21 Aralık 2019 Cumartesi

DÜNYANIN VE TÜRKİYENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ., BÖLÜM 1

DÜNYANIN VE TÜRKİYENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ., BÖLÜM 1





ARAŞTIRMA 25 Enerj
www.insamer.com 
info@insamer.com 
Ekim 2016 
Merve Aksoy 
Dünyanın Enerji Görünümü 
©İNSAMER 2016 


Bu yayının bütün hakları İNSAMER İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’ne aittir. İNSAMER’in izni olmaksızın yayının metni herhangi bir formda 
yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve dağıtımı yapılamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. 

Hazırlayan: Merve Aksoy 
Genel Yayın Yönetmeni: Dr. Ahmet Emin Dağ 
Editör: Ümmühan Özkan 
Web Editörü: Mervenur Lüleci Karadere 
Nuhun Gemisi 
Sayfa Tasarım: Fatih Hacıoğlu 
Baskı: Pelikan Basım 
Maltepe Mh. Gümüşsuyu Cd. 
Odin İş Merkezi No. 1/28 Topkapı-İSTANBUL 


Karagümrük Mh. Kaleboyu Cd. 
Muhtar Muhittin Sk.No:6 PK.34091 
Fatih / İstanbul - TÜRKİYE 




Dünyanın   Enerjı Görünümü  02

Dünyada Enerjinin Geleceği 08 

Rusya  Avrupa Birliği 09 

ABD 09 

Çin 10 

Asya Pasifik 11 

Afrika 12 

İÇİNDEKİLER 

Ortadoğu 12 
Türkiye 13 
Boru Hatları ve Türkiye’nin 15 
Stratejik Önemi 
Gerilimin Yeni Adresi: 19 
Doğu Akdeniz  Siyasi Krizler ve Enerji 20 
Sonuç 25 
Son notlar 26 
Kaynakça 26 
www.insamer.com 
info@insamer.com 




Giriş 

Ülkelerin kalkınma, refah ve gelişmelerini sağlamada birincil derecede önemli olan enerji, son dönemde uluslararası sistemde en stratejik araçlardan biri haline gelmiştir. 
Enerji politikaları kısa vadede enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara güvenli biçimde ulaşmasını, arz ve fiyatlama gibi konuları ele alırken, uzun vadede ise kalkınma planlamalarını ve politikalarını içermektedir. 

Önümüzdeki birkaç on yıl için petrol ve doğalgaz arzında rezervler açısından bir sorun olmasa da yeni rezervlerin aranması, üretilmesi, tüketiciye ulaştırılması gibi konular, uluslararası ilişkileri etkileyen temel problem alanları olmaya devam edecek görünmektedir. 

Enerji kaynaklarına sahip olmak, enerji üretebilmek ve elde edilen enerjiyi pazara ulaştıracak taşıma yollarını kontrol altında tutmak, günümüzde 
devletlerin dış politika yapımında ağırlık verdikleri konular arasındandır. Enerji güvenliği, ulusal ve küresel boyutta, devletlerin önümüzdeki dönemlerde 
de dış politikalarına yön veren temel konulardan biri olmayı sürdürecektir. 

Birincil enerji üretiminde en büyük paya sahip olan kaynaklar sırasıyla petrol, kömür ve doğal gazdır. 

Dünya üzerinde tüketilen enerji kaynaklarının dağılımına bakıldığında, tüketimin 2/3’ten fazlasının kömür, petrol, doğalgaz gibi tükenir özellikteki hidrokarbon kaynaklarından elde edildiği görülmektedir. Günümüzde enerji üretiminde en büyük pay %87’lik oranla fosil yakıtlardan yani toprağın altında bulunan kaynaklardan sağlanırken, geriye kalan %13’lük pay ise, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. 

Nüfus ve gelir artışı, enerji tüketiminin artmasına sebep olan temel etkenlerden biridir. Son dönemde nüfus artışının özellikle Batı dışı ülkelerde olması ve bu ülkelerin hızlı bir sanayileşme ve kentleşme sürecine girmeleri, petrol ve doğalgaz gibi birincil enerji maddesi talebinde büyük artışlara sebep olmaktadır. 
Bu durumun doğal sonucu olarak da enerjiye dayalı rekabet ve gerilimlerin yaşandığı bölgeler genellikle gelişmekte olan bu ülkelerin bulunduğu coğrafyalara kaymaktadır. 

Bu bölgeler arasında Kafkasya, Ortadoğu ve Batı Afrika öne çıkmaktadır. 




DÜNYANIN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ 

Petrole erişim, son bir asırdır devletlerin dış politikalarını etkileyen enerji konularının başında gelmektedir. 2014 yılı sonunda dünya ispatlanmış 
petrol rezervi 1 trilyon 700 milyar varil olarak hesaplanmıştır.1 Bu miktar mevcut tüketim hızı düşünüldüğünde 52,5 yıllık ihtiyacı karşılayacak 
kadardır. Var olan rezervlerde en büyük pay, 17 milyar varil ile Venezuela ve 15 milyar varil ile Suudi Arabistan’dadır. Bu iki ülkenin toplam rezervi dünya toplam rezervinin üçte birine eşittir. Petrol rezervlerinin dağılımı, önümüzdeki dönemde küresel enerji politikalarında hangi ülkelerin isminin daha 
fazla geçeceğini göstermesinin yanı sıra, küresel ekonominin temel tartışma konularını da belirleyecektir. 

Zira son dönemde petrol politikaları üretici ülkelerle tüketici ülkeler arasındaki siyasi rekabette önemli bir koz haline gelmiş, petrol fiyatlarının 
yükselmesi veya düşmesi rakip ülkeden taviz koparmanın aracına dönüşmüştür. 

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi devletler, dünya petrol rezervlerinin %71,6’sına sahiptir. Günümüzde petrol rezervlerinin bölgesel dağılımına bakıldığında Ortadoğu bölgesinin %48,5 ile dünya petrol rezervlerinin neredeyse yarıya yakınına sahip olduğu görülmektedir. 
Ortadoğu’nun ardından ikinci sırada %19,8’lik rezerv miktarı ile Orta ve Güney Amerika gelmektedir. Bunu %13,3’lük rezerv oranı ile Kuzey Amerika takip 
etmektedir. Bunlara ek olarak küresel petrol rezervlerinde Afrika %7,6; Rusya %7,2; Asya %2,8 ve Avrupa %0,82’lik bir paya sahiptir. 
Bu rezerv tablosu, petrol konusundaki rekabetin hangi coğrafyalarda yaşanacağının da işareti gibidir. Ancak enerji politikalarının gidişatı ile ilgili fikir vermesi noktasında tek başına yeterli olmayan bu görünüm, tüketim rakamları eklenince daha kolay anlaşılabilmektedir. 
Küresel petrol tüketimi, büyüyen ekonomilerin bir parçası olarak günlük 840.000 varile kadar artmıştır. 

   <  Enerji kaynaklarına sahip olmak, enerji üretebilmek ve elde edilen enerjiyi pazara ulaştıracak taşıma yollarını kontrol altında tutmak, günümüzde devletlerin dış politika yapımında ağırlık verdikleri konular arasındandır.
Enerji güvenliği, ulusal ve küresel boyutta, devletlerin önümüzdeki dönemlerde de dış politikalarına yön veren temel konulardan biri olmayı sürdürecektir. >



Dünyada Enerji Kaynaklarının Tüketim Oranları



Bu artış, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) dışında kalan ülkelerde ve özellikle de gelişmekte olan ülkelerde yaşanmıştır. Bu dönemde Çin, ortalamanın altında bir artış seyretse de hâlâ tüketimdeki artışın en büyük tekil ayağını oluşturmaktadır. 

Tüketimdeki diğer en büyük artış Suudi Arabistan, Brezilya ve Hindistan’da görülmektedir. Aynı dönemde, OECD ülkelerinin petrol tüketimi ise %1,2 oranında düşerek dünya genelinde sekizinci sıraya gerilemiştir. Petrol tüketim oranında en büyük düşüş Japonya’da yaşanırken bunu İtalya, Meksika ve Fransa takip etmiştir. 
Bu trend söz konusu ülkelerdeki ekonomik krizlerle ve tasarruf önlemleri ile izah edilebileceği gibi, bu ülkelerin alternatif enerji kaynaklarına yöneldiğini gösteren 
işaretlerden biri olarak da değerlendirilmelidir. 

Bu tüketim düşüşleri sebebiyle geçtiğimiz birkaç yıl içinde küresel petrol ticareti %0,9’luk oranla ortalamanın altında bir büyüme göstermiştir. 
Çin ve OECD üyesi olmayan diğer ekonomilerin ithalattaki oranları artarken, kendi rafinelerini işletime açan ABD’nin ise petrol ithalatı düşmüştür. Günümüzde Çin, ABD’nin yerini alarak dünyanın en büyük petrol ithalatı yapan ülkesi konumuna gelmiştir. Küresel petrol talebi yılda ortalama %2 oranında artmaktadır. Bu talebin önümüzdeki dönemde de büyük bir bölümünün yine ABD, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Çin ve Hindistan’dan geleceği anlaşılmaktadır. 
İspatlanmış petrol rezervleri dikkate alındığında önümüzdeki yarım asırlık dönem için dünya petrol rezervlerinin yeterli olduğu görülmektedir ve enerji güvenliği bakımından yakın vadede bir problem bulunmamaktadır. Dolayısıyla petrolün birincil enerji kaynağı olma statüsünü en azından birkaç nesil daha devam ettireceğini söylemek mümkündür. 



Ülke    Dünyadaki     Payı 


Petrol Üreticisi Ülkeler ve Rezervleri

< OPEC üyesi ülkeler dünya petrol rezervlerinin %71,6’sına sahiptir. Günümüzde petrol rezervlerinin bölgesel dağılımına bakıldığında Ortadoğu bölgesinin %48,5 ile dünya petrol rezervlerinin neredeyse yarıya yakınına sahip olduğu görülmektedir. >

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder