasamda yalnız daha etkin olmakla kalmamakta, aynı zamanda aynı yönde siyasal davranış egilimi tasımaktadırlar. Bu nedenle de, siyasal yasamda toplumdaki oranlarının üstünde bir asırılık kazanabilmektedirler. Fransa’daki 
Ermeni, A.B.D.’ndeki Yahudi azınlıgı örnek olarak verebiliriz. Azınlık grubunun ekonomik gücü ve egitim düzeyi yükseldikçe, söz konusu etki de dogal 
olarak artar. 

Siyasal davranısta rol oynayan bu sosyo-ekonomik etkenler, birey üzerinde aynı yönde etki yapıyorsa, güçlü bir siyasal davranış beklenebilir. Ancak bu etkenlerin siyasal davranış üzerindeki etkisi hep aynı yönde ve birbirlerini destekler sekilde de gerçeklesmemektedir.71 Bireyler çogu zaman sosyo-ekonomik faktörlerin 
çelisik etkilerine, çapraz baskılarına maruz kalmaktadır. Örnegin, meslek bireyin siyasal tercihini belli bir yöne dogru iterken, önem verdigi dinsel inançları baska bir yöne dogru gitmeye zorlayabilmektedir. Bireyler bu baskılar karsısında ya kararsız kalarak siyasal davranış faaliyetlerinden çekilmekte, ya da kendi üzerlerinde etkisi en fazla olan faktörün gerektirdigi yönde tercihlerini kullanmaktadırlar.72 Ters yönde etkilerin birbirlerine yakın düzeyde oldugu durumlarda, hangi yönde davranacagını bilemeyen birey, kararsızlıga sürüklenip siyasal davranısta bulunmamayı yegleyebilir. Örnegin sandık basına gitmeyen seçmenlerin bir bölümü ilgisizlikten böyle davrandıgı gibi, bir bölümü de karar vermekte zorluk çektigi için oy vermemeyi tercih etmektedir.73 

1.2. Seçmen Davranısına Etki Eden Kisisel ve Psikolojik Etmenler 

Buraya kadar sosyo-ekonomik etkenlerin siyasal davranısı nasıl ve ne yönde etkileyebilecegini gördük. Bunlardan her birinin etkisi birbiri ile çelismedigi sürece siyasal davranış ile dogrusal iliskide bulunacaklarını söyleyebiliriz. Sosyo-ekonomik etkenlerin siyasal davranış ile iliskisi, psikolojik ve kisisel etkenlerden de tamamen bagımsız sayılmaz. 
Hemen her birey yasantısında çapraz baskılarla karsılasır. Bu çapraz baskılar düsüncelerini, almış oldugu kararlarını ve hatta siyasal davranıslarını da etkileyebilir. 

Örnegin, hemserilik duygusunun seçimlerdeki siyasal tercihlerde büyük önem tasıdıgını söyleyebiliriz. Bu tür bir çapraz baskının siyasal davranış alanındaki sonuçları ne olabilir inceleyelim: Kisiler siyasal tercihlerini kendilerine daha yakın gördükleri ve varolan sorunlarını çözümleyebilecegine inandıkları  hemserilerin den yana kullanacaklardır. Eger bireyin hemserisi onun istek ve beklentilerine cevap veremezse ne olacaktır? Büyük bir olasılıkla kisiler günlük yasamlarında giderek önem kaybeden ‘hemseri dayanısması’ endisesini bir kenara iteceklerdir. 

Çapraz baskılarla karsılasan birey için her baskı kaynagı aynı önemi ve agırlıgı tasımayabilir. Ancak bireyin davranısını belirleyen degiskenlerden çogu aynı 
yönde baskı yaratır. Sözgelimi bir iş adamı, özel girisime yatkın bir siyasal partiyi mesleki çıkarına uygun buldugu için destekleyebilir. Bu iş adamının kimlerle arkadaslık ettigini, düzenli etkilesimde bulundugunu, hangi derneklere üye oldugunu, hangi yayınları okudugunu inceleyecek olursak, büyük olasılıkla, bunların siyasal tercihini destekler nitelikte oldugunu görürüz.74 

Çevrelerini etkileyebildiklerini ve denetleyebildiklerini düsünen kimseler her türlü toplumsal faaliyete daha açık kimseler olduklarından, bunların daha yogun bir 
siyasal davranış faaliyetinde bulunması beklenir. Sosyal giriskenlik duygusu da etkinlik duygusuna benzer sonuçlar vermektedir. Bu kamçılayıcı psikolojik güdülerin yanı sıra siyasal davranıstan uzaklastırıcı psikolojik etkilerde bulunan duygular da mevcuttur. Örnegin, kisinin kendisini siyasal sistemden ve toplumdan yabancılasmış görmesi veya ilgisiz ve kayıtsız bir psikoloji içinde bulunması kisinin siyasal davranısını engelleyebilmektedir.75 Çapraz baskıların, çogu zaman kisinin siyasal davranıslarını etkileyecek boyutlara eristigini söyleyemeyiz. Yine de, bireylerin bazı durumlarda yogunlugu birbirine yakın ve yönleri karsıt baskılarla karsılastıgı görülebilmektedir. Kendisine yönelen baskıları bagdastıramayan bir kisi, kararsızlıga itilecektir. Çelisme, deger yargıları ve davranış kurallarına iliskin ise sonuç “anomi” olabilir.76 

Genel olarak anominin ne olduguna bakacak olursak, degismekte olan toplumlar içinde, eski degerler düzeninin yerine modern sistemler geçerken sosyal 
yapıda ve kisilerde bir takım intibaksızlıklar, çatısma ve gerginlikler ortaya çıkar ki buna anomi veya kuralsızlık denir. 

Anominin sebebi ferdin topluma veya yeniliklere ayak uyduramamasıdır. 
Anominin yaygınlasması fertte bir takım tepkilerin dogmasına sebep olabilir. 
Bu tepkilerden bazıları basta ilgisizlik ve çekilme olmak üzere, cemaatlesme, saldırganlık, asırı yenilikçilik vb. dir.77 
Çeliskinin yarattıgı gerilimi gidermenin en sık karsılasılan yolu çekilmedir. 
Ayrıca güven duygusundan yoksunlukta siyasal davranış için olumsuz sonuçlar dogurmaktadır. 

Kisinin siyasal davranısını etkileyebilecek bir diger degisken de “empati”dir. 
Empati, kisinin soyut düsünebilmesini, kendisini baskalarının yerine koyabilmesini, yenilikleri kabule yatkınlıgını içermektedir. Modern toplum katılmacı bir toplumdur ve katılma ile empati iliskilidir. Siyasal davranısı etkileyen psikolojik degiskenlerin tümü uyarıcı yönde etkide bulunmaz. Siyasal davranıstan uzaklastırıcı psikolojik etkenlerin varlıgından da söz edebiliriz. Yabancılasma böyle bir degiskendir. Siyasal yabancılasma, bireylerin siyasal sistemi kendisi ile hiç bir iliskisi olmayan, kendisi dısında olan bir yapı olarak görmesidir. Süphesiz, sistemden kopmuş kisiden siyasal davranış bekleyemeyiz. 
Aynı yönde etki yaratan ikinci bir degisken apati’dir. 

İlgisizlik, kayıtsızlık seklinde aktarabilecegimiz bu durum, bireyin siyaset olgusuna ilgi duymaması biçiminde belirdiginden, onu siyasal davranıstan uzaklastıracaktır. 
Daha önce, çapraz baskıları incelerken, bir karsılastırma yapmak amacıyla degindigimiz anomi ya da deger karısıklıgının siyasal davranış aleyhine bir sonuç dogurdugunu tekrar hatırlatalım.78 

Konunun daha net anlasılabilmesi için bireyi siyasal davranısa iten ya da ondan alıkoyan ruhsal ve kisisel nedenlere deginmekte yarar görmekteyiz. Siyasal 
davranıs, bireye toplumda daha etkili olabilme olanagı saglar. Bu etki, örnegin iktidar partisinin bir üyesi olmanın sagladıgı olanaktan, ülkenin bir üst düzey 
yöneticisi olmanın sagladıgı olanaklara kadar uzanır. Siyasal davranıs, bireye bazı ekonomik olanaklar da saglayabilir. Bu, belirli görevlere gelmek biçiminde 
olabilecegi gibi, temsilcisi oldugu kesimlerin çıkarlarını kollamak biçiminde de olabilir. Hatta, iktidar olanaklarını kisisel çıkar amacıyla kullanmak biçiminde de 
ortaya çıkabilir. Siyasal davranıs, aynı zamanda inandıgı, dogru bildigi bir davaya ya da toplumuna hizmet fırsatıdır. Tüm bu etkenler, siyasal davranısı özendirirler.79 

Kisilerin siyasal davranış nedenlerini su sekilde sıralayabilmemiz mümkündür: 

1. Belli bir konuma ve göreve gelmek için, 
2. Kendisinin ve yakınlarının beklentilerini gerçeklestirmek için, 
3. Kendisinin ve temsilcisi oldugu kesimin çıkarlarını korumak için, 
4. Ekonomik olanaklar saglamak için, 
5. Çevre edinebilmek için, 
6. Sosyal dayanısma için, 
7. Çesitli psikolojik tatminsizliklerini ikâme etmek için, 
8. Toplumda kendine bir yer edinebilmek için, 
9. Yabancılasmak istemedigi için, 
10. Dogruluguna inandıgı fikirlerini uygulamaya koyma fırsatı bulabilmek için, 
11. Siyasal yasamda yer almak istedigi için. 

Sosyo - Ekonomik etkenler ve psikolojik etkenler birbirini tamamlayıcı bir sekilde siyasal davranış biçimini, yogunlugunu ve yönünü sekillendirirler. Siyaset 
olgusu bir boslukta cereyan etmedigi, kurumsal bir çerçevede olustugu için, bu çerçeve ve onun isleyisiyle ilgili degiskenlerin de siyasal davranısı etkiledigini 
görüyoruz. Son olarak, bu degiskenler dizisini ele alacagız. 

1.3. Seçmen Davranısına Etki Eden Siyasal Etmenler 

Siyasal davranısı etkileyen etmenler arasında son olarak siyasal sistemin yapısı ve isleyisi ile ilgili etmenlere deginilebilir. Her siyasal sistem siyasal davranış 
sürecini çesitli yasalarla düzenler ve bu kurallarla siyasal davranış faaliyetinin sınırlarını belirler. Bu bakımdan, siyasal degiskenlerle siyasal davranış arasındaki iliskileri sistemin yapısı ve isleyisi bakımından ele alabiliriz. Her siyasal sistem, siyasal sürecin bir kurallar dizisi içerisinde cereyan etmesini öngörür, yasalarla siyasal yasantıyı düzenler. Sözgelimi, her sistemde kimin siyasal sürece dahil olabilecegine, bazı durumlarda, hangi düzeyde katılabilecegine iliskin belirli kriterler vardır. Oy verme ve seçilme hakkı, çesitli biçimlerde kısıtlanmıstır. Seçmenlik hakkı belirli bir yasa erismege baglıdır. Bazı sistemlerde, buna ek olarak, okur yazarlık, belirli bir süre oy kullanılan yerde oturmuş olmak, vergi ödemek, belirli tür suçlardan mahkum edilmemiş olmak, erkek olmak, bazı meslekleri icra etmemek (askerlik gibi) ve benzeri kosullar aranmaktadır. Seçilmek için ise yas,egitim düzeyi gibi bazı özellikler aranmaktadır.80 

Gelismiş bir siyasal davranış faaliyeti olarak kabul edilen örgütlesmeyi örnek olarak ele alacak olursak, bu konuda bazı ülkeler belirli ideolojiler, ırk, din ve etnik ayrılıklar temelinde siyasal örgütlesmeye izin vermemektedirler. Siyasal sistemin isleyisi de siyasal davranısı çesitli yönlerden etkilemektedir. Örnegin, partiler arası rekabetin yogun oldugu dönemlerde veya iktidardaki parti yahut partilerin degismesinin söz konusu oldugu durumlarda, siyasal ilgiyle birlikte siyasal davranısın da arttıgı ileri sürülmektedir.81 

1.3.1. Demokrasilerde Seçmen Davranısı 

Demokrasilerde, siyasal hayata katılma yönünden, siyasal tercih hürriyeti temel prensiptir. Vatandaş demokrasilerde diledigi siyasal partiye katılmakta, istedigi 
adaya oy vermekte, arzu ettigi gibi düsünmekte serbesttir. 
Bu özellik demokrasileri otoriter ve totaliter sistemlerden ayırmaktadır.82 

Demokratik toplumda esitlik ilkesi ve egemenligin topluma dayalı oldugu dikkate alındıgında, siyasal sistem degerlerinin önceligi ve üstünlügü sorununun, 
otorite iliskilerindeki esitlik ve karsıtlıgın, baskı ve fizik güç kullanımının, itaat ve kabul unsurlarının demokratik yönetimde açıklanması zorunlu olmaktadır. Her 
seyden önce demokrasi ile siyasal davranış arasında kurulan özdesligin öncelik ve üstünlük olgularını ortadan kaldırmadıgını belirtmek gerekmektedir. Her toplumda, toplumsal amaçların saptanması ve bunları gerçeklestirecek bir örgütlenmenin varlıgı zorunludur. Bu zorunluluk birey iradesinden üstün bir iradenin varlıgını demokraside de sürdürmekte, kurulan özdeslik burada da otorite ile birey arasında birebir bir esitlik anlamını tasımamaktadır.83 

Halk tarafından yönetilme formülünde ifadesini bulan klasik demokrasi teorisi, bütün ergin vatandasların hür ve esit iradeleriyle toplum yönetimine 
katılmaları anlayısına dayanır. Ancak, çagdaş demokrasilerde pratigin bu ideal demokrasi anlayısına tam olarak uygun düstügünü iddia edebilmek pek mümkün görünmemektedir. Gerçekçi gözlemler, teori ile pratik arasında oldukça geniş bir mesafenin bulundugunu ortaya koymustur.84 

1.3.2. Diktatörlüklerde Seçmen Davranısı 

Otoriter rejimlerde ve diktatörlüklerde de demokrasilerden biraz farklı biçimde fakat muhakkak ki siyasal hayata katılma vardır. Siyasal fırsat yapısı yani 
siyasal otoritenin getirecegi sınırlama, zorlama ve tesvikler özellikle diktatörlüklerde siyasal davranış üzerinde rol oynayan belli baslı faktörlerden biridir. 
Bireye az da olsa siyasal iktidarı etkileyebilme olanakları tanınması ya da yönetimin belirli bir yöndeki siyasal davranısı özendirmesi ve ödüllendirmesi, siyasal davranısın en azından nicelik olarak artmasını saglar.85 

Çagımızda demokratik rejimler gibi diktatörlük sistemlerinde de geniş ölçüde halka dayanma iddiasında ve zorunluluğunda dır. 
Halk unsuru, her iki yönetim sisteminde de temel unsur haline gelmistir. Bu bakımdan, halkın siyasal hayatta etkin olması olayı ile bugün diktatörlük sistemlerinde de karsılasmaktayız. Üstelik bu olay yaygın ve yogun bir biçimde kendini gösterir. Ancak, demokratik devletlerde siyasal davranış ile, totaliter devletlerdeki siyasal davranış arasında önemli farklar bulunmaktadır. Her seyden önce, bu ikisi arasında bir temel nitelik ve stil farkı bulundugunu belirtmek gerekir. Demokrasilerde siyasal davranısın kisisel düzeyde veya çesitli sosyal grupların siyasal dengede temsil edilmesi çerçevesinde kendini göstermesine karsılık, diktatör rejimlerde siyasal davranış toplumsal ölçüde kitlelerin seferber edilmesi aracı olarak ortaya çıkar.86 

Yöneticiler kadrosu tarafından güdümlü olarak düzenlenen bu kitle seferberliginin baslıca amacı, ideoloji yayma ve ideolojik destek saglamaktır. 
Rejim, resmi ideolojinin kitlelere benimsetilmesi ve onlar tarafından desteklenmesi ölçüsünde yeni bir toplum düzeni yaratabilme hedefine ulasacaktır. 
Demokrasilerde asagıda da görecegimiz üzere, tüm bu siyasal davranış düzeyleri arasında yogunluk bakımından bir kademelenme, bir hiyerarsiden söz etmek 
mümkündür. En alt kademede gazete, dergi, radyo ve televizyon yolu ile siyasal olayları izleme dinleyici olarak mitinglere katılma, özel temaslarda siyasal konuları tartısma gibi faaliyetler yer alır. Bunlar, bir deyime göre, seyirci faaliyeti olarak nitelendirilebilir. Bu kategoriye giren insanlar, bir nevi siyasal haber tüketicisi siyasal sahnenin seyircisidirler. Bunun daha ötesinde, orta kademede, siyasal olaylar ve sorunlar karsısında eyleme geçme söz konusu olur. 
(Gazetelerde yazı yazmak, radyolarda ve mitinglerde konusmak, siyasal liderlerle görüserek onları etkilemeye çalısmak, bir partiye veya adaya para yardımında bulunmak gibi.) Nihayet, siyasal davranısın en ileri kademesi; dogrudan dogruya olayların içine karısarak ve aktif rol alarak girisilen faaliyetleri kapsar. 
Bir siyasal partide aktif üye olmak veya yöneticilik görevi yapmak, seçimli kamu görevlerinde bulunmak buralara adaylıgını koymak, seçim kampanyalarında fiilen çalısmak gibi faaliyetler bu kategori içinde sayılabilir. Ayrıca siyasal davranış yollarından biri olan seçimlerin totaliter sistemlerde önemli bir fonksiyonu oldugunu söylemek mümkün degildir.87 

Her iki sistemde siyasal davranış modelleri bakımından baska bir önemli fark da, demokratik rejimlerde halkın siyasal karar alma sürecine katılmasıdır. 
Kapani’ye göre, yönetilenlerin bu alandaki faaliyetleri, yöneticiler tarafından alınacak kararları etkileme amacına yönelmistir. Diktatörlüklerde siyasal davranısın baslıca fonksiyonu ise, yöneticilerin kararlarını etkilemek degil, parti politikasının yürütülmesinde halkın aktif bir rol oynamasını saglamaktır. 

Baska deyisle, halk kitleleri kararların alınmasına degil, alınmış olan kararların yürütülmesine katılırlar.88 

DİPNOTLAR;


1 Deniz Baykal, Siyasal Katılma:Bir Davranış İncelemesi, AÜHF Yayınları, No: 302, Ankara:1970, ss. 52-53.
2 Gürgün SAY, Siyasal Değişimde Kadın Boyutu, İstanbul: Kurtuluş Matbaası, Kasım 1998, s. 99. 
3 Erdoğan YILDIRIM, Türkiye’de Siyaset Süreci ve Profesyonel Siyasette Benliğin Kurulması: SHP Örneği, Ankara: Ark Yayınları, I.Baskı, Şubat 1995, s. 142.
4 Münire ERDEN ve Yasemin AKMAN, Eğitim Psikolojisi, Ankara: Arkadaş Yayınevi, 1997, s. 123.
5 Mehmet YÜKSEL, Sosyoloji, Ankara: Hatiboğlu Yayınevi, 1997, s. 160. 
6 Zeki ARSLANTÜRK ve Tayfun AMMAN, Sosyoloji, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları:166, 1999, s.136.
7 Enver ÖZKALP, Sosyolojiye Giriş, Eskişehir: 11. Baskı, T.C. Anadolu Üniversitesi Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları:140, 2001, s. 203.
8 Birsen GÖKÇE, Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve Toplumsal Kurumlar, Ankara: Savaş Yayınevi, Ekim 1996, ss. 109-110. 
9 Bülent DAVER, Siyaset Bilimine Giriş, Ankara: Siyasal Kitabevi, 1983, s. 203.
10 Tuncer KARAMUSTAFAOĞLU, Seçme Hakkının Demokratik İlkeleri, Ankara: A.Ü.H.F. Yayınları, 1970, s. 203.
11 Esat ÇAM, Siyaset Bilimine Giriş, İstanbul: Der Yayınları, 1984, s. 283.
12 Norman H. NİE, Sidney VERBA ve Philip CONVERSE, Çeviren: İlter TURAN ve Tuncer KARAMUSTAFAOĞLU, Siyasal Katılma, Kamuoyu ve Oy Verme Davranışı, 
    Ankara: 1989, s. 1. 
13 Kemal GÖRMEZ, Kent ve Siyaset, Ankara: Gazi Kitabevi, 1997, s. 35.
14 Ergun ÖZBUDUN, Türkiye’de Sosyal Değişme ve Siyasal Katılma, Ankara: A.Ü.H.F. Yayınları, 1975, s. 4.
15 GÖRMEZ, a.g.e., s.35.
16 M. Akif ÇUKURÇAYIR, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Ankara: Yargı Yayınevi, 2000, s. 32.
17 Münci KAPANİ, Politika Bilimine Giriş, Ankara: A.Ü.H.F. Yayınları, 1975, s. 98. 
18 DAVER, a.g.e., s. 203. 
19 Yüksel GÜLMEN, Türk Seçmen Davranısı, İstanbul: İ.Ü.İ.F., 1979, s. 18. 
20 Birkan UYSAL, Siyasal Katılma ve Katılma Davranısına Ailenin Etkileri, Ankara: TODAİE, Yayın No:209, 1984, ss. 174-175. 
21 GÜLMEN, a.g.e., s.14. 
22 Türker ALKAN, Siyasal Ahlak ve Ahlaksızlık, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1.Baskı, Ekim 1993, s. 115. 
23 Dogu PERİNÇEK, Anayasa ve Partiler Rejimi, İstanbul: Kaynak Yayınları, 3. Baskı, Kasım 1985, s. 98. 
24 TBMM Kütüphane ve Dökümantasyon Müdürlügü, Seçim, Seçim Sistemleri ve Türkiye’de Uygulaması, Ankara: TBMM Basımevi, 1982, ss. 18-21. 
25 Cem EROGLU, Devlet Yönetimine Katılma Hakkı, Ankara: İmge Yayınevi, 1991, s. 208. 
26 EROGLU, a.g.e., s. 207. 
27 Ersin KALAYCIOGLU, Siyasal Katılmanın Kosullarına Genel Bir Bakıs: Türkiye Örnegi,Türkiye’de Siyaset, Süreklilik ve Degisim, istanbul: 
Ersin KALAYCIOGLU ve Ali Yazar SARIBAY (Yay.), Der Yayınları, s. 536. 
28 Ayse Güneş AYATA, “İdeolojik Kutuplasma ve Demokratiklesme: Türkiye ve Yunanistan Arasında Bir Siyasal Davranış 
Karsılastırması”, Amme İdaresi Dergisi, Sayı:1, Cilt:24, Mart 1991, s. 32. 
29 W. G. RUNCİMAN, Toplumsal Bilim ve Siyaset Kuramı, Teori Yayınları, Çeviren: Erol MUTLU, Aralık 1986, s. 66. 
30 Ahmet N. YÜCEKÖK, Siyasetin Toplumsal Tabanı, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları, No:565, 1987, ss. 18-19 
31 YÜCEKÖK, a.g.e., s. 19. 
32 GÜLMEN, a.g.e., s.18. 
33 Fuad ALESKEROV, Hasan ERSEL ve Yavuz SABUNCU, Seçimden Koalisyona Siyasal Karar Alma, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1.Baskı, Nisan 1999, s. 49. 
34 UYSAL, a.g.e., s. 39. 
35 TURAN, a.g.e., s. 75. 
36 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., s. 75. 
37 Ersin KALAYCIOGLU, Karsılastırmalı Siyasal Katılma, İstanbul: İ.Ü. Yayını, No:3160, 1983, ss. 18-19. 
38 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi..., s. 421. 
39 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., ss.76-77. 
40 KISLALI, a.g.e., s. 186. 
41 Ahmet Taner KISLALI, Siyaset Bilimi, 5. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi, 1994, ss. 157-164. 
42 Ahmet N. YÜCEKÖK, Siyasetin Toplumsal Tabanı, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları, No:565, 1987, s. 28. 
43 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., s. 78. 
44 YÜCEKÖK,a.g.e.,s.28. 
45 KISLALI,Siyasal Çatısma.....,s.186. 
46 a.g.e., s. 186. 
47 YÜCEKÖK,a.g.e.,s.28. 
48 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi...,s. 422. 
49 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., ss. 78-79. 
50 a.g.e., s.79. 
51 Rusen KELES, Kentlesme Politikası, Ankara: İmge Kitabevi, 1997, s. 19. 
52 Yücel GÜRSEL, Demokratiklesme Sürecinde Kent ve İnsan,İstanbul:E Yayınları, 1990, s. 17. 
53 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., s. 80. 
54 Zerrin Toprak KARAMAN, Kent Yönetimi ve Politikası, İzmir:1998, s. 7. 
55 KISLALI, Siyasal Çatısma..., s. 187. 
56 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi..., s. 421. 
57 KISLALI, Siyaset Bilimi....., s. 61. 
58 KISLALI, Siyasal Çatısma..., ss. 187-188. 
59 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., s. 84. 
60 KISLALI, Siyasal Çatısma..., s. 187. 
61 TURAN, a.g.e., s. 78. 
62 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., s. 88. 
63 KISLALI, Siyasal Çatısma..., s. 187. 
64 Deniz BAYKAL, Siyasal Katılma: Bir Davranısncelemesi, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları, No:305, 1970, s. 39. 
65 ÇUKURÇAYIR, a.g.e., ss. 88-89. 
66 TURAN, a.g.e., s. 78. 
67 Mustafa E. ERKAL, Sosyoloji, İstanbul: Der Yayınevi, 1995, s. 92. 
68 KISLALI, Siyasal Çatısma..., ss. 186-187. 
69 TURAN, a.g.e., ss. 78-79. 
70 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi..., s. 422. 
71 KISLALI, Siyasal Çatısma..., s. 188. 
72 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi..., s. 422. 
73 KISLALI, Siyasal Çatısma..., s. 188. 
74 TURAN, a.g.e., s. 85. 
75 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi..., ss. 422-423. 
76 TURAN, a.g.e., s. 85. 
77 Metin İSÇİ, Sosyal Yapı ve Sosyal Degisme, İstanbul: Der Yayınları, 2000, ss. 146-147. 
78 Turan, a.g.e., ss. 88-89. 
79 Kıslalı, Siyasal Çatısma....., s. 188. 
80 TURAN, a.g.e., s.89. 
81 Sosyal Bilimler Ansiklopedisi...., s. 423. 
82 DAVER, a.g.e., s. 213. 
83 UYSAL, a.g.e., s. 113. 
84 Münci KAPAN, Politika Bilimine Giris, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1997, s. 103. 
85 Esat ÖZ, Otoriterizm ve Siyaset, Ankara: Yetkin Yayınları, 1996, s. 32. 
86 A.g.e., s. 32 
87 Öz, a.g.e., ss. 32-33 
88 KAPANİ, a.g.e., ss. 105-106. 


5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder