3 Aralık 2018 Pazartesi

27 Mayıs 1960'tan 28 Şubat 1997'ye Devrimci Bir Kurmay Subay'ın Etkinlikleri, BÖLÜM 12

27 Mayıs 1960'tan 28 Şubat 1997'ye Devrimci Bir Kurmay Subay'ın Etkinlikleri,  BÖLÜM 12


AYDEMİR İNFAZ ÖNCESİ OLAYLARINI AÇIKLIYOR

Aksam, 11 Ekim 1966

Talat Aydemir'in hatıratı dört takdim yazısından sonra gazetemizde aslına sadık
kalınarak yayınlanacaktır. Bu takdim yazıları okuyucuların, hatıratı daha iyi takip
edebilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Ayrıca yine hatıratın; büyük bir hakikate ışık
tutacak olan "Menderes'i Kimler Astırdı?" kısmını kronolojik sıradan çıkararak ayrı olarak yayınlıyoruz.
27 Mayıs sonrasının en Önemli olaylarından biri olan "Menderes'in İdamı"nın iç yüzü, hâtıraları gazetemizde yayınlanmakla ulan Talât Aydemir'in bu konuda yaptığı ifşaat ile açıklığa kavuşmuş bulunmaktadır.
İdam kararlarının Milli Birlik Komitesi'nde görüşülmesi sırasında "Albaylar Cuntası"nın en kuvvetli adamı olan Aydemir, idamlardan sonra CHP çevrelerince MBK'ni idamları tasdike zorlamakla suçlandırılmış, bunun üzerine 21 Mayıs İhtilâli Lideri askeri cezaevinde idamların kimlerin zoru ile MBK'nın hangi üyeleri tarafından onaylandığını, Menderes'in idamının durdurulması için ne gibi teşebbüsler yapıldığını ve idamı, durdurmak için verilen emre rağmen infazın kimler tarafından nasıl yerine getirildiğini bütün teferruatıyla açıklamıştır. Aydemir'in açıklaması şöyledir:
1. Adnan Menderes'in asılması için o zaman orduda bulunan cunta ısrar etmemiştir. Milli Birlik Komitesi üyeleri kararın verilmesinden 48 saat Önce vicdanları ile baş başa bırakılmış hiçbir surette onlarla askerler, subaylar temas ettirilmemiştir. Bu karan bizzat '"Cunta" dedikleri grup almıştır. Cunta'nın başı o zaman C. Sunay ve kuvvet kumandanları dır.
2. Milli Birlik Komitesinde idam hükümlerinin tasdiki için ısrar edenler, CHP kanadına hizmet eden Ekrem Acuner grubudur. Komitede C. Gürsel idamların yapılmaması için çok çaba göstermiştir. Kararda idam hükmüne karşı oy kullananlar şunlardır: C. Gürsel, F. Özdilek, Sıtkı Ulay, Osman Koksal, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Selâhattin Özgür, Sami Küçük.
Bu durum 15 Eylül 1961 saat 18.00'de Milli Birlik Komitesi'nin yapmış olduğu toplantı zabıtlarından tetkik edilebilir.
3. Üç idamdan İkisi H. Polatkan, F. Rüştü Zorlu derhal sabaha karşı İmralı Adası'nda, Dz. Kr. Alb. Bülent Tarkan tarafından infaz savcısı Egesel huzurunda icra ettirilmiştir.
4. Adnan Menderes hasta olduğu için iyileşinceye kadar idamı geri bırakılmıştır. Bu arada, İ. İnönü, C. Sunay'a müracaat ederek randevu istemiş, o zamanın Hariciye Vekili Selini Sarper'in Hariciye Vekâletinde, C. Sunay ile İ. İnönü 17 Eylül 1961 saat 10.00 da buluşmuşlardır. İ. İnönü, Adnan Menderes'in asılmasına mâni ol paşa, diye C. Sunay'a teklifte bulunmuştur. (Selim Sarper'in huzurunda). C. Sunay da iğne deliği kadar hukukun geçeceği bir yer gösterin, teşebbüs edelim, demiştir. İ. İnönü ile birlikte saat 11.00 de Çankaya'da C. Gürsel'e gitmişlerdir. Aynı mevzu orada üçü arasında görüşülmüş. C. Gürsel Adnan Menderes'i kurtarmak için Yassıada'ya yeni bir doktorlar heyeti gönderip akli muvazenesi bozuktur, diye rapor verilsin, infaz durdurulsun demiştir. Bu karar uygun bulunmuş. Buraya kadar geçen hâdiseyi bizzat C. Sunay anlatmıştır. (7 kişinin huzurunda. O isimler de mahfuzdur).
"Dur" Emrine rağmen idam Bunun üzerine C. Gürsel, Yassıada Komutanı Top, Yb. Tarık Güryay'a telefon etmiştir. (Telefonu Hv. Bnb. Remzi de dinlemiştir.)
— İnfaz durdurulsun, yeni bîr doktorlar heyeti gönderilecek.
Bunun üzerine derhal Tank Güryay durumu Egesel'e bildirmiş. (Saat 15.00'dir).
Egesel hemen telaşlanmış, "Aman kurtaracaklar, götürüp asalım" demiş. O zamanın Örfî İdare Kumandanı Cemal Tu-ral ve Garnizon K. General Faruk Güventürk'e vaziyet bildirilmiş. Onlar da, acele edin, demişler. Derhal iki tane hücumbot hazırlanmış. Hatta hücumbotlardan birine bir darağacı kurulmuş, ne olur ne olmaz,
İmralı'ya gidinceye kadar yolda telsiz ile bir emir gelirse (idamın durdurulması için). Egesel o zaman hemen yolda hücumbotta infaz ederiz diye bu tertibatı aldırmış. C, Gürsel saat başı durumu Örfî İdare K. C. Tural 'dan sormakta imiş. En nihayet C. Tural daha Adnan Menderes asılmadan asıldı, diye telsizle C. Gürsel'e bildirmiştir. Ve kanuna aylan olarak da acele ile sabaha karşı idam hükümlerinin infazı gerekirken pazar günü saat 18,00'de Adnan Menderes'i asmışlardır.
Bu bilgiler, C- Sunay, Tank Güryay, Hv. Bnb. Remzi, Dz. Kur. Alb. Bülent Tarkan, Egesel, irtibat Bürosu Bşk. (şimdi Tuğg.) Namık Kemal Ersun'dan bizzat dinlenmiştir.
Buna göre Adnan Menderes'in asılmasında çaba gösterenlerin kimler olduğu açıkça meydandadır. Hadise böyle değil ise, isimleri geçen şahısların tekziplerini bekliyoruz.
Milleti kandırmakta fayda uman CHP'liler artık herkese iftira etmekten biraz olsun, utansınlar. Tarih bir gün gelecek, her şeyi açıklığı ile meydana koyacaktır. Bundan başka söylenenlerin hepsi yalandır."

TARİHİ AÇIKLAMA YASSI ADA GÜVENLİK GÖREVLİSİ YÜZBAŞI REMZİ ORAL, İLK KEZ KONUŞTU;* MENDERESİ NASIL ASTIK?

Milliyet, 24 Ağustos 1986

Dünyanın en uzun ömürlü devlet adımı 104'lük Celal Bayar'ın ölümü, bundan 25 yıl önceki "ölümden dönüşü" nü yeniden gündeme getirdi.
O dönemde Yassıada da Milli Birlik Komitesi'nin irtibat subayı olarak görevli bulunan Hava Yüzbaşısı Remzi Oral, Bayar ve Menderes'in idamları kamışlında şimdiye kadar kamuoyuna yansımayan ilginç açıklamalar yaptı.
Hava Kuvvetleri'nde "Deli Remzi" diye tanınan o zamanki rütbesiyle Yüzbaşı Remzi Oral. Yassıada'nın güvenlik ve savunması için doğrudan doğruya Milli Dirlik Komitesi tarafından görevlendirilmişti.

13 Kasım iç darbesiyle Orhan Erkanlı'ın yurtdışına gönderilmesinden sonra yetkileri arttırılan Oral, yazarımız Orsan Öymen'e bugün başlayan "Bir İhtilal Daha Var" başlıklı yazı dizisi ile ilgili söyleşi sırasında şunları söyledi:
Dış Baskı Vardı, Gürsel idamlara Karşıydı "Yassıada kararlarından Önce ordunun içinde çeşitli cuntalar oluşmaya başlamıştı.
Yönetim, 'Silahlı Kuvvetler Birliği' adlı örgütün elindeydi. Bu birliğe Milli Birlik
Komitesi'nin havacı kanadı ve Ekrem Acuner de dahildi. Bir ara Ekrem Acuner acele İstanbul'a geldi. Yassıada Komutanı Tank Güryay ile birlikte benim Suadiye'deki evimde buluktu. Ada Komutanı Tank Güryay Başkan Gürsel’in
kendisini Florya'ya çağırdığını ve Yüksek Hakimler Kurul, üzerinde baskı yapmasını istediğini söyledi. Ada Komutanı Gür yay'ın anlattıklarına göre, Gürsel Yassıada'dan idam cezası çıkma sına karşı imiş. Dış. baskılar varmış. Hatta idam cezası çıkar da Komite bu cezalan onaylarsa Milli Birlik Komitesi'ni feshedeceğin bile söylemiş Gürsel. Bunun üzerine durumu görüştük, Acuner, Tarık Güryay'a Gürsel'i dinlememesini söyledi. Gerekirse karşı devrimcilere karşı yeni bir Örgüt
oluşturulacağını bildirdi.
* Y.n.: Remzi Oral ABD'ye yerleşti. Orada varsıl bir yaşam sürdürürken vefat etti…
"Yassıada'dan idam cezalan çıktıktan sonra Ankara'nın Ada Komutam üzerindeki
baskılar aitti.
"Ada Komutanı Tarık Güryay, o sırada Çankaya'dan gelen telefonlardan tedirgin
oluyordu. İdam cezalarının infaz edilmeyeceği yolundaki söylentiler de yoğunlaşmıştı.
Yassı ada'ya ulaşan bu söylentiler, genç subaylar arasında sert tepkilere yol açmıştı.
O sıralarda Çankaya üzerindeki dış ülke baskılarını biliyorduk. Amerikan
Cumhurbaşkanı Kennedy, bizzat Komite'ye başvurmuştu, idam cezalarının Komite'de üçe indirilmesinden sonra, Yassıada'daki hücumbotta toplanan subaylar, bir ara cezaların komite kararına rağmen toplu halde infazını bile önermişlerdi.
" 'Biz bu ihtilâli niçin yaptık, Yassı ada'da gardiyanlık yapmak için mi' diye söylenenler vardı.
"Ben arkadaşları yatıştırmaya çalışıyordum:
“ 'Arkadaşlar' dedim. ' Kabadayılık sa, içinizde herhalde en kaba dayınız benim. Baş kaldırılacaksa başınıza ben geçerim. Ama Komite kararlarına karşı gelip idamları toptan uygulamak, cinayetten başka bir şey değildir. Biz elimizi kana bulamayız',
"Öfkeler nispeten yatıştı. Hasan Polatkan'la Fatin Rüştü Zorlu'nun ölüm cezalarını İmralı'da hemen infaz ettik. Başbakan Menderes, intihara teşebbüs nedeniyle Yassıada'da hekimlerin gözetimi altındaydı.
"
O sırada Celal Bayar da dahil olmak üzere ölüm cezalan müebbet hapse çevrilen öteki mahkûmları İmralı Cezaevi'nin hücrelerine elleri arkalarından kelepçeli olarak teker teker yerleştirdik. Polatkan ve Zorlu'nun cezalan infaz edilinceye kadar, Celal Bayar’ın ileri arkadan kelepçeli kaldı. Kelepçeleri sabaha karşı Polatkan ve Zorlu'nun infazından sonra çözdük. Bayat'ın cezasının ömür boyu hapse çevrildiğini bildirdik ve Zorlu ve Polatkan'ın idamından hiç söz etmedik. Bayar, ölümden döndüğüne çok sevindi. Birden heyecanlandı .
" 'Doğrusu bu karan beklemiyordum' dedi.
"Milli Birlik Komîtesi'ne muhabbetlerini iletmemizi istedi. Biz İmralı dan Yassı ada'ya döndük.
"Tam bu sırada Ankara'dan yeni haberler gelmeye başladı. Menderes'in infazı
durdurulacaktı. Adadaki subayların Öfkesi yeniden deşilmiş oldu. Eğer Menderes'in cezalı uygulanmamış olsaydı, adadaki üzücü olaylara engel olamayacaktık, "Ada Kumandanı'nın Ankara'dan arandığı haberi gelince telefona ben çıktım.
Gürsel'e;
" 'Buyurun Komutanım, ben Yüzbaşı Remzi' dedim. Gürsel telaşlıydı. Hâlâ, Ada
Kumandanıyla konuştuğunu sanıyordu.
" 'Tank' dedi. 'Beni dinle, çok önemli!' Gürsel. Adnan Menderes'in idamını
geciktirmemizi İstedi, "Korktuğumuz başımıza gelmişti. Gürsel'e bir kere daha kendimi tanıtıp, Ada Kumandanının Menderes'i alıp İmralı'ya götürdüğünü ve cezasının da büyük bir ihtimalle infaz edilmiş olabileceğini söylemek zonanda kaldım.
"Gürsel'in üzüntüsünü ses tonundan anladım:
" ‘Eyvaah’ diyerek telefonu kapattı!
"Durumu Ada Komutanı Tarık Güryay'a bildirdim. Adnan Menderes'i alelacele
hücumbota bindirip İmralı'ya gönderdik. Sonu malûm, idam cezalarının sabaha karşı uygulanması geleneği de ilk kez Menderes'le bozulmuş oldu. Adnan Menderes, saat 13.30'da idam edildi."

Yassı ada'yı Uçurma planı*

27 Mayıs'ın havacı silahşorlarından olan Remzi Oral, daha üsteğmen rütbesi
taşırken, Dündar Seyhan aracılığı ile ihtilâl örgütüne katılmıştı, Kendi deyişiyle
"erkeklik uğruna..." Daha sonra Albay Halim Menteş'in izinde "havacılar cuntası"nda sürdürmüştü silahşorluğunu Gözünü budaktan esirgemeyen bu jet pilotunun elinde ilginç bir "yetki belgesi" vardı.
Yassıada'nın güvenlik ve savunması emirlerinin Remzi Oral'dan alınacağı
bildiriliyordu.
Deli Remzi, bu yetkiyi 13 Kasım operasyonu ile 14'lerin yurt dışına postalanmasın dan önce almıştı. Almış ve Yassı ada'da gizli bir planın hazırlıklarına girişmişti.

Neydi bu plan?

Kendisinden dinleyelim:
Türkeş'in Niyeti?

"Biz Komite içinde havacı kanada bağlıydık. Türkeş'in siyasal bir planından kuşku
duyuluyordu. Türkeş'in Komite'de bir iç darbe yaptıktan sonra Yassıada'daki
demokratları affettirip Demokrat Parti'nin oy tabanı üzerine oturan bir siyasal parti kurma girişimleri söz konusuydu. 27 Mayıs'ı bir siyasal parti yörüngesine oturtmak istiyordu.
"Biz böyle bir olasılığa karşı kendi planımızı yaptık. Yassıada'daki tüm binalara tahrip kalıplan yerleştirdik. Eğer Türkeş ve ekibi önceden davranıp da bizim ekibi tasfiye etseydi Yassıada'yı havaya uçuracaktık. Tabii kendimiz de birlikte uçacaktık."
* Y.n.: Kitapta yer alan ''İnfazlarla ilgili açıklama." başlıklı yazıma bakınız.

On dörtlerin postalanışı ve Menderes'in idamından sonra, bu jet pilotunun son
uçuşuna da gerek kalmadı.

Yassıada'yı havaya uçurma projesi, sadece ufak bir "tatbikatta" kaldı.
13 Kasım 1960 ya da 6 Haziran 1961 gibi, Komite içi sesli ve sessiz darbelerden
önceye rastlayan bu ufak, ama sesli tatbikatın öyküsünü de, o dönemin rütbesi küçük ama yetkisi büyük komutanı Deli Remzi'den dinleyelim:
"Yassıada'nın güvenliğinden sorumlu uçaklar Bandırma'da Albay Emin Alpkaya'ya
bağlıydı, ama emirleri benden alıyorlardı. Roket ve makineli tüfek mermisi yüklü bu uçaklar, arada bir adanın üzerinde alçak uçuş yapıyorlardı. Bir keresinde şöyle bir emir verdim:
" 'Dikkat, dikkat. Akbaşlar! Hedef Sivriada. Roket ve makineli atışı!'
"Şimdi ikisi Türk Hava Yolları'nda görevli olan dört pilot Sivriada'ya doğru dalarak roket ve makineli atışıyla öylesine bir cayırtı kopardılar ki, sesi Çankaya Köşkü'nde yankılandı. Benim ada güvenliği konusundaki özel yetkimden İstanbul Sıkıyönetim Komutanı'nın da haberi yoktu," Bandırma Üs Komutanı Emin Alpkaya'nın da. Gürültü kopunca Ankara'ya şikayet edildim.
"Haber, Çankaya tepesine garip bir biçimde yansıtıldı: 'Deli Remzi Yassıada'yı
bombardıman ettiriyor' diye. Gürsel, bu işin aslı nedir diye Hava Kuvvetleri Komutanı Tansel’i aramış, o da Bandırma'dan Emin Alpkaya'yı. Albay Alpkaya bana veryansın etti.
" 'Yahu Remzi, beni mahvettin, emekliye sevk edecekler diye tir tir titriyordu.
"Acele Ankara'ya çağırmışlar. Yeşilköyde buluşup birlikte gittik. Komite'den Mucip Ataklı Paşa durumu bildiği için idare etti. Mucip Paşa'nın araya girmesiyle Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Paşa sırtımı sıvazladı. Fakat bu olay, İrfan Paşa'ya karşı olanları harekete geçirdi:
" 'Yüzbaşı rütbesindeki Deli Remzi'ye böylesine yetki verilir mi' diyerek Paşa'yı
yıpratmaya başladılar, "Oysa yetkimin kaynağı Komite idi. Eğer 13 Kasım 1960'ta Komite içindeki temizlik harekatında olaylar tersine gelişseydi, ben de üzerinde insan yaşamayan Sivriada yerine Yassıada'yı bombalatacaktım. O Kaman, demokrasiye geçmek de kolay olmayacaktı."
(*) Y.n.: Org. Cemal Tural.


YASSIADA GÜVENLİK SORUMLUSU YÜZBAŞI REMZİ ORAL'IN İKİNCİ AÇIKLAMASI "MENDERES'İ ASMASAYDIK TALAT İHTİLAL YAPACAKTI"

Orsan Öymen Milliyet, 28 Ağustos 1986

• Emekli Albay Oral'ın, Falın Rüştü ile ilgili anısı da şöyle: "İmralı'da aptes almak için ellerinin çözülmesini istemişti. Savcı Egesel, izin vermedi. Ben müdahale ettim. Zorlu, son mektubunu benim kalemimle yazdı."
Yassıada'daki MBK güvenlik ve savunma görevlisi emekli Albay (o zamanki
rütbesiyle Yüzbaşı) Remzi Ora!, eski Başbakan Adnan Menderes'in asılmasına ilişkin açıklamalarına yeni boyutlar getirdi.
Hava Kuvvetleri'nde "Deli Remzi" takma adıyla bilinen Yassı-ada irtibat subayı Remzi Oral, Menderes'in idamının durdurulma olasılığına karşı Cumhurbaşkanı Gürsel'e telefonla yanlış bilgi vererek, cezanın alelacele infaz edilmesi olayı ardında, o günün koşullarına göre bazı zorunlu nedenler bulunduğunu söyledi.
Remzi Oral, "Bir İhtilâl Daha Var" başlıklı kitabı hazırlayan Milliyet Yazarı Orsan
Öymen'in sorularına şu yanıtları verdi:

Öymen: "Başkan Gürsel, Adnan Menderes'in idam cefasının durdurulması için
Yassı ada Komutanlığı'na telefon ettiği zaman, siz kendisine, gerçeği yansıtamadınız ve Menderes'in İmralı'ya götürülüp, cezasının infaz edildiğini söylediniz. Oysa Menderes, o sırada İmralı'da değil, Yassıada önünde hücumbotta idi... Buna niçin gerek duydunuz?"
Remzi Oral: "Bir kere şunu söyleyeyim. Ben cellat değilim. Adnan Menderes'in
asılmasını çabuklaştırmanın ardında demokrasiye geçiş açısından hayati önemde
bazı nedenler vardı ve bunun kararını da tek başıma ben vermiş değilim. Bir kez, o günlerin koşullarını iyi bilmek lazım. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde, orduyu siyasetten uzak tutmak için benim de üyesi bulunduğum bir birlik kurulmuştu. Adı Silahlı Kuvvetler Birliği... Bu birlik üyelerinin yemininde Yassıada'da Yüksek Adalet Divanı'ndan çıkacak olan kararların uygulanması da yer alıyordu. Silahlı Kuvvetler Birliği'nde yönetim kısa zamanda, Talat Aydemir Cuntasının güdümüne geçmişti, Talat Aydemir, Babıali Baskını benzeri bir ihtilâl yapıp, diktatörlüğünü kurmak için bahane arıyordu. Eğer Milli Birlik Komitesi, Yassı-ada'dan çıkan idam basarlarım onaylamasaydı, Talat, ihtilâl yapacaktı. Komitenin o günkü toplantısı sırasında Meclis'i, birliklerine kuşattırmıştı. O sırada Talat'tan kopan Havacılar Cuntası olarak da biz, Aydemir'in bu planına karşı çıkıyoruz. Cuntanın havacı yöneticisi Halim Menteş de, kendi subaylarıyla Meclis'te tertibat almış, Talat'ın emrindeki Muhafız Birliği'ni enterne etmişti. Talat, bir darbe yapıp, Milli Birlik Komitesi üyelerini tevkif ederek, yönetimi ele almaya kalksa. Kurmay Albay Halim Menteş birlikleri, silahlı müdahale
edeceklerdi. Biz, Talat Aydemir'in ihtilâl niyetini biliyoruz! Bu ihtilâlin gerekçesi
de hazır, Silahlı Kuvvetler Birliği yeminine sadakat... Bunu önlemek için komitede tasdik edilen idam cezalarını bir an önce infaz ettik ve Adnan Menderes konusunda da Gürsel'e gerçeği tam olarak yansıtmadık!"*
Öymen: "Eğer siz Başkan Gürsel'e, Adnan Menderes'in cezasının İmralı'da infaz
edildiğini söyleyerek yanlış bilgi vermeseydiniz, belki cezası affa uğrayacaktı ve Celal Bayar gibi belki öldükten sonra o da bir devlet töreni ile gömülecekti!"
Remzi Oral: "Sanmıyorum, cezası Milli Birlik Komitesi'nce onaylanmıştı. Olsa olsa, infaz ertelenirdi. O da Talat Aydemir'e yeni bir ihtilâl fırsatı yaratmış olurdu!"' Öymen: "Siz şimdi idam cezalarına karşı mısınız?" Remzi Oral: "Ben öteden beri bir insan olarak idam cezalarına karşıyım. Her bakımdan karşıyım. Bakın, Sokrat ölüme mahkum ediliyor, ama yüzyıllar sonra dünyanın her köşesinde saygı ile anılıyor. İlim dünyamızı süslüyor."
Öymen: "Menderes'in idamı şuasında siz İmralı'da yanında bulundunuz mu?"
Y.n,: Kitabın tümü değerlendirildiğinde gerçeğin böyle olmadığını algılanacağını düşünüyorum. Özellikle ''Havacılar Cuntası"nın CHP'yle işbirliği olayları yönlendirmiş, 21 Mayıs 1963 darbe girişiminden sonra Aydemir'le Mamak Askeri Cezaevine alınan Em. Kur. Alb. Halini Menteş yanılgısını bana açıklamıştır.
Remzi Oral: "Hayır, ben İmralı'ya şevkini sağladım. Ben Fatin Rüştü Zorlu'nun
infazında bulundum."
Öymen: "Nasıldı Fatin Bey?"
Remzi Oral: "Son derece metindi. Bakın, bir anımı anlatayım: Fatin Bey, infazdan ünce ellerinin çözülmesini istedi, aptes almak istiyordu. Savcı Egesel, buna karşı çıkınca şiddetle bağırdım. Dedim ki, 'Burada bu kişi film çevirmeye değil, idama gidiyor, kaçacak hali mi var?' Savcıya karşı geldim ve ellerinin çözülmesi için emri ben verdim. Fatin Bey, aptes aldı ve eşine yazdığı mektubu benim Pelikan dolma kalemimle yazdı. Bu ilgim üzerine Fatin Bey. Ölüme giderken boynuma sarıldı ve ben orada en büyük üzüntümü duydum. Fatin Bey, ilmik boynuna geçirildikten sonra da bana, : Allahaısmarladık yüzbaşım, seni yanlış tanımışım' diye seslendi."

Öymen: "Peki, Ada Komutanı Tarık Güryay o sırada neredeydi?"
Remzi Oral: "O, hücumbotta kararları beğenmeyen subaylarla birlikteydi. Bu İnfazda yalnız ben vardım, irtibat subayı olarak bir de foto film merkezinden asker olarak astsubay vardı. Tabii Savcı Egesel de vardı. Hatta Fatin Bey bir ara Egesel'e dönüp, 'Sayın savcı, sen vazifeni yaptın, kimseye bir kinim yoktur' dedi. Sonra kendini boşluğa bıraktı. Boyu uzundu, iskemle çekilince ayaklan masaya değdi. Cellada, oğlum masayı çek dedim. Masa çekilince Zorlu, boşlukta kaldı."
Öymen: "Bugünkü koşullar altında yeniden benzeri bir görevde bulanabilir misiniz?" Remzi Oral: "Hayır. Dedim ya, kişisel olarak idam cezalarına karşıyım. O günün koşulları başkaydı."


13 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder