6 Aralık 2019 Cuma

TÜRKİYE’NİN ALMANYA POLİTİKASI 2009 BÖLÜM 2

TÜRKİYE’NİN ALMANYA POLİTİKASI 2009  BÖLÜM 2


Ekonomik İlişkiler

Günümüzde Türkiye’nin en büyük dış ticaret ortaklarından biri Almanya’dır. Ticari anlamda birbirlerini desteklemek isteyen Türkiye ve Almanya 1962 yılında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nı imzaladılar. Bu anlaşma çerçevesinde Almanya 1960’lardan bu yana 4,3 milyar avroluk kredi ve kısmen sübvansiyon vererek Türkiye’yi mali açıdan destekledi. 1980’den bu yana ise 
Türkiye’ye yaptığı 7 milyar doların üstünde yatırımla, Türkiye’deki en büyük uluslararası yatırımcı haline geldi.14

Almanya’da yaşayan 2,7 milyon Türk vatandaşın içinde 30 milyar avro yıllık cirosu olan, 7 milyar avroluk yatırım yapan 65.000 Türk ve Türk asıllı Alman işadamı,15 Türkiye ve Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin en önemli unsurlarından birisini oluşturur. Almanya uzun yıllardır Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından biridir. Küresel krizden 2009 senesi içinde etkilenen ticari ilişkiler %20 oranında gerilemiş olsa da halen iki ülke arasındaki ticaret hacmi 20 milyar avro civarındadır. Türkiye’nin ihracat payı 8,3 milyar avro da kalırken 
Almanya’nın Türkiye’ye yönelik ihracatı 11,5 milyar Avro’yu buldu. 

Türkiye Almanya’dan ağırlıklı olarak makine, otomobil ve otomobil endüstrisi yedek parçalarını ithal ederken, Almanya’ya başta tekstil ürünleri olmak üzere, gıda, deri ve deri ürünleri ile artık makine, otomobil ve elektrikli aletler ihraç ediyor.

Almanya 80’li yıllardan bu yana toplamda yaklaşık 8 milyar dolara ulaşan yatırımı ile Türkiye’ye en büyük yatırımı yapan ülke konumundadır. 

Almanya’dan gelip Türkiye’de işveren konumuna gelen yaklaşık 4.000 tane firma Türkiye’de birçok alanda faaliyet gösteriyor. 

Ağırlıklı olarak makine üretimine yatırım yapan Alman firmaları son dönemlerde hizmet sektörü ve perakende satış alanlarına da girdiler. İki ülke arasında sorun olarak görünen en önemli ticari konu ikili vergilendirme sistemidir. 

Bu olumsuzluk yapılan anlaşmalarla 2011’e kadar giderildi.16 Turizm de Türkiye-Almanya ilişkileri açısından önemli bir sektördür. 2009 yılı itibariyle Türkiye’yi 4 milyon 488 bin 350 Alman turist ziyaret etti.17 Ayrıca 70 bine yakın Alman vatandaşı sürekli olarak Türkiye’de ikamet ediyor.18

Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler 2009 yılında da yoğun bir şekilde devam etti. İkili ziyaretler, fuarlar ve toplantılar, ekonomik krizin iki ülke ekonomik ilişkilerine zarar vermesine rağmen tüm hızıyla sürdü. Ayrıca, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Mali İşbirliği Anlaşması 5 Ocak 2009 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu anlaşma kapsamında 
Almanya Türkiye’ye 18,7 milyon avrosu kredi, 1 milyon avrosu hibe olmak üzere 19,7 milyon avro mali destekte bulunacak.19 Öte taraftan, 13 Temmuz 2009’da imzalanan Nabucco projesi Almanya tarafından memnuniyetle karşılandı. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Almanya Büyükelçiliği ve TCDD Genel Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen ‘Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100. Yılı’ 
sergisinin açılışında konuşan Almanya’nın Türkiye büyükelçisi Eskart Cuntz, 100 yıl önce inşa edilen hicaz demiryolu projesinin Türkiye ve Almanya’nın beraberce neleri yapabileceğini gösterdiğini ifade ederek, Nabucco Projesi’nin Türkiye ile Almanya’yı, başka ülkelerle birlikte, birbirine bağladığını söyledi.20

Almanya’da yaşayan Türklerin girişimcilik özellikleri hem Alman hem de Türk ekonomisine artarak katkı sağlamaya 2009 yılında da devam etti. Yaşlanan nüfusu nedeniyle Almanya, dinamik ve girişimci ruhlu iş adamlarına da ihtiyaç duyuyor. Bu anlamda girişimci Türk iş adamları Almanya ekonomisine küçümsenemeyecek ölçülerde katkıda bulunuyor. 12 Eylül 2009 tarihinde Almanya’nın Mannheim kentinde Türk iş adamlarıyla bir araya gelen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Almanya’nın Türkiye için çok önemli bir ülke olduğunu belirtti. Köln’de Türk İşadamları Derneği’nin açılışını da yapan Şimşek, Türk iş adamlarının Alman ekonomisine verdikleri katkıdan gururlu olduklarını ve bu katkının artması gerektiğini ifade etti.21 

11 Nisan 2009 tarihinde, Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu üyesi Mehmet Önel yaptığı bir konuşmada, 50 yıl önce işçi olarak Almanya’ya göç eden Türklerin, günümüzde girişimcilikleri ile ön plana çıktıklarını vurguladı. 2009 yılının ilk çeyreği itibariyle Almanya’dan Türkiye’ye yapılan ihracatta yüzde 38, ithalatta yüzde 11’lik gerilemeye dikkat çeken Önel, Almanya ile Türkiye 
arasındaki köklü ilişkilerin genişleyerek devam etmesi gerektiğini söyledi. Köln ekonomi teşvik kurulu encümeni Norbert Walter Borjans da Türkiye’nin ekonomisini övdükten sonra Köln’de yaşayan 81,000 Türk’ten 2 500’ünün girişimci olduğunu ve Köln Ekonomi Teşvik Kurulu olarak bu Türklere her türlü desteğin verildiğini ifade etti. Bursa’nın gelişmiş sanayisini ve dinamizmini olağanüstü olarak nitelendiren Borjans, Köln ve Bursa arasında yapılacak çok 
şeyin olduğunu belirtti.22 Türkiye ve Almanya arasında sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen bu tip görüşmeler ve toplantılar, ikili ilişkilerin en önemli ayaklarından birini oluşturmaktadır. Karşılıklı diyaloglar, 2009 yılında ekonomik krizin olumsuz etkilerine rağmen derinleşmeye ve çeşitlenmeye devam etti. 

Dış ticaret hacimlerinde karşılıklı olarak önemli yer tutan Almanya ve Türkiye ticari ilişkileri daha güçlü bir şekilde kurumsallaştırmak adına çeşitli kongreler ve toplantılar düzenledi. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası (TD-IHK) tarafından 2009’da dördüncüsü yapılan Türk Alman Ekonomik Kongresi, 10 Ekim 2009 tarihinde, Köln kentinde, ANUGA gıda fuarı çerçevesinde yapıldı. Türk ve Alman 
yetkililerin iyi dilek ve temennilerine sahne olan kongrede konuşan TD-IHK Başkanı Rainhardt von Leoprachting, ekonomik krizin getirdiği zorluklara rağmen Türkiye ile ilişkilerin potansiyeli olduğuna inandıklarını söyledi. Kongrede konuşan Tarım Bakanı Mehdi Eker ise, kimsenin kendisi için üretim yapmaması, herkesin daha büyük bir Pazar için üretim yapması gerektiğini belirterek, ticarette sınırların kaldırılması gerektiğini söyledi.23 Yine 4 Aralık 2009 tarihinde Almanya’nın Münih kentinde Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası genel kurulu yapıldı. Genel kurulda konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali Boğa, Türkiye ve Almanya’nın bulundukları bölgede çok önemli rolleri bulunduğunu, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini ve Alman işadamlarının Türkiye’de güvenle yatırım yapabileceğini söyledi. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da, Almanya ile Türkiye arasındaki dostluğa ve iki 
ülkenin sahip olduğu potansiyele dikkat çekti.24  Artık kurumsallaşan ve gelenekselleşen kongreler Alman ve Türk sivil toplum kuruluşları arasında oluşturulan kurullar, Türkiye-Almanya ilişkilerini siyaset üstü bir noktaya taşıyarak, Almanya ve Türkiye’yi ekonomik anlamda da birbirlerinin en önemli müttefikleri haline getirdi. 

Vize Uygulaması, Çifte Vatandaşlık ve Seçim Hakkı,

Almanya’nın Türkiye’ye vize uygulaması Türkiye tarafından hep ikili ilişkilere zarar veren bir durum olarak algılanmıştır. 2009 yılında Almanya’nın Türkiye’ye 
uyguladığı vize yasağının kaldırılması tartışmaları, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın (ATAD), tır şoförü Mehmet Soysal’a Avrupa’ya gelebilmesi için vize 
almasına gerek olmadığı yönünde verdiği kararla, gündeme damgasını vurdu. 2007 yılında, tır şoförü Mehmet Soysal’ın Berlin Eyalet mahkemesine açtığı 
dava 19 Şubat 2009 tarihinde sonuçlandı. Mahkeme kararında, hizmet alışverişi nedeniyle iş seyahati için Avrupa’ya gidecek olan Türk vatandaşlarının vizeden muaf tutulması gerektiğini, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan vize uygulamasının hak ihlali olduğunu belirtti.25 

19 Aralık 1972 tarihinde Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında yürürlüğe giren Katma Protokol’ün 41. Maddesine göre vizesiz giriş hakkı olan kişilerin, günümüzde de vizesiz girişe hakkı olduğu tezini ileri süren mahkemenin bu kararı, Türkiye’de birçok insan tarafından Avrupa Birliğine vizesiz giriş hakkı doğduğu yorumlarının yapılmasına yol açtı.

16 Mayıs 2009 tarihinde Alman hükümeti Türkiye’ye vize muafiyeti konusunda tarihi bir karar aldı. Kamyon ve otobüs şoförleri, montaj işçileri, spor-sanatçı ve iş adamlarına vize uygulamama kararı alan Alman hükümetinin İçişleri Bakanı Stefan Paris, şimdilik sadece Almanya’ya mal taşıyan Türk kamyon şoförleri için vize muafiyeti getirildiğini, hükümet olarak, hizmet almak için Almanya’ya giden Türk vatandaşlarını vizeden muaf tutmak için bir zorunluluk görmediklerini söyledi.26 Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı bir açıklamada ise, turistlerin ve diğer tüm Türk vatandaşların da Almanya’ya vizesiz girebileceği ile ilgili yapılan yorumların yanlış olduğu belirtildi. Alman hükümetinin aldığı bu karar her ne kadar tüm Türk vatandaşlarını kapsamasa da, vize uygulamasının 
tamamen kaldırılması için bir ilk adım niteliği taşıyor. Alman hükümetinin 
bu kararı, Almanya’nın Türkiye ile olan ekonomik ilişkilere ne kadar önem verdiğini ve ikili ilişkilerin gelecekte taşıdığı potansiyele ne kadar inandığını gösteren önemli bir karardır.

2009 yılında Almanya-Türkiye ilişkileri bağlamında tartışılan diğer bir konu da Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının çifte vatandaşlık ve seçim hakkı meselesidir. Muhalefet partisi SPD, Almanya’da yaşayan Türklere çifte vatandaşlık ve AB ülkesi dışından gelen tüm göçmenlere yerel seçimlerde seçim hakkı verilmesini isterken, Hıristiyan Birlik partisi, bir insanın sadece bir ülkeye bağlılık duyabileceği gerekçesi ile çifte vatandaşlığa karşı çıkıyor. Hıristiyan Birlik Partisi oy kullanmak isteyen göçmenlere Alman vatandaşı olma çağrısında bulunuyor.27 Aile birleşimi kapsamında Almanya’ya gelecek eşlerin gelmeden önce Almanca öğrenmeleri zorunluluğu ise Türkiye ve Almanya’daki Türkler tarafından olumsuz karşılanıyor. Almanya’da doğup büyüyen göçmenlerin 18 ila 23 yaşları arasında Alman ya da Türk vatandaşlıklarından birini seçme zorunlulu ğu da tepki toplayan uygulamalardan biridir. Aralarında Türklerin de bulunduğu Müslümanların, dini bayram günlerinin bir gün tatil olmasını talep etmeleri, 2009 yılında Almanya’da tartışma yaratan diğer bir konu oldu.

20 Nisan 2009 tarihinde eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in 65. doğum günü daveti nedeniyle Almanya’nın Hannover kentine giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamalarda, Almanya’nın Türkiye’ye uyguladığı vizenin ikili ilişkilere zarar verdiğini, Almanya’da yaşayan 3 milyon Türk’ün ülkedeki toplumsal, siyasi ve kültürel yaşama uyum sağlamalarını desteklediğini 
ve Türklerin Almanca öğrenmesi gerektiğini söyledi.28 Türklerin Alman 
vatandaşlığına geçmekte tereddüt etmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, vatandaşlığın hakların garantisi olduğunu söyledi. Erdoğan, özellikle 18-23 yaşları arasındaki gençlere seslendiğini, Alman vatandaşı olmuş, iyi Almanca konuşan gençlerin, Almanya’nın siyasi, kültürel ve ticari yaşamına katkıda bulunacağını sözlerine ekledi.29 

Nüfusu yaşlanan Almanya’nın, dinamik Türk gençlerine her alanda ihtiyacı var. Bu sebeple Alman siyasiler de Almanya’da yaşayan Türklerin ülkeye yönelik katkılarının önemini çeşitli vesilelerle vurguluyorlar. Merkezi ve Eyalet hükümetlerinin ayrı ayrı programlarla ele almaya çalıştığı, Almanya’daki Türklerin potansiyelinin Almanya’ya katkıda bulunduğunu düşünen Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Aile ve Uyum Bakanı Armin Laschet, 1 Ağustos 2009 tarihinde, 
bir gazeteye yaptığı açıklamada, yurt dışına giden kalifiye Almanların yanı sıra, Almanya’da çok iyi eğitim görmüş Türk gençlerin Türkiye’ye dönmelerinin sorunlarını arttırdığını ifade etti. Alman bakanın bu açıklamaları, Almanya’nın Türklere ihtiyacı olduğunu göstermesi bakımından önemli bir açıklama oldu. 2009 yılı, Alman hükümetinin muhafazakâr koalisyon ortağının Türklere ve diğer göçmenlere olumsuz tavrına rağmen, vize uygulamasının kısmen kaldırılması açısından da Türk-Alman ilişkilerinin geleceğini olumlu yönde etkileyecek bir yıl olmuştur. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da yaşayan Türklere Alman vatandaşlığına geçmesi çağrısı, Türk hükümetinin Almanya’daki Türklere milliyetçilik penceresinden bakmadığını göstermesi açısından da önemli olmuştur. 

Deniz Feneri Davası

Nisan 2007’de başlayan Deniz Feneri Derneği’ne (e.V.) yönelik soruşturma ve Eylül 2008’de yapılan duruşmalarla süreç Türkiye’nin gündemini oldukça meşgul etti. Dava aşmasında iktidara yakın isimlerin bir şekilde medyada çıkan haberler vesilesi ile Deniz Feneri bağışlarına adlarının karışması ve Alman yetkililerin imalı ifadeleri 2009 yılında da Türkiye ile Almanya arasında problem teşkil etmeye   devam etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da Deniz Feneri’nden Doğu Asya’da tsunamiden zarar görenlere yardım etmek amacıyla para aldığı iddiaları, Türkiye’de muhalefet ile hükümet arasında tartışmaya dönüştü. Tartışmaların netleşmesi için Alman adli makamlarının hazırlayacakları raporlar ve kullanılacak ifadelerin önem kazanması Ankara-Berlin hattında gerilimli günlere neden oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Deniz Feneri davasında geçen ve partisinin 
adının karıştığı iddiaları sert bir dille yalanladı. 30 

Eylül 2008’de duruşmalar devam ederken davanın hâkimi Johann Müller Deniz Feneri’nden Ak Parti hükümetine para verildiğine dair bir bulguya  rastlamadıklarını belirterek iddiaları reddetti.31 18 Eylül 2008’de açıklanan kararla Almanya’daki 3 Deniz Feneri (e.V.) yöneticisine hapis cezası verildi. Alman savcı Lötz’ün asıl faillerin Türkiye’de olduğunu söylemesinin ardından Türkiye’deki Deniz Feneri ile olan bağlantıların soruşturulması için CHP tarafından suç duyusunda bulunuldu ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Almanya’dan Deniz Feneri dosyasını talep etti. 5 Ocak 2009 da geleceği açıklanan dosya gecikince muhalefet hükümeti sert bir dille eleştirdi. 16 Şubat tarihinde CHP’li Ali Kılıç dava dosyasını Almanya’dan getirdiklerini açıkladı. Bunun üzerine Almanya dosyanın bir bölümünün CHP’de olduğu açıklamasını yaptı. Yılan hikâyesine dönen mesele en sonunda 24 Şubat’ta Almanya’dan resmi kanallarla dosyanın gelmesi ve 21 Mayıs’ta çevirilmesiyle sonlandı.32 Türk hükümeti Alman makamlarının bazı üyelerinin Türkiye’deki hükümete muhalif çevrelerle ilişkisi olduğu iddiasını öne sürerken, muhalefet de hükümeti dava dosyasını geciktirmek ve davayı sulandırmakla suçladı. Davanın bu şekilde siyasi bir hava kazanmasından rahatsız olan Alman siyasetçiler de davanın siyasileştiril memesi gerektiği ile ilgili açıklamalar yaptılar. Son tahlilde Deniz Feneri davası Türk ve Alman yetkililer arasında birbirini suçlayan açıklamalara ve gerginliklere neden oldu. 

Kültürel İlişkiler

Almanya’da yaşayan Türkler, Türkiye’de ikamet eden 70 bine yakın Alman ve her yıl Türkiye’ye gelen yaklaşık 4 buçuk milyon Alman turist, Türkiye ve Almanya’nın kültürel anlamda da derin ilişkileri olduğunun bir göstergesi. 2009 yılı iki ülke arasında yapılan kültürel faaliyetler açısından renkli geçti. 24 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında yapılan, genç Türk yönetmenlerin kendisini sinema dünyasına tanıtması açısından büyük önem taşıyan 17. Hamburg Film festivalin de 8 Türk filmi gösterildi.33  Festivalde Fatih Akın’ın ‘Soul Kitchen’ adlı filmi ‘Art Cinema’ ödülü aldı. 25-28 Haziran 2009 tarihlerinde, ‘Her Şey Tıkırında: Almanya’dan Yepyeni Filmler” adlı etkinlik İstanbul Modern müzesinde gerçekleştirildi. Geothe-Institut ve İstanbul Modern’in katkılarıyla ilk gösterimleri Berlin, Cannes, Venedik, Toronto, Sundance gibi festivallerde yapılan 8 Alman filmi Almanca ve Türkçe alt yazılı olarak gösterildi. Kültürel etkileşimin en önemli araçlarından biri olan filmler de bu sayede Türk-Alman ilişkilerine 
katkı sağlamış oluyor.

Kardeş şehir protokolleri de iki ülke belediyeleri arasında devam etti. 
2009 yılında İstanbul ve Berlin kardeş şehir olmanın 20. yıldönümünü kutlarken, Fatih belediyesi ve Wiesbaden kenti 2008 yılında imzaladıkları kardeş şehir protokolü kapsamında, spor şehircilik ve eğitim alanlarında işbirliği anlaşmaları imzaladı. Türk-Alman ortak üniversitesinin kurulması anlaşmasının Bakanlar Kurulu’nca 29 Haziran 2009 tarihinde imzalanması da iki ülke arasında dikkat çeken faaliyetlerden biriydi.34 Resmi gazetede yayınlanan kararla kurulacak  olan üniversite ile yüksek öğrenim ve akademik araştırmalar alanında her iki ülke arasındaki ikili işbirliğini geliştirmek ve iki ülkenin yüksek öğrenimlerini zenginleştirmek hedefleniyor. Kültürel faaliyetlerin iki ülke halkları ve entelektüelleri arasındaki ilişkileri geliştireceği dikkate alındığında, kültür, sanat ve spor alanında gerçekleştirilen faaliyetler, ön yargıların kırılması ve halkların birbirini daha iyi tanıması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle bu tür ilişkilerin gelişmesi dost ülke algılamasına da katkı sağlamaktadır. 

Sonuç

2009 senesi Türk-Alman ilişkileri için önemli kararların alınması gerektiğini her iki tarafa da bir kere daha gösteren önemli bir dönüm noktası olmuştur. Alman iç politikasında çok enteresan bir şekilde son üç genel seçimdir en çok tartışılan ve kısmen netice veren Türkiye-AB ilişkileri etkisini yitirmeye başlayan bir değişkene dönüşmüştür. Yaşanan ağır ekonomik kriz ve alınan tasarruf tedbirleri ile canı oldukça sıkılan Alman seçmeni oyunun rengini belirlerken 
daha rasyonel konulara bakacağını belli etmiştir. Hıristiyan Demokrat Birlik Partilerinin akil adamları özellikle tartışmalı geçen son Hessen eyaleti seçimleri sonrasında göçmenler ve Türkiye üzerinden yapılacak propaganda çalışmalarının partiye ve ülkeye zarar verebileceği kanaatlerini bildirdiler.35

Her şeyden önce işsizliğin arttığı, yaşam standartlarının gerilediği, AB 
planlamalarının bir türlü rayına oturmadığı Almanya’da iktidarın her bir oy pusulasına ihtiyacı var. New York Times’a bu durumu yorumlayan CDU’ya yakın Hanns Seidel Vakfı’nın analisti Gerhard Hirscher’in de söylediği gibi, “CDU’nun Türkiye karşıtı kampanya yürütme zamanı geçti”. Partinin dış politika uzmanları, kampanyada Türkiye’nin AB üyeliğine karşıtlığın kullanılmasını istemediğini belirtti.36 

Bu tartışmalar sonrasında Türkiye’yi AB’ye alırsak ne kaybederiz zihniyeti kendisini yavaş yavaş olsa da Ankara’nın tam üyeliği bize ne kazandırır eksenine taşımaktadır. Kişi başına düşen milli geliri 5.000 doları aşan Türkiye aslında tüketici refleksleri ile AB ülkelerinin iştahını kabartan bir pazar konumuna gelmiştir. Ortalama nüfusu 28,5 yaşında olan Türkiye, toplum başarılı bir şekilde AB ye entegre edildiği taktirde daralan ekonomiye nefes aldırma ihtimalini içinde barındırmaktadır.

2009 senesi içinde Türkiye’nin NATO içinde oynayabileceği yeni roller Almanya’da tartışılan bir diğer önemli konuydu. Özellikle yeni NATO Genel Sekreteri ve eski Danimarka Başbakanı Rasmussen’in seçimi esnasında Ankara’nın takındığı karşıt tavır Türkiye muhaliflerinin sorguladığı bir başka konu olarak kayıtlara geçti. Türkiye’nin ‘batılı’ bir ülke gibi refleksler sergilemediğini iddia edenler NATO Genel Sekreteri seçimi esnasında Türkiye’nin verdiği tepki üzerinden niyet okumalarında bulundular.

Almanya’da 2008’de 29.300 iflas yaşandı. 2009’un tamamında yaşanan 
iflasların 35.000’i aşması ekonomistleri kara kara düşündürüyor ve 2009’un Almanya’da orta büyüklükteki işletmeler için “felaket” anlamına geldiği de sıklıkla ifade ediliyor. Bankaların işletmelere kredi vermekteki isteksizliği ve güvence taleplerinin yüksekliğinin bu sıkıntılı durumu daha da kötüye götürebileceği analizleri ülkenin farklı pazarlara açılmasını kaçınılmaz kılıyor. Tam da bu noktada Türkiye-Almanya ilişkileri ekonomik veriler üzerinden okunduğunda 2009 senesinin oldukça olumlu bir periyot olarak tamamlandığı 
söylenebilir. Orta Doğu’da Türkiye’nin artan nüfuzunun oluşturduğu vakumdan pay almak isteyen Alman firmaları Türkiye yatırımlarını arttırdılar. 

Türk-Alman ilişkilerini tartışmalı boyutlara taşıyan etkenlerden bir tanesi de vize sorunudur. Kimliğiniz ve maddi geliriniz ne olursa olsun bu engelle karşılaşma dan Almanya’ya adım atmanız mümkün değildir. Kendilerine göre haklı gerekçeleri olan Alman hükümetinin, artan ticari önemi de göz önünde bulundurarak Türk iş adamlarına, öğrencilere ve sanatçılara daha uzun süreli vize verebileceğini ifade etmesi ilişkilerin ticari boyutuna verilen önemi göstermektedir. 

Avrupa’nın en büyük 7. ekonomisine sahip bir ülkenin iş adamlarının 
bir fuara gidebilmek için bile çok öncesinden planlar ve hazırlıklar yapıp vize için gereksiz bir stres yaşamasına nihayet gerek kalmayacak olması ve reddedilen her vize için gerekçe yazılacak olması da ümit verici bir gelişmedir. 

Almanya’da Türkler ve Müslümanların topluma uyum sağlayamayacağı iddiaları iç politik kaygılarla devletin ve partilerin göçmen ve Türkiye konularına bakışını etkisi altına aldı. Göçmen kanununun sertleştirilmesi, Almanya’ya gelmek isteyenlere belli seviyede Almanca zorunluluğunun getirilmesi bu tür konuların Berlin de hangi çerçevede değerlendirildiğini gösteren önemli değişkenler dendir. 

Özellikle seçim sürecinde alevlenen bu tür tartışmalar muhafazakarlara 
kısmi başarılar kazandırmış olsa da ‘çok kültürlülüğün iflası’ gibi tehlikeli başlıklar altında tartışılan konuların netice itibari ile aslında kimseye bir şey kazandırmadığı anlaşılmaya başlandı. 

Almanya için Türkiye herhangi bir ülkeden çok daha fazla değeri içinde barındıran bir adres konumundadır. Bu kadar çok somut bağ ve bireyler arasında artık akrabalık derecesinde yakınlaşma varken Türk-Alman ilişkilerinin hâlâ istenilen seviyede olmaması her iki başkentin de üzerinde düşünmesi gereken bir durumdur.

Türkiye’nin Almanya Politikası 2009 Kronoloji

3 Ocak Deniz Feneri davası dosyasının 5 Mayıs’ta Türkiye’ye gönderileceği açıklandı
4 Ocak Türkiye ile Almanya arasında imzalanan 2007 Yılı Mali işbirliği Anlaşması Yürürlüğe girdi.

6 Ocak Erdoğan Merkel ile Gazze’de ateşkes konusu hakkında telefon görüşmesi yaptı.
     1 Şubat Bakan Faruk Çelik Almanya’ya ziyarette bulundu.
19 Şubat Tır şoförü Mehmet Soysal Berlin Eyalet Mahkemesi’ne açtığı vize davasını kazandı.

24 Şubat Deniz Feneri dosyası Türkiye’ye geldi.

19 Nisan Başbakan Erdoğan Schröder’in doğum günü davetine katılmak üzere Almanya’ya gitti.

19 Nisan Başbakan Erdoğan Almanya’nın Hannover kentinde vize uygulamasını eleştirdi.

11 Mayıs Angela Merkel Berlin’de Türkiye’nin tam üyeliğine hayır, imtiyazlı ortaklığa evet açıklaması yaptı.

13 Mayıs Büyükelçi Eckart Kuntz: Deniz Feneri davasını siyasallaştırmayın.

28 Mayıs Wiesbaden ile Fatih Belediyesi arasında işbirliği protokolü imzalandı.

29-31 Mayıs Müsiad Heyeti Almanya’da Avrupa Genel İstişare Toplantısına katıldı.

16 Haziran Dışişleri Bakanı Davutoğlu Almanya’yı ziyaret etti.

25-28 Haziran Geothe-Institut ve İstanbul Modern’in katkılarıyla ‘Her Şey Tıkırında: Almanya’dan Yepyeni Filmler organizasyonu düzenlendi.

28 Temmuz Türk-Alman Üniversitesi’nin kurulması ile ilgili karar resmi gazetede yayımlandı.

1 Ağustos Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Aile ve Uyum Bakanı Armin Laschet, eğitimli Türk gençlerinin Türkiye’ye dönmesinin Almanya’ya zarar verdiğini söyledi.

6 Eylül Devlet Bakanı Egemen Bağış Almanya’da yapılacak seçimlerde Türklerin sandığa giderek oy kullanmasını istedi.

12 Eylül Bakan mehmet Şimşek Almanya ziyaretinde, Almanya’nın Türk iş adamlarına ihtiyacı olduğunu söyledi.

18 Eylül İslam Kültür Merkezleri Münih’te iftar yemeği verdi.

27 Eylül Almanya’da genel seçimler yapıldı. Seçimi Hıristiyan Demokratlar kazandı.

24 Eylül-3 Ekim Hamburg Film Festivali düzenlendi. Fatih Akın’ın ‘Soul Kitchen’ filmi Art Cinema ödülü kazandı.

1 Ekim Başbakan Erdoğan Merkel’e telefon açarak seçim başarısını kutladı.

10 Ekim 4. Türk-Alman Ekonomik Kongresi düzenlendi.

26 Ekim Türk Akademisyenler Topluluğu tarafından Berlin’de Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili bir toplantı düzenledi.

30 Ekim Büyükelçi Cuntz İslamiyet’in Almanya’da çok önemsendiğini söyledi.

4 Kasım Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye’ye verdikleri sözü tutmadıkları gerekçesiyle Almanya ve Fransa’yı eleştirdi.

14 Kasım Almanya’nın Hessen eyaleti Başbakanı Roland Koch Türkiye ile müzakere süreci devam etmelidir açıklaması yaptı.

14 Aralık Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Sarrazin Almanya’da okullarda başörtüsünün yasaklanması gerektiğini ifade etti.

19 Aralık Bakan Hüseyin Çelik Almanya’da Türklerle bir araya geldi.


DİPNOTLAR;

1 Almanya Bülteni, Geçmişten Günümüze Almanya ve Türkiye Arasındaki İlişkiler, İMAP (İnstitut für interkulutrelle Management und Politikberatung), 
http://www.imap-institut.de/fileadmin/user_upload/Almanya_Buelteni_Ausgabe_7_2010_pdf.pdf

2 Almanya Bülteni, Geçmişten Günümüze Almanya ve Türkiye Arasındaki İlişkiler, İMAP (İnstitut für interkulutrelle Management und Politikberatung), 
http://www.imap-institut.de/fileadmin/user_upload/Almanya_Buelteni_Ausgabe_7_2010_pdf.pdf 

3 Hüseyin Bağcı, ‘Türkiye-Almanya İlişkileri’, Diplomatik Gözlem, 28 Nisan Çarşamba, 
2002, http://www.diplomatikgozlem.com/turkish/ab/20030123_01.html

4 ‘Almanya Türkiye’yi Şoke Etti’, Milliyet, 11 Mayıs 2009

5 ‘Steinmeier: Türkiye ile Yakın İlişki İçindeyiz’, Anadolu Ajansı, 10 Temmuz 2009, Cuma

6 ‘Sandıktan Türkiye için Kötü Sonuç’, Zaman, 28 Eylül 2009

7 ‘Türkiye-Almanya İlişkilerinde 2009 Yılı’, Zaman, 18 Aralık 2009

8 http://gesamtrechts.wordpress.com/2010/01/13/bildungspolitik-gegen-deutsche-turken-lernen-turkisch-als-fremdsprache/

9 Savaş Genç, Westerwelle’nin gördüğü Türkiye’yi içimizdeki Merkeller görebilecek mi? 
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/yazar-25858-westerwellenin-gordugu-turkiyeyi-icimizdeki-merkeller-gorebilecek-mi.html

10 http://www.dw-world.de/dw/article/0,,5097995,00.html

11 Orgeneral Başbuğ, Berlin’de Resmi Temaslara Başladı, Big Haber, 
http://www.bighaber.com/orgeneral-basbug-berlinde-resmi-temaslarina-basladi/, 9 Eylül 2009

12 Savaş Genç, ‘Türkiye İçin Değişen Ne’, Zaman, 29 Eylül 2009

13 ‘Erdoğan, Merkel’le 40 Dakika Telefonda Görüştü’, Zaman, 6 Ocak 2009

14 ‘Ekonomide Türk Alman Dayanışması’, Almanya Bülteni, 
http://www.imap-institut.de/fileadmin/user_upload/Almanya_Buelteni_Ausgabe_7_2010_pdf.pdf

15 ‘Türk Alman İlişkileri’, Stratejik Düşünce Enstitüsü, 9 Kasım 2009

16 ‘Türk Alman İlişkileri’, Stratejik Düşünce Enstitüsü, 9 Kasım 2009

17 ‘2009’da 27 Milyon Turist Geldi, Almanlar Başı Çekti’, 
http://www.euractiv.com.tr/turizm/article/2009da-27-milyon-turist-geldi-almanlar-basi-cekti-008730, 31 Ocak 2010

18 ‘Türk Alman İlişkileri’, Stratejik Düşünce Enstitüsü, 9 Kasım 2009

19 ‘Almanya’dan 19,7 Milyon Avro’luk Mali Destek’, İl Gazetesi, 
http://www.ilgazetesi.com.tr/2009/01/05/almanyadan-197-milyon-avroluk-mali-destek/, 5 Ocak 2009

20 ‘Alman Elçi Nabucco’yu Böyle Anlattı, Zaman, 14 Temmuz 2009.

21 ‘Almanya’nın Türk İşadamlarına İhtiyacı Var’, Haber 7, 
http://www.haberpan.com/almanyanin-turk-isadamina-ihtiyaci-var-almanyanin-mannheim-kentinde-turk-isadamlariyla-bulusan-bakan-haberi/

22 ‘Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkileri Genişleyerek Devam Etmeli’, Tüm Gazeteler, 11 Nisan 2009, http://www.tumgazeteler.com/?a=5678338

23 ‘Türkiye-Almanya İlişkilerinde 2009 Yılı’, Zaman, 18 Aralık 2009. 

24 ‘Türkiye-Almanya İlişkilerinde 2009 Yılı’, Zaman, 18 Aralık 2009, 
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=928954

25 ‘Tır Şoförü Kazandı, AB’ye Vizesiz Kapı Aralandı’, Hürriyet, 20 Şubat 2009, 
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11043627.asp

26 ‘Almanya Türkiye’ye Vizeyi Kaldırıyor’ Haber7, 16 Mayıs 2009, http://www.haber7.com/haber/20090516/Almanya-Turkiyeye-vizeyi-kaldiriyor.php

27 ‘Türkiye-Almanya İlişkilerinde 2009 Yılı’, Zaman, 18 Aralık 2009, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=928954

28 ‘Erdoğan, Almanya’da Türklere Yönelik Vize Uygulamasını Eleştirdi’, Porttakal Haber Portalı, 20 Nisan 2009, http://www.porttakal.com/haber-erdogan-almanya-da-turklere-yonelik-vize-uygulamasini-elestirdi-292856.html

29 ‘Erdoğan: Bunun Adı Ekonomik Faşizmdir.’, Haber7, 19 Nisan 2009, http://www.haber7.com/haber/20090419/Erdogan-Bunun-adi-ekonomik-fasizmdir.php?id=396203 

30 ......12 Soruda Deniz Feneri Davası, Radikal, 11 Eylül 2008, http://www.radikal.com.tr/Default.aspxaType=Detay&ArticleID=898145&Date=11.09.2008&CategoryID=77

31 Deniz Feneri Davasında Son Durum, Tüm Gazeteler, 15 Eylül 2008, http://www.tumgazeteler.com/?a=4115493 

32 Gün Gün Deniz Feneri Davası, Ntvmsnbc, 16 Ekim 2009, http://www.ntvmsnbc.com/id/24938931/

33 ’17. Hamburg Film Festivali’, Hamburghaber, 27 Ağustos 2009, http://www.hamburghaber.de/haber-17-HAMBURG-FiLM-FESTiVALi-1815/ 

34 ‘Türk-Alman Üniversitesi Kuruluyor’, Haber7, 28 Temmuz 2009, http://www.haber7.com/haber/20100401/TurkAlman-Universitesi-kuruluyor.php

35 Araştırmalara göre Almanya’da seçmen olan Türklerin sadece %10’u CDU’ya oy veriyor. Data 4U şirketi, Türklerin %55’inin SPD’ye ve %23’ünün Yeşillere oy verdiğine işaret ediyor.

36 Gerhard Hirscher ‘in New York Times daki yorumu için: http://query.nytimes.com/gst/fullpage.htmlres=9500E5D9143AF931A35755C0A96F9C8B63&sec=&spon=&pagewanted=all, 7 Ağustos 2010.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder