2 Ocak 2018 Salı

ABD-İran Savaş Senaryosu BÖLÜM 1

ABD-İran Savaş Senaryosu BÖLÜM 1

Doç.Dr.Sait Yılmaz 

19 Haziran 2017 

 Ortadoğudaki gelişmeler yeni bir evreye doğru geçiş süresinde iken, yakın 
gelecekte Avrasya.da daha ciddi savaş senaryoları bizi beklemektedir. 

ABD nin başı çektiği koalisyonlar ile; İran, Kuzey Kore ve Çin.i hedef alacak bu savaş senaryolarını daha önceki çalışmalarımızda ele almıştık. “Gelecek 25 Yıl Büyük Avrasya Projesi (BAP)” başlıklı makalemizde bu üç savaşın geçiş aşamaları ve genel çerçevesi ile ilgili bilgiler vermiştik. Soğuk Savaş süresince ABD nin Ortadoğu politikası; petrole garantili erişim, Amerikan yanlısı (müvekkil) devletlerin sürekliliği ya da diğer bir deyişle SSCB.nin bölgeye girişinin önlenmesi ve çevrelenmesi üzerine kurulmuştu. 

1980 lerde İran da hedef tahtasına oturunca bu stratejiye “çifte çevreleme” adı verildi. 

11 Eylül 2001 sonrasında ilan edilen Büyük Ortadoğu Projesi.nin amacı, küresel 
terörle mücadele stratejisi kapsamında, yumuşak güç uygulamaları ile bölgeye 
demokrasi getirilmesi idi. 2008 yılında Condolezza Rice tarafından Tel Aviv.de ilan edilen “Yeni Ortadoğu Projesi” ve bunun askeri uygulamaları olan “Uzun Savaş” stratejisi, 2011 de başlayan “Arap Hareketleri” ile hayata geçti. Böylece, terör madalyonun her iki yüzünde de olan ABD ve işbirlikçileri tarafından hedef ülkelerde “diktatörün kovulması” oyunu ile rejim değişiklikleri ve harita çalışmaları başladı. Yeni Ortadoğu haritası içinde bazı ülkeler bölünecek, bazıları federasyon haline getirilecek, yeni İsrail.ler ortaya çıkacak. Avrasya coğrafyasına geçiş ise İran ile başlayacak. İran ile ilgili çalışmalar şu aşamada; 

 - ABD Ordusu, onyıllardır İran ile savaşa hazırlanıyor. Kuvvet yapısı içinde 
öngörülen “geçiş ordusu” ve füze kalkanı bu amaca hizmet edecek. “Dönüşüm 
ordusu” ise Çin e yönelik hazırlanıyor. 

 - Batılı düşünce merkezleri ve akademik çevreler uzun süredir İran ile ilgili 
çalışmalar yapıyor. Batı medyası, İran ile ilgili tehdit algılamasını sürekli gündemde tutuyor. 

 - İran ile yapılan nükleer anlaşma, bu ülkenin nükleer silah edinme 
çalışmalarının hızını kesmek, zaman kazanmak üzerine idi ama Trump yönetimi, bu anlaşmayı da bozacak adımlar atıyor. 

 - İran içindeki büyük etnik gruplar özellikle Azeri Türkler uzun zamandır 
ABD.nin markajında ve tıpkı Suriye.deki gibi bir iç savaşın hazırlıkları yapılıyor. 

 - Ortadoğu.da son dönemde gittikçe artan silahlanma çalışmaları ve Ortadoğu 
NATO.su ve Katar ile ilgili gelişmeler, ABD ve İsrail.in arkasında olduğu İran karşıtı koalisyonun hazırlanması ve Müslüman ülkeleri birbirine kırdırma stratejisinin bir parçasıdır. 

 Çanlar İran için çalışıyor. Bu makalede, bu savaşın olası kötü sonuçlarından 
çok nasıl bir savaş olacağı, askeri yönleri üzerinde duracağız. Yani elimizde yeni bir savaş senaryosu var. 

 Savaşın Tarafları.. 

 1979 daki Devrim sonrası İran.ın ABD elçiliği personelini rehin alması (1979-
1981), Irak ve Afganistan.daki gruplara yardımı, İsrail.i tehdit etmesi, Körfez.deki petrol ihracatını tehdit edecek asimetrik kuvvetler oluşturması gibi gelişmeler ABD ile arasını açmıştır. 1987-1988 arasındaki İran-Irak Savaşı esnasında ABD, İran ın silah ve askeri teknoloji başta olmak üzere ithalat yapmasına (tanker savaşı) engel olmaya çalıştı. ABD nin Ortadoğu da izlediği güç dengesinin bir yanında sürekli silahlandırdığı Körfez ülkeleri, diğer yanında ise İran oldu. Suudi Arabistan, ABD.den milyarlarca dolara AH-64 Apaçi helikopterleri, M1 Abrams ana muharebe tankları ve F-15S çok rollü savaş uçakları da dâhil olmak üzere önemli miktarda askeri teçhizat aldı1. 

Yaklaşık 40 yılı bulan Batı silah ambargosu İran.a silah satmak şöyle dursun her türlü askeri malzeme ve teknoloji transferini engellemeye çalıştı. Bu amaçla, Rusya, Çin ve diğer silah satıcılarına baskı yaptılar. Sekiz yıl Irak ile savaşan İran, kendisini bir bölgesel güç olacak şekilde motive etti ve büyük güçlerle baş edecek bir silahlı kuvvetler kurdu. Bu kuvvet saldırıyı önleyebilir ve hem konvansiyonel hem de asimetrik güçleri caydırabilir. Bu yüzden İran ile bir savaşın sonucu büyük ölçüde belirsizdir. 

İran ın Batının konvansiyonel güç üstünlüğüne karşı tıpkı Kuzey Kore gibi 
sarılabileceği iki yöntem vardı. Konvansiyonel silah menzilin altında kalan “asimetrik yöntemler (terör vb.)” ve üstünden kalan “nükleer silahlar”. AK-47 Kaleşnikof otomatik tüfeği 200 m. menzili ile terörü, balistik füzeler ise 2 bin km.yi geçen menzili ile nükleer tehdidi temsil etmektedir. 2009 Yazı ve 2010 sonbaharı arası dönemde ABD ve İsrail.in arkasında olduğu Stuxnet siber saldırısı ile İran nükleer altyapı sistemine önemli zararlar verildi. İran.ın uranyum zenginleştirme programı gecikmeye uğradı. 

Ağustos 2011.de İran, resmen bir Siber komutanlığı kurmaya karar verdi2. ABD ve Rusya füze savunma sistemini tartışırken İran, Ocak 2011.de Hint Okyanusundaki Büyük Peygamber 6 Tatbikatı.nda balistik füzelerini test etti3. Bir stratejik füze kuvveti oluşturabilmek için üç şeye ihtiyaç vardır; uzun menzilli balistik füze üretecek bilimsel ve endüstriyel yetenek, onların testinin yapılabileceği coğrafya ve vasıtalar ile gereken altyapının bekası. Bunların hepsinin İran.da olduğu son test ile ortaya çıktı. 

Bütün İranlı yetkililer ellerindeki füzelerin menzilinin 2.000 km.den daha uzun 
olmadığını, bu yüzden Avrupa ve ABD.yi tehdit etmediğini defalarca tekrar ediyorlar. 

Ancak, İran.ın küresel menzilli füzeler üretmesinin çok zor olmadığını pek çok uzman söylemektedir. IRBM veya ICBM gibi stratejik füzelere sahip olmak istediğinde İran füze siloları oluşturmak zorundadır. Bununla beraber, İran topraklarında bunları saklamak kolay olmayacaktır. 

 İran ile ilgili ABD içindeki tartışmalar hava harekâtı ağırlıklı bir askeri 
seçenekle, yaptırımlarla desteklenen bir rejim değişikliği senaryosu arasında gidip gelmekteydi. Askeri seçeneğin 300 m. derinlikteki beton sığınakları ne kadar imha edeceği şüphe konusu iken, rejim değişikliğinin ise nasıl bir istikrar getireceği tartışıldı. 2012 yılı içinde ABD, çeşitli ülkelere İran.dan petrol almaması için yoğun baskı yaptı. İran ile petrol ihracatı işine girişen bankaları tehdit etti. Avrupa Birliği, 1 Temmuz 2012 itibarı ile İran.a petrol ambargosu uygulamaya başlamıştı. Beklenenin aksine yaptırımlar ne İran.ın petrol ihracatını durdurdu, ne de Tahran sokaklarında bir ayaklanmaya yol açtı. İşler biraz karmaşık hale gelse de, İran çeşitli yollardan yaptırımları aştı. Bu yollardan en başta geleni çerçeve şirketlerle anlaşarak İran gemilerinin girdikleri limanda sahte bayrak ve satıcı kimliği kullanması oldu4. ABD.nin uzun zamandır hayali İran.daki rejimin askeri güç kullanımına gerek kalmadan devrilmesi ve yerine kendi çıkarlarına gözetecek bir yönetimin gelmesi idi. İrana yönelik yaptırımlardan asıl beklenti rejimin çökmesi idi ama yaptırımlar sadece 
görüşme masasında bir koz olmaktan öteye gidemedi. ABD, İran.da rejim değişikliği için sürgündeki grupları da destekledi, darbeler planladı. İran ile P5+1 ülkeleri arasında 2006 yılından beri devam eden İran.ın nükleer silah programı ile ilgili görüşmelerde taraflar, 02 Nisan 2015 günü, anlaşmanın parametreleri konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Bu anlaşma ile yaptırımlar kalkmadı, beklemede tutuldu ve ilk ihlalde geri gelecekti. Şimdi ABD.de iktidarda olan Cumhuriyetçiler, 2018.de İran ile savaşmayı planlıyorlar. 




Tablo 1: ABD-İran Savaşı’nın Tarafları 

 Örtülü ve gizli kabiliyetleri olan, düzenli füze testleri yapan, ileri hava savunma 
sistemleri olan ve Hürmüz Boğazı-Umman Denizi ve Hint Okyanusunda Velayat 95 gibi büyük savaş tatbikatları yapan İran, cepte keklik değildir. Bu geniş tatbikat bölgeleri İran.ın arka bahçesidir ve savaş başladığında pek çok sürpriz yaşanacaktır. 

İran, ABD tehdidi nedeni ile Hint Okyanusu dâhil tüm deniz yollarında savaşa 
hazırlanmaktadır. Ocak 2016.da iki Amerikan botu İran sularına girer girmez 
yakalandılar ve Amerikalı Komutanlar askerlerini İran televizyonunda diz çökmüş olarak gördüler. İran, teknoloji dezavantajını sosyal boyutları olan bir strateji ile dengelemek niyetindedir. Bu strateji, Amerikalıların kendi ulusal çıkarları tehlikede olmadığında uzun süre savaşa angaje olamayacaklarını hesaplamaktadır. ABD.nin İran stratejisi Suudi ailesinin iktidarına son verecek yıkıcı faaliyetleri de kapsamaktadır. 
İran, Sudan.ı gizli silah deposu olarak kullanmakta, buradan Mısır üzerinden Gazze ya da Mağrip e silah göndermektedir. Suriye.de Hizbullah savaşçıları ile Esat.ın kalması için savaşıyor. Bahreyn.de asimetrik savaş taktikleri  kullanıyorlar. İran şimdilik bir dönüşüm peşinde değil, sadece statükoyu korumak istiyor. İran düşmanı Sünni kanat ise İran-Irak-Suriye-Lübnan hilaline karşı S.Arabistan-Bahreyn-BAE-Katar-Kuveyt ve Umman kanadı İran.ın Akdeniz.e uzanmasına mani olmaya çalışıyor. 
İran, Sünni kanadın en zayıf halkası ve en küçük Körfez ülkesi olan Bahreynde muhalefete önemli destek veriyor. 

 ABD savaş mekanizması 30 yıldır İran ile savaş için bir ordunun geliştirilmesi 
için çalışıyor. ABD, uzun süreli bir savaşa zamanı olmadığından daha doğrudan 
yolları seçmektedir. İran.ı nükleer silah edinmekten alıkoymak için tek yolun savaş olduğu düşünülüyor. Amerikalılar, savaş oyunlarında muhtemel muharebeleri simülasyon ile test ediyor ve kabiliyetler canlı ateş tatbikatlarında deneniyor. Savaşı idare edecek Amerikan Merkez Komutanlığı.nın (CENTCOM) ulaştığı sonuçlardan biri şu5; “ABD, İran.ı asimetrik savaş oyunlarında yenebilir ancak, aldatılmazsa veya işini iyi yaparsa”. ABD Silahlı Kuvvetleri.nin 2002 yılında yaptığı harp oyununda (Millennium Challenge), İran.ı oynayan grup farklı asimetrik yöntemler denemişti. Örneğin ABD.nin elektronik gözetleme sistemini aşmak için cepheye motosikletli haberciler gönderildi, II. Dünya Savaşı.nda kullanılan sinyal haberleşmesi yöntemleri kullanıldı. Böylece, 16 Amerikan savaş gemisi ve deniz kuvvetlerinin önemli bir kısmı imha edildiği görüldü. ABD.nin karaya çıkması için İran hava savunma sistemlerinin imha edilmesinin şart olduğu anlaşıldı. Hürmüz Boğazı.ndan 1976-2010 arasından geçen 8 trilyon dolarlık petrolün %10.u ABD.ye, %20.si Japonya.ya, geri kalanı ise en 
çok Çin, Hindistan ve Güney Koreye gitti. Amerikalılar deniz yolunu korumak yerine çok daha az bir masrafla bir boru hattı döşeyerek, petrolü çekebilirler ama amaç güzergâh emniyeti değil, İran petrolleri. Ortadoğu.daki petrolün %24.ü Suudi Arabistan.ın, %12.si Irak.ın, %8.i Kuveytin elindedir. Şimdi sömürü alanına %16 payı olan İran eklenmek isteniyor. 

 ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi 

 Arap NATO.su Suudi liderliğinde İsrail birlikte İran.ı vurmak için kurgulanmaya 
çalışılıyor. Batılı ülkeler kadar Körfez başkentleri de, Şam ve Moskova.ya Suriye.den İranı çıkarmalarını fısıldıyor. Trump, seçim öncesi Ortadoğu.da ABD.nin 6 trilyon doları boşa harcadığını söylemişti ama İran için seçenekleri çok sınırlı; yaptırımlar işe yaramıyor, bölgede İran değil ABD izole oluyor, bozucu faaliyetler (renkli devrimler, propaganda, siber savaş vb.) İran sınırlarından içeri girmiyor. 
ABD-İran çatışması ani bir kaza veya kriz ile başlayabileceği gibi büyük olasılıkla Batının planlı ve gittikçe şiddeti artan bir kriz yönetimi ile tırmandırılacak tır. Konvansiyonel savaş için büyük bir İran provokasyonu gerekli ki, BM Güvenlik Konseyi.nden bir karar çıkarsın. Bu provokasyon tuzağına İran.ı düşürmek için deniz yolları üzerinde bir saldırı komplosu düşünülüyor. Her gün birbirine çok yakın geçen bu gemilerin arasında bir olay çıkması ve gerilimin tetiklenmesi çok zor değil. İşin komik yanı ABD Savunma Bakanı James Mattis yakın zamanda bunu denedi ama İranlılar Amerikalı askerleri gemilerine alıp, geri gönderdiler. İran bir muz cumhuriyeti değil, bu yüzden daha saldırgan bir yöntem denenecek. 

Donald Trump, başkan seçilir seçilmez İran.ı 29 Ocak 2017 tarihinde yaptığı 
balistik füze testinden dolayı ateş ile oynamakla tehdit ederek, bütün seçeneklerin masada olduğunu açıkladı. Trump, İran.ı hedef alırken, ona IŞİD ile mücadelede ve Irak içindeki istikrar için ihtiyacını unutmuş davrandı. ABD, bölgede İran ile gireceği bir vekilli savaşı kazanamayacağını biliyor. Ancak, İran özel kuvvetlerinin tamamını terörist örgüt kabul ederek kendini Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen.de büyük riske sokuyor. Tahran ise Trump.ın tehdidine Körfez.de askeri tatbikat yaparak cevap verdi. Trump yönetimi bununla kalmayıp, İran.ı provoke etmek için yeni yaptırımlar başlattı. İran.a göre, BM GK 2231 (2015) sayılı kararı balistik füze testlerini yasaklamıyor. 

Gelişmeler üzerine İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İran.ın davranışının 
cezasız kalmayacağını söylerken, İngiltere Başbakanı Theresa May İsrail.e destek verdi. Bu savaşta, ABD için Rusya.nın desteği ve müdahalesinin önlenmesi en kritik kriz yönetimi sorunlarından biri olacaktır. Dış politikada baskıyı sevmeyen Ruslar, her an kendi planları için harekete geçebilir, Suriye.de olduğu gibi oyunu bozabilirler. Trump.ın başından beri Ruslara olan yakınlığı ve beklentisi küresel konularda özellikle İran konusunda alacağı desteğe yöneliktir. ABD, Rusları ürkütmeden İran ve Kafkasya.ya sızmaya çalışmaktadır. 

 İranlı Kürtlerin bu savaşı bağımsızlık için bir fırsat olarak göreceklerinden emin 
olan ABD, onları Irak sınırına komşu bölgelerin kontrol edilmesinde kullanmayı 
planlıyor. Afganistan sınırında ise 2001.de Taliban.a karşı ABD.ye yardım eden Tacik gruplardan istifade edilecek. Türkiye.nin Kürt gruplara hassasiyeti bilindiğinden İran Azerbaycan.ında bir görev ile telafi edileceğiz. Tabii bizden önce Suriye.de olduğu gibi Ruslar gelip yerleşmezse ya da „çıkın. demezse. ABD, Körfez ülkeleri ve Mısır.ın koalisyonda yer alacağını düşünüyor. ABD unsurları karaya çıkıp, belirli bir bölgeyi kontrol altına aldığında; İran, gönüllülerden oluşan Besiç unsurları ile gerilla savaşı başlatacaktır. Quds kuvveti unsurları ise diğer ülkelerdeki (Irak, Suriye, Afganistan, Bahreyn, Lübnan ve Yemen) Amerikan hedeflerine saldıracaklardır. 

 ABD Kara Kuvvetleri, Irak ve Afganistan.ı kontrol etmek için müttefikler 
bulmuştu. Yaklaşık 80 milyonluk İran.ın zor coğrafyasının tamamını kontrol etmek çok pahalı çünkü çok fazla sayıda personel ve kaynak ayırmak gerekiyor. Bu masraf, 10 yılda Irak ve Afganistan.a harcanandan çok daha fazlasını gerektiriyor. Bu yüzden, ABD Kara Kuvvetleri.nin Hürmüz Boğazı bölgesi, İran-Irak sınırı boyunca ve İran.ın petrol bölgesi olan ve genellikle Kuzistan eyaletinde kullanılması düşünülüyor. Körfez ülkelerinin hemen kuzeyinde olan Kuzistan, genellikle Şii Arapların yaşaması nedeni ile bazen Arabistan olarak adlandırılıyor. Bu nedenle, 1980.deki savaş esnasında Irak.ın ana hedefi olmuştu. Kuzistan, İran.ın ekonomik kalbi ve ülkenin geri kalanından en büyük dağ grubu olan Zağros Dağları ile ayrılıyor. Amerika, burayı kontrol ederek hem yüksek araziden faydalanmayı hem de hava üstünlüğünü sürdürmeyi ve daha önemlisi petrole el koymayı hesaplıyor. 

 İranın öngöreceği barış koşulları şu şekilde öngörülebilir; bütün Batılı güçlerin 
bölgeden ayrılması, Suudi petrol ve gaz üretiminin azaltılması, Hürmüz Boğazından geçen tankerlerin İran.a geçiş ücreti ödemesi. İran, böylece Suudi Krallığı.na ve Körfez İşbirliği Konseyi.ne gerekli darbeyi vuracağını düşünmekte dir. İran, Körfez Savaşı.na bakarak yabancı güçlerle işbirliği yapan ülkeleri sonuçlarına katlanmakla tehdit etmektedir. Bu kapsamda, elindeki seçenekler çok sınırlı olmakla birlikte; kitle imha silahı kullanmak, petrol ve doğal gaz hatlarını bombalamak ve özel savaş ile caydırmak olabilir. Bu arada İran.ın İsraile bir nükleer silah saldırısı söz konusu olabilirse de İranlı liderler ABD-Arap koalisyonunu zayıflatmak için böyle bir saldırıya gerek olmadığını düşünmektedir. 


Tablo 2: ABD-İran Savaşı Kriz Yönetimi 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder