23 Aralık 2020 Çarşamba

ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖKERSE

ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖKERSE



Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN 
28.08.2013 

Baharın başlangıç gününde başlayan çözüm süreci sonbahara yaklaştıkça çözümsüzlük sürecine doğru mu gidiyor? Susan silahlar yeniden patlayacak mı? Daha önceleri olağan hale gelen gözaltı ve tutuklama dalgaları yeniden başlayacak mı? Bu sorulara cevap vermeden önce çözüm sürecinin çözümsüzlük sürecine dönüşünün ne Kürt tarafına ne de Türk tarafına bir yararı vardır. Daha önce silahlı güçler arasında yaşanan çatışmaların yaygınlaşarak bir iç savaşa dönüşebileceği tehlikesi vardır. Bu da Suriye'de olduğu gibi Türkiye'yi küresel/bölgesel yabancı güçlerin müdahale alanı haline getirebilir. Bu nedenle mecliste bulunan AKP, CHP, MHP ve BDP gruplarına tarihi bir görev düşmektedir. Bu sorun sadece iktidar partisinin ve PKK'nin sırtına yüklenecek bir sorun değildir. Bu partiler ortak bir siyasi tavır geliştirerek ne olursa olsun çözüm sürecinin amacına ulaşması için elinden geleni yapmalıdırlar. Yerel seçimler yaklaşıyorlar diye oy kaybetme / kazanma sevdasından vazgeçmeliler.

Göründüğü kadarıyla çözüm sürecini sürdürme konusunda en kararlı kişi Öcalan'dır. Zor koşullarda olmasına rağmen süreci ayakta tutabilmek için elinden geleni yapmıştır. Ancak onun da çözüm gücü olabilmesinin sınırları vardır. Bu sınırları aşabilecek güç hükümet ve başbakandadır. Ancak gelinen aşamada bu da yeterli değildir. Sorunun çözümü konusunda bakış açılarında da yakınlaşmalar olmalıdır. Kürt tarafı ile hükümetin çözümün nasıl olacağı konusunda bakış açıları birbirinden uzaktır. Ortak noktaların bulunup çözümün hızlı bir şekilde olması zorunludur. Bunun anahtarı başbakanın elindedir. 
Şu ana kadar göründüğü kadarıyla çözümsüzlüğün temel nedeni başbakanın kendisidir.

PKK'nin silahlı mücadeleyi bırakmata tereddüde bırakmıştır. 
Bu bakımdan KCK Eş Genel Başkanı Cemil Bayık'ın 1 Eylül uyarısı dikkate alınmalıdır. 1 Eylül'den sonra stratejik bir kararla demokratik siyaset kararından yine stratejik bir kararla silahlı mücadeleye dönüş olabilir.
Batı ittifakının Suriye'ye silahlı müdahale arifesinde çözüm sürecinin çözümsüzlüğe evrilmesi Türkiye'de yeni savaş cephelerine dahil edilmesini beraberinde getirebilir. Savaş cephesi haline gelen Türkiye'de güçlenecek olan demokratik siyaset yapı yerini askeri baskıcı bir yönetimin yolunu da açabilir. Bu nedenle genel demokratikleşme ile birlikte çözüm sürecinin devamında herkesin yararı olacaktır.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder