10 Aralık 2017 Pazar

ORSAM SU SÖYLEŞİLERİ 2012 / ORSAM WATER INTERVIEWS 2012 BÖLÜM 1

ORSAM SU SÖYLEŞİLERİ 2012 / ORSAM WATER INTERVIEWS 2012 BÖLÜM 1


Hazırlayanlar: 
Dr. Tuğba Evrim Maden 
Dr. Seyfi Kılıç 
ORSAM 

ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ CEYDA ALPAY: “BLACK SEA BOX PROJESİ KARADENİZ’DEKİ ÇEVRE SORUNLARINA DİKKAT ÇEKMEDE BAŞARILI OLDU” 

10 Ocak 2012 
* Bu röportaj, ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı Dr. Tuğba Evrim Maden tarafından Aralık 2011’de Ankara’da gerçekleştirilmiştir.

ORSAM Su Araştırmaları Programı, UNDP “Every Drops Matters” projesininde, Black Sea Box projesinin bölgesel yöneticisi Ceyda Alpay ile görüştü. 
Projeyi, sonuçlarını ve gelecek dönem çalışmalarını anlatan Alpay, Karadeniz’de kıyısı olan ülkelerde uygulanan Black Sea Box projesinin, UNDP’nin “Every 
Drop Matters” ana projesinin alt projelerinden biri olduğunu, bölgesel olan projenin başarısı nedeniyle küresel bir boyut kazandığını ve süresinin ve yayılımının genişletildiğini belirtti. 

ORSAM: Sayın Alpay, öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz? 

Ceyda ALPAY: 2009 yılından beri UNDP çatısı altında “Every Drops Matters” projesinde çalışıyorum. Projemiz Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Coca Cola işbirliğiyle beş sene önce “su ortaklığı projesi” olarak başladı. Bende bu projenin son bir senedir bölgesel yöneticiliğin yapıyorum. Boğaçhan Bey ise İsveç’ten küresel projemizin yöneticiliğini yapmakta. Bizim ilk olarak Coca 
Cola’yla başlattığımız proje bölgesel olarak başladı. Bunun içindeki ülkeler sırasıyla; Türkiye, Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Ermenistan, Hırvatistan ve Romanya’ydı. Projemizin başarısı kanıtlanınca küresel bir boyut aldı, dünyaya açılmayı hedefledik ve bu konuda da adımlar attık. Şu an bölgesel projemizin kapanış senesindeyiz. Aslında 2011 sonunda projenin bitmesi beklenmekteydi. Ama bu süreyi 2012 sonuna kadar uzattık. Rusya, Ukrayna ve Kazakistan’da tamamlanmamış birkaç projemiz kaldı. Onlar tamamlanınca proje kapanacak. 
Türkiye genelinde, Beypazarı’nda Yağmur suyu hasadı projesi, Saray’da içme suyu projesi ve Karadeniz’le ilgili olarak da “Black Sea Box” projelerimiz gerçekleşti. 

ORSAM: Bölgesel çalışmada ülkeler (Türkiye, Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Ermenistan, Hırvatistan ve Romanya) neye göre seçildi?

Ceyda ALPAY: Proje ortakları olan UNDP RBEC (Regional Bureau of Europe and CIS) ve Coca-Cola Avrasya ve Afrika grubunun kapsadığı ülkeleri ihtiyaçları doğrultusunda ve aynı zamanda örnek teşkil edecek şekilde kesiştirerek bu ülkelere karar verilmiştir. 

ORSAM: Herhangi bir yeterlilik ya da iklimsel, coğrafi bir özellik arandı mı? 

Ceyda ALPAY: Yeterlilik değil ama tabi ki sorun arandı. Ülkelerde belirlenen sorunlara göre projeler tasarlandı. Mesela sadece yağmur suyu hasadı uyguluyor olsaydık bunu her ülkede yapamazdık. Ama biz her ülkenin kendi iklimine, kendi bitki örtüsüne, coğrafi konumuna ve o ülkede gereksinim duyulan konulara göre projeler ürettik. Zaten o ülkelerdeki ofislerle direk çalıştığımız için, oradan 
gelen taleplere göre projeler belirlendi. 

ORSAM: “Black Sea Box” çalışmasını anlatabilir misiniz? 

Ceyda ALPAY: “Black Sea Box” öğretmenlere yönelik olarak hazırlanan ve sonuç olarak çocukların Karadeniz konusunda eğitilmesini amaçlanan bir eğitim kutusu. Bu eğitim kiti hazırlanırken WWF’yle, Karadeniz Komisyonu’yla, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ve Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’yla beraber çalıştık. Amacımız Karadeniz’deki problemlere dikkat çekmek, nasıl önleyebileceğimizi bulmak ve bunları çocuklara erken yaşta aşılamaktı. Bunun için eğitim kiti içinde çocuklara “el kitapçığı/handbook” hazırladık. El kitapçıkları, beş konu başlığı içeriyor. Konu başlıklarının altında detaylı diyebileceğim düzeyde anlatımlar var. Önce “Karadeniz’in hidrolojik özellikleri, ekolojik özellikleri, Karadeniz’in önemi, Karadeniz’deki türler” anlatılıyor. Daha sonra “Karadeniz’i neden korumalıyız? Karadeniz’i tehdit eden sorunlar nedenler ve biz bunlar için neler yapabiliriz?” sorularına cevaplar verilerek bitiriliyor. 

Buradaki sistem öğretmenlerin konuları kendilerinin okuyup, sentezleyip, öğrencilerin anlayabileceği şekle getirmelerine dayanıyor. Her ünitenin sonunda yaklaşık on adet oyun var. Bu oyunlar interaktif oyunlar. Kitapçıklardan sayfalar çocuklara dağıtılıyor ve çocuklar her oyunda Karadeniz’le ilgili bir şeyler öğreniyorlar. Bunun için “eğiticilerin eğitimi” yöntemini izledik. Karadeniz’e kıyısı olan tüm illerden öğretmenleri topladık ve öğretmenlere Karadeniz Eğitim Kutusu’nu anlattık. İçindeki oyunları beraber oynadık. 

Her okuldan 1-2 öğretmen geldi ve her öğretmene 1-2 kutu verildi. Onlarda bu kutuyu dönüşümlü olarak sınıflarda kullanıyorlar. Kutu ilköğretim öğrencileri için hazırlandı. İçinde kitapçığın haricinde oyun kartları ve iki poster var. 2009 yılında Türkiye ayağını başlattık ve bu senenin sonunda Karadeniz kıyısındaki tüm illerde uygulanmış olacak. Yaklaşık 950 öğretmene ulaştık. 2011 yılının başında ise Rusya ve Ukrayna’da “Black Sea Box” projesini başlattık. Şu an kutu Türkçe, İngilizce (dillerden birbirine çevirebilmek için), Rusça ve Ukraynacaya çevrildi. Daha sonra Gürcistan, Bulgaristan başta olmak üzere Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerde bu proje yapılacak. 

ORSAM: Kitap hazırlanırken nelere odaklanıldı? 
Karadeniz’in deniz olarak kirliliği mi ana konuydu? Yoksa Karadeniz’e boşalan nehirlerin kirliliğine de değinildi mi? 

Ceyda ALPAY: Nehirlerin kirliliğine kısaca değinildi. Bunun dışında Karadeniz’in atıklar tarafından kirletilmesi, bilinçsiz avlanma, dışarıdan yabancı türlerin gelişi, diğer denizlerden gelen balast suyuna kadar çeşitli konular anlatılıyor. 

2012’de Kore’de Expo 2012 düzenlenecek. Expo 2012’de “Ocean and Coast Best Practice Areas” konulu bir bölüm olacak. Bunun için tüm dünya projeleri arasından 12 tane best practice proje seçtiler ve “Black Sea Box”’ da seçilen projelerden biri oldu. Bize bir stant ayrıldı ve tüm dünyaya “Black Sea Box”’ı tanıtma şansını yakalamış olduk. Orada projemizi anlatacağız, sunumlar yapacağız, çocuklara oyunları oynatacağız. Katılımın çok yüksek olması bekleniyor. Özellikle genç katılımcıların gelmesi umuluyor. 

ORSAM: Genellikle projeler önce çocuk odaklı başlıyor. Projeniz kapsamında UNICEF gibi kuruluşlarla bağlantınız var mı? 

Ceyda ALPAY: UNICEF, iki kurum sürekli iletişim halinde olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’na ulaşmamıza yardımcı oldu. 

ORSAM: Projenin bitiminin 2012’ye kadar uzadığını söylediniz. 2012 son tarih mi? Yoksa daha da uzama ihtimali var mı? 

Ceyda ALPAY: Türkiye kısmı dağıtımı bitirdiğimiz için sonuçlandı. 2012 yılının sonunda Rusya ve Ukrayna dağıtımı da bitecek. Sonra Bulgaristan ve Gürcistan başlayacak. 

ORSAM: Bundan sonraki projeleriniz neler? 

Ceyda ALPAY: Bu “Every Drops Matters” alt projelerinden biri idi zaten. “Every Drops Matters” olarak 35 ülkede devam ediyoruz. 
Ülke sayısının daha da artması bekleniyor. Yine her ülkenin kendi özelliklerine göre su alanında projelerimiz devam edecek. 

ORSAM: Bu 35 ülkede hiç Ortadoğu ülkesi var mı? 

Ceyda ALPAY: Evet, var. Lübnan, Ürdün, Bahreyn, Filistin ve Birleşik Arap Emirliklerinde projelerimiz var. Geçen sene projenin 
küresel hale geldiğini bildirmek için İstanbul’da çalıştay düzenledik. Çalıştay’a projeye dahil etmeyi planladığımız ülkelerdeki 
yetkili kişileri çağırdık. Karşılığında da ülkelerinde yapılması gerekli proje önerilerini aldık. Talepler doğrultusunda her ülkeden 
mutlaka bir proje değerlendirdik. 

ORSAM: Karadeniz’de tatlı su kaynaklarının kullanımıyla ilgili bir çalışma yapıldı mı? 

Ceyda ALPAY: Hayır. 

ORSAM: Orada su kıtlığı değil su bolluğu var. Belki su kalitesiyle ya da yönetimiyle ilgili bir proje yapılabilir. Ama şu an öncelikli bir konu değil galiba. 

Ceyda ALPAY: Aslında Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler hala bizim ilgi alanımızda. Şu an daha çok “Every Drops Matters” projeleri yapıyoruz. 
Yani daha çok çocukların ve kadınların dahil olabileceği bilinçlenmeyi arttırmaya yönelik projeler. Su kaynaklarının kullanımına dair bazı projelerimiz oldu. Örneğin Beypazarı’ndaki yağmur suyu hasadı projesini bu kapsama dahil edebiliriz. Türkiye’den gelen yeni projemizde yağmur suyu hasadı projesidir. 

Bu projede Ege Derneği’yle beraber çalışıyoruz. 

ORSAM: Yağmur hasadı projelerinde bazen asit yağmuru ya da temiz olmayan yağmur suyu problemiyle karşılaştığınızda ne 
yapıyorsunuz? Bir arıtmadan geçiyor mu? 

Ceyda ALPAY: 
Beypazarı’ndaki projemizde çok basit bir kum-çakıl filtresinden geçiyor. Zaten ilk pilotu kurduğumuz anda yağmur suyu test ediliyor. Başarısız bulunduğu takdirde uygulamayı yapmıyoruz. 

ORSAM: Yani çok ciddi bir arıtma gerektiriyorsa hiçbir şekilde uygulamaya yapılmıyor. 

Ceyda ALPAY: Tabi. Çünkü böyle bir durumda muhtemelen diğer sistemlerden daha pahalıya gelir.

ORSAM: Eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Ceyda ALPAY: Projelerimizin örnek alınmasını istiyoruz. Bu nedenle Expo 2012’de gerekli özeni göstereceğiz ve Expo 2012 sonrası daha çok ses getireceğine inanıyoruz. 

ORSAM: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.


***

M. ARİF DEMİRER: “TÜRKİYE’NİN ACI SU POTANSİYELİ ALTERNATİF BİR KAYNAK OLABİLİR” 

24 Ocak 2012 
* Bu röportaj ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı Dr. Tuğba Evrim Maden tarafından 9 Ocak 2012 tarihinde ORSAM, Ankara’da yapılmıştır.

ORSAM Su Araştırmaları Programı, May-Su A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Arif Demirer ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide, 
“acı su arıtımı” tekniğinin kullanıldığı ve TÜBİTAK projesi haline de gelmiş olan “Ekinambarı” projesi ele alındı. Mehmet Arif Demirer, 
tuzsuzlaştırılan acı suyun sulama, içme ve sanayi amacıyla kullanılabildiğini ve arıtmadan geriye kalan yoğunsuyun da değerlendirilerek 
çevreye hiçbir atık bırakılmadığını anlattı. Demirer, Türkiye’de acı suyun daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, bu 
potansiyelin Türkiye için alternatif bir kaynak olabileceğini söyledi. 

ORSAM: Sayın Demirer kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz? 

Mehmet Arif DEMİRER: 1961 yılında Cambridge Üniversitesi, Makine Mühendisliğini bitirdim. Aynı konuda 1964 yılında yüksek lisans yaptım ve yüksek mühendis unvanını aldım. 

Bugüne kadar görev aldığım kurumlar ve yaptığım işler sırasıyla; 

1966-1972 Mersin Leyland Kamyon fabrikası müdürlüğü, 
1975-1995 Avusturya’nın Steyr Daimler Puch A.G. firmasının traktör biriminin Türkiye temsilciliği ve Adapazarı Zirai Donatım tesislerinde 55 bin Steyr traktörünün yapımı, yeni modellerin geliştirilmesi, satış sonrası teknik hizmetlerin koordinatörlüğü, 
1996-2011, ALİNA ltd. şti. ile membranlı su tuzsuzlaştırma teknolojilerinin önce araştırılması, çeşitli büyüklüklerde Ters Ozmos cihazlarının ithalatı ve pazarlanmasında ve 

DSİ Genel Müdürlüğü’nden 7 Eylül 2007 tarihinde Ekinanbarı tuzlu (acı) kaynak suyunun tahsisinin alınması, 2007- 2011 MAY-SU A:Ş.’nin kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanlığı, 2009-2011 Ekinanbarı kaynak sauna ilişkin 7090218 sayılı TÜBİTAK Ar-Ge Projesinin Proje yürütücülüğüdür. 

ORSAM: “Acı Su” nedir? Ülkemizde yaygın bir su kaynağı mıdır? 
Mehmet Arif DEMİRER: Acı su, çözünmüş katı madde (Total Dissolved Solids - TDS) 500-20 000 mg/lt olan, deniz suyuna kıyasla az tuzlu sulardır. İngilizcesi “Brackish Water”dır. Bu sular ya kuyu açarak ve enerji tüketerek yeraltından çıkarılır ya da Ekinambarı örneğinde olduğu gibi kendi enerjisi ile de yeraltından çıkan kaynak sularıdır. Muğla il sınırları için bilinen acı su Kaynakları şöyledir: 
- Ekinanbarı (Milas) Debi: 4 000 lt/sn, TDS: 8 000 mg/lt, Denizsuyu bileşimi 
- Savran (Milas) Debi: 4 000 lt/sn, TDS: 12 500 mg/lt, sülfat içeriği çok yüksek % 35
- Akyaka (Muğla) Debi: 7 000 lt/sn, TDS: 3 000 mg/lt 
- Ören (Gökova) Debi: 1 000 lt/sn, TDS: 5 000 mg/lt 

Bu suların tümü en çok 2 kwst/ton (ürünsuyu tonu) tüketerek içme-kullanma-sulama suyuna dönüştürülebilir. Yatırım amortismanı dışında 
elektrik dahil tüm maliyet girdileri toplam 1 TL/ton mertebesindedir. Yatırımı ise 12 aylık tüketimde yaklaşık 20 krş/ton. DSİ Genel 
Müdürlüğü’nün ülke genelinde bir acı su envanter çalışması bulunduğunu sanıyorum. 

Yeraltı ları Daire Başkanlığından öğrenilebilir. ORSAM: “Acı su” kullanılabilir mi? Kullanım alanları nerelerdir? 

Mehmet Arif DEMİRER: 

Tuzsuzlaştırılmak koşulu ile acı sular, içme-kullanma-sulama suyu olarak kullanılabilir. Tuzsuzlaştırma işleminden sonra elde kalan yoğunsuyun deşarjı 
bir sorun oluşturabilir. 

ORSAM: Acı su arıtımı ile ilgili sizin projeniz nedir? Nerelerde uygulanıyor? 

Mehmet Arif DEMİRER: MAY-SU A.Ş. Projesi, Ekinambarı kaynak suyunun tuzsuzlaştırılarak milli ekonomiye kazandırılmasına yöneliktir. 

ORSAM: TÜBİTAK ile işbirliğinizi anlatabilir misiniz? Ayrıca, Acı su arıtımından sertlik, Ph bakımından kalite özellikleri nedir? 

Mehmet Arif DEMİRER: 7090218 sayılı TÜBİTAK Projesi, Ekinambarı tuzlu kaynak suyunun tüm teknik özelliklerinin belirlenmesi ve Elde Kalan Yoğun yun balık yetiştiriciliğinde kullanılabilirliğinin araştırılması hedefine yönelik bir Ar-Ge projesiydi. Çalışma 1.10.2009 tarihinde başladı, 30 Eylül 2011 tarihinde TÜBİTAK’a teslim edildi. Çıktıları ile size bilgi vereyim. 

A: Sertliği 2 derece (Fransız) ve PH değeri 7,5 olan bir içme-kullanma-sulama suyu. Maliyeti 1 TL/ürün suyu tonu + Yatırım Finansmanının ton başına yansımasıdır. 

B. Elde kalan Yoğun TDS’i Karadeniz deniz suyuna eşit (17 000 mg/lt) olan. Bu suyun PH değeri 8,0 - 8,5 arasında değişmektedir. 
Suyun tamamı balık yetiştiriciliğinde kullanılmıştır. 
Böylelikle SIFIR ATIK hedefine % 100 ulaşılmış ve patent başvurusu yapılmış ve tescil edilmiştir. 

C. Balık yetiştiriciliğinde, balık dışkısı ve tüketilmemiş yem ile organik açıdan kirlenen ve bu nedenle denize deşarj edilen havuz çıktı suları İstanbul Boğazı’nın Karadeniz kıyılarından getirtilen midyeler ile temizlenmiş ve en az defa kullanılmıştır. Böylelikle su ve enerji tasarrufu sağlanmıştır. 
Midyeler yavrulamış ve yavrular yaşamıştır. Bu, yörede balık yanı sıra midye yetiştiriciliğinin de yapılabileceğini göstermiştir. 

D. Boşa akan Ekinambarı ham kaynak suyu homojen bir şekilde (oksijen jeneratörü kullanarak) oksijenlendirilecek ve komşu toprak havuz işletmelerine, yeraltından su çıkarmak yerine, uygun fiyatla verilecektir. 

ORSAM: Acı su arıtımın çevresel etkileri nedir? Arıtmadan arta kalanlara nasıl bir işlem uygulanıyor? 

Mehmet Arif DEMİRER: Her acı suyun elde kalan yoğunsuyu başka bir sektörde kullanılamayabilir. Örneğin komşu köy Savran’da çıkan acı suyun bileşiminde çok yüksek oranda sülfat bulunmaktadır. Bu suyun tuzsuzlaştırılması sonunda elde kalan yoğun suyun sülfat içeriği, balık yetiştiriciliğinde kullanılmasına izin vermeyebilir. 
Ayrıca Akyaka kaynak suyunun TDS değeri düşük olduğundan, o suyun tuzsuzlaştırılması sonunda elde kalan yoğunsu ile ancak ülkemizde 
bulunmayan tatlı su levreği yetiştiriciliği yapılabilir.

Acı suların değerlendirilmesinde önce çok iyi bir kimyasal analiz yapılmalı ve gerek ürün suyunun gerekse elde kalan yoğun suyun özellikleri dikkatle tespit edilmelidir. 

Netice olarak şu söylenebilir ki, Türkiye’nin acı su potansiyeli alternatif bir kaynak olabilir. Bu nedenle söz konusu potansiyel daha iyi değerlendirilmeyi hak ediyor. 

ORSAM: Acı su ve deniz suyunu kıyaslamasını yapabilir misiniz? Arıtmalarını da maliyet ve çevresel olarak kıyaslayabilir misiniz? 

Mehmet Arif DEMİRER: Acı sular (Muğla ilinde) TDS değerleri 3 000 ila 12 500 mg/lt olan sulardır. Deniz suyu tuzluluk oranları ülkemizde 
şu şekilde değişmektedir: 
Karadeniz: 17 - 18 000 mg/lt, Enerji: ortalama 2 kwst/ton 
Marmara: 24 000 mg/lt, Enerji: 2.5 kwst/ton 
Ege: 26 000 ila 38 000 mg/lt, Enerji: 2.5 ila 3 kwst/ton 
Akdeniz: 39 000 mg/lt, Enerji: 3 kwst/ton 
Diğer maliyet unsurları (yatırım hariç) sabittir. 

Yatırım: 

Ekinanbarı kaynak suyu: 1 750 ton/gün. Ters 
Ozmos cihazı: 150 000 Euro + kdv 
Deniz suyu: 1 750 ton/gün Ters Ozmos cihazı: 
500 000 Euro + kdv 

Genel olarak: Acı suların tuzsuzlaştırılması sonunda elde kalan yoğun sular, Ekinambarı örneğinde olduğu gibi bir başka sektörde değerlendirilmese 
bile, TDS’leri deniz suyundan daha düşük olacağı için sorun yaratmak denize deşarj edilebilirler. 

Buna karşı deniz suyunun tuzsuzlaştırılması sonunda elde kalan yoğun suyun TDS’i 60 000 mg/lt ve daha yüksek olacağından derin deniz deşarjı yapılmalıdır. Bu da çok masraflı olabilir. 

ORSAM: Başka projeleriniz var mı? 

Mehmet Arif DEMİRER: Ekinambarı kaynak suyunun ticarileştirilmesi konusunda karşılaştığımız engeller aşıldığı takdirde, bir sonraki projemiz, Bodrum Yarımadası’nın evsel atıklarının (çöp) ayrıştırılarak değerlendirilmesidir. 
Özellikle restoran ve otellerin organik atıkları çok kolay organik gübreye dönüşebiliyor. Araştırması yapılmıştır. 
Ayrıca ürün suyu ile geniş bir zeytinlik sulama projemiz bulunmaktadır. Bu proje Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ile birlikte ele alınacaktır. 

ORSAM: Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. 

Mehmet Arif DEMİRER: Ben teşekkür ederim. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder