Güle Güle Makedon!
6.12.2017 19:03
HİKMET ÇİÇEK
hikmetcicek01@gmail.com
Necla Küçük, İstanbul-Gayrettepe,
Yıldız Posta Caddesi, Gönenoğlu Sokak, Fidan Sitesi'nde, A blok 4/9 no’lu Dairenin kapısının çalındığını duyduğunda tarihler 21 Ocak 2008 gününü gösteriyordu.
Polisin kuşattığı yer emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün evidir.
Emekli generalin eşi Necla Küçük için hayatında hiç beklemediği bir süreç başlayacaktır.
Aynı saatlerde Zeynep Küçük’ün de evi basılacaktır. Tek gerekçe Zeynep Küçük'ün Veli Küçük'ün kızı olmasıdır. Zeynep Küçük'ün ceza hukuku serüveni böyle başlayacak ve Ergenekon davası sürecinde tecrübe kazanmış bir ceza hukukçusu olacaktır!
Necla Küçük de bir general eşiydi fakat onun hayatında öyle şaşalı yemeklere, resepsiyonlara, pırlantalara falan yer yoktu. Altı yıl boyunca Silivri cezaevinin
görüş günlerini, duruşmaları hiç kaçırmadı. Sabırla gidip geldi. Her zaman sevecen, güler yüzlü, onurlu ve başı dik. “Ben Veli Küçük” kitabını yazarken öğrenmiştim, Necla Hanım’ın atlattığı ölüm tehlikelerini. Terörün en yoğun olduğu bölgelerde yaşamış, 19 kez ev taşımıştı. Bu, neredeyse iki yılda bir ev ve kent değiştirmek anlamına geliyordu. 20. kez de eşine yakın olmak için Silivri’ye taşınmıştı.
‘BİZİM MAKEDON’
Ergenekon tertibinin isimsiz kahramanları çoktur. Onların en başında yıllarca her duruşmayı takip eden, kapalı ve açık görüşleri kaçırmayan ana ve babalar, eşler
ve çocuklar gelir. Hiçbir akrabalık bağı olmadığı halde dostluk ve dayanışma duygularını göstermek ve moral vermek için gelen yurtsever insanlar da bir o kadar çoktur.
Necla Küçük Silivri Cezaevi'nin kapısını aşındırırken ciddi bir rahatsızlık geçirdi, hastalığı Veli Küçük'ten gizlendi.
"Suyun öte tarafından", Makedonyalıdır Necla Küçük. Veli Küçük ne zaman eşinden söz etse, sevecen bir dille "Bizim Makedon" derdi.
TENEZZZÜL ETMEDİ
"Balyoz" operasyonundan sonraydı. Genelkurmay'ın aklına, cezaevindeki emekli ve muvazzaf askerlerin aileleriyle yardımlaşma fikri nihayet gelmişti.
Bir generali bir tertip sonucu tutuklanalı yıllar geçmiş, "bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye yeni soruyordu Genelkurmay.
Necla Küçük'ü de aradılar. "Bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye sordular. Necla Küçük kendisine telefon eden yetkiliye "Hayır" diyerek teşekkürlerini iletti.
“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok.” Şerefli bir Türk subayının eşi böyle yaşıyor, böyle direniyordu.
Necla Küçük, eşi Veli Küçük’ün Ergenekon davasında iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl ağır hapse mahkûm edildiği karar duruşmasında da vakur duruşunu sürdürdü. Davada bu kadar ağır ceza verilen iki sanık bulunuyordu. Ergenekon tertibinin şehitlerinden, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'e de iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 117 yıl hapis cezası verilmişti. (Yüzbaşı Tekin, emekli olduktan çok sonra bir yasa değişikliği ile emekli kıdemli albay olacaktı.)
Son sözü Veli Küçük’e bırakalım:
“Samandağ’da görev yapıyordum. Kaçakçılığı engelliyorduk. Yakaladığımız kaçak maldan ikramiye alma imkânımız vardı. İlk defa ikramiye aldığımı hatırlıyorum.
Üç yüz lira idi. Parayı olduğu gibi eve götürdüm, eşime haber vermeden, salonda divanın üzerine attım. Eşim bir çığlık attı ve bağırmaya başladı. Benim rüşvet
yediğimi zannetmiş. Anlatıncaya kadar bir hal oldum."
Güle güle Necla Hanım. Toprağın bol olsun.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder