21 Aralık 2019 Cumartesi

DÜNYANIN VE TÜRKİYENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ., BÖLÜM 5

DÜNYANIN VE TÜRKİYENİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ., BÖLÜM 5




BORU HATLARI VE TÜRKYE’NİN STRATEJİK ÖNEMİ 



Türkiye, kendisi petrol ve doğalgaz üreticisi olmamakla beraber, üretilen petrolün pazara taşınması konusunda önemli rolü olan bir ülkedir. Türkiye’nin 
konumu petrol ve doğalgaz bakımından zengin olan Rusya, Kafkasya ve Ortadoğu gibi bölgelerle bu enerji kaynaklarını talep eden Avrupa 
arasında stratejik bir noktadır. Türk boğazları, petrol ve doğalgaz talebinin pazara ulaştırılması konusunda dünyada bu amaçla kullanılan en yoğun 
geçitler olarak ön plana çıkmaktadır. Rusya ve Hazar bölgesindeki petrolün önemli bir miktarı Batı’daki pazara Türk boğazları aracılığıyla taşınmaktadır. 

2013 yılında 2,9 milyon varil petrol Türk boğazları üzerinden pazara ulaştırılmış tır. Bunun %70’e yakını ham petrol kalanı ise petrol ürünüdür. 
Türkiye hâlihazırda iki ham petrol boru hattına sahiptir: Azerbaycan’dan gelen Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ve Kuzey Irak’tan Ceyhan’a gelen boru hattı. Irak’tan gelen boru hattı, kendi ülkesinin sınırları içinde iki farklı güzergâhtan Türkiye’ye ulaşmaktadır. 

Bunlardan ilki Irak Merkezî Yönetimi’nin denetimindeki Irak-Türkiye sınırından Kerkük’e uzanırken, ikincisi 2013’te Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Erbil yakınlarında bulunan Taq Taq bölgesinde tamamladığı petrol boru hattıdır. Türkiye ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında, Ocak 2015 tarihinde konuyla ilgili bir anlaşma sağlanmış ve Kürt Bölgesel Yönetimi Kuzey Irak’ta üretilen petrolün ihracatına başlamıştır. Anlaşmaya göre, Kürt Bölgesel Yönetimi’nden talep edilen ham petrol miktarı günlük 250.000 varildir. Merkezî yönetimin kontrol ettiği Kerkük’ten ise günlük 300.000 varil ham petrol talep edilmiştir. Güncel petrol ihracatı ise aydan aya farklılık göstermektedir. Mayıs 2015’te Kürt Bölgesel Yönetimi denetimindeki boru hattı üzerinden Türkiye’ye ihraç edilen petrol miktarı 550.000 varili aşmıştır. 

Bunun 400.000 varili Kürt Bölgesel Yönetimi’nin kontrol ettiği sahalardan tedarik edilmiştir. Ceyhan’ın bu petrol boru hatları için en kullanışlı liman olması, Doğu Akdeniz bölgesini ve Kıbrıs’ı stratejik açıdan vazgeçilmez hale getirmektedir. Bu nedenle bölgede yaşanan her gelişme Türkiye’nin enerji güvenliği açısından kritik değerdedir. Özellikle son dönemde Suriye’deki savaşla birlikte Türkiye’nin enerji güvenliği de risk altına girmiştir. Zira öteden beri Suriye’nin kuzeyindeki ABD destekli Kürt grupların temel hedeflerinden biri, Kuzey Irak’tan başlayıp Akdeniz’e ulaşacak bir “Kürt Koridoru” açarak Türkiye’yi tamamen bypass edecek bir enerji hattı oluşturmaktır. 
2015 ve 2016 yıllarında yeni birkaç boru hattının daha yapımına başlanmıştır. Bunlardan en dikkat çekeni Kafkasya’dan gelen Trans Anadolu (TANAP) boru hattıdır. Türkiye, genişleyen boru hattı sistemi ile büyüyen iç doğalgaz talebi için ihtiyaç duyduğu gaz miktarını karşılamayı amaçlamaktadır. Ayrıca yapım aşamasında olan boru hatları ile Avrupa pazarına ulaştırılacak doğalgaz miktarında da artış sağlanacaktır. 

 < Trans-Adriyatik boru hattı, kısa adıyla TAP, Azerbaycan doğalgazını Türkiye’den geçirerek Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya 
ulaştırmayı öngören bir projedir. Hattın uzunluğu 540 mil olup Şah Deniz 2 sahasında üretilecek olan gazı Türkiye’nin batı sınırına kadar 
getirecek olan TANAP’ın devamı niteliğindedir. > 

Uluslararası ve bölgesel politikalar, sınırları aşan boru hatları üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda hem Rusya-Ukrayna ilişkileri hem de Rusya-Avrupa ilişkileri Gazprom’un planladığı Türk boru hattı için önemlidir. Kürt Bölgesel Yönetimi, Türkiye ve Merkezî Irak Yönetimi arasındaki ilişki de Kuzey Irak’tan Türkiye’ye gelecek olan boru hattı planını etkileyecek niteliktedir. 

Genel olarak bakıldığında Türkiye, farklı bölgelerde halen inşaatı süren veya planlama aşamasında olan önemli boru hatlarına sahiptir. 
Hâlihazırda faaliyette olan Trans-Balkan doğalgaz boru hattının uzunluğu 600 milden fazladır. 

Bu hat, Rusya doğalgazını Güneydoğu Avrupa ve Türkiye’ye ulaştırarak bu bölgelerdeki ihtiyacı karşılamaktadır. 1987’de ilk defa Rusya’dan Türkiye’ye bu boru hattı ile doğalgaz taşınmıştır. Buradan gelen doğalgaz Türkiye’den de Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan’a iletilmektedir. 

1.600 mil uzunluğa sahip olan ve 2001 yılında işletime açılan Tebriz-Doğubayazıt doğalgaz boru hattı ise İran doğalgazını Türkiye’ye taşımaktadır. 
430 mil uzunluğundaki Doğu Kafkasya doğalgaz boru hattı Azerbaycan çıkışlı olup doğalgazı buradan Gürcistan ve Türkiye’ye ulaştırmaktadır. 
Azerbaycan’dan Türkiye’ye bu hat üzerinden ilk teslimat 2007 yılında yapılmıştır. Doğu Kafkasya doğalgaz boru hattı Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) koridoru kullanılarak son derece hesaplı bir maliyetle yapılmıştır. Hat genel olarak Şah Deniz doğalgaz sahasında üretilen gazın Türkiye-Gürcistan sınırına getirilmesi için inşa edilmiştir. Gürcistan sınırına gelen hat Erzurum’a bağlanarak Türkiye doğalgaz şebekesine ulaşmaktadır. 

Bunun yanında, Doğu Kafkasya boru hattının Doğu Avrupa’ya kadar genişletilme si için de inşa çalışmalarına 2015 yılında başlanmıştır. 

Interconnector Turkey-Greece-Italy (ITGI) boru hattı Yunanistan, Türkiye ve İtalya arasında Hazar Denizi ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya doğalgaz tedarik eden bir doğalgaz boru hattı anlaşmasıdır. Türkiye-Yunanistan ayağı 2007 yılında tamamlanmıştır. 

Türkiye, doğalgazın tedarikini Azerbaycan, Rusya ve İran’dan yaparak bu boru hattı ile Yunanistan’a ulaştırmaktadır. Boru hattının uzunluğu 180 mildir. 

Mısır doğalgazını Avrupa’ya taşımak amacıyla planlanan Arap doğalgaz boru hattı Lübnan, Ürdün, Suriye ve Türkiye’yi de kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Boru hattı ile Mısır doğalgazının Türkiye’ye getirilmesi hedeflenmektedir. Proje, gelecekte stratejik Türk-Arap iş birliğini resmeden kayda değer bir girişimdir. Boru hattının toplam uzunluğu 630 mildir. Projeye başlanmasından bu yana boru hattına yönelik birçok saldırı olmuştur. 2011’de Mısır’da yaşanan protestolardan sonra boru hattına 10’dan fazla saldırı düzenlenmiş ve hattın akıbeti belirsiz 
bir hal almıştır. 

Diğer önemli boru hattı ise Trans Anadolu (TANAP) projesidir. Projenin amacı Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz 2 gaz sahasında ve Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğalgazının öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasıdır. TANAP tamamlandığında Güney Kafkasya boru hattı ve Trans-Adriyatik boru hattı ile birleşerek Güney Doğalgaz Koridoru’nu oluşturacak tır. Hattın planlanan toplam uzunluğu 1.150 mildir. Türkiye-Gürcistan sınırından başlayıp 20 şehirden geçerek Edirne’de son bulacak olan hat, bu noktadan  itibaren de Avrupa ülkelerine doğalgaz aktaracak olan Trans-Adriyatik doğalgaz boru hattına bağlanacaktır. 

Hattın inşaatında sona yaklaşılmaktadır. Trans-Adriyatik boru hattı, kısa adıyla TAP, Azerbaycan doğalgazını Türkiye’den geçirerek Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya ulaştırmayı öngören bir projedir. Hattın uzunluğu 540 mil olup Şah Deniz 2 sahasında üretilecek olan gazı Türkiye’nin batı sınırına kadar getirecek olan TANAP’ın devamı niteliğindedir. 



TÜRKİYE ANA BORU HATTI HARİTA EKLE



GERİLİMİN YENİ ADRESİ: DOĞU AKDENİZ 




<  Dünya jeopolitiğinde yüzyıllardır önemli bir konumda bulunan Doğu Akdeniz bölgesi, son dönemde enerji çalışmalarının yoğunlaştığı ve birçok ülkenin dikkatini çeken bir bölge olarak yine gündeme gelmektedir. >

Dünya jeopolitiğinde yüzyıllardır önemli bir konumda bulunan Doğu Akdeniz bölgesi, son dönemde enerji çalışmalarının yoğunlaştığı ve bir çok ülkenin dikkatini çeken bir bölge olarak yine gündeme gelmektedir. 2008 yılında kayda değer miktarda petrol ve doğalgaz yatakları bulunan bölge, enerji transferinde önemli bir kavşak olmanın yanısıra enerji merkezi olarak da etkisini arttırmaktadır. Burada var olduğu düşünülen geniş enerji yataklarının ekonomi-politik etkisi, sadece Akdeniz ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda Ortadoğu coğrafyasının dinamiklerini de etkileyecek potansiyele sahiptir. Bölgedeki kıyı devletleri olan Türkiye, Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-GKRY ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-KKTC), Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır ve İsrail, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (BMDHS) göre bu yataklar üzerinde hak sahibidir. 




Uluslararası hukuka göre yarı kapalı bir deniz olarak kabul edilen Doğu Akdeniz, ilgili kıyı devletlerin bir araya gelerek uluslararası hukukun “hakkaniyet ilkesi” çerçevesinde anlaşma yapmaları gereken bir bölgedir. 

Doğu Akdeniz’de bulunan enerji miktarı hakkında net veriler olmasa da ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin 2010 yılında yayımladığı bir rapora göre; “Leviathan” olarak adlandırılan ve Kıbrıs Adası ile İsrail arasında kalan bölge, Mısır ile Kıbrıs Adası arasında kalan ve “Nil” olarak adlandırılan bölge, Girit Adası’nın güneydoğusunda kalan ve “Heredot” olarak adlandırılan bölge ile Kıbrıs Adası etrafındaki toplam enerji rezervi yaklaşık 30 milyar varil petrole eşdeğer olarak tahmin edilmektedir. 

Dünyadaki enerji denkleminde ülkeler bazında doğalgaz rakamları ile karşılaştırıldığında bölgenin sınırlı bir öneme sahip olduğu görülmekle 
birlikte, siyasi gelişmeler buradaki enerjiyi stratejik bir araca dönüştürmektedir. Bu aşamada bölgedeki enerji kaynaklarının maddi değerlerinden daha çok, bölgesel çekişmelerde ülkeler arasındaki blok kurma eğilimini pekiştiren rolü itibarıyla öneminin arttığı görülmektedir. 

Nitekim bölgedeki doğalgaz faktörü Türkiye karşıtlarını enerji iş birliği adı altında birleştirmiş ve yeni bir pazarlık düzlemi yaratmıştır. 
Bu yeni denklem, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki manevra alanını kısıtlarken İsrail, Mısır ve GKRY arasında yeni bir blok oluşturmuştur. 
Ancak Türkiye-İsrail anlaşmasının imzalanması ile Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara ulaştırılması konusunda yeni bir rota ortaya çıkmıştır. 
Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası yakınlarında kümelenmiş olan hidrokarbon yataklarından elde edilecek doğalgaz ve petrolün pazara naklinde Türkiye büyük bir önem taşımaktadır. Zira bu bölgedeki enerji kaynaklarının en kısa ve maliyet olarak en ucuz yolu, bu kaynakların Türkiye üzerinden aktarılması ile mümkündür. Ancak işgalci İsrail rejiminin çalışma yaptığı sular içinde Gazze’ye ait kıyıların da bulunması, bölgedeki durumu, enerji pazarlığının ötesinde Filistin halkının varoluş mücadelesi ile bağlantılı yeni bir noktaya taşımıştır. 

6. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder