24 Aralık 2019 Salı

ABD NİN SURİYE REJİMİ KARŞITLARINA EĞİTİMİ. EĞİT VE TECHİZ ET., BÖLÜM 1

ABD NİN SURİYE REJİMİ KARŞITLARINA EĞİTİMİ. EĞİT VE TECHİZ ET., BÖLÜM 1


ABD, Suriye, Ilımlı Muhalifler, Eğit ve Teçhiz Et, Programı, Hakkında Değerlendirme, Dr. Oktay BİNGÖL, Dr. Ali Bilgin VARLIK, Merkez Strateji Enstitüsü, 

Hazırlayanlar: 
(E)Tuğg.Dr. Oktay BİNGÖL, Dr. Ali Bilgin VARLIK 
Rapor–004 17.10.2014
ÖZEL 



Bu rapor, IŞİD’de karşı alınacak önlemler kapsamında ABD’nin Suriyeli‘ ılımlı muhalifleri’ kapsayacak olan “ Eğit veTeçhiz Et ”programına ilişkin değerlendirmeyi içermektedir.

   MSE, ulusal, bölgesel, küresel barış ve güvenlikile kurumsal yapılanma, risk analizi ve strateji geliştirme konularında eğitim ve danışmanlık hizmeti veren akademik bir danışmanlık ve düşünce kuruluşudur.
   MSE benimsediği ilkeler çerçevesinde kapsadığı konularda özgün ve nitelikli bilgiyi üretmeyi ve bunu geniş kitlelerle paylaşmayı temel amaç edinmiştir.  
Bu maksatla, ilgi alanındaki konular hakkında analizler yapar, stratejiler geliştirir ve akademik eğitim faaliyetlerinde bulunur.

    MSE’nin ilkelerini, insanlığın barış ve güvenliğini esas alan temel amacı belirler. Bilimsel etik ve tarafsızlık kuruluşumuzun temel ilkesidir.
Ne kadar saygın olursa olsun MSE, hiç bir politik gücü veya inancı desteklemez.
Merkez Strateji Enstitüsü (MSE):

Doç.Dr.Sinem Akgül AÇIKMEŞE,
Prof.Dr.Bülent ARI,
(E)Tuğg.Dr.Oktay BİNGÖL, 
Prof.Dr.Mitat ÇELİKPALA,
Prof.Dr.Çağrı ERHAN, 
(E) Büyükelçi Dr.Ercan ÖZER, 
Prof.Dr.Abdülkadir VAROĞLU, 
Dr.Ali Bilgin VARLIK 

MSE Danışma Kurulu Kapak resmi: 
INSS, The Bosnian Train and Equip Program: 
A Lesson inInteragency Integration of Hard and Soft 
Power, National Defense University Press, 
Washington, D.C., March 2014 

İÇİNDEKİLER 

* Yönetici Özeti | 1 
* Giriş | 3 
* ABD Dış Politikasında “Eğit ve Teçhiz Et” (Train And Equip) Programının Yeri | 4 
* Suriye’de 'Ilımlı Muhaliflere' Yönelik “Eğit ve Teçhiz Et” Programı | 7 
* Programın Uluslararası ve İç Hukuk Açısından Değerlendirilmesi | 13 
* Programın ABD Açısından Değerlendirilmesi | 16 
* Programın Türkiye Açısından Taşıdığı Riskler | 17 
* Sonuç ve Değerlendirme | 20 


ABD’nin Suriyeli 'Ilımlı Muhalifleri' “Eğit ve Teçhiz Et” Programı Hakkında Değerlendirilme 

Yönetici Özeti 

Bu Raporda; Türkiye’de hükümetin ve ilgili kurumların karar verme aşamasında olduğu anlaşılan ABD’nin Suriye'deki ılımlı muhaliflere yönelik olarak başlatmayı 
düşündüğü "Eğit ve Teçhiz Et" programının; konsepti, tarihsel geçmişi, hedefleri, olası sonuçları ve riskleri hakkında bir analiz yapılması amaçlanmıştır. 
Konunun hassasiyeti nedeniyle rapor "bilmesi gereken" ilkesine göre yayınlanmıştır. 

Bu tür programların geçmişine ilişin olarak yapılan incelemede; 

. ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan itibaren bu tür programları yaygın şekilde uyguladığı, 
. Süreç içerisinde geliştirerek son dönemde ticari askerî firmaları da bu programlara dahil ettiği, 
. Ancak her uygulamada kontrol, etkinlik, süreklilik bakımından ciddi sorunlarla karşılaştığı tespit edilmiştir. 

Konu, ABD'nin Suriye'ye yönelik olarak bu zaman kadar yaptığı yardımlar kapsamında incelendiğinde; Suriye krizinin başlangıç evresinden itibaren ABD'nin uyguladığı yanlış ve yetersiz politika ve stratejilerin, genel durumu, askerî alandaki taktik başarılarla değiştiremeyeceği bir konuma taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. 
Son dönemde gündeme gelen "Eğit ve Teçhiz Et" programının kapsamının neleri içerebileceğine ilişin olarak yapılan incelemede; 

. Mevcut hasımların askerî imkan ve kabiliyetleri ile baş edebilecek bir kuvvetin yetiştirilmesi durumunda; gelişmiş bazı kritik silahların kontrol dışı kalacağı, 
. Harekât yönlendirme timlerinin programa dahil olması halinde -ki bu kaçınılmazdır- eğitim veren devlete ait askerî personelin muharebelere doğrudan katılma riski ile karşılaşılabileceği, 
. Ayrıca askerî durumu değiştirebilecek yeterlilikte bir gücün öngörülen sürede yetiştirilmesi halinde, harekât ve lojistik bakımdan bazı kısıtlara maruz kalacağı 
sonucuna ulaşılmıştır. 

Suriye’de rejim karşıtlarına yönelik programın mevcut haliyle, uluslararası ve iç hukuk bakımından meşruiyet taşımadığı, sonucuna ulaşılmıştır. 

Programın ABD açısından değerlendirilmesinde; 

. ABD kamuoyunun tepkisini azaltan, 
. Risk seviyesi düşük, 
. Doğrudan ABD askerinin kullanılması seçeneğine göre son derece ekonomik, 
. İnisiyatif yaratan, 
. Suriye dış politikasını, Esad Rejiminin devrilmesi üzerine inşa eden bölge ülkelerinin taleplerini karşılamaya yönelik bir argüman yaratan, 
. ABD'nin bölgede uzunca bir süre kalmasına imkan veren sürdürülebilir istikrarsızlık ortamına hizmet eden kısıtlı bir vasıta olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 

Türkiye açısından yapılan analizde programın; 

. Hukuki bakımdan, iki, 
. Siyasa ve askerî strateji bakımından, altı, 
. Dış siyaset bakımından, üç, 
. İç politika ve iç güvenlik bakımından, beş ana konuda önemli riskler taşıyabileceği değerlendirilmiştir. 

ABD’nin Suriyeli 'Ilımlı Muhalifleri' “Eğit ve Teçhiz Et”1 Programı Hakkında Değerlendirilme 

1. Giriş 

a. ABD’nin IŞİD’e ve Suriye’de Esad rejimine karşı uygulamaya çalıştığı stratejinin önemli bir boyutunu rejime karşı savaşan ılımlı muhaliflerin (moderate opposition) eğitilmesi, teçhiz edilmesi, silahlandırılması ve savaştırılması gelmektedir. ABD Yönetimi bu kapsamda Eylül 2014 içinde Kongre’den bir yasa çıkartarak programa 500 milyon dolar tahsis etmiştir.2 

b. ABD’nin planına göre her yıl 5.000 civarında ılımlı muhalif eğitilip teçhiz edilecektir.3 Bunun için bölge ülkelerinde üç eğitim kampı kurulması planlanmaktadır. Bu kapsamda Suudi Arabistan ile 10 Eylül tarihinde anlaşmaya varılmıştır Ürdün ile görüşmeler sürmektedir. (Ürdün’de ABD’nin 2012’den itibaren Özel Kuvvetler Eğitim Merkezi bulunmaktadır) Üçüncü kampın ise Türkiye’de kurulmak istendiği anlaşılmaktadır. Kampların her birinde 1.800-2.000 civarında militan eğitilecek, masraflar, silah ve teçhizat ABD tarafından karşılanacak ve verilecektir. 

c. Son günlerde dış ve iç medyada Türkiye ve ABD’nin Suriyeli rejim karşıtlarını eğitilmesi konusunda uzlaştıkları yönünde haberler yer almaktadır.4 
Bu kapsamda ilk aşamada MİT tarafından seçilen 2.000 muhalifin Türkiye'de ABD’li ve Türk uzmanlar tarafından eğitileceğine, ABD tarafından teçhiz edilip donatılacağına dair haberler yayımlanmaktadır.5 

ç. Bu raporda; Türkiye’de hükümetin ve ilgili kurumların karar verme aşamasında olduğu anlaşılan ABD’nin bu programının; konsepti, tarihsel geçmişi, hedefleri, olası sonuçları ve riskleri hakkında bir analiz yapılması ve karar vericiler ile ilgililerin bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Konunun hassasiyeti nedeniyle rapor "bilmesi gereken" ilkesine göre yayınlanmıştır. Bu bağlamda rapor; 

-ABD Dış Politikasında “Eğit ve Teçhiz Et” Programının Yeri, 

-Suriye’de 'Ilımlı Muhaliflere' Yönelik “Eğit ve Teçhiz Et” Programı, 

-Programın Uluslararası ve İç Hukuk Açısından Değerlendirilmesi, 

-Programın ABD Açısından Değerlendirilmesi ve 

- Programın Türkiye Açısından Taşıdığı Riskler bölümlerinden oluşmaktadır. 

2. ABD Dış Politikasında “Eğit ve Teçhiz Et” (Train And Equip) Programının Yeri 

a. ABD, diğer devletlere, devlet dışı gruplara ve isyancı örgütlere silah ve teçhizat transferi ve eğitim desteği verilmesini geçerli ve etkin bir dış politika vasıtası olarak kabul eden ve kullanan devletlerin başında gelmektedir. ABD’nin bu yaklaşımı II. Dünya Savaşı’nın sonlanması ve Sovyetler Birliği’nin ideolojik bir rakip olarak görülmesiyle birlikte başlamıştır. ABD’nin konuyla ilgili politikasının içeriği 1945’lerden günümüze kadar olan süreçte, uluslararası ortamdaki güç dengesine, bölgesel gerilimin gereklerine ve ABD Yönetiminin (Cumhuriyetçi / Demokrat) tercihlerine göre bazı değişiklikler uğramakla birlikte kavramsal (konsept) bağlamda aynı esasları takip etmiştir. 

b. ABD’nin II. Dünya Savaşı sonrası dış yardımları 1947’de hayata geçirilen Truman Doktrini ve Marshall Planı ile başlamıştır.6 ABD, dış yardımlar kapsamında 1951’de Karşılıklı Güvenlik Yasasını (Mutual Security Act), 1961’de Dış Yardım Yasasını (Foreign Assistance Act) çıkarmıştır. ABD Yönetimi içinde, askerî eğitim ve öğretim ile silah transferleri dâhil dış yardımların planlanması ve yönlendirilmesi; 1961 yılına kadar Başkan’a doğrudan bağlı Karşılıklı Güvenlik Ajansı tarafından yapılırken, 1961 sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı liderlik rolünü almıştır.7 

c. "Eğit ve Teçhiz Et" programlarının özellikle ABD'nin Vietnam savaşının ağır kayıplarından çıkarılan dersler ışığında şekillenen Nixon Doktrinin (yayın trh. 25 Şubat 1969) ayrılmaz bir parçası olduğu, 1970'lerden itibaren güvenlik / muharebe ortamının şekillendirilmesi kapsamında sıklıkla kullanıldığı görülmüştür. Takip eden Ford Doktrini (yayın trh. 7 Aralık 1975) de benzer şekilde, ABD askerinin doğrudan savaş alanına sürülmesi yerine ABD silahlarıyla donatılan bölgesel oyuncuların takviye edilmesi için askerî harcamaların artırılmasını öngörmekteydi. 

Carter Doktrini (yayın trh. 23 Ocak 1980) bu uygulamaları ortadan kaldırmadıysa da kavramsal olarak da geliştirmemiştir. 

Bu kapsamdaki en yaygın uygulamaların ise Reagan Doktrini (yayın trh. 22 Şubat 1985) ile hayata geçirildiği görülmüştür. 




ABD Başkanı Ronald Reagan (1981-1989) 

"Orta Amerika'da Komünizmi Durdur" 

ç. ABD Savunma Bakanlığı uzun yıllar programa destek vermiş ancak doğrudan sorumluluk almamıştır. Yabancı askerlerin eğitimi, ABD özel kuvvetleri tarafından Dışişleri Bakanlığı sorumluluğunda yapılmıştır. Ancak 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin küresel boyutta “terörizm karşı savaş” kampanyasında ilgili ülkelerde güvenlik kuvvetlerinin ve devlet dışı aktörlerin eğitilmesinin öneminin farkına varılarak Savunma Bakanlığı doğrudan rol almaya başlamıştır. 

d. ABD, özellikle Soğuk Savaş döneminde “batı kampında” bulunan ülkelerin bir kısmıyla birlikte Sovyet kontrolünde ve etkisinde olan birçok ülkede rejim karşıtı unsurlara silah ve teçhizat transfer etmiş, eğitim vermiş, teşkilatlandırmış ve rejime karşı savaştırmıştır. Benzer yöntem Sovyetler Birliği tarafından ABD kontrolü ve etkisinde olan ülkelerde rejim karşıtlarına verilmiştir. Bu tür silah ve eğitim yardımı Soğuk Savaş’ın kendine özgü ortamında çoğunlukla açık olarak yürütülmüştür. Gizli olarak yürütülen programlar da kısa sürede deşifre olmuştur. 

e. Örneğin ABD, CIA vasıtasıyla Nikaragua’da sosyalist eğilimli hükümete karşı 1979-1987 yılları arasında "Kontraları (Contra)" eğitmek ve silahlandırmak , zaman zaman hava bombardımanları yapmak suretiyle açık bir savaş yürütmüştür.8 

CIA’nın faaliyetleri sadece Nikaragua ile sınırlı kalmamış ABD kamuoyunu yönlendirmek için yanlış bilgilendirme ve algı operasyonları da icra edilmiştir. 



Kontralara ait propoganda fotoğrafı 

f. ABD’nin Nikaragua’da Kontralara verdiği desteğin sonuçları ağır olmuş, 30 bin insan ölmüş, yüz binlercesi yaralanmış ve ülke harabeye dönmüştür. ABD Nikaragua Yönetimini silahla devirememiş ancak 1990’da yapılan seçimlerde Sandinistalar iktidarı kaybetmiştir. Nikaragua’ya verilen düşmanca desteğin ABD’ye de etkileri olmuş ve kitlesel eylemler yapılmıştır.9 

g. ABD, benzer programı Sovyetlerin işgali ile birlikte Afganistan’da uygulamaya başlamış, 1980-1992 arasında Afgan rejimine karşı mücahitler teşkilatlandırıl mış, eğitilmiş ve silahlandırılarak kanlı bir savaş yürütülmüştür.10 Mücahitlere transfer edilen milyonlarca silah yüz binlerce insanın ölmesine neden olmuş, Sovyet işgali sonrası ABD ve müttefiklerinin desteklediği mücahit grupları kendi aralarında savaşmaya devam etmiş ve nihayetinde Taliban ortaya çıkmıştır. ABD’nin mücahitlere verdiği silahlar Taliban’ın kontrolüne geçmiştir. Bu silahların içinde özellikle Stingerler, ABD’nin 2001’de Afganistan’ı işgalinden sonra kendisine karşı kullanılmaya başlanmıştır. 



Stinger Nişancısı Mücahit  taliban stinger missiles


ğ. ABD’nin Afganistan’a 1970’lerin ortasından itibaren değişik gruplara transfer ettiği silahlar ile devlet dışı aktörlere eğitim ve operasyon desteğinin olumsuz sonuçlarını Afganistan’dan sonra en fazla hisseden ülke ise CIA’nın eğitim kamplarının bulunduğu, ABD faaliyetlerinin ana üslerinin yer aldığı ve CIA’nın yerli program ortağı ISI’nın11 etkinliği bulunan Pakistan olmuştur. Pakistan günümüze kadar istikrarsızlık ve kaostan kurtulamamıştır. 

h. Bu iki örnek dışında Doğu Avrupa, Afrika, Orta Amerika, Orta Doğu ve Güney Asya’da onlarca benzer “Teşkilatlandır, Eğit, Teçhiz Et, Silahlandır, Savaştır” projesi hayata geçirilmiştir. Bu projelerin hemen tamamı ABD’nin Sovyetlerle doğrudan sıcak çatışmaya girmeden vekâlet savaşlarının (proxy war) önemli bir boyutunu teşkil etmiştir. 




ı. ABD, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle devlet dışı aktörlerin eğitilmesi ve teçhiz edilmesi programını sınırlandırmış, bunu yerine sıklet merkezini Sovyetlerden ve Varşova Paktı’ndan kopan ülkelerin güvenlik sektörlerinin reforma tabii tutulmasına kaydırmıştır. 2000’li yıllardan itibaren ise Irak ve Afganistan başta olmak üzere müdahale ve işgal edilen ülkelerin polis ve ordu teşkilatlarının yeniden kurulması, eğitilmesi ve teçhiz edilmesi öncelik almıştır. ABD her iki ülkede başlangıçta kendisinin yürüttüğü güvenlik sektörünün (Asker, polis, istihbarat, güvenlik bürokrasisi, yargı ve cezaevleri) teşkil, teçhiz ve eğitilmesi programlarını NATO girişimine dönüştürmüş, bu kapsamda Irak’ta ve Afganistan’da NATO Eğitim Misyonları oluşturulmuştur.12 

Her iki girişiminden de olumlu sonuçlar alınamadığını, Irak ve Afganistan’ın bugünkü durumları ile ABD’nin teşkil ettiği güvenlik kurumlarının yetersizliği açık olarak kanıtlamaktadır. 

i. ABD, “Teşkil Et, Eğit, Teçhiz Et, Silahlandır ve Savaştır” programlarında son 
yıllarda özellikle Irak ve Afganistan’da sivil ve yarı sivil ticari askerî firmalardan hizmet almaya başlamıştır. Bu kapsamda 100’e yakın firma arasından Blackwater, DynCorps ve Military Professional Resources Inc (MPRI) öne çıkmaktadır. Bu tür kuruluşlar, eğitime ilaveten silah, araç transferleri ile operasyonlara bizzat katılarak da faaliyet göstermektedir.13 
Bu kuruluşların ABD dışında itibarları oldukça düşüktür. Örneğin Blackwater, PKK’ya silah transfer etmekle suçlanmıştır.14 Irak ve Afganistan’da bu tür firmaların yolsuzluğa ve uyuşturucu ve değerli madenlerin kaçakçılığına bulaşmaları, sivil halka eziyet ve gereksiz şiddet kullanmaları gündemde olmuştur.15 

3. Suriye’de 'Ilımlı Muhaliflere' Yönelik “Eğit ve Teçhiz Et” Programı 

 a. ABD’nin Suriye Muhaliflerine Mevcut Yardımları 

 (1) ABD Suriye muhalefetine krizin çıktığı 2011 yılından beri çeşitli alanlarda 
yardım etmektedir. ABD yardımlarını diplomatik, bilgi, askerî ve insani yardım 
boyutlarında özetlemek mümkündür. 

 (2) Siyasi ve diplomatik boyutta, siyasi destek, rehberlik ve yönlendirme ile rejim karşıtı kamu diplomasisi ve stratejik iletişim öne çıkmaktadır. ABD, Şubat 2012’de “Suriye’nin Dostları Grubu (Friends of Syria Group)”nun kurulmasına öncülük etmiştir. Cenevre görüşmelerinde Esad’ın Yönetimi bırakması ve Geçiş Otoritesi teşkili için çaba göstermiştir. Muhalifleri birleştiren Suriye Ulusal Konseyi ve sonrasında Suriye Devrimi ve Muhalefet Ulusal Konseyi teşkiline destek sağlamıştır, askerî cephede ise bütünleşik yapılara destek vermiştir. ABD, bu yapıların uluslararası, bölgesel ve ülke dışındaki faaliyetlerini yürütmesi için en önemli aktör olmuştur. Ayrıca El-Nusra’yı terörist örgütler listesine alarak ılımlı muhalefetin üzerindeki baskıyı azaltmaya çalışmıştır. ABD, muhalefeti ele geçirdiği bölgeleri yönetebilmesi için maddi ve teknik uzmanlık alanlarında desteklemiştir. 

 (3) Suriye muhalefetinin medya ve sosyal medya ile desteklenmesinde de ABD’nin önemli yardımları olmuştur. 

 (4) ABD askerî olarak şu ana kadar doğrudan silah ve mühimmat yardımının diğer öldürücü olmayan askerî yardımlardan daha az olduğu kabul edilmektedir. 
ABD’nin Suriye muhalefetine 287 milyon dolar değerinde gıda maddesi, sağlık gereçleri, iletişim gereçleri, araç ve sivil savunma teçhizatı vermiştir. Özgür Suriye Ordusu ve Yüksek Askerî Konsey’in diğer ılımlı unsurlarına 70 milyon dolar nakit ile sınırlı miktarda hafif silah ve mühimmatı, geri tepmesiz top, anti tank silahları ve havan transfer edilmiştir. Bu silahlarının bir kısmının radikal örgütlere gittiği ortaya çıkmıştır. IŞİD’in elindeki çok sayıda ABD menşeli silah da bunu kanıtlamaktadır.16 Suriye’de rejim karşıtlarına hava savunma silahları 
da verilmiştir. Nitekim 2012 sonuna kadar 144 Suriye uçağını düşürülmüştür.17 Ayrıca 1000-2000 arasında militana eğitim verilmiştir. 

 (5) İnsani yardım kapsamında da ABD 1,7 milyar dolar değerinde yardım yapmıştır. Bu yardım Suriye’deki sivillere, Suriye’ dışında sığınmacı bulunan ülkelere ve sığınmacılara verilmiştir. 

 b. ABD’nin Suriye Muhalefetine Mevcut Yardımlarının Değerlendirilmesi 

 (1) ABD'nin Suriye iç savasında; krizin yönetilmesi, uluslararası aktörlerin ikna edilmesi, muhaliflerin yapılandırılması konuları başta olmak üzere, sonuca doğrudan etkisi olan konuların büyük çoğunluğunda yapmış olduğu stratejik hatalar, taktik seviyedeki başarılarıyla giderilemez bir nitelik kazanmıştır. 

 (2) Analiz ve değerlendirmesi ayrı bir incelemenin konusu olan bu durumun yarattığı sonuçlar itibariyle gelinen aşamada, askerî bakımdan Suriye Rejimi'nin lehine dönüşen duruma engel olunamadığı gibi IŞİD'in belirleyici aktörlerden biri haline gelmesi da önlenememiştir. 

 c. ABD’nin Yeni Programı 

 (1) Suriye’deki rejim karşıtlarının eğitilip silahlandırılması Suriye krizinin başlangıcından itibaren sürekli gündemde olmuştur. Hatta 2012’de İngiltere Genelkurmay Başkanlığı tarafından 100.000 Suriyeli rejim karşıtının eğitilip, silahlandırılarak Esad rejiminin “şok ve dehşet (Shock and Awe)” taarruzu ile devrilmesi planlanmıştır. Plan fazla uçuk bulunduğu için kabul görmemiştir.18 

 (2) ABD’nin yeni programının farkı yönetimin kararlılığı, mali destek ve bu faaliyetin kapsamında ortaya çıkmaktadır. 

 (3) ABD Yönetimi bu zamana kadar olan yardımları önemli ancak amaçları başarmak için yetersiz olarak gördüğünden sadece eğitim ve silahlandırma için 2015 yılı bütçesinden 500 milyon dolar ayırmıştır. 

 (4) ABD Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından ortaklaşa yürütülecek programın koordinasyonu için Obama bir general görevlendirmiştir.19 

 (5) Ayrıca ABD Yönetimi İran ve Rusya’nın Esad rejimine yardımının çok daha fazla olduğunu düşünmekte ve bunu dengelemeye çalışmaktadır. 

ABD Yönetimi bunun dışında Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye’de sınır güvenliğinin artırılması ile sığınmacılardan dolayı yaşanan ekonomik sıkıntıların hafifletilmesi için ilave 1 milyar dolarlık yardım paketini hazırlamaktadır.20 Ancak, bu zamana kadar edinilen tecrübelerde, "ABD askerinin attığı her adımın bir 'sent (cent)' değerinde kazanımını hesap eden"21ABD'nin, vaatlerinde bonkör olduğu, harcamalarında ise o ölçüde cimri davrandığı görülmüştür. 
Kaldı ki halihazırda ABD Yönetimi tarafından telaffuz edilen 500 milyon dolarlık bir harcama ile genel askerî durumun muhalifler lehine değiştirilmesi imkanı 
tartışmaya açıktır. 


<  Michael Nagata, 

ABD Merkez Komutanlığının Ürdün’de konuşlu özel kuvvetler unsurlarına komuta etmektedir Bölgede deneyimli bir personeldir. Ürdün’de ABD Savunma Bakanlığı ve CIA’nın müşterek yürüttüğü Suriye rejim karşıtları eğitim programının da sorumlusudur. >

 (6) ABD Yönetimi Kongre’den onay aldığı “Eğit ve Teçhiz Et” yasasında ifade edilen amaçlar şunlar dır 22. 

- Suriye halkını IŞİD ve Suriye rejiminin saldırılarından koruma, temel hizmetlerin tedarikini kolaylaştırma ve Suriye’de rejim karşıtları tarafından kontrol edilen topraklarda istikrar sağlama, 
- ABD’nin müttefiklerini ve Suriye halkını Suriye’deki terör örgütlerinin tehdidinden koruma, 
- Suriye’de müzakere dayalı bir çözüm için gerekli koşulları temin etme. 

 (7) Obama Yönetiminin bu yaklaşımı Suriye politikasına yönelik kritik bir dönüm noktası oluşturmakta; özellikle Esad rejiminin, rejim karşıtlarına karşı başarı 
sağladığı, rejimin kısa ve orta vadede yıkılmasının zorlaştığı, IŞİD’in Suriye ve Irak’ın ötesinde bölgesel bir tehdit oluşturduğu döneme denk gelmesi önemli görülmektedir. Bu gelişmeler ABD çıkarlarını ciddi şekilde tehdit ederken bölgede ve ötesinde Rusya-Ukrayna gelişmeleriyle birlikte küresel alanda stratejik yenilgi algısını da kuvvetlendirmiştir. 

 (8) Bu aşamaya kadar ABD’nin Suriye silahlı muhalefetine yardımı, küçük çaplı ve gizli eğitim ve silah destek programı ile sınırlı kalmıştır. ABD diğer Batı ülkeleriyle birlikte bu yaklaşımından dolayı özellikle bölgedeki müttefikleri ve Suriye’deki rejim karşıtları tarafından eleştirilmektedir. 

 (9) Yeni stratejiyle ABD, bir taraftan IŞİD’in ılımlı denilen rejim karşıtlarını tamamen yenilgiye uğratmasını engellemeye diğer taraftan Esad rejiminin tam bir zafer kazanmasını önlemeye çalışmaktadır. ABD’nin bu noktaya gelmesinde Suriye rejiminin, Rusya, İran ve Hizbullah’ın yoğun desteğiyle yeni bir kapsamlı harekât başlatarak muhalifleri tam yenilgiye uğratması, Halep dâhil önemli merkezlerde kontrol sağlaması olasılığının etkili olduğu mütalaa edilmektedir. 

 (10) Bu programla ABD, Suriye’ye bu aşamada doğrudan askerî müdahale etmeksizin yaşamsal çıkarlarını korumayı ve kendisine riskleri azaltmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda ABD’nin tahlil edilmiş hedeflerini; 

- Suriye’de öncelikle Selefi ve 'cihadist' yapılara karşı daha ılımlı bir muhalefet yaratmak, mümkün olduğunda bunu Esad’a karşı kullanmak, 
- Esad rejimini ucu açık ve yıkıcı bir iç savaş ile diplomatik çözüme tercih noktasına getirmek, 
- Esad rejimi, İran ve Hizbullah üzerinde baskıyı devam ettirerek bölgede yeni mevziler kazanmalarına engel olmak, 
- IŞİD’in Suriye’den çekilmesini ve Irak’ta uzlaşıya razı olmasını sağlamak, 
- İran’a Suriye’yi nükleer görüşmelere feda etmeyeceğini göstermek, 
- Rusya’nın Ukrayna kriziyle meşgul olmasını stratejik fırsata çevirmek şeklinde sıralamak mümkündür. 

 (11) ABD’nin, “Eğit ve Teçhiz Et” programı ile ılımlı muhalefetin başarı sağladığını gördüğünde kapsamı genişletilebileceği ve hedefleri yeniden düzenleyerek Esad rejimini kendi öngördüğü diplomatik çözüme yaklaştıra bileceğini hesapladığı düşünülmektedir. Güçlenen muhalefet kontrol ettiği yerleri yönetme etkinliğine kavuştuğunda, ancak Esad rejimi diplomatik çözüme yanaşmadığında ABD’nin rejimin toptan yıkılması ve değişimini uygulanabilir bir seçenek olarak ele alabileceği değerlendirilmektedir. ABD, tüm çabalara rağmen muhalefet gözle görülür bir ilerleme sağlayamadığında programı sonlandırma seçeneğini kullanabilecektir. Ancak bu durumda büyük umutlar verilmiş muhalefetin düşmanlaştırılması olası görülmektedir. 

 (12) ABD’nin zaman içinde “Eğit ve Teçhiz Et” programına ilaveten doğrudan askerî destek sağlanmasını da gündeme alabileceği göz ardı edilmemelidir. Doğrudan müdahale ise ABD’nin tam başarısızlığı, aşırı tırmanma ve IŞİD gibi yapıların güçlenmesi sonucunu da doğurabileceği aşikârdır. 

2.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder