PANZER VE KÜRT İSYANI, PKK NIN AVRUPADA SİYASALLAŞMA ÇABALARI BÖLÜM 5
Öcalan’ın Yakalanması akabinde, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, terör örgütü PKK mensuplarınca ülkemiz aleyhine düzenlenen protesto eylemleri ve Avrupa'da çalışan vatandaşlarımıza ait işyerlerine yönelik olarak düzenlenen eylemler şu şekildedir;
. 16 Şubat 1999 günü, Yunanistan'ın Hannover Başkonsolosluğunu işgal eden terör örgütü PKK yandaşı yaklaşık 300 kişi, Hannover Başkonsolosluğumuz önünde toplanmış ve yaklaşık 10 dakika süre ile slogan atmıştır. Terör örgütü PKK yandaşlarının öğleden sonra Frankfurt Başkonsolosluğumuz önünde toplanmaya başlaması üzerine, polis göstericileri Başkonsolosluğumuza yüz metre uzaklıkta durdurmuş
olup, yaklaşık 150 kişiden oluşan grup eylemlerini akşam saatlerine kadar sürdürmüştür.
. Aynı gün Saat 23.10'da Stuttgart şehir merkezinde bir Türk kebapçı dükkânına molotof kokteyli atılmıştır. Alman polisi soruşturmayı savsaklamış ve gözaltına alınan iki kişi delil yetersizliğinden salıverilmiştir.
. Yine bir vatandaşımızın Bremen'de bulunan "Harman Reisen" adlı seyahat acentasına saat 01.10 civarında molotof kokteyli atılmıştır.
. Genk'te de bir Türk’e ait Kahvehane içerisinde akşam bomba patlamış ancak ölen olmamıştır.
. 17 Şubat 1999 günü, terör örgütü PKK yandaşları tarafından Hamburg'da, "Türk Kültür Derneği" adı altında tescilli olan ancak bir kıraathane olarak faaliyet gösteren işyerine yanıcı madde atılmak suretiyle saldırıda bulunulmuştur.
. Kircheim Teck şehrinde DİTİB Camii Derneğine, polis aracının ayrılmasından sonra saat 00.30'da sekiz adet molotof kokteyli atılmıştır.
. Nürtingen'de Türk Federasyonuna bağlı bir camiye saat 03.50'de molotof kokteyli atılmıştır.
. Göppingen şehrinde Türk Danışma Bürosuna molotof kokteyli atılmıştır.
. Bielefeld'deki ülkü Ocakları merkezine saat 24.00 sıralarında molotof kokteyli atılmıştır.
. Hannover Başkonsolosluğumuz görev çevresinde bulunan Ulusoy ve Donan seyahat acentaları, Erol Market, ihlas Market ve Alman işyerleri dahil olmak üzere toplam 11 işyerine, saat 13.30 civarında terör örgütü PKK yandaşlarınca saldırılmıştır.
. 20 Şubat 1999 günü, vatandaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu Schweinfurt kentinde, sabah saat 02.00 sıralarında, vatandaşlarınıza ait bir muhasebe bürosuna ve İslam Kültür Merkezine ait bir derneğe molotof kokteyli atılmış, olayda maddi hasar meydana gelmiş, can kaybı olmamış tır.
. 16 Şubat 1999 günü, Lahey'deki Hollanda Spor tren garında Lahey Büyükelçiliğimize doğru yürümek üzere toplanan yaklaşık 400 terör örgütü yandaşı ile polis arasında çatışma çıkmış, Polis tazyikli su sıkmak suretiyle göstericileri kontrol altına almıştır.
. 17 Şubat 1999 günü terör örgütü PKK yandaşları, İsveç Stockholm'deki Ticaret Müşavirliğimizin kapısını zorlamışlardır.
. 16 Şubat 1999 günü İtalya da Komünist Yeniden Kuruluş Partisi ile sol örgütleri içinde toplayan Centri Söciali adlı kuruluş, saat 17.00'de Roma Büyük Elçiliğimiz önünde gösteri yapmak üzere izin almıştır.
Anılan saatte başlayan gösteri 19.40'da sona ermiştir. Komünist Yeniden Kuruluş Partisi Genel Sekreteri Bertinotti ve Milletvekili Montavani’de göstericiler arasında yer almıştır. Ellerinde terör örgütü PKK ve
Komünist Partisi bayrakları olan yaklaşık 30-35 kişilik bir grup Napoli Başkonsolosluğumuz önünde toplanarak sloganlar atmış, Başkonsolosluk binasının duvarlarına yazılar yazmıştır. Söz konusu grup, 45 dakika süren bu gösteriden sonra 30 metre ileride bulunan Yunan Başkonsolosluğu binası önüne giderek sloganlar atmış, bir çöp bidonunu yakmaları üzerine itfaiye müdahalede bulunmuştur. Anılan grup tekrar Başkonsolosluğumuz önüne gelmiş, slogan atmaya devam etmiş, saat 20.00 sıralarında dağılmıştır.
. 17 Şubat 1999 günü Yaklaşık 50 kadar terör örgütü PKK yandaşı Napoli Başkonsolosluğumuz önünde slogan atmış, bildiri dağıtarak gösteri yapmıştır. Söz konusu grup 12.30'dan itibaren ABD Başkonsolosluğu tarafına yönelmiş, orada da bir süre gösteri yaptıktan sonra dağılmıştır.
. Terör örgütü PKK yandaşları ve "Leon Kavallo Merkezi" üyelerinin katılımıyla oluşturulan yaklaşık 30 kişilik grup saat 18.00 sıralarında THY bürosunun önünde bir gösteri yapmıştır. Gösteri bir saat sürmüş,
olaysız şekilde sona ermiştir.
. 16 Şubat 1999 günü, Yunanistan’da Yunan vatandaşlarının da olduğu yaklaşık 100 kişilik bir grup, Selanik Başkonsolosluğumuz önünde bölücü örgüt ve elebaşı lehine sloganlar atmış ve pankart açmıştır.
Gösteri akşam saatlerinde başlamış ve yarım saat sürmüştür.
. 17 Şubat 1999 günü, Saat 16.00’da Atina’nın Pire kentindeki Başkonsolosluğumuza gelen bir ekip saat 15.00 civarında bir kişinin, kendilerini arayarak Başkonsolosluğumuza bomba konulduğu ihbarında
bulunduğunu belirtmiştir. Yapılan aramada herhangi bir bomba bulunmamıştır.
. İtalya Başbakanı Massimo D'Alema'nın, 13 Nisan 1999 günü parlamentoda Kosovalı Sırplara yönelik NATO hava harekâtı konusunda yaptığı konuşma da "Kosova'ya müdahale yapılmasıyla, Kürt sorununun çözümünün de gündeme getirilmesi gerektiği" şeklinde açıklamalarına yer verilmiştir196.
. France-Libertes (Fransa Özgürlükler Vakfı)'na ait internet sayfasında, Vakıf Başkanı Daniella Mitterand, terör örgütü PKK üst düzey sorumlularını muhatap alan mesajında örgütün mücadelesini siyasi alanda yapması yönünde örgüt yönetimine telkinlerde bulunmuştur.
. Diğer taraftan, Almanya'da yayınlanan Die Tageszeitung Gazetesi 20 Mart 1999 tarihli sayısında, terör örgütü PKK'nın sözde Başkanlık Konseyi Başkanı Cuma (K) Cemil Bayık isimli terörist ile yaptığı bir mülakatta, Bayık’ın daha önce Ferhat (K) Osman Öcalan’ın şiddet eylemlerinin bütün kesimlere yönelik olarak devam edeceği açıklamalarının aksine, "Sivil tesisler saldırı hedeflerimiz arasında yer almamaktadır. Turistlere ve sivil tesislere karşı bir tutumumuz yok" görüşlerini duyurmuştur.
. İsviçre’nin Cenevre kantonundan Laurent Moutinot ise; "... Kürt sorununa barışçı bir çözüm getirilebilmesi için Cenevre kantonunun elindeki tüm imkânları kullanacağını ve böyle bir konferans yapılması halinde,
Cenevre'nin buna seve seve ev sahipliği yapabileceğini" belirtmiştir.
. Avrupa basınında entelektüel ve yazar olarak tanıtılan şahıslar ile Nobel ödülü sahibi kişilerce imzalandığı öne sürülen ve ülkemizde terör suçlarının yargılamasında görevli DGM'lerin AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin) 6. maddesini ihlal ettiği, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının bu mahkemelerde görevli askeri hakimler nedeniyle ihlal edildiği, Avrupa Hükümetlerinin ülkemizde süren sözde savaşa son vermek ve Güneydoğu sorununun çözülmesi gibi konularını içeren bir çağrıda
bulunmuştur. Çağrıda bu bağlamda uluslararası toplum ve kuruluşlardan; "Kürdistan konusunda bir konferans düzenlenmesi" şeklinde taleplere yer verildiği görülmüştür.
. Örgüt paralelinde ülkemizde legal alanda yayınlanan Özgür Bakış gazetesinin 10 Mayıs 1999 tarihli nüshasında, 06-08 Mayıs 1999 tarihleri arasında Fransa'nın Aubagne kentinde "Akdeniz 2000, Gelişmenin
ve Barışın Aktörleri; Halklar” adı altında bir konferansın düzenlendiği ifade edilerek, konferansa 15 ülkeden 75 sivil toplum kuruluşu (NGO) temsilcisinin katıldığı belirtilmiştir. İki gün sürdüğü ifade edilen konferansın sonuç bildirgesinde, "Kürt sorununun çözümü konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesinin karara bağlandığı" vurgulanmıştır.
Mahkemenin sonuçlanarak örgüt elebaşına idam cezasının verilmesi akabinde, çeşitli Avrupa ülkelerinde örgüt mensuplarının koordinesinde, yabancı şahısların da iştirakiyle teröristbaşı Abdullah Öcalan’a verilen idam
cezasının uygulanmasını engellemek ve Güneydoğu sorununu bu vesileyle uluslararası platformlara taşımak amacıyla; Almanya'da "Öcalan’ın Hayatını Savunmak İçin Hamburg Türk Girişimi" ve "Kürdistan Diyalog Grubu",
Belçika'da "Kürdistan'da Barış Girişimi", Ermenistan'da "Öcalan'a Özgürlük Komitesi" isimli organizasyonlar faaliyete geçirilmiştir.
Belçika'da faaliyet gösteren "Belçika İnsan Hakları Ligi" adlı kuruluşun da Başkanlığını yürüten Georges-Henri Beauthıer’in yaptığı "Kürdistan'da Barış Girişimi" adlı organizasyon ve merkezi Belçika'da bulunan terör örgütü PKK denetimindeki KON-KURD işbirliği ile 06 Temmuz 1999 günü Liege şehrinde bir protesto yürüyüşü düzenlenmiştir.
Ermenistan/Erivan'da faaliyete geçirilen "Öcalan'a Özgürlük Komitesi" isimli organizasyon tarafından, idam kararının açıklanması sonrasında "İdama Hayır” adı altında bir imza kampanyası düzenlenmiştir.
Örgüt kadroları tarafından Abdullah Öcalan'ın yargılanma takvimi ile eş zamanlı olarak ülke içerisinde ve yurt dışında çeşitli düzeylerde propaganda ve eylemler gerçekleştirilmiştir. Avrupa zemininde gerçekleştirilen
faaliyetler giderek şiddet faktöründen uzaklaşırken yurt içinde şiddet içerikli faaliyetlere yargılama sürecinde devam edilmiştir. Bu dönemde Avrupa'da zemininde sürdürülen protesto faaliyetleri, SKP, ERNK ve çeşitli adlar
altında oluşturulan dernekler tarafından gerçekleştirilmiştir.
. PKK güdümünde faaliyet gösteren sözde Sürgünde Kürdistan Parlamentosu ve, Belçika/Brüksel'de Uluslararası Basın Merkezinde bir basın toplantısı düzenlemişlerdir. Basın toplantısında Abdullah Öcalan'ın 18 Mart 1999 tarihinde İmralı adasından avukatları aracılığıyla sözde "Güneydoğu sorununa siyasi çözüm" konusunda yaptığı açıklamalar desteklenmiştir. Konuya ilişkin olarak SKP adına yapılan açıklamalarda, "Kosovalılara gösterilen hassasiyetin, Kürtlere de gösterilmesi gerektiği, şiddet değil barış istendiği" belirtilmiştir.
. 17 Nisan 1999 tarihinde, Almanya’nın Bonn kentinde, terör örgütü PKK güdümünde faaliyet gösteren Ulusal Kongre Hazırlık Komitesi, SKP ve Kuzey Kürdistan Ulusal Platformu isimli kuruluşlarca,
"Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürdistan Halkının Hakları ve Barış İçin Ulusal Birlik Yürüyüşü" adıyla bir yürüyüş düzenlenmiştir. Yürüyüşe, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen örgüt mensupları katılmıştır. Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) ve örgüt paralelinde yayın yapan Özgür Politika gazetesi yapmış oldukları çağrılar ile yürüyüşe geniş katılım sağlamaya çalışmıştır.
Yürüyüş Tertip Komitesi'nce, yürüyüş öncesinde dağıtılan bildirilerde, yürüyüşün amacı; "Güneydoğu sorunun çözümü için uluslararası konferans fikrinin somut olarak desteklenmesi ve Türk hükümeti nezdinde acil
bir ateşkes ve müzakere için girişimlerde bulunulması, bunun ön belirtisi olarak Türkiye'ye silah satışlarının durdurulması, Almanya'da PKK yasağının kaldırılması, PKK’nın muhatap alınması için ABD ve Avrupa'da
girişimlerde bulunulması, PKK Genel Başkanı Abdullah Öcalan'ın can güvenliğinin sağlanması için Türk Hükümeti nezdinde girişimlerde bulunulması, Güneydoğu sorununun çözüm anahtarı olarak serbest bırakılması, Türkiye’deki genel ve yerel seçimlerin izlenmesi için bir AGİT heyetinin Türkiye'ye gönderilmesi, Abdullah Öcalan davasının izlenmesi için parlamenter ve başka kurumlardan gözlemcilerin ziyaretlerine izin verilmesi için girişimlerde bulunulması" şeklinde özetlemiştir.
. İsveç’in Stockholm kentinde 28 Nisan 1999 günü Abdullah Öcalan'ın sözde "sağlık durumunun kötüye gitmesi ve tecrit koşullarının devam etmesini” protesto etmek amacıyla, Avrupa Konseyi Temsilciliği önünde bir protesto eylemi düzenlenmiştir. Bu çerçevede Fransa’nın Strasburg kentinde de, örgüt mensupları ve yandaşlarınca 29 Nisan 1999 günü benzer bir eylem gerçekleştirilmiştir.
Terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın yargılama sürecini etkilemek ve örgüt liderinin bu durumundan uluslararası kamuoyu nezdinde kazanç sağlamak isteyen terör örgütü PKK, özellikle Avrupa alanında, protesto-destek yürüyüşleri, toplantı vs. etkinliklerle faaliyetlerini devam ettirmiştir. Yargılamanın ilerleyen günlerinde de Almanya, Fransa, İsviçre, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri, örgüt mensuplarının bu yönlü etkinliklerine sahne
olmuştur.
İngiltere/Londra'da bulunan Trafalgar Meydanında, 15 Mayıs 1999 günü, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması amacıyla bir protesto yürüyüşü düzenlenmiştir. Yürüyüş, Londra'da kurulan "Öcalan'a Özgürlük Kampanyası" çerçevesinde düzenlenmiş, yürüyüşe Avrupa alanında örgüt paralelinde faaliyet gösteren oluşumlar iştirak etmiştir.
ERNK Avrupa temsilciliği tarafından hazırlanan "Ya Öcalan-Ya Hepimiz, Ya Devrim-Ya ölüm" başlıklı 25 Nisan 1999 tarihli bir bildiri yayınlanıp, çeşitli ülkelere gönderilerek, dağıtılması sağlanmıştır.
Örgüt mensupları tarafından Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilen bu eylemlerin, örgüt elebaşının idam edilmesini engellemek için uluslararası kamuoyunun desteğini sağlamaya yönelik gerçekleştirilse de, Nitekim
kararın ilan edilmesi akabinde de, Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde örgüt mensupları ve yandaşları tarafından protesto gösterileri gerçekleştirilmiştir.
Örgüt mensuplarının bu yönlü eylemlerinin bir sonucu olarak, Avrupa ülkeleri temsilcileri, çeşitli vesilelerle "Abdullah Öcalan’ın idam edilmemesi gerektiği" yönündeki tezlerini dile getirerek ülkemiz üzerinde siyasi baskı
oluşturmaya çalışmıştır.
Abdullah Öcalan'a verilen idam cezası kararının açıklandığı 29 Haziran 1999 günü, Almanya başta olmak üzere, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde terör örgütü PKK yandaşı 100-200 kişilik gruplar tarafından protesto
gösterileri düzenlenmiştir. Protesto gösterilerine mekân olarak çoğunlukla, gösterilerin düzenlendiği ülkenin hükümet ve belediye binaları seçilmiştir. Yunanistan’ın başkenti Atina'da Büyükelçiliğimiz, Almanya, Fransa ve
İngiltere’de ise ABD temsilcilikleri önünde gösteriler düzenlenmiştir.
Yine müteakip günlerde, Almanya'da Türk vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı mahallerde, cami, kahvehane, dernek, lokanta vb. yerlere molotof kokteyli kullanılarak saldırılar düzenlenmiştir. Bu eylemlerde, maddi hasar meydana gelirken vatandaşlarımızdan yaralananlar olmuştur. Fransa'da Türk vatandaşlarına ait işyerleri kepenk kapatmaya zorlanmıştır.
Almanya'da Türk vatandaşlarını hedef alan şiddet eylemleri sonrasında, Almanya’nın Berlin ve Hollanda’nın Lahey kentlerinde PKK paralelinde faaliyet gösteren "Kürdistan Enformasyon Merkezleri" ve "ERNK Avrupa
Temsilciliği" adına açıklamalar yapılarak bildiriler dağıtılmıştır. Bu bağlamda Roma'da bulunan Ticaret Müşavirliğimiz 06 Temmuz 1999 günü geneli İtalyan 20 kişi tarafından işgal edilmiştir.
Bunun yanında İskandinav ülkelerinde, terör örgütü PKK paralelinde faaliyet gösteren demekler organizesinde de, protesto gösterileri gerçekleştirilmiş tir. Rusya'nın Başkenti Moskova'da ise, 29 Haziran 1999 günü 1.500
civarında örgüt mensubunun katılımıyla protesto yürüyüşü düzenlenmiştir.
Yabancıların bölücü başına verdikleri destek kendi ülkeleriyle sınırlı kalmayarak, ülkemize de uzanmıştır. Türkiye’de düzenlenen 21 Mart 1999 tarihli nevruz gösterilerinde olaylar çıkmış, yapılan çalışmalarda olaylara
karıştığı ve kışkırtıcılık yaptığı TV görüntülerinden tespit edilen Nicola Schulirs ve 8 arkadaşı yakalanarak gözaltına alınmışlardır. Bu kişilerin yapılan tahkikatında ise kişilerin Türkiye’de gazeteci sıfatı ile bulundukları
ayrıca, ülkelerinde bir kısım derneklerin sorumluluklarını yaptıkları ortaya çıkarılmıştır.
Ağustos 1999 da ise Münih bölge mahkemesi, 23 yaşındaki Claudia W. adlı Almanı PKK propagandası yapmak suçundan para cezasına çarptırmıştır. Bu davada sanığın avukatlığını Angelika Lex adlı kişi yapmış olup, bu kişinin üst düzey PKK örgüt mensuplarının davalarını takip ettiği görülmüştür.
Bu süreçte Avrupa’da yapılan eylemelerin yetersiz kalması nedeniyle yeni eylem metotlarının da devreye sokulması istenmiştir. Bu çerçevede özellikle akıl sağlığı yerinde olmayan bazı kişinin ayarlanarak bunların
önemli meydanlarda kendilerini yakmasının sağlanması istenmiştir.
Konu ile ilgili olarak E. M. İle yapılan mülakaatta; “…PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Roma'ya gelmesi ve Türkiye'ye iadesi konusu gündeme geldi. Bunun üzerine Avrupa'da bulunan PKK yandaşları yoğun bir şekilde değişik
alanlarda kampanyalara başladılar. Dilar Kod da bana bu süreçte insanların kendilerini bu uğurda yaktıklarını, bombalar ile üzerine tuzaklamalar yaparak kalabalık yerlerde patlattıklarını ve Kürdistan'ın bağımsızlığı için ellerinden geleni yaptıkları şeklinde bana yoğun bir ajitasyona girmişti. Dilar’ın amacı benim canlı bomba olmam yada kendimi yakmamdı…” biçimiyle beyan ettiği gibi, örgütün bu dönemde dikkat çekici eylemlere yönelmek istediği anlaşılmaktadır.
Yine Doktor Celal Kod H. Y.; “…Romanya’da bulunduğum bu sırada Zeki Kod beni bir kenara çekerek problemin nedir dedi. Bende yukarıda belirttiğim gibi abimin akıbetini öğrenmek istiyorum dedim. Oda bana sen 15 yıl önceki olayları kendine takıntı yapıyorsun bunların bir anlama olmaması lazım diyerek, sen Abdullah Öcalan’ın İtalya'da ki konuşmalarını
dinledin mi, Başkan APO bu konuşmalarında bütün Kürt bireylerine seslenerek kimin aklına ne gelirse Kürt halkının mücadelesi doğrultusunda yapması gerekir diye beyanatları var bu itibarla sende artık geçmişi bırakıp mücadelemiz içine girmen gerekir dedi…” şeklindeki beyanları da o dönem herkesin eyleme zorlandığını göstermektedir.
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye Getirilmesi Sonrası Yaşanan Süreç
Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkmasının hemen akabinde örgüt tarafından eylemlere başlanması talimatı verilmiştir. Bu çerçevede özellikle bomba koyma, intihar saldırısı, kendini yakma, kundaklama gibi eylemlerin zirveye çıkarılması istenmiştir.
Talimat gereğince birçok silahlı ARGK militanı Türkiye metropollerine gönderilirken, Avrupa’dan da çok sayıda eylemcinin de şehirlere gönderilerek eylem yaptığı görülmüştür. Öcalan’ın Suriye’den ayrıldığı 9 Ekim 1998 ile Haziran 1999’a kadar geçen süreç içinde yüzlerce eylem gerçekleşmiştir. Mavi Çarşı’nın yakılarak 13 vatandaşımızın öldürülmesi, Hayal Kahvehanesine bomba konulması, Avcılar Parkında piknik yapan ailelerin oturdukları yere bomba konularak masun insanların hayatını kaybetmesi gibi sivil-resmi ayrımı gözetmeyen eylemler sırlanabilir.
Bu dönemde “demokrasinin beşiği olan ve her dönem Ülkemize insan hakları konusunda talimat veren” Avrupa ülkelerinden metropollere gelerek eylem düzenleyen bazı militanların ifadeleri, bu ülkelerde patlayıcının nasıl
rahat elde edildiğini gösterecektir.
Avrupa’da faaliyet yürüten E. M.; “…PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Roma'ya gelmesi ve Türkiye'ye iadesi konusu gündeme geldi bunun üzerine Avrupa'da bulunan PKK yandaşları yoğun bir şekilde değişik alanlarda kampanyalara başladılar… Dilar Kod ikimizi İstanbul'a yollayacağını bu bombacı militanın hazırlayacağı bombalan vücuduma sararak, halkın yoğunlukta bulunduğu alışveriş merkezleri veya Askerlerin hafta sonlarında yoğun olarak bulunduğu yerlere, büyük çarşı mağazalarına v.b. yerlerden birinin keşfini yapmamı burada da üzerime saracağım bu bombaların pişimini çekerek patlatmamı, PKK ile Kürdistan’ın bağımsızlık mücadelesi içerisindeki yerimi almamı söyledi… yanına gelirim dedim oda bana o zaman sana bir fotoğraf makinası vereyim ve eylem yapılacak yerlerin keşfini yaparak fotoğraflarını çek, daha sonra yanıma gel ona göre senin yanma bombacı vererek İstanbul'a tekrar yollarım dedi…”
Doktor Celal Kod H. Y.; “…ben bu aşamada Romanya'da yalnız olduğum için Zeki Kod'a ben patlayıcı konusunda bir şey bilmiyorum deyince odana bana çok kalay bir şey bunu herkes yapabilir ben sana göstereceğim diyerek boş bir yangın tüpü, kabloya bağlı olan bir fünye ile bir Cep telefonunu önüme getirdi, cep telefonunun yanlarından da iki adet ince kablo çıkartılmıştı, bu malzemeleri yanıma getirdikten sonra, görmüş olduğun içi boşaltılmış bu yangın tüpünün içini patlayıcı madde koyup sana göndereceğiz, sende şu anda elimde ucunda kablo bulunan fünyeyi Yangın tüpünün üst deliğinden içine sokacaksın daha sonrada Cep telefonuna bağlı olan iki adet ince kabloyu yangın tüpünün içine soktuğun fünyeye bağlı olan kablolara bağlayacaksın uzaktan cep telefonunu arayarak bombanın patlamasını sağlayacaksın, bu eylemi de insan kitlesinin yoğun olduğu Eminönü, Taksim, Metro istasyonları, Ataköy ve benzeri gibi merkezi yerlere bırakacaksın dedi ve sana bu sefer haberleşme şifresi vereceğim diyerek şifreyi bana verdi. Bende bu malzemeleri alarak İstanbul’a gelip eylem istihbaratına başladım…”
M. Y.’; “Bükreş şehrine geldik, orada yine aynı evde 10-15 gün kadar kaldık ve tekrar Karadeniz Teknik Üniversitesi PKK/YCK sorumlusu olarak İstanbul'a trenle yolladı, yanımda telefon görüşmelerinde kullanmam üzere şifre anahtarınızı verdi, oradan da yine kara yolu ile Trabzon'a geldim… Bilahare Savaş Kod ile kurduğum koordine sonucunda E. K’da bu süreçte uçak ile İstanbul üzerinden Romanya'nın Bükreş şehrine giderek PKK adına eğitim görmeye başladı, Ben Trabzon'da örgütsel yapı oluşturma çalışmalarına başladım, ancak yine kimseyi örgütleyemedim… O süreçte de Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesi gerçekleşti. Bilahare ben tekrar Trabzon'a okula döndüm ve Romanya'da bulunan Savaş kodu telefon ile aradım, bana tekrar kazanabileceğin elemanlar ile İstanbul'a gel ve beni tekrar ara dedi…tekrar Atatürk havalimanından uçak ile Romanya'nın Bükreş şehrine gittim beni havalimanında Savaş kod
karşıladı…5 gün sonra Savaş kod yanında bir el bombası getirdi ve bana bunun özelliklerini gösterdi ve açılıp kapatılmasını, görevimin ne olduğunu, etkisini anlatarak kullanmayı öğretti, bana daha sonra El bombaları göndereceğini ye bunlarla eylem yapacağımı belirtti. Benden malzeme göndereceği bir adres istedi. Bende kendisine M. N. T.'ın evinin adresini verdim…
M. N. T. yanıma gelerek bana evine tanımadığı birisinin paket içerisinde 4 adet el bombası getirerek bıraktığını söyledi. Bende bunun Romanya'dan Savaş Kod tarafından gönderildiğini anlayarak kendisine telefon açtım oda malzemeleri kendisinin gönderdiğini belirtti, eylemlere başla dedi…”
Yine R. T.'ın beyanlarında; “Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra Avrupa da durumu protesto amaçlı gösteriler yaptık, yargılama safhasında bu eylemlere örgüt kendi içerisinde karar alarak ara verdi, bu arada Barış Sürecine katkıda bulunmak amacıyla belli gurupları Türkiye'ye gönderdiler, giden gruplar bu süre içerisinde kendi alanlarını oluşturarak belli bir kitle kazanıp Abdullah Öcalan’ın yargılanması sonucunda idam kararının çıkması ile kitleleri harekete geçirip toplumda büyük bir infial uyandırmayı düşünüyorlardı,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder