9 Haziran 2019 Pazar

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal., Mustafa Kemal, BÖLÜM 2

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal.,  Mustafa Kemal,   BÖLÜM 2



Atatürk, 1893’te (Selanik) girdiği askerî mektebi 1905’te (İstanbul) kurmay-yüzbaşı rütbesini alarak bitirmişti. M. Kemal’in öğretim durumunu, Selanik’teki askerî ortaokul, Manastır’da lise (1899) İstanbul’da Harp Okulu (1902) ve Harp Akademisi olarak sıralamak mümkündür. O, bu suretle askerî bilgiler için, zamanının bütün normal öğretim kademelerini başarı ile atlamıştır. Kurmay [Erkânı-harp] sınıflarındaki okuma devresi kendisine yüksek öğretimin en ileri bilgi ve görgülerini kazandırmıştır. Bunu her vesile ile kendisi daima hatırlardı. O, kurmay sınıflarında iken memleketin siyasî durumu ile ilgilenmiş, istibdada karşı hür fikirler yayan gizli neşriyatı okuması ve ar- kadaşlariyle konuşmaları 
sayesinde, daha o zamandan memleketin siyasî mukadderatı için meşgul olmıya başlamıştır. O yıllarda Harp Akademisi’ne ayrılan az sayıda genç subay talebeler, binlerce Harp Okulu gençlerine hitabeden hür fikirleri yaymak için çeşitli vasıtalardan faydalanmışlardı. Bu arada tertip ettikleri gizli gazetelerin yazıları bizzat M. Kemal’in kaleminden çıkmıştır. M. Kemal okuma devrelerinde anlayışlı, zeki ve çalışkan, hattâ bazen fazla atılgan bir talebe olarak hocalarının takdirini kazanmış ve dikkat nazarlarını çekmiştir. 

Aynı zamanda M. Kemal, öğretim devresinin her kısmında yazı yazmıya ve hattâ Manastır’daki okulda iken edebiyat ve şiire merak sarmış ve hitabet tecrübeleri için hiçbir fırsatı kaçırmamıştır. Ders kitaplarından gayri ne bulursa okumuş, Harp Akademisi’nde ve devlet merkezindeki müşahedeleri onda derin izler bırakacak kadar kuvvetli olmuştur. Bu tahsil çağından sonra 1905’ten 1908’e kadar M. Kemal Suriye’de ve Makedonya’da vazife görmüştür. 

Bu yıllarda M. Kemal, bir taraftan meslekî bilgilerini tatbikî sahada ilerletirken, bir taraftan da memleket idaresi için İkinci Meşrutiyet’in ilanından önceki siyasî faaliyetlere katılmıştı. Bu maksatla Şam’da kurduğu (Ekim 1906) Vatan ve Hürriyet adı altındaki siyasî cemiyetin faaliyetini Makedonya’ya intikal ettirmiş [aktarmış] bulunuyordu. 

İkinci Meşrutiyet’ten önce Makedonya ve bilhassa Selânik, her bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun en faal merkezlerinden biridir. Siyasi fikirler orada teşkilâtlanmış ve olgunlaşmış, askerî birliklerin önemli kısımları orada toplanmıştır. Askerî ve sivil aydınlar zümresinin büyük faaliyeti bu bölgede merkezileşmiştir. 

1907 yılında M. Kemal, kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesiyle Makedonya Üçüncü Ordu Müfettişliği’nde vazifelidir. Aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gizli çalışmalarında yer almaktadır. 

Makedonya’da (23 Temmuz 1908) Hürriyet ilân edilince, Osmanlı İmparatorluğu’nda İkinci Meşrutiyet devri açılmıştır. 

M. Kemal bu inkılâptan sonra ordu mensuplarının günlük politika konularıyla meşgul olmasını istememektedir. 

İktidarı ele alan ve siyasî bir parti olarak iş başına geçen İttihat ve TerakkiM. Kemal, ordunun ıslâhını istediği gibi, talim ve terbiye için gerekli çalışmaların yapılmasına çok önem vermekteydi. 
Meşrutiyet’in ilânından sonra, M. Kemal bütün dikkat ve ilgisini askerî çalışmalar üzerinde toplamıştır. O, subayların yeni esaslara göre mesleki bilgilerini arttırmak için yayın yapılmasını lüzumlu addediyordu. 

Selânik’te Üçüncü Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı’nda iken (1909) bu işlere daha çok vakit ayırmıştır. Osmanlı ordusunun Alman usulüne göre ıslâhat hareketini zarûri bulmakla beraber, yine de kendi askerî hayatımızdan alınmış tecrübelerin bu işte rol oynamasını istemektedir. 

M. Kemal imzasıyla 1908-1918 yılları arasında küçük broşürler halinde yayınlanmış kitapların tarih sıralarına göre isimleri şunlardır: 

1) Takımın Muharebe Talimi. General Litzman’dan tercüme, Selânik, 10 Şubat 1324 (64 sayfa) 
2) Cumalı Ordugâhı: Süvari, Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları, Selânik, 1325 (41 sayfa) 
3) Beşinci Kolordu Erkânı-Harbiye Tabiye ve Tatbikat Seyahati, Selânik, 1327 (40 sayfa) 
4) Bölüğün Muharebe Talimi, General Litzman’dan tercüme, İstanbul, 1328 (74 sayfa) 
5) Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, İstanbul, 1334 (32 sahife). 


Atatürk’ün bu küçük broşürlerini üç kısma ayırmak lâzımdır. Birincisi iki kitap halinde olan General Litzman’dan tercümelerdir. Diğer ikisi askerî tatbikat esnasında tutulan notların krokiler ilâvesiyle kitap haline getirilmesidir. 

Zâbit ve Kumandan ile Hasbihal ise arkadaşı M. Nuri’nin (Conker) Zâbit ve Kumandan adlı eserini okuduktan sonra onunla ‘hasbihal’ şeklinde cevabıdır. [...] Sofya’da Ataşemiliter iken Mayıs 1330’da [1914] yazdığı bu kitap diğerlerinden tamamen farklı bir karakterdedir. 

Arkadaşı Binbaşı M. Nuri’nin (Conker) Zâbit ve Kumandan adlı kitabını okuduktan sonra kaleme aldığı bu yazılarda, M. Kemal hakikaten başlığında da belirttiği gibi bu dertleşmede, bir hasbihal havasını vermektedir. 

Kitabın tanıtılmasına geçmeden önce bu yazıları yazmıya kendisini sevk eden M. Nuri Conker’den biraz bilgi vereyim. Esasen bence Atatürk’ün Hasbihal’ini okumadan evvel Zâbit ve Kumandan kitabını okumak lazımdır. Bu kitabın baş kısmında M. Nuri Conker’in hal tercümesi okunacaktır. Ancak burada Nuri Conker’in Atatürk’le olan arkadaşlık derecesine işaret etmek isterim. 

11.1.1937’de vefat eden Nuri Conker için Atatürk bana hitaben Cenevre’ye 16.1.1937’de yazdığı mektupta aynen şöyle demektedir : 

“Hatay üzüntüsüne Conker’in ölümü acısı karıştı; bu acının açtığı yaranın derinliğini tahmin edersin.” 

Atatürk hakikaten Nuri Conker’i çok severdi. Onunla şakalaşmaları, konuşmaları en samimî bir hava içinde geçer ve birbirlerine senli benli hitap ederlerdi. Bunun sebeplerini şöylece sıralamak mümkündür. Bir kere M. Kemal, Selânik’te mahalle arkadaşı, sonra Askerî Rüştiye’de, Manastır İdadisi’nde, İstanbul Harbiye Mektebi’nde, Harp Akademisi’nde mektep arkadaşlığı etmiş olduğu Nuri Conker ile hayatta da hemen daima aynı yerlerde vazife görmüşlerdir. Bunlar sırasıyla şöyledir: Selânik’te Üçüncü Ordu’da, Hareket Ordusu’nda, Arnavutluk Harekâtı’nda, Afrika’da Trablusgarp ve Bingazi muharebelerinde, Çanakkale Anafartalar ve Conkbayırı muharebelerinde, doğuda Muş Cephesi’nde, İstiklâl 
Harbi’nde ve inkılâplar devrinde; 1937’de Nuri Conker ölünciye kadar hemen ekseri zamanlar beraber bulunmuşlardır. Atatürk onun arkadaşlığını daima aramış ve birbirlerine karşılıklı vefalı dost olmuşlardır. 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder