BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARI VE BU AJANSLARA YÖNELİK ELEŞTİRİLER, BÖLÜM 4
6. BKA’ların Sorunları ve BKA’ya Yönelik Eleştiriler
BKA.lar 2005.den bu yana siyasiler ve ekonomistler arasında fikir ayrılıklarına sebep olmuş, bölgesel dengesizlikleri giderme konusundaki endişeleri üzerine çekmiştir. Bu endişeleri ve eleştirileri aşağıdaki gibi belirtmek mümkündür.
Kuruluş amaçları arasında bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının azaltılması olan Kalkınma Ajansları.nın, kendini eşitsizlikler üzerinden var eden küreselleşme sistemi içinde nasıl duracağı, bir yandan birbiriyle yarışan bölgeleri var ederken, diğer yandan bölgeler arasındaki farklılıkları nasıl eriteceği, merak konusudur (Erzi, 2005: 30).
Ülkemizin üniter bir yapıya sahip olması ve buna karşılık BKA.ların yerelleşmeyi artıracağı düşüncesi, BKA.lara karşı bir ön yargı oluşturmaktadır.
Bu ön yargının temelinde merkezi devlet yapısının güçsüzleşeceği ve ülkemizin BKA.larla bölünebileceği düşüncesi yer almaktadır (Özmen, 2008: 336).
BKA.larla, yerel yönetimlere fazla yetki ve güç devri verilmekte, bu durum üniter devlet yapısının zayıflatılmasına ve parçalanmasına, eyalet sistemine ve
federal devletlere; sonrasında ise küçük, zayıf ve bağımlı devletlerin oluşumuna sebep olabilir endişesi, yıllardır Türk kamuoyunda dile getirilmektedir (Berber
ve Çelepçi, 2005: 154).
Küçük, etkin ve çekirdek bir teknik kadroyla çalışması öngörülen BKA.lar zamanla, sıradan bir Kamu İktisadi Kuruluşu (KİK) gibi, istihdam alanı olarak
görülebilecektir. Bunun yanında BKA.ların, siyasi otoritenin ağırlığı yanında yerel dinamiklerin de katkısı ile hantal, siyasi müdahalelere açık, büyük ölçekli
ve geniş kadrolu bir yapı haline gelme riski ortaya çıkacaktır (Gençyürek, 2006:15).
Merkezi yönetimlerin kontrollerinden farklı olarak, yarı özerk veya özerk olarak kurulan BKA.ların yönetim kurulları, kurulmuş oldukları bölgelerde bulunan yerel aktörlerin katılımı ile oluşturulmasına bağlı olarak, aktörler arasındaki çatışmalar BKA.ların yönetiminde sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Sivil toplum örgütleri sosyal programların ön plana çıkarılması noktasında baskı unsuru yaratırken, ticaret ve sanayi odaları ise firmalara ve ekonomik hayata yönelik projelerin ön planda olmasına odaklanmaktadır. Bu gibi durumlarda BKA.ların yönetiminde sorunlarla karşılaşılmaktadır (Özmen, 2008: 337).
Türkiye.deki kalkınma ajansları AB bölgesel yatırım fonlarından yeterince yararlanamadığından, bölgesel dengesizliklerin kalkınma ajansları ile
giderilebilmesi yakın zamanda mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, merkezi hükümetin bölgesel dengesizlikleri giderici yatırım ve teşvik uygulamalarının
devamlılığı kaçınılmazdır (Berber ve Çelepçi, 2005: 157).
BKA.ların gelirleri bulunduğu bölgenin ekonomik gelişmişliğine bağlı olacağından (özellikle vergi gelirinin farklılığı ve ticaret odalarının büyüklüğü) bölgesel dengesizliğin giderilmesi amaçlanmasına rağmen, daha az gelişmiş bölgelere daha fazla fon ayrılması gerekirken, yasa tasarısında bu açıkça belirtilmemiştir. Ayrıca yasada BKA.ların kullandıracağı fonların kullanılmasına ilişkin temel ilkeler tasarıda bulunmamaktadır (Özmen, 2008: 338).
Fiziki ve sosyal avantajlara sahip bölgelerde kurulacak Kalkınma Ajansları.nın gelir, bilgi birikimi, yeterli teknik personel ve politik güç gibi birçok avantaja sahip olacakları ve oluşacak yapısal güçleri düşünüldüğünde, kuruldukları bölgelerin zamanla daha da çekici hale gelmesi kaçınılmazdır.
Bunun sonucunda tıpkı kalkınmada öncelikli yöreler ve teşvik politikalarında olduğu gibi; yatırımcı, kendisine birçok kolaylık sağlanmasına rağmen
dezavantajlı bölgelere gitmek istemeyecektir. Bunlar arasında dezavantajlı bölgelerde yatırım gerçekleştirecek olanların çeşitli teşvikleri de arkasına
almasına rağmen, diğer bölgeler ile rekabet etmekte çok zorlanacağı açıktır (Yılmaz vd., 2007: 160).
Yerel aktörler arasında yaşanacak olan koordinasyon ve iletişim sorunları, BKA.ların işleyişinde sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Ulusal kurumlar
tarafından bölgelere yönelik olarak geliştirilen ve belirlenen kalkınma planlarının, bölgesel BKA.lar tarafından hazırlanan programlarla farklılıklar içermesi bölgesel kaynakların yanlış kullanımına neden olabilmekte ve bölgesel kalkınma hedeflenirken, bölgesel gerileme yaşanabilmektedir (Özmen, 2008: 337).
BKA ile bölgesel kalkınmaya yönelik olarak kurulmuş diğer kurumlar arasındaki görev ve yetki sorunları ortaya çıkabilir. Bu kurumların amaçları (bölgesel kalkınma) ortak olsa bile kurumlar arası güç çatışmaları yaşanabilmektedir (Özmen, 2008: 338).
5449 sayılı kanunun 10. maddesine göre, BKA.ların yönetim kurulunda sanayi odası başkanı ve ticaret odası başkanı bulunmaktadır. Ancak ziraat odasından herhangi bir temsilcinin bulunmaması büyük bir eksikliktir. BKA.ların halkın sosyal yapısının tarım sektörüne dayandığı bölgelerde kurulduğu düşünülürse, yönetim kurulunda herhangi bir ziraat odası temsilcisinin bulunmamasının alınan kararların uygulanmasını sekteye uğratacağı açıktır (Başak, 2006: 60).
Ülkemizde aynı ilin ilçeleri arasındaki gelişmişlik farkları giderilmemiş iken farklı illeri kapsayan ajansların bu farkı nasıl gidereceği belirsizdir (Oyan,
2006: 9).
Avrupa Birliği.ne aday ülkelerin bir bölümünde de, bu ajansların ve uygulanan bölgesel rekabet politikalarının eşitlik getirmediği, aksine eşitsizliği daha da artırdığı düşünülmektedir. Örneğin Polonya.da 1990.lardan bu yana uygulanan bu türdeki politikaların eşitsizliği artırıcı sonuçlar doğurduğu (Blazyca vd., 2002: 263), diğer ülkelerde de benzer durumlar olduğu ancak, sadece olumlu örneklerin kamuoyuna yansıtılarak yanlış bilgilendirme yapıldığı da ifade edilmektedir (Tomaney ve Ward, 2000: 471).
Bu ajansların ulusal düzeyde koordinasyonunun DPT.ye verilerek merkeziyetçi bir anlayışla ele alınması, Türkiye.de BKA.ların ulusal düzeyde koordinasyon
nundan DPT.nin sorumlu olması eleştirilen konulardan biridir (Özsaruhan, 2005).
BKA.lara getirilen diğer eleştiriler şu şekilde sıralanabilir (Karanfil, 2006: 5).
1. Anayasal tanımlara uygun olmayan ve yerel, merkezi, özel ya da kamu idaresi niteliği taşımayan, kimliği belirsiz bir yapı oluşturulması,
2. Anayasa'ya göre yürütme organının ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş olan bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceği, bu nedenle BKA. ların kurulmasında veya kaldırılmasında Bakanlar Kurulu.na yetki verilmesinin Anayasaya aykırılık teşkil edebileceği,
3. Kamu kaynağı kullanan ve yönetiminde önemli kamu ajanlarını barındıran bir tüzel kişiliğin kamu tüzel kişisi olarak tanımlanamamasında ısrar edilmesi,
4. BKA.nın Yönetim Kurulu Başkanı olan valilerin, toplanan fonları, "tarafsız kamu görevlisi" sıfatı dışına çıkarak dar bir kesime kullandırabilecek olması,
5. BKA.nın "iş takipçisi devlet" modeli yaratması ve diğer kamu kurumlarının yetki alanlarına müdahale edebilmesi,
6. BKA.da toplanacak fonların (esas olarak kamu kaynakları ve AB yardımlarının) hangi temel ilkelere, önceliklere ve sektörel teşvik politikalarına göre kullanılacağının yasada belli olmaması,
7. Merkezi bütçenin vergi gelirlerinin yüzde yarımının BKA.ya aktarılmasında "gelişmişlik derecesi" gibi ölçütlerin hangi yönde etki edeceğinin belirlenmemiş olması,
8. Kamu gücünün ve kamu kaynağının aktarıldığı bu yeni idari kademenin kamu denetimi dışında bırakılması,
9. Devlet İhale Kanunu, Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine tabi olmaması ve göstermelik bir iç denetim üzerine, dış denetim olarak da sadece bağımsız denetim kuruluşlarının yani piyasanın denetiminin öngörülmesi; Sayıştay denetiminin fiilen dışlanması,
10. Bürokrasiyi azaltma iddiasıyla yeni bürokrasiler, iller ve bölgeler arasında yeni çekişmeler, yeni idari kademeler ve denetim dışı yeni harcama birimi yaratılması,
11. Bölgesel Kalkınma Ajansları yönetim kurulları bileşiminin bir ekonomik sosyal konsey oluşumunun çok gerisinde kalması; hatta çok sayıda bölgede tarımsal etkinliklerin yoğunluğuna rağmen ne Ziraat Odası, Ticaret Borsası, ne de Ziraat Mühendisleri Odası (daha doğrusu TMMOB) temsilcisine dahi yer verilmemiş olması,
12. Tasarı ile görev süresi 2007 yılına kadar uzatılan GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatının kapatılmasının öngörülmesi, ancak tasarıda GAP çerçevesinde götürülen birçok hizmetin nasıl yürütüleceği konusunda bir düzenlemenin yer almaması, bölge çapında yatırımları harekete geçirecek herhangi bir kaynağın bulunmadığı durumlarda nasıl kaynak aktarılacağına açıklık getirilmemesi.
5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder