KONKORDATO UYGULAMALARINA İLİŞKİN BEKLENTİLER VE RİSKLER BÖLÜM 1
NESIBE KURT KONCA
ANALİZ KASIM 2018 SAYI: 263
Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama vd.) yollarla basımı, yayımı, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.
Uygulama: Erkan Söğüt
Baskı: Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul
SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI
Nenehatun Cd. No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE
Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90
www.setav.org | info@setav.org | @setavakfi
SETA | Washington D.C.
1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106
Washington D.C., 20036 USA
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099
www.setadc.org | info@setadc.org | @setadc
SETA | Kahire
21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No: 19 Cairo EGYPT
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire
SETA | Berlin
Französische Straße 12, 10117 Berlin GERMANY
Tel: +49 30 20188466
SETA | İstanbul
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43
Eyüpsultan İstanbul TÜRKİYE
Tel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11
setav.org
IÇINDEKILER
ÖZET 7
GİRİŞ 8
KONKORDATONUN NİTELİĞİ VE AMACI 8
KONKORDATO ÇEŞİTLERİ 10
KONKORDATO BAŞVURUSU 11
GEÇİCİ MÜHLET 13
KESİN MÜHLET VE HUKUKİ SONUÇLARI 14
KONKORDATO PROJESİNİN ONAYLANMASI 14
BEKLENTİLER VE RİSKLER 15
SONUÇ VE ÖNERİLER 16
setav.org
YAZAR HAKKINDA
Nesibe Kurt Konca .,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans (2000), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuku Bölümü’nde Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans (2002) ve Medenî Usûl ve İcra-İflas Hukuku alanında doktora (2008) eğitimini tamamladı. 2005 yılında Regensburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Prof. Dr. Dr. h.c. Peter Gottwald’in Uluslararası Özel Hukuk ve Medenî Usûl ve İcra-İflas Hukuku Kürsüsü’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2006’da Hamburg Max Planck Mukayeseli ve Uluslararası Özel Hukuk Enstitüsü’nde araştırmalar yaptı. 2001’de Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı ve halen aynı üniversitede öğretim üyesi olarak Medenî Usûl Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, Yargı Örgütü, Tebligat Hukuku gibi dersler vermektedir. İngilizce ve Almanca bilmektedir.
ÖZET
Analiz ülkemizde yaşanan ekonomik gelişmeler çerçevesinde gündeme gelen konkordato uygulamasını konu almaktadır. Konkordato dürüst bir borçlunun kanunda öngörülen alacaklı çoğunluğunun rızası üzerine verilen mahkeme kararı çerçevesinde borçlarını kısmen veya vadelerle ödemesini öngören cebri icra hukukuna özgü bir kurumdur. Dürüst borçluların iflas etmesini engelleyerek veya haciz yoluyla takiplerden korunmasını sağlayarak ekonomik hayatlarına devam etmelerini teminat altına almaktadır. Alacaklıların da alacaklarını borçlunun iflasına nazaran daha avantajlı bir şekilde tahsil edebilmelerine imkan vermektedir.
Konkordato mühletleri boyunca alacaklıların borçluya karşı takip başlatamaması ve başlamış takiplere devam edilmemesi imkanları konkordatoya olan ilgiyi artırmıştır.
Ancak mahkemenin konkordato başvurusuna ilişkin şekli inceleme yapması ve konkordato başvurusunda mahkemeye sunulan bilgi ve belgelerin borçlunun gerçek mali durumuyla ilgili mahkemeye makul güvenlikte bilgi sunmaması konkordatonun suistimal edilmesine yol açmaktadır. Gerçekte mali durumu borçlarını ödemeye imkan verdiği halde sıcak parayı ödemelerine ayırmak istemeyen borçlular konkordato başvurusunda bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan kanun teklifi kötü niyetli kullanımları bertaraf etmeye yöneliktir.
Analizde konkordato kurumunun hukuksal niteliğinin ne olduğu, amacı ve işleyişi ele alınmaktadır. Konkordatoya duyulan ekonomik ve hukuksal ihtiyaç ortaya
konulmakta ve konkordato sürecinin nasıl işlediği tespit edilmektedir. Ayrıca TBMM Genel Kurul gündeminde bulunan kanun teklifi değerlendirilmekte ve teklifin yasalaşması halinde konkordato uygulamasında meydana gelecek değişiklikler ile bu değişikliklerin hukuki ve ekonomik sonuçları incelenmektedir. Mevcut düzenlemelerin yol açtığı ve kanun teklifinin yasalaşması halinde ortaya çıkacak riskler irdelenmektedir. Son olarak konkordato sürecine yönelik tespit edilen sorunlara ilişkin çözüm önerilerinde bulunulmaktadır.
< Analizde konkordato kurumunun hukuksal niteliğinin ne olduğu, amacı ve işleyişi ele alınmakta ve TBMM Genel Kurul gündemindeki kanun teklifi değerlendirilmekte dir. >
GİRİŞ
Türkiye 2018’in yaz aylarında döviz kurları ile faiz oranlarındaki ani artış ve dalgalanmalardan kaynaklanan bir ekonomik sarsıntı yaşamıştır.
Amerika Birleşik Devleti (ABD) Başkanı Trump’ın açıklamalarıyla tetiklenen ve özellikle dolar kurundaki yükselişle öne çıkan bu ekonomik gelişmeler bazı alanlarda reel ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Döviz arzındaki azalma çerçevesinde sıcak para ihtiyacını karşılamak üzere faiz oranlarının artırılması kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmıştır. Sıcak para ihtiyacı ve faiz oranlarındaki yükselme işletmelerin mali durumlarını da olumsuz etkilemiştir. Bu ekonomik gelişmeler sırasında medyaya yansıyan önemli konulardan birisi de farklı piyasalarda faaliyet gösteren şirketlerin konkordato ilanları olmuştur.
Türkiye çapında tanınırlığa sahip köklü bazı şirketler hakkında verilen konkordato mühleti kararları uygulama hakkında kamuoyunda merak uyandırmıştır. Keza konkordatonun borçlu şirketlerce suistimal edildiği haberleri konuyu iyice tartışmalı hale getirmiştir.
Konkordato dürüst bir borçlunun alacaklılarının kanunda öngörülen çoğunluğunun rızası üzerine verilen mahkeme kararı çerçevesinde
borçlarını kısmen ve/veya vadelerle ödemesini öngören icra ve iflas hukukuna özgü bir kurumdur. Dürüst borçluların iflas etmelerini engelleyerek
veya haciz yoluyla takiplerden korunmasını sağlayarak ekonomik hayatlarına devam etmelerini teminat altına almaktadır. Bu bağlamda konkordato aslında borçlu işletmelerin mali durumlarını iyileştirmelerine imkan vererek bu işletmelerin hem kendilerinin hem de etkileşimde bulundukları diğer işletmelerin faaliyetlerinin sürdürülebilirliği ve sürekliliğini sağlamaktadır.
Bu açıdan konkordato esasen ekonomik istikrarı korumaya hizmet etmektedir.
Bu çalışmada konkordato kurumunun ekonomik yönüne ve son dönemdeki gelişmelerin ekonomik etkileri konusundaki iddialara değinilmekte ancak aslen bu kurumun hukuksal niteliğinin ne olduğu, amacı ve işleyişi ele alınmaktadır. Konkordatoya olan ihtiyaç ortaya konulmaktadır.
Konkordato mühleti verilmesine ilişkin kararların artmasının ekonomiye etkileri tespit edilmektedir. Gündemdeki konkordatonun kötüye kullanıldığı iddiaları karşısında hazırlanan ve halihazırda TBMM Genel Kurul gündeminde bulunan kanun teklifi1 de değerlendirilmektedir. Kanun teklifinin yasalaşması halinde konkordato uygulamasında meydana gelecek değişiklikler ve bu değişikliklerin hukuki ve ekonomik sonuçları irdelenmektedir.
KONKORDATONUN NİTELİĞİ VE AMACI
Konkordato bir borçlunun alacaklılarının kanunda öngörülen çoğunluğunun kabulüyle borçlarını belirli bir oranda ve/veya vadelerle ödemesini öngören, borçların yapılandırılmasını sağlayan bir cebri icra türüdür. Konkordato borçlu ile onun alacaklıları arasındaki bir “sulh sözleşmesi”ne benzetilebilir.
Konkordato kurumu aslında Türk hukukunda 1929’dan bu yana bulunmaktadır. Konkordato tarihsel kökene sahip bir kurum olmakla beraber 2000’lerin başında şartları borçlulara ağır geldiği için uygulaması oldukça azalmıştır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun’la 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun konkordatoya ilişkin 285 vd. maddelerinde değişiklik yapılarak konkordato kurumunun canlandırılması amaçlanmıştır.
Bu kanun değişikliğinin uygulanmasına ilişkin 2.6.2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de “Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar
Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır.
İyi niyetli borçlular çeşitli sebeplerle borçlarını ödeyemeyecek duruma gelebilir. Bu haldeki borçlunun iflas etmesi ekonomik faaliyetlerinin sona ermesine ve alacaklıların alacaklarının tamamen veya büyük ölçüde ödenmemesine sebep olur. Borçlu iflasa tabi değilse borçlunun mallarını haczettiren alacaklıların alacakları satıştan elde edilen gelirden haciz sırasına göre ödenir. Bu durumda genellikle ilk haczi koyduran alacaklılar alacaklarını tam olarak tahsil ederken sonra haczi koyduranların alacaklarının ödenmemesi alacaklılar arasında eşitsizliğe yol açar. Ancak borçluya içinde bulunduğu mali şartlar çerçevesinde borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu ve alacaklı hem de ekonomik düzen bakımından olumlu sonuçlar ortaya çıkarır. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu piyasa aktörü olmayı sürdürür, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları korunur.
Borçlunun ekonomik faaliyetlerine devam etmek suretiyle borçlarını tasfiye etmesine yönelik çeşitli yeniden yapılandırma modelleri pek çok hukuk sisteminde kabul görmüştür. Borçlular borçlarını ödemeye ilişkin çeşitli plan veya projeler hazırlar. Bu projeler bazen alacaklıların çoğunluğunun rızasıyla bazen sadece mahkemenin onayıyla yürürlüğe girer. İyileştirme projesi denilen bu ekonomik faaliyet planı çerçevesinde borçluların borçları son bulabilir. Proje başarısız olursa borçlunun iflası gündeme gelir. İyileştirme projelerine ilişkin Türkiye uygulamasında İcra ve İflas Kanunu’nda bulunan iki model ön plana çıkmıştır: iflas erteleme ve konkordato. 2003 ve 2004 yıllarında yapılan İcra ve İflas Kanunu’ndaki bazı değişikliklerle iflas erteleme kurumunun işlerliği artırılmıştır. İflas erteleme borca batık durumda olan sermaye şirketleri veya
kooperatiflerin inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde mahkeme tarafından atanacak bir kayyım nezaretinde ve belli bir süre içerisinde mali durumlarını düzelterek iflaslarının önlenmesine hizmet eden bir kurumdur. Konkordato hem gerçek hem de tüzel kişi borçlular bakımından işlerlik kazanabilen bir kurum iken iflas ertelemeden sadece borca batık durumda olan bir sermaye şirketi veya kooperatifler faydalanabilir.
Konkordato projesinin alacaklıların belli bir çoğunluğuyla onaylanması gerekirken iflas ertelemede iyileştirme projesi sadece mahkemeye sunulur.
İflas erteleme sürecinde alacaklıların etkisi oldukça sınırlıdır. Konkordatoda borçlar kısmen veya vadelerle, iflas ertelemede ise tam ödenir.
Konkordato iflas ertelemeye göre daha kısa bir süreçtir. Özellikle bir yıllık iflas erteleme süresine ek olarak dört yıl daha süre verilmesi iflas ertelemenin kötüye kullanılması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Beş yıl süreyle haciz tehdidinden korunma imkanı iflas erteleme kurumunun kötüye kullanılmasına yol açmıştır. İflas ertelemeye yöneltilen eleştiriler çerçevesinde öncelikle kuruma birtakım müdahalelerde bulunulmuş ancak en sonunda 669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile olağanüstü hal süresince bu kuruma başvurulmayacağı düzenlenmiştir.
İflas ertelemeye başvurulamaması ve o dönemde yürürlükte bulunan konkordato düzenlemelerinin uygulamasının güç olması sebepleriyle borçların yapılandırılmasını sağlayacak modeller üzerinde tartışılmıştır. Sonuçta konkordato kurumunu canlandırmak üzere mevzuat çalışması yapılmıştır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişikliklerle konkordato kurumu yeniden düzenlenmiştir. Genel gerekçede bu değişikliklere duyulan ihtiyaç şu şekilde ifade edilmiştir:
İflas erteleme kurumundan beklenen fayda elde edilemediği gibi, birçok durumda alacaklılar da alacaklılarını tahsil edememiş, mali durumları kötüleşmiş ve bu nedenle bir nevi iflas erteleme diğer bir iflas erteleme talebine sebebiyet verir duruma gelmiştir. Öte yandan uzun yargılama süreleriyle birlikte uzayan tedbir süreleri, kötü niyetli borçlu ve alacaklıların sürece müdahil olmaları gibi
nedenler, iflas erteleme yargılamalarının kalitesini problemli hale getirmiştir. İflas ertelemede alacaklıların herhangi bir söz hakkı bulunmamakta, süreç borçlu ve mahkeme arasında yürümektedir. Bu nedenle mevcut iflas erteleme kurumu, dünya bankasının yatırım ortamına ilişkin notlandırmasında aradığı, alacaklıların söz sahibi olması kriterini de sağlamamaktadır. Tasarı ile iflas erteleme kurumu kaldırılarak, alacaklılar ile borçlunun müzakere etmesi ve müzakere sonucundaki anlaşmalarının mahkemece tasdiki temeline dayanan konkordato kurumu, daha işlevsel bir hale getirilmektedir.
Konkordatoya ilişkin düzenlemelerin amacı esasen milli ekonomiyi korumaktır. Ancak konkordato kurumu hem borçlu hem de alacaklılar açısından iflasa göre lehte sonuçlar doğurmaktadır. Borçlu iktisadi faaliyetlerine devam edebilmekte, alacaklılar ise iflas tasfiyesine nazaran daha avantajlı bir miktar ve/veya oranla alacaklarına kavuşa bilmektedir. Konkordato kurumundan temel beklenti mali durumu bozulmuş iyi niyetli borçluların mali durumlarının iyileştirilmesine
imkan verilmesi ancak bu süreçte borçlunun alacaklarının da korunmasıdır. Konkordato alacaklı ve borçlu arasında menfaatler dengesini sağlayan
icra ve iflas hukuku kurumlarından biridir.
KONKORDATO ÇEŞİTLERİ
Konkordatonun yapıldığı zamana, içeriğine ve düzenlenme şekline göre çeşitli türleri bulunmaktadır. Yapıldığı zaman bakımından konkordato iflas içi ve iflas dışı olarak ikiye ayrılmaktadır. Türkiye uygulamasında daha çok iflas dışı konkordato talepleri görülmektedir.
İçeriğine göre konkordato vade konkordatosu, tenzilat konkordatosu ve karma konkordato şeklinde üç biçimde yapılabilmektedir.
Borçlunun alacaklılarından borcunda belirli bir yüzde oranında indirim yapılmasını istemesi halinde tenzilat konkordatosu söz konusu olmaktadır.
Borçlunun alacaklılarından borçlarında herhangi bir indirim yapılmasını istemeksizin sadece vadelerinin uzatılmasını talep ettiği konkordato
türü vade konkordato su olarak adlandırılmaktadır.
Borçlunun alacaklılarından borçlarının hem vadesinin uzatılmasını istediği hem de belirli bir yüzde oranında indirim yapılmasını talep ettiği
konkordato türüne ise karma konkordato denilmektedir.
Uygulamada en çok görülen karma konkordato dur.
ŞEKİL 1. KONKORDATO ÇEŞİTLERİ
Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini veya mallarının tamamı ya da bir kısmını üçüncü kişiye devir yetkisini alacaklılara vermekte ve alacaklılar bu mal varlığından alacaklarını tahsil etmektedirler. Adi konkordato ise –iflas tabi olsun olmasın– tüm borçluların başvurabileceği kanunda öngörülen şartlarla mahkeme denetim ve gözetiminde alacaklılar ile anlaşmak suretiyle borçların ödenmesini öngören bir kurumdur. Güncel tartışmaların odağında bulunan konkordato türü adi konkordato dur.
KONKORDATO BAŞVURUSU
Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya indirim
yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Uygulaması olmamakla birlikte iflas talebinde bulunabilecek her alacaklının borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilmesi de mümkündür.
Konkordato kurumunun işlerlik kazanabilmesi için borçlunun iflasa tabi olması diğer bir ifadeyle tacir olması şartı yoktur. Konkordatoya başvuru sebepleri borçlunun vadesi gelmiş borçlarını ödeyememesi, vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunması, sermaye şirketleri ve kooperatiflerinin borca batık olması şeklinde sıralanabilir.
Konkordatoya başvurulabilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nda sayılı bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerekmektedir. Bunlar konkordato ön projesi ile borçlunun mali durumunu gösterir bilgi ve belgelerdir. Konkordato ön projesinde borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceği, ödemelerin yapılması için borçlunun mallarını satıp satmayacağı, faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağı gösterilir.
Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar borçlunun iflası halinde temin edilecek muhtemel
miktardan daha fazla olmalıdır. Konkordato mühleti verilebilmesi için bu miktarları karşılaştırmalı olarak içeren tablonun mahkemeye
sunulması gerekmektedir. Konkordato projesi alacaklılara projenin gerçekleşmesi halinde borçlunun iflas etmesine nazaran daha avantajlı olacaklarını göstermelidir.
Kasım 2018 itibarıyla yürürlükte bulunan düzenlenmeye göre karşılaştırma tablosu tek başına yeterli değildir. Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşunun hazırladığı ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporları ile raporların dayanakları da konkordato talebine eklenmelidir. Bununla birlikte bu şart küçük işletmeler diğer bir ifadeyle KOBİ’ler bakımından uygulanmaz.
Uygulamada finansal analiz raporlarına ilişkin çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Finansal analiz raporlarının içeriğinin ticaret hukuku, vergi hukuku veya muhasebe hukukuna ilişkin mevzuatta düzenlenmemesinden kaynaklanan belirsizlik kötüye kullanılmıştır. İlgililerin “raporlarda yeterli gerçeği
yansıtmadığı, bir kısım borçluların alacaklılardan mal kaçırma girişimlerinde bulunduğu ve hileli işlemler yapıldığı gibi iddialar” ileri sürülmektedir.2
Bu eleştirilerin giderilmesi için borçlarını ödemek bakımından sıkıntılar yaşayan herkesin değil mali durumunu iyileştirmek üzere gerçekçi ümitleri olan
dürüst borçluların konkordatoya başvurmasını sağlayacak bir mevzuat değişikliğine ihtiyaç vardır.
Bu çerçevede kötü niyetli konkordato başvurularını engellemek ve konkordatonun asıl amacına hizmet eder şekilde kullanılmasını sağlamak üzere
bu düzenlemelerde birtakım değişiklikler yapılmasını öngören “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması
Usulü Hakkında Kanun Teklifi” 13 Kasım 2018 tarihinde TBMM’ye sunulmuştur.
Anılan teklifte finansal analiz raporunun yerine ondan daha fazla güvence sağlayan denetim raporu hazırlanması şartı getirilmesi esası benimsenmiştir.
Teklifte raporu verecek denetim kuruluşları daraltılmaktadır. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu3 tarafından kamu yararını
ilgilendiren kuruluşların (KAYİK) denetimi için yetkilendirilen bir bağımsız denetim kuruluşu tarafından rapor hazırlanması öngörülmektedir.
Buna göre Türkiye Denetim Standartları’na göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği
hususunda makul güvence veren denetim raporu ve dayanaklarının mahkemeye sunulması gerekecektir. Değişiklik neticesinde konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmesi borçlunun mali durumunu net bir şekilde ortaya koyma amacı taşıyan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporunun varlığı halinde mümkün olabilecektir. Bu değişiklik teklifi borçlu ve alacaklı arasında konkordatoya ilişkin menfaatler dengesinin daha iyi bir şekilde sağlanmasına hizmet etmektedir.
Ayrıca denetim raporlarının incelenmesi ve raporları hazırlayanların hukuki ve idari sorumluluğunu düzenleyen yeni bir fıkra eklenerek raporlara olan güvenin artırılması amaçlanmıştır.
Buna göre denetim raporları ve raporlara dayanak olacak denetimlerde denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ve diğer hususlar hakkında 29/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaktadır. Denetim raporlarını hazırlayanlar bakımından benimsenen bu kapsamlı hukuki ve idari sorumluluk raporların daha fazla dikkat ve özenle düzenlenmesini sağlayacaktır.
Bu değişiklik konkordato talep eden borçlunun gerçek mali durumu hakkında mahkemenin bilgilendirilmesine imkan verecektir.
Konkordato talebinde bulunan borçlunun yargılama giderlerini ve harçları yatırması gerekmektedir. Bu giderler Konkordato Gider Avansı Tarifesi’ne4 göre hesaplanmakta ve 100 bin TL’yi geçmektedir.
Ayrıca konkordato talebi için mahkemeye yatırılan giderler dışında konkordato projesinin ve mali duruma ilişkin belge ve bilgilerin hazırlanmasının
da ayrı maliyetleri bulunmaktadır. Konkordato talebi için önemli giderler yapılması gerektiğinden bu giderlere göre az miktarda borçlu olan küçük işletmeler bakımından konkordato uygulaması mümkün görünmemektedir.
TABLO 1. KANUN TEKLİFİNDE MALİ RAPORLARA İLİŞKİN ÖNGÖRÜLEN DEĞİŞİKLİKLER
Konkordato mühleti talebi ve konkordatonun tasdikine ilişkin inceleme basit yargılama usulüne göre yapılmaktadır. Bu usulün tercih edilmesi sürecin
hızlı bir şekilde yürütülmesi amacına hizmet etmektedir. Ancak incelemeyi yapan asliye ticaret mahkemesi resen araştırma ilkesi çerçevesinde mahkemeye sunulan bilgi ve belgeler dışında başka bilgi ve belgeleri de inceleyebilir.
Böyle bir yargılama usulünün benimsenmesi mahkemenin borçlunun gerçek mali durumunu tespit ederek buna uygun karar vermesini sağlamaktadır.
GEÇİCİ MÜHLET
Konkordato talebi üzerine mahkeme kanunda belirtilen bilgi ve belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet
kararı verir. Borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.
Uygulamada mahkemeler borçlunun konkordato talebinin esasına dair bir inceleme yapmaksızın şekli bir incelemeyle yetinmekte ve kanunda belirtilen başvuru koşullarının varlığı tespit edildiğinde konkordato isteyen borçlu hakkında geçici mühlet kararı vermektedir. Bu uygulama konkordato taleplerinin artmasına neden olmuştur.
Ayrıca konkordatonun suistimal edilmesine de yol açmıştır. Bu uygulamanın değişmesi ve mahkemelerin yürürlükteki düzenlemelerinin verdiği yetkiler çerçevesinde belgelerin gerçek mali durumunu ortaya koyup koymadığına dair inceleme yapması gereği vardır.
Mahkeme geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir.
Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de yetkilendirilebilir.
Uygulamada konkordato komiserlerinin görevlendirilmesi ve yeterlikleri bakımından sıkıntılar yaşandığı görülmektedir. Bu sıkıntıların giderilmesi amacıyla komiserlerin niteliklerine ilişkin birtakım değişiklikler yapılması kanun teklifinde önerilmektedir. Buna göre üç komiser görevlendirilmesi halinde bunlardan birinin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş ve sorumlu denetçi olarak onaylanmış bağımsız denetçiler arasından seçilmesine ilişkin değişiklik teklifte yer almaktadır. Ayrıca
konkordato komiseri olarak görevlendirilmek için yönetmelikle belirlenecek eğitimin alınması ve bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan komiser listesine kayıtlı olunması zorunluluğu getirilmektedir. Bununla birlikte listede görevlendirilecek komiser bulunmaması halinde liste dışından yetkilendirme yapılabilmesi mümkündür.
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder