18 Aralık 2017 Pazartesi

Türk Dış Politikasında Geri Kabul Anlaşması ve Mülteci Krizi Etkisinde Avrupa Birliği İle İlişkiler.

Türk Dış Politikasında Geri Kabul Anlaşması ve Mülteci Krizi Etkisinde Avrupa Birliği İle İlişkiler.


. Bu çalışma, Euro Politika Dergisi.nin 2. Sayısında yayınlanan 
“Geri Kabul Anlaşması ve Mülteci Krizi Etkisinde Türkiye-AB İlişkileri” adlı makalenin gözden  geçirilmiş halidir. 


. Yrd. Doç. Dr., Başkent Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, 
mercan@baskent.edu.tr 
Sezgin MERCAN. 


Özet 

Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler, müzakere sürecinin başlamasıyla beraber tarafların birbirine yaklaştığı değil, adeta birbirinden uzaklaştığı bir niteliğe bürünmüştür. İki taraf arasında tam üyelik doğrultusunda müzakere süreci başlamasına rağmen ve dolayısıyla ilişkilerin giderek yoğunlaşıp tarafların birbirine daha yakın bir konuma gelmesinin beklenmesine rağmen, Türkiye ile AB ilişkileri karşılıklı soğumayı yansıtır bir şekle bürünmüştür. 2015 itibariyle, Geri Kabul Anlaşması ve mülteci krizi üzerinden yürütülen görüşmeler bu açıdan adeta bir ayrıştırıcı işlevi yüklenmiştir. 

Anahtar Kelimeler: Pozitif Gündem, Geri Kabul Anlaşması, Mülteci Krizi, Vize Serbestliği, Reelpolitik 


Giriş 

Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler müzakere sürecinin başlamasıyla beraber bir ikilemi yansıtır olmuştur. Bu ikilem şu soruda somut şekilde görülebilir: Tam üyelik doğrultusunda müzakere süreci başlamasına rağmen ve dolayısıyla ilişkilerin giderek yoğunlaşıp tarafların birbirine daha yakın bir konuma gelmesinin beklenmesine rağmen, niçin Türkiye ile AB ilişkileri uzaklaşmayı ve soğumayı giderek daha fazla yansıtır olmuştur? Taraflar arasında hukuki anlamda yakınlaşmayı gerektiren zemin oluşmuşken, fikir birliği sergilenen konuların ve ortak politika takibinin giderek arttığı nitelikli ve yoğun işbirliği ve uyum konusunda fiilen uzaklaşma yaşanmıştır. Bunun fark edildiği dönemler olmamış da değildir. AB içinden, müzakere sürecini yürütme sorumluluğunun da gereklerini yerine getirme gerekçesiyle, alternatif ilişki tipleri ve yöntemleri öne sürebilmiştir. Bu ilişki tiplerinden Türkiye tarafından itirazla karşılaşanı „imtiyazlı ortaklık. olmuştur. Bu ortaklık, her ne kadar Almanya ve Fransa gibi AB.nin önde gelen ülkeleri tarafından öne sürülüp desteklense de, resmi bir AB önerisi veya politikası olmuş değildir. Resmi düzeyde, müzakere donukluğunu aşma amacıyla alternatif yöntemler önerilmiş ve uygulanmıştır. 2012.den itibaren görülen alternatif yöntem olarak „Pozitif Gündem. hayata geçirilmiştir. Bu gibi alternatiflerin olmadığı koşullarda, özellikle Kıbrıs meselesinin kilitlediği müzakere sürecindeki donukluk durumunda, ilişkilerin genelinde durağanlık veya fikir uyuşmazlığı görülmekte, AB.nin Türkiye ile işbirliğine ihtiyaç duyduğu konularda Türkiye.nin mesafeli olmasına zemin oluşmaktadır. Günümüz koşullarında AB, Türkiye ile işbirliğine ihtiyaç duyduğu bir sorunla karşı karşıyadır; Mülteci krizi. 

Bu makalede, Pozitif Gündem.in unsurlarından hareketle, bugün Türkiye ile AB ilişkilerinin önemli bir ilgi alanını oluşturan mülteci krizine karşı ortak tutum zeminini oluşturan „Geri Kabul Anlaşması.nın süreç, anlam, önem ve boyutları ortaya koyulacaktır. Ardından genel olarak göç meselesi ve özel olarak da mülteci krizi kapsamında hem AB göç politikası ele alınacak hem de iki taraf arasındaki ilişkilerin değerlendirmesi yapılacaktır. 

***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder