ATATÜRKÜN KÜRESEL YÖNÜ ÜZERİNE. BÖLÜM 3
Atatürk, Tam 115 Yabancı Devlet Başkanıyla İlişki Kurdu
Evet, Atatürk zamanında Türkiye, dört kıtada 19 yeni diplomatik temsilcilik açtı ve yabancı ülkelerle 40 dostluk antlaşması yaptı.
Ama Atatürk bu kadarla yetinmedi. Yabancı Devlet Başkanlarıyla ilişkiler kurdu. O’nun zamanında yeryüzünde ne kadar yabancı cumhurbaşkanı, Kral veya İmparator var idiyse onların istisnasız hepsiyle Atatürk’ün ilişkileri, yazışmaları, telgraflaşmaları, mesajları olmuştur.
Bu belgeleri, Türk Tarih Kurumu yayınları arasında çıkmış olan Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları adlı dört ciltlik eserimde topladım. Bu dört ciltte toplam 2662 belge, 637 fotoğraf ve belge fotokopisi yer almaktadır. Merak edenler o kitaplara bir göz atabilir; araştırmacılar bu alanda yeni yeni araştırmalarla yeni belgeler de ortaya çıkarabilirler.
Burada bir liste vermekle yetiniyoruz.
Atatürk’ü İlişki Kurduğu Yabancı Devlet Başkanları Listesi. 38
(Devletlerin alfabe sırasına göre)
Devletler Devlet Başkanları
1. Afganistan Amanullah Han, Mehmet Nadir Han, Mehmet Zahir Şah
2. Almanya Friedrich Ebert, Walter Simon, Hindenburg, Hitler
3. ABD Calvin Coolidge, Herber Hover, Frankin D. Roosevelt
4. Arjantin Agustin P. Justo, Roberto M. Ortiz
5. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ahmet Zogu (Sonra Kral Zog I).
6. Avusturya Dr. Michael Heinisch, Walter Miklas
7. Azerbaycan (Kollektif devlet başkanlığı, İçtimai Şura)
8. Belçika Albert I, Leopold III
9. Brezilya Washington Luis Pereira de Sousa, Getulio D. Vergas
10. Bulgaristan Boris III
11. Çekoslovakya Thomas G. Masaryk, Dr. Edvart Benes, Jan Syrovy
12. Çin Chiang Chung Cheng, Lin Sen
13. Daninarka Christian X
14. Dominik Cum. Horacio Vaskes
15. Estonya Jean Tonison, Konstantin Päts
16. Finlandiya Lauri Kristian Rolander, Pehr Evind Svinhufvud
17. Fransa Alexandre Millerand, Gaston Dumergue, Paul Doumer, Albert Lebrun
18. Guatemala Lazaro Chacon, George Ubico
19. Gürcistan (Kollekgtif Başkanlık, Komite)
20. Habeşistan Zeouditou, Negus Tafari / Haile Sellasie
21. Haiti Cum. Louisd Borno
22. Hatay Devleti Tayfur Sökmen
23. Hicaz, Necid Abdülaziz Ibn. Suud (Suudi Arab.)
24. Hollanda Wilhelmina
25. Irak Faysal I, Gazi I
26. İngiltere George V, Edward VIII, George VI
27. İran Ahmed Han Kaçar, Rıza Şah Pehlevi
28. İspanya General Primo de Rivera, Alfonso XIII, Alcala Zamora, Torres, Martinez Barri, Mamnuel Azana y Diaz, General Franco
29. İsveç Gustav V
30. İsviçre Chuard, Musy, Schuthles, Motta, Haab, Minger, Meyer, Baumann
31. İtalya
32. Japonya
33. Küba
34. Letonya
35. Liechtenstein
36. Litvanya
37. Lüksemburg
38. Macaristan
39. Meksika
40. Mısır
41. Nikaragua
42. Norveç
43. Polonya
44. Romanya
45. Salvador
46. SSCB
47. Suriye
48. Şili
49. Ukrayna
50. Uruguay
51. Ürdün
52. Vatikan
53. Venezuela
54. Yemen
55. Yugoslavya Alexandre I, Pierre II (ve Naib Prens Paul)
56. Yunanistan Paul Coundouriotis, Theodore Pangalos, Alexandre Zaimis, George II.
Vittorio Emanuele
Yoshito, Hirohito
Carlos Mendieta y Montefur
Gustavs Zemglas, Albert Kviesis, Karlis
Ulmanis
François I
Antanas Smetona
Charlotte
Nicolas Horthy de Nagybanya
Plutarco Elias Calles, Emilio Portes Gil,
Pascual Ortiz Rubio, AlbertoK. Rodriguez,
Lazaro Cardenas
Fuad I, Faruk I
Juan Bautista Sacassa
Haakon VII
Stanislaw Wojciechowski, Ignace Moscicki
Ferdinand I, Mihai I, Carol II
Pio Romero Bosque, Maxmiliano Hernandez martinez
Vladimir İliç Lenin, Mihail İvanoviç Kalinin, Neriman Neriman Nerimanov
Haşem Attasi
Carlos Obenes del Campo, Arturo Alessandri
Petrovski, Rakovski
Juan Campsisteguy, Gabriel Terra, Alfredo
Baldomir
Abdullah
Benoit XV
Juan Vicente Gomez
İmam Yahya
Toplam: Bağımsız ve yarı bağımsız 56 devlet ve 115 devlet başkanı.
Atatürk zamanında, yeryüzünde bağımsız ve yarı bağımsız devletlerin sayısı bu kadardı. Bu devletlerin başında bulunmuş kralların, cumhurbaşkanlarının, imparatorların toplam sayısı da 115 olmuştur.
56 Devletin arasında, sonradan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlert Birliği’ne (SSCB) katılarak bağımsızlıklarını kaybetmiş olan 6 devlet de vardır: Azerbaycan, Estonya, Gürcistan, Letonya, Litvanya ve Ukrayna. Bu devlet çıkınca bağımsız ve yarı bağımsız devletlerin sayısı 50’ye düşmektedir. Bu 50 kalemlik listede henüz tam bağımnsız olmayan Ürdün, Suriye ile Lichtenstrein Prensliği, Lüksembnurg Grand Düşeliği ve Vatikan da yer almaktadır. Bunlar da çıkarılırsa, tam bağımsız devletlerin sayısı 45’e düşer.
Atatürk, ayrım gözetmeksizin bütün yabancı devlet başkanlarıyla dostça ilişkiler kurmayı, bütün devletlerle dostluk antlaşmaları yapmayı, Türkiye’nin dış ilişkilerini dostluk temeline ortutmayı amaçlamış ve bunu başarmıştır. Bu Atatürk’ün dünyaya küresel yaklaşımı, bakışı idi.
Bu bağlamda Atatürk, Türkiye’nin de yer aldığı bölgeye özel bir önemle eğildi.
Atatürk Döneminde Balkanlar ve Ortadoğu Barış ve İşbirliği Bölgelerine Dönüştürüldü. (1) BALKAN PAKTI (1934)
Atatürk, Cumhuriyetin ilk yıllarında dikkatini öncelikle komşu ülkelere çevirdi. Türkiye, Sovyetler Birliği ile dostluk ilişkilerini zaten özenle sürdürüyordu; batıdaki komşularıyla Balkan Paktı’nı, doğudaki komşularıyla da Saadabad Paktı’nı imzalayacak ve içinde bulunduğu bölgeyi bir barış ve dostluk bölgesine dönüştürecekti. Önce Balkanlar’daki gelişmelere kısaca göz atalım.
Balkanlar, bizim coğrafyamızdır. Türkiye topraklarının bir bölümü Balkan Yarımadası’nda, Trakya’dadır. Bu açıdan Türkiye, bir Balkan ülkesi sayılır. Tarihimiz Balkanlarlarla ortaktır. Tarihten miras, Balkanlar’da önemli miktarda Türk azınlıkları vardır. Bu soydaş kitleler Türkiye’yi Anavatan bilir, gözlerini Türkiye’ye çevirmişlerdir ve zaman zaman Türkiye’nin Balkan komşularıyla ilişkilerini etkilerler. Balkanlar, İstanbul’un ve Anadolu’nun savunma kalkanı gibidir. İmparatorluk döneminde de öyleydi, Cumhuriyet döneminde de. Çünkü Türkiye’ye tehditler çoğu zaman Batı’dan geliyordu ve Balkanlarda savaşlar, işgaller, isyanlar, kavgalar, bunalımlar hiç eksik olmamıştı. Şair Abdülhak Hâmid’in ifadesiyle, “Balkanların tarihi al kanlarla yazılmıştı.” Oysa yeni Türkiye, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini içtenlikle benimsemişti. Kendi bölgesinde de barış istiyordu.
Türkiye, daha 1926 yılında tüm Balkan Devletleri arasındaki sınırların veya statu quo’nun karşılıklı olarak güvence altına alınması amacıyla girişimlerde bulundu. Balkanlarda, 1925 tarihli Locarno Antlaşmasına benzer bir toplu güvenlik sistemi kurulmasını arzusunu dile getirdi. Ancak bu girişimden olumlu bir sonuç çıkmadı, ortam henüz hazır değildi.
1930’larda Faşist İtalya’dan ve Almanya’dan Türkiye’ye karşı tehdit ihtimali belirince Balkanlar, Atatürk’ün barışçı dış politikasında öncelikli bir yer aldı. Atatürk’ün öncülüğünde Balkanlarda bir ortak güvenlik sistemi oluşturulması yönünde diplomatik hazırlıklara girişildi.
5 Ekim 1930’da Yunanistan, Türkiye, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ve Arnavutluk’un resmi olmayan temsilcileri arasında ilk Balkan Konferansı toplandı. Ekonomik, teknik, kültürel işbirliği konularının ele alındığı bu konferansların ikincisi Ekim 1931’de İstanbul’da, üçüncüsü 1932 Ekimi’nde Bükreş’te, sonuncusu da 1933 Kasımı’nda Selânik’te yapıldı. Fakat toplantılar resmi temsilcilerden oluşmadığı için somut sonuçlar vermedi.
Resmi olarak ise, önce Türkiye ile Balkan Devletleri arasında ikili düzeyde ilişkiler geliştildi.. Türkiye, her Balkan ülkesiyle teker teker masaya oturup aradaki sorunları çözmeye yöneldi ve bir dizi ikili anlaşma imzaladı. Arada ciddi bir anlaşmazlık konusu ve bir engel kalmayınca her Balkan ülkesiyle dostluk antlaşmaları yapıldı.
1923’te Türkiye-Arnavutluk Dostluk Antlaşması imzalanmıştı.
1925’te Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması ve İkamet Sözleşmesi; aynı yıl Türkiye-Yugoslavya Barış ve Dostluk Antlaşması;
1930’da Türkiye-Yunanistan Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması ve 1933’te Türkiye-Romanya Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaşma Antlaşması imzalandı. Atatürk zamanında Türkiye ile Balkan ülkeleri arasında aşağıdaki listede gösterilen 40 kadar anlaşma imzalandı:
1923: Türkiye-Yunanistan Ahali Mübadelesine Dair Anlaşma,
1923: Türkiye-Yunanistan Sivil Tutukluların ve Savaş Esirlerinin Mübadelesine Dair Anlaşma,
1923: Lozan Barış Antlaşması ve ekleri
1923: Türkiye-Arnavutluk Dostluk Antlaşması,
1923: Türkiye-Arnavutluk Tâbiiyet Anlaşması ve İkamet (Oturma) Sözleşmesi
1925: Türkiye -Bulgaristan Dostluk Antlaşması ve İkamet (Oturma) Sözleşmesi
1925: Türkiye-Yugoslavya Barış ve Dostluk Antlaşması,
1927: Türkiye-Arnavutluk Konsolosluk Sözleşmesi,
1927: Türkiye-Bulgaristan Ticarî Modüs Vivendi
1928: Türkiye-Bulgaristan Ticaret ve Sayrisefain (Deniz Ulaştırma) Anlaşması,
1928: Türkiye-Romanya Ticari Modüs Vivendi,
1929: Türkiye - Bulgaristan Tarafsızlık, Uzlaşma, Adli Çözüm ve Hakemlik Antlaşması,
1929: Türkiye-Romanya İkamet, Ticaret ve Seyrisefain (Deniz Ulaştırması) Anlaşması,
1930: Türkiye-Bulgaristan Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması,
1930: Türkiye-Yunanistan Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakemlik Antlaşması,
1930: Türkiye-Yunanistan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması,
1930: Türk-Yunan Bahri Kuvvetlerin Tahdidi Protokolü (30 Ekim 1930 Tarihli Dosltuk, Bitaraflık, Uzlaşma ve Hakem Muahedenamesine Ek).
1933: Türkiye-Yunanistan Samimi Antlaşma Paktı,
1933: Türkiye-Romanya Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaşma Antlaşması,
1933: Türkiye-Romanya Ticaret Sözleşmesi,
1933: Türkiye-Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Adlî Yardımlaşma, Hakemlik ve Uzlaşma Antlaşması,
1933: Türkiye-Yugoslavya Mütekabil Mutalebatın Tasfiyesine Müteallik İtilafname,
1933: Türkiye-Bulgaristan Baytarî (Veteriner) Sözleşmesi,
1933: Türkiye-Bulgaristan Ödeme (Tediyeleri Tanzim eden) Anlaşması,
1934: Balkan Paktı
1934: Türkiye-Yugoslavya Ticaret Anlaşması,
1934: Türkiye-Yunanistan Kliring Anlaşması,
1934: Meriç Nehrinin İki Sahilinde Su Tesisatının Düzenlenmesine Dair Türkiye-Yunanistan İtilafnamesi,
1935: Türkiye-Yunanistan Kliring Anlaşması,
1935: Türkiye-Romanya Ticaret ve Kliring Sözleşmesi
1935 Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan PTT İdareleri arasında Posta ve Telekomünikasyon Alanında Birlikte Çalışma İçin Özel Uzlaşma,
1936: Türkiye, Çekoslovakya, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan PTT Servisleri Arasında İşbirliği için Özel Düzenleme,
1936: Dobruca Türklerinin göçüyle ilgili Türkiye- Romanya Anlaşması,
1936: Türkiye-Yugoslavya İkamet Sözleşmesi,
1936: Türkiye-Yugoslavya Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması,
1937: Türkiye-Yunanistan Kaçakçılığın Men ve Takibi Mukavelenamesi (Sözleşmesi)
1938: Balkan Paktı Devletleri ile Bulgaristan arasında Anlaşma,
1938: Türkiye-Yunanistan Arasında 1935 Kliring Anlaşmasına
Ek Protokol,
1938: Türk- Yunan Antlaşması,
1938: Türkiye-Romanya Ticaret ve Tediye (Ödeme) Anlaşması,
Bu antlaşmalar arasında özellikle Türk-Yunan Dosltuk Anlaşmasının tarihi bir yeri vardır. Bu antlaşma, Atatürk ile Yunan Başbakanı Elefteros Venizelos’un ileri görüşlü politikalarının bir sonucu olarak yapılmış olan bu dostluk antlaşması, Türkiye adına Başbakan İsmet (İnönü) ile Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü (Aras); Yunanistan adına Başbakan E.K. Venizelos ve Dışişleri Bakanı
A. Michalakopulos tarafından Ankara’da imzalandı. Dostluk antlaşmasıyla, yüz yıldan beri kanlı savaşlarla geçmiş olan Türk-Yunan ilişkileri tarihinde ilk defa bir dostluk dönemi başlatıldı. Yunanistan’la ilişkilerde bir dönüm noktasına gelindi. Daha sekiz yıl öncesine kadar birbirleriyle kıyasıya savaşmış olan Türkiye ve Yunanistan, 1923 Lozan Antlaşması’ndan beri bir dizi çetin sorunu çözmüşler ve Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nden doğan tüm sorunları da kesinlikle çözümlemek için bir sözleşme yapmışlardı.
Böylece Türk-Yunan dostluğunun temeli atılmış oldu.
Üç yıl sonra, 14 Eylül 1933 günü Ankara’da, Türkiye-Yunanistan İçten Anlaşma Paktı imzalandı. Bu antlaşmanın 1. maddesiyle, iki devlet ortak sınırlarınının dokunulmazlığını karşılıklı olarak güvence altına aldılar. Türk-Yunan sınırının değişmezliği kabul edildi.
Başka bir devlet bu sınırı değiştirmeye kalkarsa Türkiye ve Yunanistan buna birlikte karşı koyacaklardı. Yani Türkiye ile Yunanistan, ittifaka yakın birişbirliği içine girmiş oldular. “İçten Antlaşma” ile Balkan Paktı’nın temeli olşuturuldu.
Ancak Balkan Paktı için sadece Türk-Yunan ilişkilerini iyi düzeye çıkarmak yetmiyordu. Türkiye’nin, ikili düzeyde teker teker her Balkan ülkesiyle dostluk ilişkileri kurmuş olması da kollektif bir ittifak kurmak için kâfi değildi. Öteki Balkan ülkelerinin de birbirleriyle olan ilişkilerini düzeltmeleri gerekiyordu. Türkiye bu alanda da inisiyatif aldı. Balkan ülkelerini birbirlerine yaklaştırmak için uğraştı.
Çok taraflı diplomatik girişimlerde bulundu.
Fakat altı Balkan ülkesini bir ittifak çatısı altında toplamak mümkün olmadı. Bulgaristan’ın, hem Romanya, hem Yunanistan ve hem de Yugoslavya ile ciddi sorunları vardı. Sofya Hükûmeti, bazı Bulgar topraklarının komşuları tarafından gasbedilmiş olduğunu düşünüyordu: Romanya’dan Güney Dobruca, Yugaslavya’dan Makedonya sınırlarında Bulgaristan lehine düzeltmeler yapılmasını istiyordu.
Bulgaristan, Batı Trakya’dan Ege Denizi’ne çıkan bir koridor istiyordu, Yunanistan’dan Karaağaç (Aleksandropolis) Limanını istiyordu. Yani Bulgaristan Balkanlar’daki sınırların değitirilmesini istiyordu; diplomasi literatüründe sıkça kullanılmış bir ifadeyle Bulgaristan, “revizyonist” bir politika izliyordu; “statu quo’cu bir politka güden öteki Balkan ülkelerine ters düşüyordu.
Arnavutluk da benzer bir tutum içindeydi; Yugoslavya ve Yunanistan’ın bazı Arnavut topraklarını işgal etmiş olduklarını düşünüyor ve bu komşularıyla var olan sınırları içine sindiremiyordu. Azınlıklar konusunda da hem Bulgaristan’ın hem de Aranvuluk’ın komşularıyla sorunları vardı. Oysa Balkan Paktı, hem mevcut sınırları korumak, hem de status quo’yu savunmak amacı güdüyordu.
Dolayısıyla Bulgaristan gibi Arnavutluk da bu pakta katılmadılar. Paktın hazırlanması sırasında, gerek imzacı devletlerin kendi aralarında, gerek onlarla Bulgaristan arasında geniş ve çetin görüşme, danışma ve tartışmalar yaşandı.
Balkan Paktı hazırlıklarının son aşamasında Sovyetler Birliriği ile de anlaşmazlık çıktı. Pakta katılacak devletler birbirlerinin sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına alacaklardı, o zamanki ifadeyle “tekeffül edeceklerdi.”. Ruslar pirelendiler. Besarabya konusunu ortaya atıp Balkan Paktı’nın kurulmasına cephe aldılar. Sovyet Hükûmetini yatıştırma ve ikna etmek işini de Türkiye üstlendi.
Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında da geniş ve çetin görüşme, danışma ve tartışmalar yaşandı. 1925 tarihli Türk-Sovyet Saldırmazlık Antlaşmasına ek 1929 Protokolü uyarınca Türkiye, böyle bir paktı imzalayabilmek için Sovyetlerin onayını sağlamak durumundaydı.
Sovyetleri ikna etmek ciddi bir sorun oldu. Sonunda Balkan Paktı’nın kimi hükümleri, Sovyet Hükûmetinin isteği doğrultusunda değiştirildi ve Türkiye, Pakta bir çekince koymak durumunda kaldı.
Balkan Paktı, 9 Şubat 1934 günü Atina’da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalandı. Bulgaristan ve Arnavutluk buna katılmadılar. Ancak Pakt, onlara da açık tutuldu. (Md. 3)
Paktın 1. Maddesiyle, 4 devlet kendilerinin tüm Balkan sınırlarının güvenliğini, karşılıklı olarak, güvence altına alıyordu. Yani bu bir bölgesel savunma ittifakı, bölgesel bir yardımlaşma paktı idi. Saldırı olursa yardımlaşmayı öngörüyordu. Ek Protokjolün 2. Maddesi buna şöyle bir açıklık getirmişti: “Paktın amacı Balkan sınırlarını, bir Balkan Devletince girişilecek bir saldırıya karşı güvence altına almaktır.” Balkan sınırlarını tanımayan Balkan Devleti Bulgaristsan idi. Dolayısıyla Pakt, imzacı Devletlerin Balkan sınırlarının Bulgaristan’ın olası bir saldırısına karşı savunma amacı güdüyordu, ama bir saldırı amacı gütmüyordu. Bu konuda Bulgaristan’a ve Arnavutluk’a güvence veriliyordu. (Ek Protokol Md. 7).
Balkan Paktı’nın esas metni sadece 3 maddeden oluşuyordu ve tam olarak şudur:
4. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder