5 Aralık 2018 Çarşamba

Latin Amerika Ulusları, ABD Tarafından Yok Edilmektedir BÖLÜM 1

Latin Amerika Ulusları, ABD Tarafından Yok Edilmektedir, BÖLÜM 1


Fidel Castro*

* Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun, Küba Devrimi'nin sosyalist karakterinin ilan edilişinin 40. yıldönümünde yaptığı konuşma.  

16 Nisan 2001, 
Havana. 
Türkçeleştiren Utku Umut. 

Yurttaşlar:

Tam olarak 40 yıl önce, yine bu saatlerde, yine bu yerde Devrimimizin sosyalist karakterini ilan ettik. 15 Nisan 1961 yılında, gün ağarırken kalleş bir saldırıya kurban giden adamlarımızı az önce defnettik. 

Bu saldırıyı, Birleşik Devletler hükümetine ait olan fakat bizim mütevazi Hava Kuvvetlerimizin rengine boyanan ve rütbelerini taşıyan B-52 bombardıman uçakları gerçekleştirdi. Üç ana hava üssümüz -Ciudad Libertad, San Antonio de los Banos ve Santiago de Cuba- bu hain ve kanlı sabahta vurulan hedeflerdi. Uçaklar 10.000 kilogram bomba, 64 adet 5 inçlik füze ve 23 bin 40 adet 50 kalibrelik mermi taşıyorlardı. Hâlâ eğitim almakta olan genç topçularımız bu sürpriz saldırıya uçaksavarlarla anında karşılık verdiler. Düşman sadece yerdeki üç savaş uçağımızı yok edebildi. 

Yedi yurttaşımız öldü, aralarında Ciudad Libertad havaalanının çevresinde yaşayan 5 çocuğun da bulunduğu 53 yurttaşımız yaralandı. 

Saldırı uçakları Nikaragua'daki bir üsten havalanmışlardı. Bunlardan bir tanesi düşürüldü, ikisi değişik bölgelere zorunlu iniş yaptı ve üslerine dönmeye çalışan diğerleri de uçaksavarlarla vuruldu. 

Domuzlar Körfezi'ndeki çatışmanın sonunda kurnaz düşmanımız aralarında 4 ABD vatandaşının da bulunduğu 14 pilotunu ve ABD tarafından sağlanan uçakların % 62'sini kaybetti. 

Devrim, 15 Nisan'daki saldırıyı püskürttükten sonra, hâlâ pilotumuzdan daha çok savaş uçağımız vardı. 48 saat sonra, 17 Nisan sabahında bu pilotlar istilacı güçlere ölümcül bir darbe indirdiler. Bu hava saldırısı, saldırganlar gelmeden 36 saat önce, çok yakında karşılaşabileceğimiz bir saldırıya karşı bizi alarma geçirdi. Bütün kuvvetlerimiz seferber oldu ve alarma geçti. 

Böylece süpergüç uluslararası hukuku utanmazca çiğneyerek, iğrenç ve korkakça bir askeri saldırıya başladı. 

Tahmin edileceği gibi emperyalizmin güçlü yalan ve propoganda mekanizması acilen devreye sokuldu. ABD, bütün bu olanları dünyaya nasıl açıkladı?

Daha sonra doğmuş olan nesillere bu olayı açıklamak için 16 Nisan günü bu ülkenin liderlerinin utanmazca hareketlerini açığa vurduğum telgraf mesajlarından pasajlar kullanacağım:

“Miami, 15 Nisan, UPI - Fidel Castro'nun Hava Kuvvetleri’nden kaçan Kübalı pilotlar, Küba askeri tesislerini 2. Dünya Savaşı'nda kullanılan uçaklarla havaya uçurduktan sonra, bugün Florida'ya indiler. Küba Hava Kuvvetleri'ne ait B-26 bombardıman uçaklarından biri, uçaksavar ve makineli tüfek mermileriyle delik deşik edilmiş bir halde ve sadece tek motorla Miami Uluslararası Havaalanı'na indi. Bir diğeri Key West Marina'daki havaalanına inerken bir üçüncüsü ise saldırıdan sonra hiç hesapta olmayan yabancı bir ülkeye iniş yaptı. Diğer uçağın da Tortuga Adası'na düştüğü yolunda doğrulanmamış raporlar var. ABD Deniz Kuvvetleri olayı araştırıyor. Manevra üniformaları içinde uçaklarından inen ve kimliklerinin açıklanmasını istemeyen pilotlar, sığınma hakkı için hemen ABD'ye başvurdular.” 

Dakikalar sonra başka bir mesaj:

“Miami, UPI. Miami'ye iniş yapan bombardıman uçağının pilotu, kendisinin Küba Hava Kuvvetleri'nden geriye kalan 12 B-26 pilotundan biri olduğunu açıkladı. 'Yoldaşlarım kararlaştırdığımız hava sahalarına saldırıya geçmek için benden daha önce havalandılar. Daha sonra, yakıtım azaldığı için planladığımız hedefe varamayacağımdan Miami'ye yönelmek zorundaydım.”

“Miami, 15 Nisan, AP. Fidel Castro hükümetinden kaçma planları nedeniyle hain damgası yemekten korkan üç Kübalı bombardıman pilotu, Santiago ve Havana'daki havaalanlarını bombaladıktan sonra, bugün ABD'ye firar ettiler. 

“İki çift motorlu bombardıman uçaklarından biri Miami Uluslararası Havaalanı'na indi ve pilot, Küba Hava Kuvvetleri'ne ait 12 B-26 pilotlarından üçünün de kendisi gibi aylardır Küba'dan kaçmayı planladıklarını açıkladı. Göç bürosu yetkilileri Kübalıları koruma altına aldılar ve uçaklara el koydular.” 

Gördüğünüz gibi kendi uçaklarına el koyuyorlar. 

“Mexico City, 15 Nisan, AP. Küba üslerinin Kübalı kaçak uçaklar tarafından bombalanması, burada gazetelerin çoğu ve Küba'dan sürülen gruplar tarafından Küba'daki komünizme karşı özgürlük hareketlerinin başlangıcı olarak kabul edildi. Küba'dan sürülenler arasında önemli miktarda hareketlenme görüldü. Kübalı bir kaynak, sürgündeki yeni Küba hükümetinin, Fidel Castro rejimine karşı ilk saldırı dalgasından hemen sonra, pek çok Castro karşıtı Latin Amerika ülkesi tarafından da derhal tanınacağı umulan geçici bir hükümet kurmak için Küba'nın başına geçeceğini açıkladı. Küba Demokratik Devrimci Cephesi'nden Amado Hernandes Valdes; özgürlük vaktinin yaklaştığını söyledi. Dört Küba üssüne, üç kaçak Küba uçağı tarafından saldırıldığını da açıkladı.”

İki ajans da aşağıdaki haberleri yayımladı:

“Dr. Miro Kardona'nın demeci: Bu sabah, Küba Hava Kuvvetleri'nden birkaç subay, Küba'nın özgürlüğü yararına kahramanca bir uçuş gerçekleştirdiler. Bu gerçek devrimciler, uçaklarıyla özgürlüğe doğru havalanmadan önce, Castro'nun askeri uçaklarından olabildiğince fazla sayıda yoketmeyi denediler. Devrimci Meclis, planlarının başarıyla işlediğini açıklamaktan gurur duyuyor; Meclis bu pilotlarla bağlantı halindeydi ve bu cesur pilotları yüreklendirdi. Onların yaptıkları, Castro'nun acımasız zorbalığından kurtulabilecek tüm sosyal kesimlerden yurtseverlerin çaresizliğinin başka bir örneğidir. 

Castro ve yandaşları dünyayı, Küba'nın dışarıdan bir saldırıyla tehdit edildiğine inandırmaya çalıştığında, bu ve bundan önceki özgürlük hareketlerinin de zulme ve baskıya karşı savaşmaya veya bu yolda ölmeye karar vermiş, Küba'da yaşayan Kübalılar tarafından gerçekleştirildiği hatırlanacaktır. Güvenlik tedbirlerinden dolayı daha fazla ayrıntı açıklanmayacak.”

Miro Cardona, Domuzlar Körfezi'nde güvenlik sağlandıktan sonra onu ve diğer liderlerini de bavullarıyla birlikte Küba'ya getirecek olan uçağı, ABD'de bir hava üssündeki kışlada bekleyen geçici hükümetin başkanından başkası değildir.

Fakat sayısız yalanları burada bitmiyor. Telgrafçılar aynı gün öğlende şunu rapor ettiler:

“ABD'nin Birleşmiş Milletler'deki büyükelçisi Adlai Stevenson, Roa'nın taleplerini reddetmiş ve Komisyon'a, bugün üç Küba şehrine düzenlenen baskında yer alan iki uçağın Florida'ya iniş yaparken United Press International (UPI) tarafından çekilen fotoğraflarını göstermiştir. 'Kuyruklarında Castro'nun Hava Kuvvetleri'nin işaretleri var, yıldız ve Küba harfleri de var; bunlar çok net görülüyor. Bu fotoğrafları memnuniyetle gösterebilirim.' Stevenson bu iki uçağın Küba Hava Kuvvetleri'nin subayları tarafından kullanıldığını ve Castro rejiminden kaçtıklarını da ekledi. 'Bugünkü olaya hiçbir ABD personeli katılmadı ve uçaklar ABD'ye ait değildir; Onlar Castro'nun kendi havaüslerinden havalanan kendi uçaklarıdır.'”

Büyük ihtimalle ABD hükümetinin hilekârlığı ve yalancılığı basını da aldatabildi. Nasıl yalanlar uydurulduğu ve pilotlara da benimsetildiği çok açık: Herkes aynı yalanları aynı ayrıntılarla kusuyor. Geçici Hükümet'in hüsrana uğrayan Başkanından da bunların dışında bir şey tekrarlaması beklenemezdi. 

ABD Büyükelçisi’nin Birleşmiş Milletler'e sunduğu dosya içler acısı. Daha sonra ABD halkının ve politikacılarının saygı duyduğu bir Başkan adayı oldu. Ona inanan pek çok kimse de, onun ünü göz önünde tutulmadan aldatıldı.

Yalanları Hâlâ Değişmedi,

Kırk yıl geçti. Yine de İmparator'un ve askeri işbirlikçilerinin kullandığı yalan ve hile yöntemleri hâlâ değişmedi. Ancak dört yıl önce, Kübalı Amerikalılar Ulusal Derneği tarafından finanse edilen ve Küba'ya Orta Amerika'dan getirilen kana susamış teröristlerin bombaları Havana otellerinde patlamaya başladığında, bu saldırıların Devrim'den canı sıkılan devletin kendi güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirildiği hikâyesini yaymaya çalıştılar. 

40 yıl önce burada yaptığım konuşmamın sonlarına doğru, “Emperyalistlerin bizi affedemeyecekleri nokta, bizim burada olmamızdır. Bizi affedemeyecekleri nokta ağırbaşlılık, kararlılık, cesaret, ideolojik sağlamlık, Küba halkının fedakârlık ve devrimcilik ruhu ve bizim sosyalist bir devrim yaptığımız gerçeğidir. Bizim bu silahlarla savunduğumuz sosyalist devrimdir! Sosyalist devrimi, dün uçaksavarlarla saldırgan uçakları delik deşik eden askerlerimizin cesaretiyle savunuyoruz! Onu paralı askerlerle savunmayacağız; biz devrimi kendi halkımızın kadınları ve erkekleriyle savunacağız!

“Silahları olanlar milyonerler mi? 

- “Hayır!”

“Ellerinde silah olanlar zenginlerin çocukları mı?” 

- “Hayır!”

Bunlar benim sorduklarım ve sizin bugün de verdiğiniz yanıtlar.

“Silahları olanlar müdürler mi?” 

- “Hayır!”

“Kimin silahları var?” 

-“Küba Halkının”

“Bu silahları kaldıran eller kimin elleri?” 

- “Halkın!”

“Bunlar zengin çocukların elleri mi?” 

- “Hayır!” 

“Bunlar zenginlerin elleri mi?” 

- “Hayır!”

“Bunlar sömürücülerin elleri mi?” 

- “Hayır!”

“Bu silahları kaldıran eller kimin elleri?” 

- “Halkın!”

“Bunlar işçilerin elleri değil mi, bunlar köylülerin elleri değil mi, bunlar çalışmaktan nasır tutmuş eller değil mi, bunlar yaratıcı eller değil mi, bunlar halkın yoksul elleri değil mi?” 

- “Evet!”

“Ve halkın çoğunluğunu kim oluşturuyor; milyonerler mi yoksa işçiler mi?” 

- “İşçiler!”

“Sömürücüler mi yoksa sömürülenler mi?” 

- “Sömürülenler!”

“Ayrıcalıklılar mı yoksa yoksullar mı?” 

- “Yoksullar!”

“Ayrıcalıklıların silahları var mı? 

- “Hayır!”

“Yoksulların silahları var mı? 

- “Evet!”

“Ayrıcalıklılar azınlıkta mı? 

- “Evet!”

“Yoksullar çoğunlukta mı? 

- “Evet!”

“Silahlı yoksulların yaptığı devrim demokratik midir?” 

- “Evet!”

Yoldaşlar, işçiler ve köylüler: Bu yoksulların yoksullar için ve yoksullarla birlikte gerçekleştirdikleri sosyalist ve demokratik bir devrimdir. Ve yoksulların yoksullar için ve yoksullarla birlikte gerçekleştirdikleri bu devrimde bizler can verebiliriz!

Yedi kahraman cana malolan dünkü saldırıda, uçaklarımızı yerdeyken vurmak amaçlanmıştı. Fakat başaramadılar, sadece üç uçağımızı yok edebildiler ve düşman uçaklarının önemli bir bölümü ya düşürüldü ya da hasar gördü.

Dünün, bugünün ve yarının yurttaşları:

Domuzlar Körfezi'nde, güçlü imparatorlukla topu topu iki yıllık bir mücadele içinde olağanüstü olgunlaşan yurtsever ve kahraman insanlarımız, sosyalizm için korkusuzca ve duraksamadan savaştılar. 

Önce, İspanyol koloniciliğine ve onun kölelik esasına dayanan sömürgeciliğine, sonra, ABD tarafından yenikolonici, kapitalist ve burjuva toplumunu Küba'ya benimsetmek için kurulan yoz ve kanlı hükümetlere ve emperyalist egemenliğe karşı neredeyse yüz yıldır verilen bağımsızlık ve adalet mücadelesinde çekilen acılara, dökülen kanlara ve göz yaşlarına sonsuza kadar dayanılabileceği şeklindeki saçma düşünceyi paramparça ettiler. 

Bunu yapmak gerekiyordu ve bu mümkündü. Biz bunu tarihin en doğru anlarından birinde tam olarak yapabildik; ne bir dakika önce ne de bir dakika sonra, ve bunu gerçekleştirmek için yeterince yürekliydik de. 

Rio Grande'nin güneyinde aynı kökenden -aynı dili, kültürü, tarihi ve etnik kökleri paylaşmalarına rağmen- ülkelerin bize yukardan bakan, kavgacı ve yabani kuzeyin güçlü, yayılmacı ve doymak bilmez süpergücü tarafından parçalanmak üzere olduğunu gördüğümüzde, biz Kübalılar avazımız çıktığı kadar bağırabiliriz: Devrimimizin sosyalist bir devrim olduğunu ilan ettiğimiz o güne dua edin, bin kez daha dua edin. Bugün çok geç olabilirdi. 1 Ocak 1959 zaferi, bunu gerçekleştirmemiz için olağanüstü bir fırsat sundu. 

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder