6 Aralık 2019 Cuma

TÜRKİYE’NİN RUSYA POLİTİKASI 2009 BÖLÜM 2

TÜRKİYE’NİN RUSYA POLİTİKASI 2009 BÖLÜM 2



Kültürel-Toplumsal İlişkiler

Türkiye ile Rusya arasında kültürel ve toplumsal ilişkiler gün geçtikçe artmakta  dır. Örneğin, 1991’den beri Rus dili ve edebiyatına ilgi giderek artmakta dır. Sovyetler dağıldığı 1991 yılında sadece Ankara Üniversitesi’nde bulunan Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü20 2009 itibariyle altı devlet ve üç de vakıf üniversitesi olmak üzere dokuz eğitim kurumunda21 bulunmaktadır. Bunların yanında yaklaşık 17 üniversitede de Rus dili eğitimi verilmektedir. Artık Türkiye’yi kendilerine bir yaşam yeri olarak seçen Rusyalı vatandaşların sayısı da artmaktadır. 
2009 yılı itibariyle Türkiye’de ikamet eden Rusya vatandaşlarının sayısı (tam sayı bilinmemekle beraber) yaklaşık 50 bine ulaşmıştır. 

Ankara’da 2-2.5 bin, Antalya’da 12-15 bin, İstanbul’da ise 25-30 bin Rusya vatandaşı bulunduğu tahmin edilmektedir.22 Rusya’da yaşayan Türklerin sayısı da bu civardadır. İki ülke vatandaşları arasındaki evliliklerin de yine 40-50 bin civarında olduğu ifade edilmektedir.

2009 yılında Türkiye ile Rusya arasındaki kültürel programlar önceki yıllara göre daha az yoğunluk kesb etmiştir. Şöyle ki, 2007’de Türkiye’de Rusya yılı, 2008’de ise Rusya’da Türkiye yılı olarak kutlanmış ve bu bağlamda karşılıklı pek çok programa imza atılmıştı. 2009 yılı içinde en önemli husus ise, Putin’in Ağustos ziyareti esnasında Eğitim, Bilim, Kültür, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programı (Kültürel Değişim Programı, KDP) isimli belgenin hükümetler arasında imzalanmasıydı. Türkiye tarafının inisiyatifi ile ilk kez dile getirilen İstanbul’da bir Türk-Rus üniversitesi ve bir de koleji kurulması teklifi de iki ülkenin kültürel temasında önemli bir aşamadır. Bu öneri hayata geçerse, Galatasaray ve Türk-Alman Üniversitesi’nden sonra Türkiye’de hükümetlerarası antlaşma ile kurulan üçüncü eğitim kurumu Türk-Rus Üniversitesi olacaktır. Bu üniversitenin yanında bir Türk-Rus koleji de önümüzdeki dönemde açılırsa, Amerikan, Fransız, İtalyan, Avusturya vb. kolejlerinden sonra kısmen Batı-dışı sayılabilecek bir ülke ile ortak bir orta öğretim kurumu tesis edilmiş olacaktır.

Hükümetler arasında vatandaşlar için verilen burs sayıları rakamsal olarak henüz çok aşağılarda olsa da, bu yönde de gelişme kaydedildiği söylenebilir. Her iki hükümetin de her geçen yıl daha fazla kişiye burs verdikleri gözlemlenmektedir. Rusya hükümetinin Türkiye vatandaşları için verdiği eğitim amaçlı burs sayısındaki artış rakamlara şöyle yansımaktadır: 2008’de ilk aşamada 33 kişiye verileceği ilan edilen burslar, daha sonra 40 kişiye çıkmış, 2009 yılında ise bu rakam 50’ye yükselmiştir ki, bunun içinde 8 yüksek lisans, 8 doktora ve 34 dil kursu bursu bulunmaktaydı.23 Son üç seneden beri Rusya hükümetince Türkiye’ye ayrılan burs kontenjanının diğer ülkelere kıyasla en yüksek olduğunu da ifade etmek gerekir. Türkiye’nin de Rusya vatandaşlarına çeşitli eğitimler için tahsis ettiği burs kontenjanının da arttığı görülmektedir; bu çerçevede 2008’de 65, 2009’da da 67 kişiye burs verileceği ilan edilmiştir.24

Toplumsal temaslar çerçevesinde, iki ülke arasındaki turizm sayesinde insan hareketliliğinin önem kazandığını belirtmek gerekir. 1991’den beri önemli miktarda Rus turist Türkiye’yi hem ticaret, hem dinlenme vesilesiyle ziyaret etmiştir. 2000’li yıllarda hızla yükselen turist sayısı, 2009’da ekonomik daralmaya rağmen 2.7 milyona ulaşmıştır. Daha önce tarihte yalnız savaşlarda kitlesel olarak karşı karşıya gelmeler dışında söz konusu toplumlar arasında bu türden bir hareketlilikten bahsedilemez.25 İki ülke arasında daha önce görülmeyen bu insan hareketliliğin, tarihten gelen olumsuz algıların da yavaş yavaş değişmesine neden olacağı umulmaktadır.

Askeri Alandaki Münasebetler

1992’de Rusya ile askeri teknoloji alanında işbirliğine giden ilk NATO ülkesi olan Türkiye’nin terörle mücadele amacıyla zırhlı araç, helikopter ve otomatik silahlar almasının akabinde uzun zaman bu alanda pek bir ilerleme kaydetmediği bilinmektedir. Hatta 2000’li yılların ortalarında Türkiye’ye KA-50 Erdoğan isimli saldırı helikopterlerinin satılması gündemdeydi. Bununla beraber, 2001’den 
beri yapılan Savunma Sanayii Hükümetlerarası Komisyonu 6 toplantı yapmış ve savunma alanında birçok işbirliği sahasının olduğu kaydedilmiştir.26 Ajansların verdiği bilgilere göre, 2009 sonuna dek Türkiye’ye 80 adet “Kornet” füze savunma sisteminin teslim edilmesi planlanmıştır. 
Nisan 2009’da ise Rusya Savunma Bakanlığı temsilcileri, silah ticaretinin ihracıyla görevli Rosoboroneksport firması ve çeşitli üretici Rus firmaları İstanbul’da yapılan İDEF savunma sanayi fuarına katılmış ve 120’den fazla silah sergilemişlerdir. Fuar esnasında Rosoboroneksport’un bir yetkilisi Türkiye’nin, Rusya’nın S-400 füzeleriyle ilgilendiğini açıklamıştır.27 Söz konusu füzeler, 400 kilometrelik bir alanda havadan gelen tehditleri imha edebilir özelliktedir. Bunların yanında 2009 yılında basında Rusya’dan helikopter alınacağına 
dair haberler çıksa da henüz somut bir ilerleme kaydedildiği söylenemez.28

Bu arada iki ülkenin deniz kuvvetleri, Türkiye’nin inisiyatifiyle oluşturulan ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin insani yardım, aramakurtarma ve çevre koruma amacıyla dahil olduğu BLACKSEAFOR’da ve söz konusu kıyıdaş ülkelerin katıldığı ve terör, kitle imha silahlarının yayılması ve yasadışı faaliyetlere karşı mücadele eden Karadeniz Uyumu Harekatı’nda işbirliğini sürdürmektedirler. Bu çerçevede 
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, 9 Temmuz 2009 tarihinde Moskova’yı ziyaret ederek Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Vladimir Visotski ile karşılıklı ilişkiler ve Karadeniz’in güvenliği konularında görüşmelerde bulunmuştur.29

İkili İlişkilerde Gerilim Alanları

Son yıllarda Türkiye ve Rusya arasında gelişen bu ilişkilere rağmen taraflar arasında perde arkasında bazı sorunların, görüş ayrılıklarının var olduğunu ve bazı konularda rekabet eğiliminin olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu konuların birçoğu 2009 yılında da varlığını korumuştur. Öncelikle, mevcut ticaret hacminin dörtte üç oranında Türkiye aleyhine gelişmesi, Ankara’nın çözmesi gereken bir 
sorundur.30 İkincisi, Türkiye’nin doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltması da enerji güvenliği açısından gereklidir. Üçüncü ayrışma noktası da enerji hatları konusunda iki ülke arasında perde arkasında bir rekabetin olduğu görüşüdür. Nabucco ile Güney Akım projelerinin birbirine rakip olduğu birçok uzman tarafından dile getirilmektedir. Bununla beraber, Avrupa’da doğalgaz arzı arttığı sürece bu iki projenin birbirine rakip olmasını söylemek zordur. Ne var ki, Türk yetkililer bu projelerin rakip olmadığını belirtirken, Rus yetkililer Nabucco’yu sorgular mahiyette açıklamalar yapmışlardır. Örneğin, Başbakan Putin’in resmi sözcüsü Dmitri Peskov, basına verdiği bir mülakatta Nabucco’ya doğrudan karşı çıkmasa da bu hatta verilecek doğalgaz rezervlerinin olup olmadığını gündeme getirmiş ve burada (Hazar’ın hukuki statüsünün henüz çözülmediğinden hareketle) kimsenin evet diye garanti veremeyeceğini kaydetmiştir.31 
Peskov’un ifadeleri, zamanında Rus yetkililerin Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının ekonomik olmadığı yönündeki açıklamalarını hatırlatmaktadır.

Dördüncüsü, Balkanlar ve Kafkaslardaki bölgesel sorunlara bakışta iki ülke arasında ciddi görüş farklılıkları mevcuttur. Türkiye Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ilk devletlerden biri iken Rusya buna kesinlikle karşı çıkmıştır; diğer yandan Rusya Güney Osetya ve Abhazya’yı bağımsız bir devlet olarak tanımakta, ancak Türkiye bu bölgeleri Gürcistan’ın bir parçası olarak görmektedir. Türkiye, Ankara-Erivan ilişkilerinin, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesiyle ilerleyebileceğini ifade ederken, Rusya, 
her ne kadar protokollere destek verse de, bunları birbirinden ayrı süreçler olarak addetmektedir.

Beşincisi, ikili ilişkilerde her ne kadar resmi ziyaretlerin yoğunluğu gün geçtikçe artsa da, siyasi diyalogun32 ve kültürel ilişkilerin, ekonomi ve turizme kıyasla çok geride olduğu görülmektedir. İlişkilerdeki kırılganlığı gidermek ve işbirliği perspektiflerini sürekli hale getirmek amacıyla söz konusu alanların geliştirilmesi elzemdir. Son olarak, Türk-Rus ilişkilerinin son on yılının yükselen bir işbirliği çizgisinde devam etmesine rağmen, karşılıklı algılamalarda hala tarihten gelen negatif imgelerin bertaraf edildiği söylenemez. Savaş, rekabet ve gerilimlerle kolektif hafızalarda kök salan bu karşılıklı olumsuz imgelerin olumlu yönde dönüştürülmesi, kalıcı ilişkilerin tesisi için son derece önemlidir. 

Sonuç

Türkiye’nin 2000’li yıllardaki Rusya politikasının, bir önceki on yıla kıyasla ciddi manada dönüşüm geçirdiği görülmektedir. Rusya, rekabet edilen bir ülke olarak değil, birçok alanda işbirliğinin yapılabileceği bir ortağa dönüşmüş, ilişkiler derinleşirken ülkeler yakınlaşma sürecine girmiştir. Bu, geleneksel Türk dış politikasında stratejik zihniyetin değişime uğradığını göstermektedir. Şunu da kaydetmek gerekir ki, Türk-Rus ilişkilerindeki dönüşüm sadece bir önceki on yıla göre kaydedilen bir dönüşüm değil, aynı zamanda tarihteki yakınlaşma dönemlerinden farklılaşan bir duruma işaret etmektedir. Burada münasebetlerin dinamiklerinde daha önceki askeri güç/yardım gibi konulardan ekonomi / enerji/kültür gibi yumuşak güç parametrelerine doğru bir kayış söz konusu olmuştur. Önceki yakınlaşma dönemlerinde tek taraflı olan ilişkiler (Rusya’nın askeri yardımı vs.), günümüzde karşılıklı ekonomik temaslarla çok karmaşık hale gelmiştir.

2000’li yılların başlarından itibaren yakınlaşma sürecine giren Türk-Rus ilişkileri, üst düzeyde karşılıklı ziyaretler ve enerji başta olmak üzere birçok projede işbirlikleri ile ivme kazanmış ve çok-boyutlu aşamaya doğru adımlar atılmıştır. Bu çerçevede 2009, Türk-Rus ilişkilerinin çok-boyutlu dönüşümü açısından sürekliliklerin devam ettiği önemli bir yıl olmuştur. Yıl içinde gerçekleşen Cumhurbaşkanı Gül’ün Moskova ve Kazan, Başbakan Erdoğan’ın Soçi, Başbakan Putin’in Ankara ziyaretlerinin yanı sıra bakanlar düzeyindeki temaslar, imzalanan siyasi ve ekonomik belgeler, ticaret hacminde ulaşılan rakamlar, karşılıklı yatırımlar ve ilişkilerde yeni işbirliği alanlarının açılması gibi hususlar Rusya’nın, Türkiye’nin dış politikasında önemli eksenlerden biri olma pozisyonunu koruduğunu ve hatta 2009 yılında kaydedilen gelişmelerle ilişkilerin daha da derinleştiğini söylemeye imkan vermektedir.

Türkiye ve Rusya arasında siyasi diyalogun gelişmesi, ekonomik işbirliği noktalarının artması, ilişkilerin karşılıklı olarak tamamlayıcı ve çok-boyutlu hale gelmesi ve nihayet yeni ortaklık projelerine başlanmasının sadece bu iki ülke münasebetleri açısından değil, bu iki ülkenin yakın çevresinde barış ve istikrarın korunması ve bölgesel sorunların çözümü bağlamında da kolaylaştırıcı ve faydalı rol oynadığı ileri sürülebilir. Bu çerçevede mevcut ilişkilerin sürekliliğinin korunması için ikili ilişkilerdeki muhtemel gerilim alanlarının bertaraf 
edilmesi üzerine düşünülmeli ve münasebetlerde kırılganlığa yol açacak davranışlara yer verilmemelidir.

Türkiye’nin Rusya Politikası 2009 Kronoloji

13-14 Ocak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Rusya Enerji Bakanı Shmatko’nun daveti üzerine Moskova’ya bir ziyarette bulunmuştur.

17 Ocak RF-Ukrayna doğalgaz sorununun çözüme kavuşturulması amacıyla, Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev’in inisiyatifiyle Moskova’da düzenlenen zirveye Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığında bir heyet iştirak etmiştir.

12-15 Şubat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rusya’nın başkenti Moskova’ya ve Tataristan’ın başkenti Kazan’a dört günlük bir “devlet ziyareti” gerçekleştirmiştir. Ziyarette iki ülkenin cumhurbaşkanları, ülkeler arasında mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına imkan sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması ve her alanda karşılıklı işbirliği alanlarının derinleştirilmesine dair ortak bir deklarasyon imzalamıştır.

4 Mart Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı F. Sinirlioğlu Moskova’da Rusya’nın Ortadoğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı A. V. Saltanov ve A. N. Borodavkin ile Ortadoğu Sorunu ve Afganistan’la ilgili istişarelerde bulunmuştur.

17-19 Mart Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve beraberindeki heyet Moskova’da düzenlenen Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı’na (MITT) katılmıştır.

27 Mart Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un davetine icabetle Moskova’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Afganistan Özel Konferansı’na katılmış ve konferans esnasında Lavrov ile kısa bir görüşme de gerçekleştirilmiştir. 

16-21 Nisan Bayındırlık ve İskân Bakanı Nafiz Özak, Türk müteahhitlik firmalarının karşılaştıkları sorunları yerinde incelemek maksadıyla Rusya’nın Yekaterinburg, Omsk ve Moskova şehirlerini kapsayan bir çalışma ziyareti gerçekleştirmiştir.

11 Mayıs New York’ta Ortadoğu sorunuyla ilgili Dışişleri Bakanları toplantısında Türk tarafının inisiyatifi ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleştirilmiş ve ikili, bölgesel ve uluslararası sorunlar üzerine müzakerelerde bulunulmuştur.

16 Mayıs Başbakan Erdoğan, Soçi’de Rusya Başbakanı Putin’le ikili ve bölgesel konuları ele alan bir görüşme yapmıştır.

22 Mayıs Moskova’da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı V. G. Titov ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yardımcısı Ünal Çeviköz eşbaşkanlığında üst düzey işbirliği ortak çalışma grubunun toplantısı yapılmış ve işbirliği perspektifleri üzerinde durulmuştur.

22-24 Haziran TBMM Başkanı Köksal Toptan, Rusya Parlamentosu üst kanadı Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov’un davetlisi olarak bir milletvekili grubu ile Moskova ve Petersburg’u ziyaret etmiştir.

1-2 Temmuz Dışişleri Bakanı Davutoğlu Moskova’ya bir çalışma ziyaretinde bulunmuş ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la bir araya gelmiştir.

1-3 Temmuz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya Enerji Bakanı Sergey Shmatko’nun davetine icabeten Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştirmiştir.

3 Temmuz Cumhurbaşkanı Gül, Medvedev ile bir telefon görüşmesi yapmıştır. 

4-6 Temmuz İlk yurtdışı gezisini Türkiye’ye düzenleyen Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kiril, İstanbul ve Ankara’da çeşitli temaslarda bulunmuştur. 

İstanbul’da Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret ederek ortak bir ayine katılmış, Ankara’da da Başbakan Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı 
Ali Bardakoğlu ile görüşmüştür. 

3-5 Ağustos Türkiye-Rusya Federasyonu Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) IX. Dönem Toplantısı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Seçin’in eşbaşkanlıklarında Ankara’da düzenlenmiştir.

6 Ağustos Rusya Başbakanı Vladimir Putin, Başbakan Erdoğan’ın davetine icabetle Ankara’ya gelmiştir. Putin’in ziyareti sırasında çeşitli alanlarda 20 belgeye imza atılmıştır. 

1 Eylül Rusya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile Ermenistan arasındaki “protokol süreci”ni destekleyen bir açıklama yayınlamıştır.

26 Eylül New York’ta BM’nin 64. Genel Kurul Toplantısı esnasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşerek bölgesel ve uluslararası sorunlarla ilgili istişarelerde bulunmuştur.

22 Ekim Erdoğan-Putin-Berlusconi arasında bir telekonferans gerçekleştirilmiştir.

10-11 Kasım Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu tarafından Moskova’da düzenlenen “Avrasya’da Türk Girişimleri Özelinde Rusya” konulu toplantıya katılmak üzere, Rusya Federasyonu’na bir ziyaret gerçekleştirmiştir.

9 Kasım Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı V. G. Titov, Ankara’ya bir çalışma ziyareti yapmış ve burada Dışişleri Bakanlığı Müsteşar yardımcıları Ünal Çeviköz ve Halit Çevik’le istişarelerde bulunmuştur.

19-20 Kasım İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Moskova’da gerçekleştirilen “Birinci Global Karayolu Güvenliği Bakanlar Konferansı”na katılmış ve Rusya İçişleri Bakanı Raşid Nurgaliyev’le bir görüşme yapmıştır. 

22-24 Kasım TBMM’nin yeni başkanı Mehmet Ali Şahin, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi’nin 34. Genel Kurulu’na katılmak üzere Moskova’ya gitmiştir.

DİPNOTLAR;

1 Bu konuların kronolojik dökümü için bkz. O. Kolobov, A. Kornilov ve F. Özbay, Çağdaş Türk-Rus İlişkileri: Sorunlar ve İşbirliği Alanları 1992-2005, çev. 
   E. Osmanov, V. İmanov ve R. Memmedov, İstanbul: Tasam, 2006.
2 Türk dış politikasının gündemini 2009 yılında meşgul eden konular özetle şunlardı. İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırının yansımaları, Dünya Su Forumu, ABD Devlet Başkanı  Barack Obama’nın 2009 Nisan Ankara-İstanbul ziyareti, Medeniyetler İttifakı’nın İkinci Forumu’nun yanı sıra AB süreci ile birlikte Türk dış politikasının mesaisini harcadığı dosyalar arasında Pakistan-Afganistan uzlaşması, Filistin meselesi, Ermenistan’la diplomatik  ilişkilerin tesisine yönelik protokol süreci, Bosna-Hersek ile Sırbistan arasında arabuluculuk, Körfez İşbirliği Konseyi ile Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog 1. Dışişleri Toplantısı, 
Kıbrıs müzakereleri, Irak ve Suriye ile Stratejik İşbirliği Konseylerinin tesisi ve yıl sonuna doğru da İran nükleer dosyası bulunmaktaydı.
3 ..........Protokollerin kamuoyu ile paylaşılmasının akabinde Rusya Dışişleri Bakanlığı bu süreci  destekleyici bir açıklama yapmıştır, bkz. Rusya Dışişleri Bakanlığı, 1 Eylül 2009, http://www.mid.ru
4 ......Protokollerin imza töreninden sonra Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir daha süreci destekleyici beyanda bulunmuştur. Bkz. Rusya Dışişleri Bakanlığı, 10 Ekim 2009, http://www.mid.ru
5 Deklarasyon Rusça metni için bkz. Rusya Cumhurbaşkanı’nın resmi sitesi, 13 Şubat 2009, http://archive.kremlin.ru; Türkçe metin için bkz. Dışişleri Bakanlığı, 13 Şubat 2009, http://www.mfa.gov.tr
6 ........Sergey Semerkin, “Preziden Turtsii i Prezident Tatarstana Proveli Peregovory v Kazanskom  Kremle” [Türkiye ve Tataristan Cumhurbaşkanları Kazan Kremlin’de görüşmeler yaptılar], 14 Şubat 2009, http://www.tatar-inform.ru.
7 Putin’in resmi sözcüsü Dmitri Peskov’a göre, daha önce on dakika planlanan görüşme  gündemin yoğunluğu nedeniyle üç saate uzamıştır. “Gümrük Krizini Putin İzliyor, Sonuç Bekliyoruz”, Radikal, 3 Haziran 2009.
8 Basın brifingi için bkz. Rusya Federasyonu Hükümeti resmi web sayfası, 16 Mayıs 2009,  http://www.government.ru
9 “Toptan Nazım Hikmet’in Kabrini Ziyaret Etti”, Sabah, 22 Haziran 2009.
10 İmzalanan belgeler şunlardı: 
1. Türkiye ile Rusya 9. Dönem KEK toplantısı protokolü, 
2. Türkiye ile Rusya arasında nükleer enerji alanında işbirliği protokolü, 
3. Türkiye ile Rusya  arasında nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımına ilişkin işbirliği antlaşması, 
4. Türkiye ile Rusya arasında nükleer kazaların erken bildirimi ve nükleer tesisler hakkında bilgi değişimi antlaşması, 
5. Türkiye ile Rusya arasında doğal gaz alanında işbirliği protokolü, 
6. Türkiye ile Rusya arasında petrol alanında işbirliği protokolü, 
7. Türk Standartları Enstitüsü ile Rusya Federal Teknik Regülasyon ve Metroloji Servisi arasında standardizasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarında işbirliğine ilişkin memorandum, 
8. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile Rusya Federal Uzay Ajansı  (ROSCOSMOS) arasında dış uzayın keşfi ve barışçı amaçlarla kullanımı alanında işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı, 
9. Eğitim, Bilim, Kültür, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programı (Kültürel Değişim Programı, KDP), 
10. Türkiye Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Rusya Federal Bitki Karantina ve Veterinerlik Servisi arasında ithal ve ihraç edilen su ürünlerinin gıda güvenliği konusunda işbirliğine ilişkin memorandum, 
11. Türkiye Gümrük Müsteşarlığı ile Rusya Federal Gümrük Servisi arasında gümrük işlemlerine ilişkin mutabakat zaptı, 
12. Türkiye Sermaye Piyasası Kurulu ile Rusya Federal Finansal Piyasalar 
Servisi arasında bilgi alışverişi hakkında mutabakat zaptı, 
13. Akron (Rusya Federasyonu) ve Ost Olgun Dış Ticaret (Türkiye) şirketleri arasında madeni gübre üretimi ve dağıtımı alanında işbirliği protokolü, 14. TETAŞ ve Inter RAO EES şirketleri arasında elektrik enerjisi alımıyla ilgili niyet protokolü, 
15. Rosneft ile Aksa Enerji şirketleri arasında mutabakat zaptı, 
16. Rosneft ile Çalık Holding arasında mutabakat zaptı, 
17. Rosneft ile Türk Petrol arasında mutabakat zaptı, 
18. Rosneft ile Tüpraş arasında mutabakat zaptı, 
19. Gazprom Export ile Çalık Holding arasında niyet protokolü, 
20. Gazprom Export ile Aksa Enerji arasında niyet protokolü. 11 “Ortodoks Aleminin En Güçlü İki Din Adamı İstanbul’da Buluştu”, Radikal, 5 Temmuz 2009; “Patrik Kiril: ‘Ruhban Okulu Açılabilir’”, 7 Temmuz 2009, 
http://www.cnnturk.com
12 3 Temmuz 2009, www.1news.az
13 Rusya Ülke Raporu, Dış Ticaret Müsteşarlığı, http://www.dtm.gov.tr
14 Bkz. Rusya Federal İstatistik Servisi, http://www.gks.ru.
15 “Ülkelere Göre İthalat,” Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının dokümanı, Ocak 2010, http://www.gumruk.gov.tr
16 Rusya Federal Gümrük Servisi, Şubat 2010, http://www.fts.ru
17 .......Rusya’nın toplam 470 milyar dolar olan ticaret hacminde Türkiye’den önce bulunan ülkeler şunlardır: 
    1. Almanya %8.5 (39.9 milyar dolar), 
    2. Hollanda %8.5 (39.8 milyar), 
    3. Çin %8.4 (39.5 milyar), 
    4. İtalya %7 (33 milyar), 
    5. Belarus %5 (23.4 milyar), 
    6. Ukrayna %4.9 (22.9 milyar). Oranların farklılığına rağmen 2008 sıralamasının da yine aynı şekilde olduğu tespit edilebilir. Türkiye’nin peşinden gelen ülkeler ise, %3.9 (18.9 milyar) ile ABD ve %3.7 (17.1 milyar) ile Fransa’dır. Rusya’nın ticaret hacminde AB ülkeleri toplamda %50 civarında bir oranla yer almıştır.
18 “Dünyanın Dilindeki Otele Görkemli Açılış”, Yeni Şafak, 17 Mayıs 2009.
19 “Tatarstan i Turetskie Kompanii Podpisali Srazu 3 Biznes-Soglasheniia” [Tataristan ve Türk firmaları 3 iş antlaşması imzaladı], 14 Şubat 2009, 
http://www.tatar-inform.ru
20 Soğuk Savaş yıllarında Kara Harp Okulu’nda verilen Rusça eğitim, yaygın değil, istisna bir eğitimdi.
21 Rus Dili ve Edebiyatı bölümleri olan üniversiteler Ankara, İstanbul, Gazi, Selçuk, Erciyes, Kafkas, Fatih, Okan ve Beykent’tir. Son iki üniversitede 
ilgili bölümler Rusça Mütercim-Tercümanlık adını taşımaktadır.
22 “Interviiu Posla Rossii v Turtsiiu V. E. Ivanovskogo” [Rusya’nın Ankara Büyükelçisi İvanovski’yle mülakat], Konsul (Petersburg), n. 4, Aralık 2009, s. 7.
23 Bkz. Milli Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün web sayfası, http//digm.meb.gov.tr. 
24 Bkz. Rusya’daki çeşitli üniversitelerin web sayfaları.
25 ..........1917 Ekim Devrimi akabinde Bolşevik Rusya’dan kaçarak İstanbul’a gelen ve bir süre burada yaşayan 2-2.5 milyon muhacir Rus’un durumu istisnadır.
26 A. Buravov, “O Rossiisko-Turetskom Voenno-Tekhnicheskom Sotrudnichestve” [Rusya-Türkiye askeri teknoloji işbirliğine dair], 26 Nisan 2009, http://www.iimes.ru 
27 “Türkiye, Rusya’nın S-400’lerine İlgi Duyuyor”, 28 Nisan 2009, http://www.dunyabulteni.net
28 Interfax haber ajansına dayandırılan bu türden bir haber için bkz. “Rusya: Türkiye Bizden Mi-28 İstedi”, 18 Haziran 2009, http://www.rusya.ru
29 “Deniz Kuvvetleri Komutanı Ataç Rusya’da”, Cihan Haber Ajansı, 7 Temmuz 2009.
30 Genelde bu konu gündeme geldiğinde Rusyalı yetkililer özellikle Türk inşaat şirketlerinin yaptıkları iş hacmini de hesaba katarak aslında dengeli bir durumun olduğundan bahsetmektedirler. 
Bu durumda, artık Türkiye’de milyarlarca dolar yatırım yapmaya girişen Rus 
şirketlerinin de iş hacimleri dikkate alınmalıdır.
31 Başbakan Putin’in resmi sözcüsü Dmitri Peskov’un Rusya’nın Sesi Radyosu ile Anadolu Ajansı’na bu yönde yaptığı açıklamaların Türkçe metni için bkz. Rusya’nın Sesi Radyosu, 28 Ocak 2009, http://turkish.ruvr.ru; Peskov’un bir süre sonra söz konusu görüşlerini tekrarladığı haber için bkz. “Gümrük Krizini Putin İzliyor, Sonuç Bekliyoruz”, Radikal, 3 Haziran 2009.
32 .....Bu arada şu nokta da kaydedilmelidir ki, 2009 yılında gerçekleştirilen üst düzeyde ziyaretlere rağmen Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın “2009 yılında Dış Politikada Başlıca Olaylar” isimli 26 maddelik raporunda Türkiye’nin ismi sadece bir kere geçmektedir. Güney Akım için Karadeniz’de inceleme yapmak amacıyla Ankara’dan izin alındığı belirtilmektedir. Osnovnye Vneshnepoliticheskie Sobytiia 2009 goda [2009 yılında dış politikada başlıca olaylar], Rusya Dışişleri Bakanlığı Internet sayfası, Şubat 2010, 
http://www.mid.ru.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder