4 Eylül 2019 Çarşamba

SÖMÜRGECİLİKTEN YENİ SÖMÜRGECİLİĞE KÜRESEL REKABET. BÖLÜM 2

SÖMÜRGECİLİKTEN YENİ SÖMÜRGECİLİĞE KÜRESEL REKABET. BÖLÜM 2



ABD’nin Afrika Stratejisi: AFRICOM

ABD’nin güvenlik stratejisi, küresel güvenliğini koruma manasında kurduğu merkez komutanlıkların önemi ve artan işlevi değişmeyen bir strateji olmuştur. Bu kapsamda ABD’nin dünyanın çeşitli bölgelerinde altı tane merkez komutanlığı bulunmakta ve bunlar kıtasal komutanlıklar olarak adlandırmaktadır. ABD’nin Kuzey ve Güney Amerika’dan sorumlu komutanlıkları (NORTHCOM, SOUTHCOM), Kafkaslar, Türkiye, İsrail ve Avrupa kıtasındaki güvenliğinden sorumlu olan Stuttgart merkezli olan EUCOM, ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM Florida’da kurulmuş olup ABD güvenliğinden sorumludur. PACOM Pasifik güvenliğinden ve AFRICOM da Afrika kıtasının güvenliğinden sorumlu tutulan ABD komutanlıklarıdır. Söz konusu komutanlıklar arasında en yenisi, merkezi Almanya’da bulunan ve 1 Ekim 2007’de kurulan AFRICOM’dur (United States Africa Command [U.S. AFRICOM], 2014). 

AFRICOM genel bir mahiyet taşımakta olup çeşitli birimlerden oluşmaktadır. 

Bu birimlerden ilki kara kuvvetlerini içerisinde barındıran U.S. Army Africa (USARAF)’tır. U.S Naval Forces Africa (NAVAF) ve U.S Marine Corps Forces Africa (MARFORAF), deniz güçlerini bünyesinde barındıran ve operasyonel kabiliyeti oldukça fazla olan bir birimdir. U.S Air Forces Africa (AFAFRICA), insanî müdahale ve barışı sağlamak üzere mevcut bulunan hava güçlerinden oluşmaktadır. Sorumluluk alanı ve ilgisi Afrika Boyunuzu olan CJTF-HOA, AFRICOM’un en stratejik birimlerindendir. Bu birlik, görev alanına giren coğrafya düşünüldüğünde ABD’nin sadece Afrika’daki değil Ortadoğu’daki çıkarlarına da hizmet etmektedir. ABD’nin bu askerî üste 1800’den fazla askeri bulunmaktadır. AFRICOM’u oluşturan son birim ise özel operasyonları organize eden ve bunlardan sorumlu olan U.S Special Operations Command Africa (SOCAFRICA)’dır (Ploch, 2011, s. 12). 

AFRICOM; ABD’nin Afrika’daki güvenlik, diplomasi, refah ve güvenlik noktalarındaki amaçlarıyla paralel olarak George W. Bush döneminde oluşturulmuştur (Ploch, 2011, s. 1). AFRICOM, Afrika kıtasındaki istikrarın ABD’nin çıkarına olacağı düşüncesinden hareketle, kıtanın terör faaliyetlerinden arındırılması ve güvenliğin sağlanması için kurulmuştur. AFRICOM’a temel olarak altı görev verilmiştir. Bunlar; terörizmle mücadele, doğal kaynakların emniyeti, silahlı mücadele ve insanî krizlerin kontrolü, salgın hastalıklarla mücadele, uluslararası suçlarla mücadele ve bölgede Çin’in artan etkisini dengelemek (Öztürk, 2009, s. 21). Bununla birlikte AFRICOM’un kuruluş amaçları, 2007’de Amerikan Donanma Okulu tarafından uluslararası terörizmle mücadele, Amerika’nın Afrika’dan karşılamayı düşündüğü petrol ihtiyacının garanti altına alınması ve son dönemlerde gelişen Afrika- Çin ilişkilerine karşı politika geliştirme olarak ifade edilmiştir (Volman, 2009). 

ABD’nin merkezî komutanlıklarından birisi olan ve bünyesinde çeşitli operasyonel birimleri bulunduran AFRICOM’un temel hedefi; yukarıdaki yazılanlardan da anlaşılacağı üzere ABD’nin Afrika’daki çıkarlarını korumaktır. Bu çıkarlardan en önemlisi; ABD’nin küresel hegemonyasına karşı oluşabilecek durumları AFRICOM vasıtasıyla Afrika coğrafyasında dengelemektir. Bunun dışında ABD, demokrasi ve istikrarı sağlamak ve bölgesel çatışmaların önlenmesi adına Afrikalı ülkelerde çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Afrikalı partner ülkelerin silahlı gücünün eğitilmesi, askerî varlığıyla onlara yardım etmesi, altyapı desteği sağlaması bu faaliyetlerden bazılarını içermektedir.

Afrika, ABD’nin en önemli ticarî alanlarından birisidir. Bill Clinton’un ABD başkanlığı döneminde, 18 Mayıs 2000’de Afrika’yla ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için bölgeye yardım yapılmasını öngören The African Growth and Oppurtunity Act-AGOA (Afrika Kalkınma ve Fırsat Kanunu) Amerikan Kongresi tarafından kabul edilirken, 48 Afrika ülkesine belli şartları; piyasa ekonomisi ve hukukun üstünlüğü, Amerikan yatırım ve ihracatına yönelik engellerin kaldırılması, uluslararası kabul görmüş işçi haklarının korunması, yolsuzlukla mücadele vb, yerine getirmeleri halinde ekonomik ve ticarî avantajlar sağlanmasını öngörmekteydi (International Trade Administration, 2014). Gerek ikili ilişkiler yoluyla gerekse de AGOA vasıtasıyla gelişen ilişkiler neticesinde ABD ile Afrika arasında yapılan ticaret 2013’te 64 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir (“Office of U.S Trade Represantative”, 2015). 

Karşılıklı ticaretin dışında Amerika, Afrika’dan ithal ettiği petrolü Nijerya, Gabon, Kenya, Angola ve Ekvator Ginesi’nde ve bu bölgelere komşu olan offshore petrol alanlarından sağlamaktadır. Özellikle Nijerya ve Angola, ABD’nin önemli petrol tedarikçileri konumundadır. Bu iki ülke ABD’nin petrol ithal ettiği ilk sekiz ülke arasındadır (“US İmports”, 2015). Petrol dışında doğalgaz, kömür ve diğer kıymetli madenler Afrika’dan ABD’ye ithal edilmektedir. AFRICOM’un en önemli görevleri arasında sayabileceğimiz Afrika kıtasındaki denizlerin ve limanların güvenliği, ABD tarafından ithal edilen kaynakların güvenli bir şekilde ülkeye ulaşmasına hizmet etmektedir. 

AFRICOM, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını korumaya çalışan militer bir yapılanmadır. ABD, gerekli gördüğü alanlarda AFRICOM vasıtasıyla askerî müdahaleler yapabilme kabiliyetine sahiptir. Afrika Boynuzu’ndaki ve Aden Körfezi’ndeki faaliyetleri buna örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca ABD’nin kıtadaki askerî varlığı diğer uluslararası aktörler için de bir tedbir niteliğindeyken bölge ülkeleri için de bir caydırıcılık özelliği göstermektedir. Afrikalı ülkeler, görev alanı kendi coğrafyaları olan ve teşebbüse geçmek için herhangi bir izne mutlak bağımlılığı olmayan böylesi bir askerî yapılanmadan çok hoşnut görünmemektedirler. AFRICOM, ABD’nin ekonomik ve politik çıkarları için bölge ülkeleri üzerinde kullandığı önemli ve baskıcı bir askerî oluşum olarak sömürgeci dönemin özelliklerini hatırlatmaktadır. 

Çin- Afrika İlişkileri: Ekonomik Bir Yayılmadan Doğal Kaynaklara Ulaşmaya
Çin-Afrika ilişkileri, Afrika ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanma süreçlerine kadar götürülebilmektedir. Ancak ilişkilerde ekonomi ve doğal kaynaklar üzerine geliştirilen strateji ve hedefler, 1990’lara gelene kadar ikinci planda kalmıştır. Çin’in bu dönemde ekonomide dünyaya açık politikalar izlemesine paralel olarak yeniden şekillenen dış politikası ve içeride gerçekleşen reform hareketleri Afrika hedeflerinin de yeniden yorumlanmasını gerekli kılmıştır. Artık Çin için Afrikalı ülkelerden sağlanacak politik ve ideolojik destekten daha önemlisi ekonomi ve doğal kaynaklar üzerine uygulanacak politikalar olmuştur.

Çin’in Afrika stratejisi ekonomik çıkara ve doğal kaynakların teminine odaklanırken sahip olduğu yumuşak güç ve uyguladığı kamu diplomasisi bu stratejinin ayrılmaz araçları olmuştur. Çok eski ve köklü bir medeniyete sahip olması, başarılı ekonomik kalkınma modeli, bölgeye yaptığı dış yardımları ve yatırımlar, medya ve basın yoluyla giriştiği faaliyetler, Konfüçyüs Enstitülerinin Afrika kıtasındaki varlığı, kazan-kazan prensibiyle ilişkilere yaklaşarak herhangi bir zorlama tedbire başvurmaması gibi faaliyetler Afrikalı liderlerin ve halkların Çin algısını pozitif yönde desteklemektedir (Gaye, 2008, s. 17). Çin’e karşı oluşan bu algı Çin’in bölgedeki stratejisinin başarıya ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. 

Çin’in bölgedeki çıkarının karşılıklı ticaretini geliştirmek, bölgeyi kendi pazarı haline getirmek ve endüstriyel ve insanî doğal kaynak ihtiyacını karşılamak olarak belirtmiştik. Daha net bir ifadeyle; Çin’in ekonomik kalkınmasının devam etmesi ve devasa nüfusunun ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi için Afrika’nın kaynaklarına ihtiyacı bulunmaktadır. Çin, bu kaynak aktarımını yapabilmek adına seçilmiş ülkelere ya da ülke gruplarına dış yardımlar yapmakta, ilişkilerini geliştirmekte ve karşılıklı fayda prensibini benimsemektedir.
Afrika kıtasına uygulanan dış yardım stratejisi, Afrikalı ülkelerin kalkınmalarına ve temel ihtiyaçlarına cevap verirken Çin’in bölge stratejisini kolaylaştırmaktadır. Genellikle hibe, sıfır faizli kredi, kalkınma kredisi ve borç erteleme şeklinde yapılan Çin dış yardımları on milyarlarca dolar seviyesindedir (“China’s Foreign Aid”, 2011). Bu yardımların neredeyse yarısını yapılan hibeler oluştururken Çin’in dünya çapında yaptığı dış yardımın %45,7’si Afrika kıtasına yönelik olmuştur. 

Çin’in Afrika’ya yaklaşımının en önemli yönlerinden bir tanesi de ekonomik yayılmasını ve büyümesini bu bölgede sürdürmektir. Afrika’nın öneminin artmasında ve Çin’in bu kıtaya yönelik davranışlarının belirlenmesinde ekonomi öne çıkmıştır. “Diplomasi ekonomiye hizmet eder” anlayışıyla kıtaya yönelen Çin, politik kararlar ve karşılıklı ziyaretlerle de bu durumu pekiştirmiştir (Anshan, 2008, s. 22). Çin’de ilan edilen Afrika yılının yanı sıra karşılıklı olarak gerçekleştirilen üst düzey ziyaretler Çin ile Afrika arasında ciddi bir ekonomik gelişmenin yaşanmasına sebep olmuştur. 

2009’da Çin, Afrika’nın bir numaralı ticarî ortağı olmayı başarmıştır. 2012 sonu itibariyle Çin ve Afrika arasındaki ticaret hacmi 198,49 milyar dolara ulaşmıştır. Söz konusu ticaretin, 85 milyar doları ihracatı oluştururken geriye kalan 133 milyar doları ise ithalat değeridir (Liang, 2012, s. 674-675). Karşılıklı ticaret oranlarındaki artış geçmiş yıllarla mukayese edilemeyecek kadar hızlı artarken kısa süre içinde ilişkilerde milyarlarca dolarlık artışlar yaşanmaktadır. Son yıllarda artan ilişkilere paralel olarak Afrika’nın toplam ihracatında Çin’in payı %3,76’dan %18’e, toplam ithalatındaki payı ise % 3,88’den %14’11’e yükselmiştir. Ayrıca, 2012 sonu itibariyle 32 Afrika ülkesiyle karşılıklı yatırım antlaşmaları yapılırken 45 Afrika ülkesiyle ekonomik komite mekanizmaları kurulmuştur (“China’s Foreign Aid”, 2011).

Sahraaltı Afrika’da doğal kaynaklar üzerine yaşanan küresel rekabetin taraflarından birisi de Çin’dir. Çin’in ihtiyaç duyduğu enerjiyi tedarik etmek için Afrika’ya oldukça önem vermekte ve bu kapsamda ciddi faaliyetler sürdürmektedir. Çin enerjiye ciddi biçimde gereksinim duymaktadır. Bu gereksinimi istatistiksel olarak açıklamak gerekirse Çin, 2013 sonu itibariyle dünya petrol tüketiminin %12,1’ini tek başına karşılayarak dünya petrol tüketiminde ABD’den sonra ikinci sırayı almaktadır (“BP Statistical Review of World Energy”, 2014, s. 9).  
Afrika zengin ve bakir doğal kaynaklarıyla Çin’in gereksinimini karşılayabilecek durumdadır. Bu bilinçle hareket eden Çin, petrol gereksinimini karşılama hedefinin yanı sıra petrol pazarında da etkin bir oyuncu olmak istemektedir (Taylor, 2006, s. 938). Bu bağlamda Çin, petrol şirketleri SINOPEC, CNPC ve NOOC Afrika kıtasında ve offshore alanlarında petrol arama ve çıkarma faaliyetlerinde bulunmaktadır. Başta Angola olmak üzere Gabon, Sudan, Nijerya ve Çad gibi ülkelerde söz konusu şirketler milyarlarca dolarlık yatırımlarla petrol aramakta ve çıkarmaktadırlar. 

Çin’in petrol stratejisinde önem verdiği ülkelerin başında Angola gelmektedir. Aynı zamanda Angola özelinde Çin’in uyguladığı politika genel Afrika stratejisinin de özeti niteliğindedir. Angola, Sahraaltı Afrika’daki en büyük ikinci petrol tedarikçisi ülkesi olup dünya petrol üretiminin yaklaşık %10’luk bölümünü karşılamaktadır. Çin, ithal ettiği petrolün %14’ünü Angola’dan karşılarken Çin’in Suudi Arabistan’dan sonraki en önemli petrol tedarikçisidir (“BP Statistical Review of World Energy”, 2014). Angola’nın ürettiği petrolün %46’sı da Çin tarafından satın alınmaktadır (U.S. Energy Information Administration, 2015). Çin’in Angola üzerindeki petrol stratejisi offshore alanlarında da kendini göstermektedir. Çin, Angola bölgesinde bulunan çok sayıda offshore alanında milyarlarca dolarlık yatırımlar yapmakta, bazı offshore alanlarını tüm haklarıyla birlikte satın almakta ve petrolün çıkarılması ve işletilmesi faaliyetlerinde yer almaktadır (Vines ve Wong, 2009, s. 40). 

Çin, Afrika genelinde uyguladığı kazan-kazan politikasını Angola’da da uygulamaktadır. Bu kapsamda Angola Devlet Başkanı Eduardo dos Santos’un, 2007’de Çin ile olan ilişkilerini değerlendirirken; “Çin’in doğal kaynaklara, Angola’nın ise gelişmeye ve kalkınmaya ihtiyacı var” (Horoz, 2011, s. 82) ifadesini kullanması bu politikanın bölgede de karşılık bulduğu anlamına gelmektedir. Çin ve Angola arasındaki ilişkilerde önemli bir olgu da Angola Modeli olarak adlandırılan ve Angola’nın Çin’den aldığı kredileri, geri öderken kullanılan sistemdir. Angola Modeli, Çin’in Angola’ya verdiği kredilerin geri ödemesinin sahip olunan doğal kaynaklar karşılığı yapılması olarak adlandırılabilir (Kabemba, 2012). Söz konusu geri ödemeler için kullanılan doğal kaynak da daha çok petrol olmaktadır. 

Sonuç

Afrika kıtası ve kıtanın Sahraaltı kısmı sömürgecilikle geçen uzun bir dönemin ardından bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da o günlerden bugüne teorik olarak karşılaştıkları sorunlar çok da değişmiş gözükmemektedir. Sömürgeci güçlerin insanları köleleştirip insan üzerinde bir sömürüyle başlattıkları daha sonraları Sanayi Devrimi’nin etkisiyle daha çok hammadde temin etmek ve değerli madenleri ülkelerine götürerek devam ettirdikleri sömürgecilik, 21. yüzyılın ilk on beş yılı da geride kalırken yeni şekliyle hâlâ devam ediyor görünmektedir. 18. ve 19. yüzyıl sömürgeciliğinin kullandığı baskı, şiddet ve işgal gibi araçları bugün için gözükmemekteyse de o dönemin temel hedefleri ve amaçlarının hâlâ Afrika için geçerli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Dönemin sömürgecileri olan İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler paylaştıkları Afrika kıtasının doğal kaynaklarını; geçmişte nasıl gemilerine doldurup ülkelerine götürüyorlarsa kıtada bugün etkili olan aktörler de bölgedeki petrolü, doğalgazı ve hammadde kaynaklarını çok ucuza ya da verdikleri borçlar karşılığında ülkelerine götürmektedirler. 
Günümüzde “yeni sömürgecilik” ya da “yeniden sömürgecilik” denen olgu, farklı yöntemler ve farklı uygulamalarla devam etmektedir. 
Çalışmanın içerisinde verilen ABD ve Çin örnekleri de bu farklılıkla paralellik göstermektedir. ABD örneğine bakacak olursak; ABD’nin AFRİCOM ile militer bir 
yaklaşımı bünyesinde barındırdığını, kendi çıkarlarına ters düşecek bir durumda bu askerî varlığı harekete geçirebileceğini belirttik. 
ABD’nin Afrika politikası tabii olarak sadece AFRICOM’la ya da askerî unsurlarla açıklanamaz. Fakat bu varlık, eski sömürgeci dönemlerde görülen Afrikalı 
halkları caydırıcı özellik gösteren askerî varlıklardan pek de farklılık göstermemektedir. Bu askerî varlık; gerçekten Afrikalı halkların özgürlüklerini korumak, salgın hastalıklarla mücadelede yardım etmek ve bölgeye istikrar getirmek gibi hedeflerle mi konumlanmıştır ya da ABD’nin stratejik çıkarlarını korumak için mi? 

Bu sorunun cevabı, benzeri uygulamalara bakıldığında ikinci soruda saklı gözükmektedir. 

Çin’in Afrika stratejisi daha yumuşak gözükse de sömürgeciliğin yeni boyutu tartışmaları yapıldığında ilk sırada yer almaktadır. Son dönemde bölgeye ilgi 
gösteren Çin için iki temel hedef vardır. Bunlar; ekonomik büyüme de bölgeyi sıçrama tahtası olarak kullanmak ve bölgenin sahip olduğu, Çin’in de gereksinim duyduğu doğal kaynakları temin etmek. Bu hedeflere ulaşırken kullanılan karşılıklı fayda, karşılıklı çıkar, dış yardımlar, insanî yardımlar ve kalkınma yardımları gibi unsurlar iyi niyetli fakat sömürüyle sonuçlanan girişimler olmaktadır. Angola örneğinde bahsi geçtiği gibi Çin’in Angola’nın kalkınması ve kendini refaha ulaştırması için yaptığı yardımların geri ödemesinin petrolle ve diğer değerli kaynaklarla yapılması, bu iyi niyetin sonucunun neye dönüştüğünün açık bir örneğidir. Burada farklılığı ortaya koymak adına, Çin’in hem sömürgeci bir geçmişinin olmamasının hem de kamu diplomasisini 
bölgede iyi kullanmasının kıta içerisinde bir “rıza” ya da “kabul” durumunu mevcut kıldığı söylenebilir.
Afrika kıtası günümüzde ciddi bir küresel rekabetin merkezi konumundadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de doğal kaynaklara ulaşma ve ucuz ham madde edinme noktasında yaşanan bu rekabetin ileride daha da artacağı görülmektedir. Realist devlet, ulusal çıkar bakış açısıyla bakıldığında gerek ABD’nin gerek Çin’in gerekse de diğer aktörlerin yukarıda belirtilen hedefler için kıtaya yaklaşması anlaşılabilir. Fakat burada önemli olan husus, Afrika halklarının kaderlerinin geçmişten çok da farklı olmadığı ya da bu yöne doğru gittiği gerçeğidir. Bu bağlamda düşünüldüğünde günümüz dünyasında sömürgeciliğin farklı tarzda yapılmaya devam edildiği ve bunun adlandırmasında kullanılan yeni sömürgecilik ya da yeniden sömürgecilik kavramlarının aynı gerçeği açıkladığı anlaşılmaktadır. Afrika kaynakları üzerinde geçmişte olduğu gibi bugün de ciddi bir ilgi ve alaka bulunmaktadır. 

Kaynakça;

Anshan, L. (2008). China’s new policy towards Africa. In R. I. Rotberg (Ed.), China into Africa: Trade, Aid and Influence (pp. 21-49). Washington DC: Brookings Institution Press. 
Armaoğlu, F. (2013). 19. yüzyıl siyasî tarihi. İstanbul: Timaş.
Boyd, J. B. (1979). African boundary conflict: An emprical study. African Studies Review, 22(3), 1-14.
BP Statistical Review of World Energy. (2014). Retrieved January 11, 2015, from http://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/Energy-economics/statistical-review-2014/BP-statistical-review-of-world-energy-2014-full-report.pdf.
Chapman, G., & Baker, K. (1992). Independence: Promise at the new dawning. In G. Chapman, & K. Baker (Eds.), The changing geography of Africa and the Middle East (pp. 1-9). Londan: Routledge.
Çaycı, A. (1995). Büyük Sahra’da Türk-Fransız Rekabeti. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
China’s foreign aid, Information Office of the State Council People’s Republic of China. Retrieved December 17, 2015, from http://www.gov.cn/english/official/2011-04/21/content_1849913.htm.
Falola, T. (2002). Key events in African history: A referance Guide. Westport: Greenwood.
Ferro, M. (2011). Sömürgecilik tarihi (çev. M. Cedden, 2. basım). Ankara: İmge Kitabevi.
Gaye, A. (2008). China in Africa: Why the West is worried. New African, 471, 13-18.
Horoz, D. (2008). China in Africa: Symbiosis or exploitation? The Fletcher Forum of World Affairs, 35(2), 65-88. 
International Trade Administration. (2014). African Growth and Opportunity Act. Retrieved  December 23, 2015, from http://trade.gov/agoa/.
Kabemba, C. (2012, October 4). Chinese involvement in Angola. OSİSA. Retrieved December 11, 2015, from http://www.osisa.org/books/regional/chinese-involvement-angola. 
Liang, W. (2012). China’s soft power in Africa: Is economic power sufficient? Asian Perspective, 36(4), 667-692.
Luraghi, R. (2000). Sömürgecilik tarihi (çev. H. İnal). İstanbul: E Yayınları.
Mackenzei, J. M. (1983). The partition of Africa 1880-1890: And European imperialism in the nineteenth century. London: Routledge. 
Office of U.S Trade Represantative. (2000). Retrieved November 30, 2015, from https://ustr.gov/countries-regions/africa.Oran, B. (1977). Az gelişmiş ülke milliyetçiliği: Kara Afrika modeli. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
Öztürk, H. (2009). Afrika Vizyon Belgesi. BİLGESAM (Rapor No: 16).http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-28-2014040834rapor16.pdf adresinden 19 Ocak 2015 tarihinde edinilmiştir. 
Parker, J. & Rathbone, R. (2007). African history: A very short introduction. Oxford: Oxford University Press.
Ploch, L. (2011). Africa Command: U.S. strategic interests and the role of the U.S. Military in Africa. CRS. Retrieved November 7, 2015, from http://fas.org/sgp/crs/natsec/RL34003.pdf. 
Sherwood, M. (2012). Pan-African conferences 1900-1953: What did pan-Africanism mean? The Journal of Pan African Studies, 4(10), 106-126.
Taylor, I. (2006). China oil diplomacy in Africa. International Affairs, 82(5), 937-959.
Türkkaya, A. (1977). Afrika ulusal kurtuluş mücadeleleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi. U.S. Energy Information Administration. (2015). Angola. Retrieved November 5, 2015, from 
http://www.eia.gov/countries/cab.cfm?fips=ao.U.S. Energy Information Administration. (n.d.).  US Imports. Retrieved November 3, 2015, from http://www.eia.gov/dnav/pet/pet_move_impcus_a2_nus_ep00_im0_mbbl_a.htm.United States Africa Command. (2014 ). About the Command. Retrieved October 29, 2015, Retrieved October 22, 2015 from http://www.africom.mil/about-the-command.
Vines, A., & Wong, L. (2009). Thirst for African Oil Asian National Oil Companies in Nigeria and Angola. A Chatham House Report, Retrieved November 5, 2015, from https://www.chathamhouse.org/sites/files/chathamhouse/r0809_africanoil.pdf
Volman, D. (2009), Obama moves ahead with AFRICOM. Retrieved October 19, 2015, from http://www.pambazuka.net/en/category/features/60921


****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder