6 Kasım 2019 Çarşamba

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ Nİ KURANLAR NASIL BİR GENÇLİK İSTİYORDU.? BÖLÜM 2

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ Nİ KURANLAR NASIL BİR GENÇLİK İSTİYORDU.?  BÖLÜM 2



Atatürk döneminde yukarda görüşlerinden örnekler verilenler dışında daha bir çok devlet ve siyaset adamı, “amelî, “ yani öğrendiğini uygulayabilen gençler yetiştirmenin önemini vurgulamıştır.34 
Öğrendiklerini uygulayabilen, “amelî nesiller” yetiştirme görüşü, o dönemde devletin eğitim politikasına da yansımış35 ve hükûmet programlarında yer almıştır.36 Atatürk dönemi Maarif Vekillerinden İsmail Safa, 8 Mart 1923 (1339) tarihinde yayınladığı bir bakanlık genelgesinde “Tedrisatın Gayeleri” (Öğretimin Amaçları) başlığı altında şöyle demektedir: 

Vekaletin tedrisat hususundaki gayesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Paşa Hazretleri’nin senei devriye münasebetiyle irat buyurdukları nutukta gösterilen hututu [ilkeleri] ihtiva eder. O hututun aynen muhafazası için nakl ve tekrara lüzum görüyorum: 
Müşarünileyh Hazretlerinin gayet muciz [öz] surette izah ettikleri gibi bu hususta tatbik edeceğimiz usul, malumatı insan için fazla bir süs, bir vasıtai tahakküm, yahut medenî bir zevkten ziyade, maddî hayatta muvaffak olmayı temin eden amelî ve kabili istimal bir cihaz hâline getirmektir.37 

Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı) tarafından hazırlanan program ve yönetmeliklerde de “ amelî eğitim ” kavramı, bir başka deyişle, öğrendiklerini uygulayarak hayatta başarılı olacak gençler yetiştirmenin önemi vurgulanmak tadır. Maarif Vekâleti tarafından hazırlanarak 1927’de yayınlanan ve orta öğretim kurumlarının amaçlarını belirleyen “Lise ve Orta Mektepler Talimatnamesi”nde şöyle denmektedir: “Orta mekteplerle liseler, talebesinin... Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı sıfatıyla millet hayatı içinde müsmir 
faaliyette bulunmasını... hedef ittihaz eder.”38 Atatürk döneminin sonlarına doğru, yine Maarif Vekâleti tarafından hazırlanarak 1936 yılında yayınlanan “İlkokul Programı”nda da, öğrencilerin bilgiyi uygulamasının ve hayatta başarı kazanmalarının önemi vurgulanmaktadır. 
Program, ilkokulun amaçlarından birisini şöyle ifade etmektedir: “İlkokul terbiye ve tedrisinde güdülen hedeflerden biri de bilgiyi, talebeye maddî hayatta muvaffakiyet elde ettiren bir vasıta haline getirmektir.”39 

3. Yüksek Karakterli Bir Gençlik 

Atatürk ve onun döneminde görev yapan devlet ve siyaset adamları hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hem de Meclis dışında yaptıkları konuşmalarda yeni yetişen nesillerin “yüksek seciyeli” (karakterli, erdemli) yetiştirilmesini istemişlerdir. Atatürk bu konudaki görüşlerini, 25 Temmuz 1924’te öğretmenlere yaptığı bir konuşmada şöyle açıklamaktadır: “Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, 
bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu evsaf [nitelikler] ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”40 

Atatürk’ün bu sözleri diğer devlet ve siyaset adamları tarafından da aynen veya benzeri ifadelerle tekrarlanmıştır. 

Maarif Vekâleti 1924 yılı bütçesi Mecliste görüşülürken söz alan Karahisarısahip milletvekili Kamil Efendi, eğitimin vatan evladına “iyi bir irade, ” “yüksek ve sağlam bir seciye vermek” demek olduğunu söylemiştir. Ona göre, eğitimin amacı vatan evladını “iyi iradeli” ve “yüksek seciyeli” olarak yetiştirmek olmalıdır.41 Aynı oturumda söz alan Maarif Vekili Vasıf Bey de takip ettikleri maarif siyasetinde “seciyeyi!, iradeyi, ahlakı fazileti en ulvî, en müspet ve katî bir hedef olarak” kabul ve ilan ettiklerini söyledikten sonra konuşmasını şöyle 
sürdürür: “Elbette... milletin gençliğine yüksek bir terbiye ve yüksek bir irade vereceğiz. Bu bizim hedefimizdir.”42 Başbakanı İsmet İnönü 8 Temmuz 1929’da “Ankara Hukuk Mektebi”nin öğrencilerine yaptığı bir konuşmada bilgili ve erdemli olmanın önemini vurgular. 
Hayatta başarılı olmak için hatırıma gelen “bir iki sırrı” size söylemek istiyorum diyen İnönü, konuşmasını şöyle sürdürür: 

Bir defa vazife severlik tavsiye ederim. Vazife severlik ilk andan itibaren kanaat ve tahammül yükler. Vazife severlik ilk anda teveccüh eden vazifeyi sevmek demektir. Sevmek buradan başlar. Ondan sonra muvaffakiyet ve sebat gelir. Hayatta muvaffakiyetin başı kanaatte ve tahammüldedir. Kanaatkâr olmak lazımdır. Müşkülat karşısında tahammül etmek, dişini sıkmak lazımdır. İnsanoğlunun kabiliyetinin derecesi ve hududu keşfolunmamıştır. Size hayatınızda bir de liyakat hırsı tavsiye ederim. Serbest hayatınızda olsun, resmî hayatınızda olsun kabiliyetinizi artırmak, ilminizi artırmak için göstereceğiniz gayret, girdiğiniz meslekte en yüksek dereceye varmak için göstereceğiniz hırstır ki, herhangi bir cemiyeti en yüksek cemiyetler sırasına çıkaracak tılsım meyanındadır. Size bir de bütün bu söylediklerimden belki daha mühim olmak üzere seciye, istikamet tavsiye ederim. Asla seciye ve istikametten dönmeyiniz. İlimsiz hiçbir şey olmaz. Fakat ilimle de, eğer seciye sağlam değilse bir netice kazanılmaz, korkulur ki ilim zararlı olmasın.43 

Maarif Vekili Esat Bey 3 Ocak 1921’de yaptığı bir konuşmada, gençliği nasıl yetiştireceklerine ilişkin görüşlerini şöyle açıklamıştır: 

“Gazi Hazretleri ‘Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister’ buyurmuşlardır. Bu muhafızlar münevver gençlikten başka bir şey değildir. Gençlerimizi ve çocuklarımızı bu beş esasta yetiştireceğiz.”44 Esat Bey Mecliste yaptığı bir konuşmada da gençliğin ahlaki değerlere sahip olarak yetiştirilmesini istemiştir.45 Kütahya milletvekili Cevdet Bey, Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve Kastomonu milletvekili Halit Bey de, gençliğin “ahlâklı” ve “seciyeli” olarak yetiştirilmesi gerektiğini savunan 
konuşmalar yapmışlardır.46 

Atatürk’ün.47 ve onunla birlikte Cumhuriyeti kuranların çok önem verdiği yüksek karakterli (erdemli) bir gençlik yetiştirmek ideali devletin eğitim politikası olarak da benimsenmiştir. Büyük Millet Meclisi’nde okunan ilk “İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) Programı”nda gençlere “teşebbüs kudreti” ve “nefse itimad” gibi “seciyeler” (erdemler) kazandırılacağından söz edilmektedir.48 
Maarif Vekili Vehbi Bey 20 Kasım 1921’de yayınladığı bir genelgede, gençliğin “sarsılmaz bir seciye ve ahlâk” ile donatılacağını söylemektedir.49 
Başbakan Celal Bayar da 8 Kasım 1937’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okuduğu hükûmet programında, nasıl bir gençlik yetiştireceklerini şöyle 
açıklamaktadır: “Büyük gaye, Türk vatandaşını fikir ve düşünce itibariyle kuvvetli, vücut itibariyle kuvvetli ve tam sıhhatli, seciyeli, gürbüz, güzel 
insan olarak yetiştirmektir.”50 Yüksek karakterli bir gençlik yetiştirmek görüşü, eğitimin amaçlarından birisi olarak, Atatürk Dönemi’nde yayınlanan 
ilk ve ortaöğretim program ve yönetmeliklerinde de yer almıştır.51 

4. İnkılapları Yaşatacak Bir Gençlik 

Atatürk döneminin ilk yıllarını oluşturan 1920-23 arasında, devlet ve toplum hayatında bazı yenilikler yapılmış olmakla birlikte, büyük inkılaplar Cumhuriyetin ilanından sonra gerçekleştirilmiştir. 29 Ekim 1923’te, o zamanın anayasası olan “Teşkilatı Esasiye Kanunu”na “Türkiye devletinin şekli hükûmeti Cumhuriyettir” maddesi eklenerek Cumhuriyet ilan edilmiş, 1924’de yapılan değişiklikle 
Türkiye devletinin “Cumhuriyetçi, Millîyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik, ve Inkılapçı” olduğu kabul edilmiş, sonraki yıllarda da hemen her alanda köklü yenilikler yapılmıştır.52 

Başta büyük Atatürk olmak üzere, Türk devlet ve siyaset adamları gençlerin yapılan inkılapları yaşatacak şekilde yetiştirilmesini ve eğitim sisteminin buna göre düzenlenmesini istemişlerdir. Atatürk 1924’te Dumlupınar’da yaptığı bir konuşmada bu konudaki görüşünü şöyle dile getirmiştir. “Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir, Cumhuriyeti biz tesis ettik, onu ila ve idame edecek sizsiniz.”53 
Atatürk 1927’de Cumhuriyet ‘Halk Partisi Kurultayında okuduğu tarihi “Nutuk”ta da “Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa” etmek görevini gençliğe vermiştir.54 

Maarif Vekili Mustafa Necati 1926’da İstanbul’da Darülfünun’da (üniversite) yaptığı bir konuşmada, gençleri “yeni hayatımızın icaplarına göre hazırlamak borcumuzdur” dedikten sonra konuşmasını şöyle sürdürür: Okullarımızı öyle düzenlemeliyiz ki, “çocuklarımızın çok yüksek fedakarlıklarımızın çiçeği olan inkılabı gayesine eriştireceklerinden şüphe etmeyelim ve müsterih olalım. Vekâlet bu hedefe varmak azmi katisindedir.”55 Mustafa Necati 1927’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada da gayelerinin “inkılâbın prensiplerine âşık bir nesil yaratmak” olduğunu söylemiştir.56 

Atatürk dönemi devlet ve siyaset adamları, eğitiminin amaçlarından birisinin Türkiye Cumhuriyetini ve inkılapları yaşatacak nesiller yetiştirmek olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Dersim milletvekili Feridun Fikri bir konuşmasında şöyle demektedir: “Malumu alileri, maarifimizin bugünkü halinde istihdaf ettiği [amaçladığı] o büyük ruh, memlekette Cumhuriyet gayesini, Cumhuriyet mefkuresini [ülküsünü] yaşatmaktır.”57 Manisa milletvekili Refik Şevket ise “millîyetçi, halkçı, cumhuriyetçi, inkılapçı ve laik bir idealin tahakkuku için yegâne müessesenin” Maarif Vekâleti olduğunu söylemiştir.58 Elaziz milletvekili Fazıl Ahmet Meclis”te yaptığı konuşmalarda, yeniliklere açık, “inkılapçı, laik ve demokrat” bir gençlik yetiştirmek emelinde olduklarını ifade ederek, eğitimin bu amacı gerçekleştirmek için çalışması gerektiğini vurgulamıştır.59 

Atatürk döneminin “inkılapları yaşatacak nesiller yetiştirmek” görüşü o dönemde devletin eğitim politikasına da yansımış ve resmî metinlerde yer’ almıştır. Maarif Vekili İsmail Safa tarafından Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra ilan edilen “Maarif Misakı”nın [Eğitim Yemini] esaslarından birisi, “millîyetçi, halkçı, inkılapçı, laik ve cumhuriyetçi vatandaşlar yetiştirmek”tir.60 

Bu amaç, ilk defa 1936 yılında kabul edilen- İlkokul Müfredat Programında “çocukları, kuvvetli cumhuriyetçi, millîyetçi, devletçi, laik, inkılapçı yurttaşlar olarak yetiştirmek”61 şeklinde ifade edilmiştir. 

Yapılan yeniliklerin, en başta da Cumhuriyet’in yaşaması için eğitim sisteminin yapılan yenilikleri yaşatacak gençler yetiştirmek üzere düzenlenmesi gerekiyordu, bu dönemde de bu yapılmıştır. 

5. Çalışkan Bir Gençlik.,

Atatürk ve onun döneminde görev yapan devlet ve siyaset adamlarının değer verdikleri vasıflardan birisi de çalışkanlıktır. Atatürk Türk gençliğinin çalışkan olmasını, çalışmaktan zevk almasını istemiş, mutluluğun ancak çalışkanların hakkı olduğunu ifade etmiştir. 

Ona göre: 

Çalışmaksızın, fikrî gelişme ve ahlâkî olgunlaşma da mümkün değildir.
...  Çalışmak, ilk sıkıntılara ve isteksizliklere üstün gelindikten sonra, en şiddetli bir zevktir.
... İnsan, çalıştığı işi, eli altında veya kafasının içindeki eserini, büyümekte ve yükselmekte gördüğü zaman ne büyük zevk duyar.
... Bu zevk bütün zahmetleri... derhal unutturur.62 

Atatürk’e göre, “Allah’ın milletimize yaratılıştan verdiği yetenekleri en üst derecede geliştirmek; memleketimize bağışladığı bütün kuvvet ve servet 
kaynaklarından en iyi biçimde yararlanarak güçsüzlük sebeplerini ortadan kaldırmak için, bundan böyle, hiçbir fırsatı ve zamanı boşa harcamayarak, 
çalışmağa mecburuz.”63 

Atatürk çeşitli vesilerle “çocuklarımıza ideal (ülkü) aşılanmasını ve onların çalışkan olmalarını istemiştir.”64 Atatürk’ün ideali “ilkelerine bağlı, çalışkan ve vatansever bir gençlik” idi.65 Ülkenin ancak böyle bir gençlikle kalkınabileceğini söyleyerek çalışkanlığın önemini vurgulamıştır: “Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum.
..Şunu söyleyeyim ki, çok zekisin!.
..Bu belli. Fakat zekânı unut!.
..Daima çalışkan ol!..”66 

İzmit’te basın mensuplarıyla konuştuğu bir gün çalışkanlık konusuna değinen Atatürk bu konuda şunları söylemiştir: “Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan, o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz; yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır: çalışkan olmak.”67 

Atatürk gibi Başbakan İsmet İnönü de çalışkan bir gençlik istemektedir. 5 Kasım 1926’da, “Ankara Hukuk Mektebi”nin diploma töreninde yaptığı konuşmada, “yeni devirlerin adamı” olacak öğrencilerde gördüğü “ümit, sebat ve gayret’ten memnun olduğunu söyler, İnönü’ye göre, “çok zeki, çok akıllı” olmak fazla önemli değildir. Bir insanın en önemli özelliği “ölünceye kadar yorulmaksızın çalışma kudret ve hevesine” sahip olmasıdır. “Zeki değil, çok çalışkan adam istiyoruz” diyen İnönü, “Hukuk Mektebi” hocalarından şu istekte bulunur: “Muhterem profesörler... tahsil hayatında bu gençlerden isteyecekleri mesaiye hudut tasavvur etmesinler, insafsız olsunlar.
... Bu nesil çok esaslı hazırlanmağa muhtaçtır. Çalıştırmalısınız, çok istemelisiniz, çok insafsız ve kıyıcı olmalısınız.”68 İnönü bu isteğinin gerekçesini açıklarken, gençleri amansız hayat mücadelesine hazırlamak gerektiğini söylemiştir. 

Sonuç 

Büyük Atatürk ve onun döneminde görev yapan devlet ve siyaset adamlarının gençlikle ilgili görüşleri analiz edilince ortaya Türk milletinin yaşadığı tarihî tecrübeye göre şekillenmiş, tamamen yerli ve millî bir gençlik tipi çıkmaktadır. Türk milleti dünyanın hem çok güzel hem de siyasi, kültürel, ve ekonomik açıdan çok önemli bir parçasını vatan olarak seçmiştir. Tarih gösteriyor ki bu vatanda hür ve bağımsız yaşamanın bedeli çok yüksektir ve o bedeli, Türk ulusu defalarca ve kahramanca ödemiştir. Bu bedelin ne kadar yüksek olduğunu 
çok iyi bilen Atatürk ve onunla birlikte Cumhuriyeti kuranlar, Türk gençlerini bu topraklarda hür ve bağımsız olarak yaşayacak güçte yetiştirmek istemişlerdir.69 Onlara göre, gençlere “en evvel ve her şeyden evvel, Türkiye’nin istiklaline” düşman unsurlarla mücadele etmeyi, vatana sahip olmayı öğretmek gerekmektedir.70 Hayatın her anını cephedeymiş gibi yaşayan, “gideceksiniz ve öleceksiniz” dendiğinde vatan için ölmeye hazır, fedakâr nesillere ihtiyaç vardır. Türk gençleri aynı zamanda bilgili, öğrendiğini uygulayabilen, çalışkan, 
ve yüksek karakterli olmalıdır.71 Bu topraklar üzerinde ancak böyle bir gençlik inkılapları yaşatır, Cumhuriyeti korur, ve milletin bekasını sağlayabilir.72 
Türk gibi, Atatürk gibi düşünenlerin başka tür bir gençlik istemesi de mümkün değildir. 

Bu noktada sorulması gereken soru en evvel ve her şeyden evvel Türkiye’yi düşünen böyle bir gençliği kimin yetiştireceğidir. Geleneksel toplumda gençleri ana baba olarak, öğretmenler olarak biz eğitirdik. Şehirleşen, teknolojik olarak gelişmiş ve küreselleşen yeni toplumda durum değişti. Bizimle birlikte, televizyon, sinema, ve Internet gibi güçler de çocuklarımızı eğitiyor. 

Kim daha güçlüyse, kim daha iyi eğitiyorsa çocuklarımız onların istediği gibi düşünüyor. Çok geç olmadan, bu çocuklara ne olmuş, neler de söylüyorlar, yabancılar gibi düşünüyorlar deme noktasına gelmeden, eğitim kurumlarımızı Türk gibi, Atatürk gibi düşünen, onun gibi hisseden gençler yetiştirmek için hazırlamalıyız. Atatürkçülük, Atatürk gibi hissetmek ve Atatürk gibi düşünmekle mümkündür.73 


DİPNOTLAR;

1 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü yay., Ankara 1961, s. 17. 
2 a.g.e., cilt 1. s. 231. 
3 Bkz: Turhan Feyzioğlu, “Atatürk ve Gençlik, “, Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1992, s. 867-876. 
4 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, Ön. ver., s. 182 
5 Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanları’nın [CBMEB] Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 1, s. 86-87. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü yay., Ankara 1946. 
6 a.g.e., s. 108-111. 
7 a.g.e., s. 119. 
8 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 1, sene 1, 10/2/1337(1921), cilt 8, s. 170. 
9 Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlan’nın [CBMEB] Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 1, ön. ver., s. 340 
10 a.g.e., s. 373. 
11 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 4, 12/4/1927, cilt 31, s. 91 
12 a.g.e. devre 2, sene 1, 23/2/1340(1924), cilt 6, s. 264. 
13 a.g.e. devre 2, sene 2, 25/2/1341(1925), cilt 14, s. 305 
14 a.g.e. devre 3, sene 3, 18/5/1930, cilt 19, s. 108. 
15 a.g.e., s. 108. 
16 a.g.e., s. 110. 
17 Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlan’nın TCBMEB1 Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 2, ön. ver., s. 51 52. 
18 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 4, sene 1, 25/6/1932, cilt 9, s. 314. 
19 Ağaoğlu Ahmet (Kars Milletvekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 26/2/1341(1925), cilt 14, s. 367; Abidin Özmen (Maarif Vekili), devre 5, 
Fevkalade İçtima, 25/5/1935, cilt 3, s. 257; Berç Türker (Afyon Milletvekili), devre 5, sene 1, 26/5/1936, cilt 11, s. 238 
20 Suna Kili ve A. Şerif Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, Ankara 1985, s. 111. 
21 Maarif Vekaleti, 1936 İlkokul Programı, s. 2; Milli Eğitim Bakanlığı, 1968 İlkokul Programı. İstanbul 1968, s. 5. * Daha sonraki dönemlerde bu amacın 
eğitim politikasını belirleyen metinlerde daha ayrıntılı bir şekilde yer aldığı görülmektedir. 1973’te kabul edilen “Milli Eğitim Temel Kanunu”nda, Türk 
 Milleti’nin bütün fertlerini toplumun “milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini 
seven ve daima yüceltmeye çalışan” yurttaşlar olarak yetiştirmek Türk Milli Eğitimi’nin genel amacı olarak kabul edilmiştir (Bkz: Milli Eğitim Gençlik ve 
Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Temel Kanunu. Ankara 1987, s. 5). 
22 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, ön. ver., s. 45. 
23 a.g.e., cilt 2, s. 43. 
24 a.g.e., cilt 2, s. 111. 
25 a.g.e., cilt 2, s. 173. 
26 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 1, ön. ver., s. 298. 
27 Bakınız: Mustafa Rahmi, “Maarifte Gaye-1, “ Hâkimiyeti Milliye. 3 Mayıs 1339/1923; Hâkimiyeti Milliye. “Yeni Türkiyenin Dördüncü Maarif Senesi, 
 “ 8 Mart 1339/1923; Enver Behnan Şapolya, “Atatürk ve Maarif Misakı, “ Türk Kültürü Eğitim Sayısı, Şubat 1966, sayı 40, s. 89; CHP Dördüncü Büyük Kurultayı Görüşmeleri Tutalgası. Ankara 1935, s. 68 
28 Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) Nizamnamesi ve Programı 1931. Ankara 1931, s. 35; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Programı 1935. Ankara 1935, s. 16. 
29 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Programı. Ankara 1924, s. 15; Feridun Fikri (Dersim Milletvekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 5/3/1341(1925), 
Cilt 15, s. 189. 
30 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 25/2/1341(1925), cilt 14, s. 301-302. 
31 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 26/2/1341(1925), cilt 14, s. 367. 
32 a.g.e., s. 373 
33 a.g.e., s. 186-187. 
34 Hamdullah Suphi (Maarif Vekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 1, sene 2, 12/11/1337(1921), cilt 14, s. 199; Hamdullah Suphi (Maarif Vekili), a.g.e., 
Devre 2, Sene 2, 5/3/1341(1925), cilt 15, s. 173; İhsan hamit (Ergani Milletvekili), a.g.e., devre 2, sene 2, 7/3/1341(1925), cilt 15, s. 201; Hikmet Bey (Maarif Vekili), Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının [CBMEB] Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 2, ön. ver., s. 160; 
İsmet İnönü (Başbakan), a.g.e., cilt 1. ön. ver., s. 106. 
35 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 1, sene 1, 9/5/1336(1920), cilt 1, s. 241. 
36 a.g.e., devre 2, sene 2, 27/11/1340(1924), cilt 10, s. 389; TC Başbakanlık, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetleri (1923-1960), cilt 1, Ankara 1978, s. 8, 45, 89. 
37 Maarif Vekaleti Mecmuası, sayı 1, 1 Mart 1341(1925), s. 52. 
38 Hasan Cicioğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nde İlk ve Orta Öğretim, Ankara Üniv. DTCF yay, 1982, s. 160 
39 Maarif Vekaleti, İlkokul Müfredat Programı. İstanbul 1936, s. 2. İncelediğimiz dönemde sık sık kulandan “seciye” kelimesi günümüz Türkçesinde pek kullanılmamaktadır. Atatürk dönemi aydınlarının “karakter, “ “ahlak, “ “dürüstlük, “ gibi kavramları anlatmak için kullandığı “seciye” kelimesi “karakter” ve “erdem” sözcükleriyle sadeleştirilmiştir. 
40 Atatürkün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, ön.ver.. s. 172. 
41 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 17/4/1340(1924), cilt 8 ve 8/1, s. 814 
42 a.g.e., s. 823. 
43 Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının [CBMEB] Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 1, ön. ver., s. 102-104. 
44 a.g.e., cilt 2, ön. ver., s. 43. 
45 Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 25/6/1932, cilt 9, s. 325. 
46 Cevdet Bey (Kütahya Milletvekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 1, sene 1, 4/12/1336(1920), cilt 6, s./8; Hamdullah Suphi (Maarif Vekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 2, 7/3/1341(1925), cilt 15, s. 203; Halit Bey (Kastomonu vekili), TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, Sene 3, 20/3/1926, cilt 23, s. 266 
47 Bkz: Turhan Feyzioğlu, “Atatürk ve Milli Eğitim”, Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay., Ankara 1992, s. 673-693. 
48 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 1, sene 1, 9/5/1336(1920), cilt 1, s. 241-242. 
49 Ayni, devre 1, sene 3, 14/8/1338(1922), cilt 22, s. 203. 
50 Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlarının Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri. cilt 1, ön. ver., s. 134. 
51 Maarif Vekaleti İlkokul Müfredat Programı. İstanbul 1936, s. 2; Maarif Vekaleti İlk ve Orta Mektepler Talimatnamesi. İstanbul 1927, s. 1. 
52 Suna Kili ve A. Şerif Gözübüyük, Ön. Ver., s. 103-111. 
53 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, ön. ver., s. 182. 
54 Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Türk Teyyare Cemiyeti Yay., Ankara 1927, s. 532 
55 Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanları’nın Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 1, ön. ver., s. 373. 
56 TBMM Zabıt Ceridesi, devre 2, sene 4, 12/4/1927. 
57 a.g.e. devre 2, sene 2, 26/2/1341 [1925], cilt 14, s. 362. 
58 a.g.e. devre 4, sene 1, 25/6/1932, cilt 9, s. 312. 
59 a.g.e. devre 4, sene 1, 25/6/1932, cilt 9, s. 319; a.g.e., devre 4, sene 2, 17/5/1933, cilt 15, s. 142. 
60 Enver B. Şapolya, “Atatürk ve Maarif Misakı, “ Türk Kültürü Eğitim Sayısı. Şubat 1966, Sayı 40, s. 87. 
61 Maarif Vekaleti, 1936 İlkokul Programı. İstanbul 1937, s. 2. 
62 A. Afetinan, Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları. Türk Tarih Kurumu yayını, 1969, s. 75-76 ve 533-535’den nakleden Turhan Feyzioğlu,  “Atatürk ve Gençlik, “ Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yay., s. 873. Mustafa Özcan (1992). Updating National Identity: The Turkish Experience: Examples from the Atatürk Period (1920-1938). Presented at the 87* Annual Meeting of the American sociological Association. 
August 20-24, Pittsburg, Pennsylvania, USA. 
63 Hakimivet-i Milliye gazetesine demeç (6 Aralık 1922). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. c.II, 2. baskı, Ankara, 1959, s. 46-47. 
64 Yahya Akyüz. “Atatürk ve Eğitim “, Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1992, s. 712. 
65 Utkan Kocatürk, “Atatürk’te Gençlik Kavramı ve Atatürkçü Gençliğin Nitelikleri, “ Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1992, s. 878. 
66 Atatürkçülük. Üçüncü Kitap. Ankara, 1983, s. 166-167’den nakleden Turhan Feyzioğlu, “Atatürk ve Gençlik, “ Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., s. 874. 
67 İzmit Basın Toplantısı (16 Ocak 1923). Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. c.II, 2.b., Ankara, 1959, s. 59. 
68 Cumhurbaşkanları. Başbakanlar ve Milli Eğitim Bakanlan’nın [CBMEB] Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçleri, cilt 1, ön. ver., s. 96-97 
69 Mustafa Özcan (1992). Updating National Identity: The Turkish Experience: Examples from the Atatürk. Period (1920-1938). Presented at the 87* 
Annual Meeting of the American sociological Association. August 20-24, Pittsburg, Pennsylvania, USA. 
70 Andrew Mango (2000). Atatürk: the Bibliographv of the Founder of Atatürk. New York: The Overlook Pres, p. 262. 
71 Atatürk’ün gençlik konusundaki görüşleri için ayrıca bkz: Utkan Kocatürk, Atatürk’te “Gençlik” Kavramı ve Atatürkçü Gençliğin Nitelikleri”, Atatürkçü Düşünce, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 1992, s. 877-880. 
72 Sadık Tural (2000). in the Track of the Learned. Ankara: Atatürk Culture Center pub., no: 235. A translation of Bilgelerin Yolunda (3rd ed.) by Mustafa Özcan from Turkish into English. 
73 a.g.e. s. 82. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder