9 Haziran 2019 Pazar

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal., Mustafa Kemal, BÖLÜM 18

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal.,  Mustafa Kemal,   BÖLÜM 18


Talimnamenin bu sırada komutanlara önerdiği öncü birlik ileri kısımları, öncü ucuna kadar dayanabilir. Kuşkusuz buralarda dolaşmak komutanlar için 
tehlikesiz değildir. Sözgelimi; yanlarda keşif kolları arasındaki çarpışmalardan, muharebeye tutuşmuş olan uç bölüğünün muharebesinden; ve düşman eğer 
açılma ve yayılmada erken davranmışsa, düşman topçusunun ateşlerinden varlığı pek değerli olan komutana ve emrindekilere bir iki kurşun isabet etmesi 
elbette olasılık dışı olamaz. Ancak bu değerli varlıktan beklenen yarar işte bu anda, bu şekliyle görevini yerine getirmekle ortaya çıkacağından ve tersi du-
rumda bu değeri sıfıra indireceğinden {bu sayede komutan kişisel gözlemlen ile... - madde 277) sözünü ettiğimiz tehlike hatıra bile getirilmeyecektir. 
Duraksamaya yer bırakmayan gerçeklerdendir ki, komutanların esenlik ve sağlığı, ancak muharebe üzerinde ciddi bilgi sahibi olarak ve üstlere yaraşır 
düzeyde söz geçirerek duruma hakim olmaları ve durumu denetim altına almaları için, önemli ve gereklidir. Şimdi artık keşfe giden bir subayın, 
düşmandan ateş yediği için ilerlemekte ve keşfi tamamlamakta başarısız olmasını; ve bunu da olanaksızlıklardan kaynaklanan ve özür dileyerek 
affettirilebilecek bir durum olarak göstermesinin ne derece kabul edilebilir olduğu düşünülmelidir. 

Komutanlar hakkında Piyade Talimnamesi’nin 279’uncu maddesi de burada belirtilmeye ve anılmaya layıktır: 

<İleri hatlarda bulunan komutanlar etkili düşman ateşi altında atlarından iner ve kaçınılmaz olduğu görülürse, olanakların elverdiği ölçüde doğal veya 
yapay siperlersen yararlanırlar... > 

Demek oluyor ki, rastlantıyla patlayan bir iki şarapnel veya tek tük gelen birkaç düşman mermisi üzerine komutanların attan inmesini, Talimname kabul 
etmiyor. Bunu ancak etkili düşman ateşi altında öneriyor. Doğal veya yapay siperlerden yararlanmayı da, durumun kaçınılmaz olduğunun görülmesi 
koşuluna bağlıyor. Öyle ya! Ere avcılık talim ve eğitiminde, en önemli kurallar olarak, önce etki yaratmanın, sonra gizlemenin düşünüleceğini öğretiyoruz. 
Bu maddeden anlaşıldığına göre, ancak kaçınılmaz durumlarda doğal ya da yapay siperlerden yararlanan bir komutan veya subayın askeri, düşmana tesirin 
gizlenmekten önce olduğunu öğrenebilecek ve yerinde uygulayabilecektir. 

Komutanların emrindekiler üzerinde sahip olmaları gereken söz geçirme ve etki derecesinin ve önemini gösteren şu maddeyi de gözden geçirelim: 

Piyade Talimnamesi - Madde 424: 

< Aralıksız takip uygulaması için tüm komutanların bütün kuvvetlerini harcaması gerekir. Çünkü zafer kazanmış asker bile muharebenin sıkıntılarıyla yorulmuş 
ve güçten düşmüş olacağından, muharebenin sonunda gerek büyük ve gerek küçük herkeste dinlenme ihtiyacı kendini hissettirir ve etkisini gösterir. 
Ancak komutanların kesin kararlılığı, kendi yorgunluğuna üstün gelerek, astlarını da beraberce ileri sürebilir. >

Yaygınlaşıp kök salmamıştır. Erlerin büyük bölümünün içinde bulunduğu açıkça görülen cahillik ve beceriksizliğin bundaki etkisi görmezden gelmemese de, 
bilim ve eğitim ortamında yetişenlerin de çoğunun silah kuşanmış olarak düşman karşısında savaş ve dövüş işlerine girişmekten çok, daha geride ve 
tehlikeden arınmış, daha rahat bir durumu talep ve tercih ettikleri büyük bir üzüntüyle görülmüştür. 

Anlaşılıyor ki, milli ve düşünsel eğitimimizde vatan fedakârlığı, vatan aşkı ve sevgisi ve bu uğurda her şeyin unutulması zorunluluğu gibi yüce duygular, 
isteklerimizin hedefi olma düzeyine yükselememiş- tir. Oy:a okumayan ve bilmeyenler okumadıkları ve bilmedikleri için vatan sevgisinden yoksun, bunun 
eğitimini almış olanlar da vatanın gereksinimlerine yaraşır şekilde çalışmaktan kaçınıp eğilimleri huzur ve rahattan yana olursa, bu vatanı kimlerin yaşatacağı 
ve bu vatanda yaşamak ve buna sahip olmak hakkının ne yüzle iddia edileceği iyice düşünülmelidir. 

Resimli Şehbal dergisinin 90. sayısında özgeçmişinin ve çalışmalarının yazıldığı Sofya Güzel Sanatlar Okulu Müdürü ressam Mitof makalesini ülkemizin aydınları elbette okumuşlardır. Mitof, fırçasıyla Bulgarlıkta milli uyanışın başlaması ve doğuşu için geceli gündüzlü çalışmaktayken, ülkesinin düşman saldırısına uğradığı 1859 Sırp - Bulgar Savaşı çıkar çıkmaz fırçayı bırakarak silahına sarılmış ve bir de cesaret madalyasıyla onurlandırılmıştı. Son savaşta ise yaşlandığından kendisi savaşa katılamamış ise de, Paris Güzel Sanatlar Akademisi ile Mühendis Okulu’nda öğrenim gören iki oğlunu göndermiştir. 

Balkan Savaşı’nda Selanik üzerine yürüyen Bulgar kuvvetinin süvari subayları arasında, Bulgaristan’ın Paris’teki büyükelçisi yedeksu- bay olarak görev yapmıştı. 

Bu savaşta ordunun önünde herkesten önce ulusun namusu adına at oynatan, kılıç sallayan, tüfek atan ve birçok kan akıtan Bulgar bilim ve kültür insanlarının 
çeşitlerini ve sayılarını, ülkemizin aynı sınıfa bağlı aydınlarından aynı görevi yerine getirenlerin sayısıyla karşılaştırılması, incelenmesi ve araştırılmasının 
çok önemli bir konu olması gerekir. 

Talimname ki, harekât kurallarıdır, savaş kanunudur. Bir bahane ile muharebe alanını terk edenleri korkaklık cezasıyla mahkûm ediyor. 

Demek ki, Talimname’ye göre korkaklık bir cezadır. Öyledir ya!.. Bir erkeğin, özellikle askerin korkak olması demek, kendisinin âdeta uygarlıktan yoksun olmasıyla eşdeğerdir. Çünkü, “Bu adam vatansızdır” demektir. Onun vatanı yoktur. Zira çocuklarından olduğunu iddia ettiği vatanı düşmanların çiğnediği gün o, anasının yardımına koşmamıştır. Ya da koşmuştur da, bu uğurda canla başla çalışmamıştır. Ve zorunlu görevini yapmamıştır. 

Dayanıklılığını kaybeden erlerin subaylarına bakmalarını Talimname öneriyor. O halde subayın dayanıklılığını kaybetmesi hiçbir durumda kabul edilemez. Hatta bu dayanıklılık o derece korunmalıdır ki, subayın yalnız kendisine yetmekle kalmayıp dayanıklılığa gereksinen erlere de geçmelidir. 

Artık muharebenin gerisinde işsiz duran ve bu meydanı bahane ile terk eden erler korkaklık cezasıyla mahkûm olursa, tam savaş olacağı zaman sağlık 
durumunun bozukluğundan söz ederek rapor almak veya bir başka hizmete talip görünmek veya bulunduğu bir başka işi uzatıp muharebeye yetişmekte 
gecikmek hangi ceza ile mahkûm olacaktır, bilemem. 

Erlerde cesaret, yoğun çalışma, soğukkanlılık, hızlı karar verme ve dayanıklılığını yitirdiğinde subayına bakma özelliklerini öğretmek ve artırmak 
için ikinci bölümü okuyalım. 

19. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder